NE EKERSEN ONU BİÇERSİN
Galiba; Söylenecek tek bir söz vardır.
O da ağırlığı ve derinliği mevcut olan şu deyimdir.
'Ne ekersen, onu biçersin.' Tarihi niteliğe sahip bir deyim.
Özellikle de Cumartesi günü yaşadıklarımız açısından ciddi mana taşımaktadır.
Onun için Diyarbakırspor-Bursaspor maçını ve çıkan olayları.
Ekseriyetiyle de objektiflere yansıyan kareleri bu minvalde okumak lazım.
Ona göre 'analizde' bulunmak gerekir. Aksi takdirde; 'kör' bakış olur.
Ki son 48 saat içerisinde 'spor medyasında' bu düşünce hep hâkim oldu.
Bursa haklı, hakem haklı, Diyarbakırspor ve taraftarları haksız.
Tek suçlu onlar!
* * *
Şu gerçek iyi bilinmelidir; hiçbir hadise, hele şiddet içeren hiçbir mevzu evveliyatsız değildir.
Mutlaka! Ama mutlaka 'öncesi' vardır. Hani derler ya; 'ateş olmayan yerden duman çıkmaz' diye.
İşte Bursaspor'a karşı 'olup-bitenin' evveliyatı mevcut olduğu gibi hepimizin de malumudur.
Onun için de 'at gözlüğüne' sahip olanlar gibi 'gerçekleri' inkâr etmemek gerekir.
Evveliyata ilişkin 'O günü' ve yaşanılanları hatırlayabilelim. Balık hafızasına sahip değilsek eğer.
Bursaspor deplasmanında neler yaşandı? Fenerbahçe 'kargaşasından' hemen sonra idi!
Diyarbakırspor Bursa deplasmanında. Spor'u 'siyasallaştıran' zihniyet tribünde; bir taraftan küfürler.
Bir taraftan; 'taşlar ve yabancı' cisimler; diğer yandan siyasi slogan; 'PKK dışarı, PKK'lılar dışarı'.
* * *
Sonrası; 'hiçbir şey' olmamış gibi bir rezillik gösterildi.
O gün Futbol Federasyonu 'olup-biteni' centilmenlik olarak değerlendirdi(!).
Bursaspor'a 'çerez' misali sadece 50 bin TL para cezası uyguladı.
Tabi kamuoyundan gelen tepkiler üzerine 'ceza yönetmenliğinde' PKK dışarı cezası; iki katına çıkarıldı.
Saha kapatma ve seyircisiz oynama, puan silme gibi 'şıklar' konuldu; ceza yönetmeliğine.
Ne oldu; o maçtan dolayı Diyarbakırspor 'ağır' faturalı cezaya uğradı. Yani yine 'çifte standart' bakış!
Ama futbol adına, yarınlar için 'milat' denilebilecek düzenlemeler zorunlu hâsıl oldu.
Hatırlarsanız; o gün şöyle demiştim! Özellikle Diyarbakırspor yönetimine; 'dik duruş' sergileyin.
Ve ağzınızdan çıkan 'sözün' arkasında durup, belki bu düşünceyle 'ülkeye' ve spor dünyasına milat olursunuz diye.
Bir daha! Diyarbakır'a ve Diyarbakırspor'a özellikle de Kürt halkına karşı;
'Spor' siyasallaştırılmasın. 'Ötekileştirmeye' yönelik düşünceler 'prim' kazanmasın.
Ama ne var ki; 'bir kaç parlak' sözcükle, 'o milat' duruş gitti.
Ve gün geldi çattı; Cumartesi günü Bursaspor sahaya çıktı.
* * *
Tabi; hafta içerisinde bu maçın gergin geçeceğini biliyorduk.
Ki bu alanda; 'sağduyu' mesajları içeren haber ve yorumlarda bulunduk.
Dilimizden; 'barışı, kardeşliği, hoşgörüyü' düşürmedik! Lakin; bir taraftan bu 'sağduyu' konuşulurken.
Diğer yandan; gergin 'atmosferi' körükleyici mesajlar Bursaspor'dan akıyordu. Özellikle; yandaş anlamında.
Hatta medya'ya; "Gidelim mi, gitmeyelim mi? Gitsek ne olur, gitmezsek ne olur?" demeçleri verildi.
Bir de; 'özür borçlarının' yerine 'her şeyin' müsebbibi Diyarbakır halkı gösterilmeye çalışıldı.
Anlayacağınız! Dört bir taraftan 'havayı' gerici; çirkin körüklemeler yaşandı.
İşte bu 'sinir harbiyle' dolan stadyumda, bir de Bursaspor'un kalecisi Dimitar İvankov ve Kaptan Hüseyin Cimşir'in;
Tribünlere 'yönelik' kışkırtıcı hareketleri. Dolu bardağı taşırdı.
* * *
Hem maçın 'geç' başlamasına neden oldu; hem de 'sinirleri' daha bir gerdi.
Ve bir de, Hakem Mustafa Kamil Abitoğlu'nun 'provokasyonları' kabul görmesi.
Hadiseleri bir anda 'çıkmaz sokak' haline getirdi.
Ki taraftar demeyeceğim bir grup ta 'sanki' değirmenlerine su taşıma misali; Ekmeklerine 'yağ-bAl, reçel' oldu.
Tüm bu olup-bitenler 'olacakmış' şeklinde kendilerini önceden kurgulamış bir düşünce hâkimdi.
Maçın 17. dakikasında yan hakeme gelen bir taş 'planı' uygulamaya soktu. Soyunma odasına gitti.
Bursaspor da öyle! Onlar daha resmi olarak 'maç tatil' edildi kararı açıklanmadan.
Hatta kendilerine tebliğ edilmeden; 'Havaalanının' yolunu tutup, Bursa'ya uçtular.
Onlar havada iken 'maçın tatil' olduğu açıklandı. Bir de basına yansıyan 'resimler var ki' sorgulanması gerekir.
Futbolcuların 'başlarında' polis kaskları. Kamera çekimleri.
* * *
Erman Toroğlu'nun Hakem Abitoğlu'nun tutumuyla alakalı 'güzel bir' tespiti oldu.
Doğru bir tane, iki tane doğru olmaz. Örnek verdi;
Fenerbahçe-Galatasaray derbisini. Hani kafasına 14 dikiş atılan Hakem'e gelen 'taş' olayını.
O gün 'hakeme' maçı oynattıkları için 'haklı' diyenler, bugün Abitoğlu'na 'iyi yaptın' diyorlar.
Bu nasıl yaman çelişki...
Peki; Diyarbakırspor-Bursaspor maçında Abitoğlu neden maçı oynatmadı.
Hakemin kafasına taş gelmiş, ama yarılmamış. Yarılsa da, üç doktor mu yoktu?
O maçın hakemlerinin 'kanı pekmez miydi?' ki sizinki kan olsun!'
Doğru bir tanedir. Herkese aynı kuralı, aynı şekilde uygulayacaksın.
* * *
Gelelim; 'O atılan taşlara'!
İl Emniyet Müdürlüğü şuan için 'o taşların' sırrını araştırıyor.
Bu kadar 'güvenliğe' bu kadar sıkı aramaya, bu kadar 'sıkı tedbirlere' rağmen;
'O taşlar' nerden geldi?
Diyarbakırspor 'yönetiminden' her ne kadar polise yönelik suçlama varsa da; doğru değil.
Nitekim Polis müdürü çok ciddi bir noktaya dikkat çekiyor. Stadın fiziki koşuluna bi bakın diyor.
"Stadyumun betonları dökülüyor. Taşlar buradan sökülerek atıldı"
Gerçekten de; atılan taşlara bakıldığında 'hepsi beton ve çakıl'.
Önemli bir ayrıntı da, 'taşların' geldiği alanlar!
Ki Polis müdürünün tespiti durumu doğruluyor. Üç ayrı noktada; atılan taşlar.
* * *
Sonuç itibariyle; 'tüm bu etkenler' futbolculara 'atılan taşları' haklı kılmıyor.
Taraftarların 'şiddeti' benimseme düşüncelerine; 'hak' verdirmiyor.
En önemlisi olup-bitenler Diyarbakırspor taraftarına.
Milyonlarca 'gönüldaşına' mal etmek; mümkün olmadığı gibi olsa da en büyük vicdansızlık olur.
Taş atanların 'sayısına' baktığımızda bir kaç kişiden öteye gitmediği gibi; cılız bir sayı.
Fenerbahçe maçında da öyleydi.
Onlar da herkesin ifade ettiği gibi; 'taraftar' değil olsa olsa 'provokatörlerdir'.
Çünkü bu Diyarbakırspor'un taraftarı daha geçtiğimiz hafta; mağlubiyete rağmen Denizlispor'u ayakta alkışlamışlardı.
Ki geçmişe baktığımızda 'Fair play' ödülü almış ender takımlardan biridir Diyarbakırspor ve taraftarları.
Demek ki; olup bitenin 'iğrenç dünyasında' farklı etkenler vardır.
* * *
Velhasıl! Yaşananların mutlaka bir bedeli olacaktır.
Lakin bu bedel 'geçmişteki' zihniyetin 'at gözlüğüyle' değil.
Diyarbakırspor'a bir bedel biçilecekse; 'vicdanlar' ve olup-bitenler 'adaletli' incelenmeli.
Özellikle Futbol Federasyonu ve gözlemciler 'adil' olmalı.
Diyarbakırspor üzerinden yaratılan 'sporun siyasallaştırma' senaryosuna 'çanak' tutmamalı.
Bilakis; Diyarbakırspor'u 'koruyup-kollamalı ki' boşluğa düşmesin.
Hadiseyi birilerinin nam-ı hesabına da 'yontmamalı'.
* * *
Ve çıkmaz sokağa ilişkin bir de 'siyasi uyarım' var.
Bu manzara 'siyasi' anlamda tehlike çanları olarak görülmeli.
Bursa'da, Sivas'ta, İzmir'de ve diğer bölgelerde; Diyarbakırspor'a reva görülen 'siyasi' söylem; gözardı edilmemeli.
Süreç her geçen gün 'kin duygularını' körüklüyor.
Onun için de; 'aklı-selim' düşünülmeli. Spor camiası, futbol yöneticileri, futbolcular ve de sporseverler.
Spor'un özünde olan; 'barışı, kardeşliği, hoşgörü ve sevgiyi' yok edici.
Psikolojik travmaya dönüştüren atmosferi yaratmamak için; 'büyük görevler' üstlenilmeli.
Aksi takdirde; 'hem sosyal hem de siyasal' anlamda yaşamı ve bizleri derin etkileyecektir.
* * *
Özetlemek gerekirse; Hadise özü itibariyle 'yakışmayan' ve tasvip edilmeyen bir durumdur.
Burda 'haklı-haksız' suçlu, suçsuz yok. Varsa bir kusur; burda herkes kusurlu.
O nedenle; 'süreci' yatıştırıcı olmamız gerekir.
Var olan çirkinliğe yeni çirkinlikler de getirme primi yaratmayalım.
Bilmeliyiz ki; ekonomik, sosyal, kültürel hatta siyasal zeminde bile 'durumun' faturası ağır.
Kayıp büyük!
* * *
VE ÜÇ SORUM VAR?
Evet! Her şeyi bir kenara bıraktıktan sonra benim üç sorum var.
Özellikle 'muhataplara'. Bakalım; sorularımın altında kalacaklar mı?
Yoksa cevap verme ve yeni soruların üretilmemesi noktasında; üzerlerine düşeni yerine getirecekler mi?
Hadi bakalım.
DİYARBAKIRSPOR YÖNETİMİ: Bu maçta alınması gereken önlemler konusunda sınıfta kaldınız.
Neden mi?
Galatasaray gibi hiçbir tehlikesi olmayan maçta biletleri fahiş rakamlara çıkarırken bu maçta neye güvenerek ucuz tuttunuz? Ucuz etin yahnisi provokatörlere resmen zemin yaratmadı mı?
EMNİYET VE VALİLİK: İl Güvenlik Kurulu, Bursaspor taraftarının gelmesine izin vermeyerek doğru bir karar aldı? Bursaspor’un gelişi ve konaklaması sırasındaki önlemler de gayet iyiydi? Ama maç günü?
O kadar yabancı madde tribünlere nasıl ve kimler tarafından sızdırıldı?
Toplumsal olaylarda çok daha tecrübeli olan Diyarbakır Polisi, 'nasıl oldu da?' sızmalara engel olamadı.
VE DİYARBAKIR'IN SEÇİLMİŞLERİ: Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’daki siyasi partilerin il başkanları ve milletvekilleri Bursaspor’a sahip çıkarken, hatta Bursaspor eski başkanı olan TFF 2.Başkanı Levent Kızıl'ın hakeme verdiği talimatla maçı yarıda bıraktırdığı konuşulurken Diyarbakır halkının oylarıyla koltuklara oturanlar Diyarbakırspor'u kaderine terk ettiler?
Ne zamana kadar böyle davranmaya devam edeceksiniz?