NEDEN, BAŞBAKAN HEDEF KÜÇÜLTTÜ!

Sanırım,
Haftanın en kritik ve hassasiyet içeren sorusu şu?
Yani,
Herkesin üzerinde "beyin fırtınası" geliştirip cevap aradığı soru...
Başbakan,
Recep Tayyip Erdoğan...
Neden;
Seçimde "sandalye" sayısıyla alakalı, düşük rakam telaffuz etti.
Küçülttü,
Sandıktaki hedefini...
12 Haziran'da açılacak sandıktan beklentisi; "315 milletvekili" çıkarabilmek!
Tahmini bu!
Hafta sonu;
Bunu "tartışma" ve üzerinde beyin efordu yapılması noktasında, anlattı.

* * *

Sormak lazım mı;
Niye mevcut 333 Milletvekili rakamının altında "bir sonucun" var olabileceğini söylediniz?
İfadesiyle,
Üzerinde icra edilen fikirlerin yoğunluğu noktasında henüz "hedef" küçültmesinin gerekçesini anlatmadı.
Tabi;
Gerekçe Başbakanın kendi havsalasında ve "çekmecelerindeki" özel not ile anketlerinde saklı.
Zeki,
Önünü gören ve siyasetin "argümanlarını" kullanma noktasında, dahiyane bir beyne sahip!
Mutlaka,
Daha seçim arenasına tam teşekküllü dâhil olmadan.
Hatta,
Seçime gideceği Milletvekilleri kadro listesini oluşturmadan.
Gelecek açısından;
Sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel "vaatleri" kamuoyuna aktarmadan.
Seçimde;
315 Milletvekili çıkarabileceklerini ifade etmesi, garip!
Düşünüyorum!
Bahse konu;
Sandalye sayısıyla alakalı rakam.
Ve şu anki mevcudiyet arasında; 18 Milletvekili farkı var.

* * *

AK Partinin,
Şu anki sandalye sayısı 333.
Başbakan ise, 315'i hedefliyoruz diyor.
Aradaki fark,
Belki ilk bakışta insana "öyle uçurum ihtiva edici" bir sayısal rakam gözükmeyebilir.
Ama yok!
Çünkü,
Meclisteki aritmetik hal, Meclise taşınabilinecekler açısından "oylama" noktasında zorunlu rakamlar söz konusu.
Hatırlarsanız;
Türkiye "uzun bir süre", Sabih Kanadoğlu'nun 367 sayısına kilitlendi!
Mesela;
Anayasa değişikliği Meclis'e taşındığında, 367'nin üzeri şart!
Lakin,
Referandumla "değişiklik" yolunu açabilmek için; 330'un üzeri gerekli.
Demek ki,
Başbakan Erdoğan'ın telaffuz ettiği "tahmin" rakamı için, ekstra "oy" lazım.
O zaman da,
Milletvekili "ikna" etme mücadelesine girmek gerekir.
BDP'nin mi,
MHP'nin mi, CHP'nin mi kapısını çalacaksın.
Ki, seçimde en büyük koz olarak kullanacağı Anayasa Değişikliğine "yol" açabilesin.

* * *

Ha! Unutmadan;
Başbakan Erdoğan'ın bir de "nabız" yoklama babında, tartışmaya açtığı Başkanlık sistemi!
Bunun da,
Meclis'te "Anayasal" değişiklikle vücuda getirilmesi için, 330'un üzerinde bir sayısal çoğunluğa sahip olması gerek.
Düşünüyorum;
Acaba...
Başbakan "şu anki atmosferle" sandıktan, veri kaybı çıkabileceğini sezerek!
Referandumdaki;
"Evetçileri" bir ölçüde saf belirleme noktasında, uyarma gayesiyle mi söyledi.
Bir de;
160'a yakın Milletvekilini liste dışı" bırakma düşüncesiyle alakalı olabilecek "küskünleri" durdurmak.
Velhasıl;
Türkiye'nin Anayasal zeminde "değişimini" sağlamak!
Hedefindeki;
Başkanlık "sistemini" yönetimde sirküle etmek!
Meclisteki,
Sayısal "korkuları" geçmişteki ruh haliyle yaşamamak için.
Seçmenler.
Ben 315 diyorum ama bilesiniz ki bu değişimler için 367 sayısı gerekli.

* * *

Yoksa,
Yine Kanadoğlu gibi birileri çıkar, ülkeyi yine 2000'li yılların atmosferine sokar.
Bu tahmindeki "gerekçenin" detayı Başbakanın zihninde saklıysa da.
Bence;
Temel ve ana hedef Referandum'daki "oy potansiyelini" 12 Haziran seçimine endekslemek.
Yani,
Seçimleri "Anayasa değişikliği" ve seçim vaatlerinin hayata geçirebilmesi noktasında.
Referandum,
Havasına sokup öyle, 367'nin üzerindeki rakamla buluşmaktır.
Tabi;
Gerçekleşme oranı ne kadar olur bilemem. Ancak, konuşulanların ekseriyeti bu minvalde.

* * *

ANKETLİ YÖNLENDİRME?

Sözümün başında ifade edeyim; "Seçim anketleri", kahve falı gibidir.
Hani bir söz vardır; "Fala kanma, falsız da kalma" diye.
Evet.
Toplumun nabzını ölçmede anketler bir ölçüde önem içermektedir.
Tabi ki; araştırmaların objektif ve gerçekçi olması gerekir.
Ama maalesef ülkemizde yönlendirme amaçlı ve sonucu şüpheli araştırmalar ne yazık ki revaçta.
Özellikle seçim zamanlarında yayınlanan bu anketler seçmeni bir hayli etkiliyor.
Ne yazık ki;
Seçimlerde ekseriyetiyle duygularımız ile hareket ettiğimiz için de hemen her şeye kanıveriyoruz.
İşte;
Diyarbakır özelinde "yapıldığı" söylenen, elden ele dolaşan "Aday adayı" anketi!
İnanılması,
Güç olduğu kadar bu kadar mı "aldatıcı" olunur?
Ve bu anketle alakalı;
Ortaya atılan "adaylar anketörlere yüklü miktarda para" akıttığına ilişkin iddia.
Ne diyeyim; yüz kızartıcı bir hal.

* * *

Onun için;
Diyorum ki seçimler yaklaştıkça daha nice yönlendirmeler yapılacaktır.
Sonuçları doğru okumak ve Hakk’ı söyleyerek halkı kendine getirmek gerekiyor.
Bu bir süreçtir, seçim bir günde kazanılmaz.
Adaylar da,
Bir günde Diyarbakır ahalisi tarafından "tercih" edilip, benimsetilmez!
Hele bir de;
Geçmişte "yoğurt" yiyişini görmüşse, tez be tez yemeye gelmez.
Üfler,
Çevresine bakar!
Velhasıl,
Haber Merkezindeki arkadaşların ulaştırdığı anket.
Ve ilişkin, duyum ve iddiaları aktarırken adaylar açısından "yazık" dedim.
Bu iş bu kadar mı "çukur" hale geldi.

* * *

Tabi!
Düşünceyi icra edenlerin hesaba katmadığı bir nokta var.
O da; Başbakan Erdoğan'ın,
Siyasi zekâsı ve yüz yılın seçimi olarak gördüğü süreçte kimi "aktör" edeceği hassasiyeti.
Leb demeden,
Leblebiyi bilen biri olması noktasında bu tür yönlendirmeler.
Öyle inanıyorum ki;
Kişi için "ağaya keser vurma" gibidir.
Bir de;
Başbakan'a sunulan şu 22 kişilik liste!
Dün;
Hemen hemen tüm adaylardan telefon aldım; "ben listede yer alıyorum" diye!
Garip bir durum!