NEDEN BU SERTLİK?
Sizi bilmem!
Ama ben hala;
Cuma günü Ulu Camii "önünde" yaşanan gerilimin; "nedenindeyim?"
Niçin?
Nasıl?
Ve Neden; "O sertlik" arz eden polis müdahalesi yaşandı?
Pek tabi ki, karşı saldırganlıktaki nefret kokan tablo oluştu?
***
Üzerinden 72 saat geçti, anlamış değilim.
Kimse de.
Olup-biteni, "doğru" ifade etmediği gibi.
Ciddi bir de; "bilgi" kirliliği ha bire "körükleniyor?"
Paralel.
Anti paralel misali; "fulü" bir gerekçe ortaya konuluyor.
***
Sormak istiyorum.
Polis neden;
Mısır'daki "darbeyi" telin etmek isteyen.
Mursi'ye verilen "idam cezasını" protesto eden.
Ve Mursi'ye "destek" vermek için; Cuma namazı çıkışında yürümek isteyen gruba; "yürüyemezsin?" dedi.
Barikatlar oluşturdu.
***
Sadece;
Camii önünde "ne konuşacaksanız konuşun. İlerisi yok?"
Neden?
Sakıncalı, şüphe götüren bir durum!
Grup "yürümekte" o kadar ısrarcı bir tavır sergiledi?
Neden?
***
Evet, polis engel oldu.
Çevik Kuvvet.
Operasyon timleri.
Panzer. TOMA ve Akrep.
Yani elde ne varsa;
Yoğun bir biber gazı ve tazyikli suyla "yürümek isteyen" guruba müdahale edildi.
***
Görüntüler.
Objektiflere yansıyan kareler.
Bu sertlik niye dedirtti?
Pek tabi ki, "etki-tepki" mahiyetli karşı vermeler de ayrı bir tablo?
Derler ya; "karşı tarafın" eli armut toplayacak değil ya onlar da karşılık verdi.
Tabiri caizse; "ortalık" savaş alanına döndü.
***
Hele; Polis'e uçan tekmeler.
Elde taşlar.
Yani iki yönlü; "bilinçli" bir provokasyon gayretinin körüklendiği bir hava hakimiyeti oldu?
Tam da seçimlere gidilirken.
Demokrasiden,
İnsan haklarından,
Özgürlüklerden "dem vurulurken?"
Gerilim üretici, "şiddet" neden?
***
Bilânçoya bakıyoruz.
Emniyetin beyanı; 11 polis yaralı.
Göstericilerle alakalı, bilgi ise yok.
Ama STK'lara sorulduğunda göstericilerden yüzlerce yaralı var deniliyor.
***
Eğitim-Bir Sen Şube Başkanı Yunus Memiş.
Cumartesi günü.
Olaylarla ilgili açıklama yaptı; "izin alınmıştı?"
Emniyetin; "yürüyeceğimizden, basın açıklaması yapacağımızdan" haberdardı.
Zaten!
Haberdar olunmasaydı "o kadar güvenlik görevlisi" o esnada Cami önünde olur muydu?
***
Memiş.
Şehri geren,
Halkla polisi karşı karşıya getirenlerin "soruşturulmasını" istedi.
Failler kimse.
Ortaya çıkarılsın, görevden alınsın.
Mücadelemizi sürdüreceğiz.
Gerekirse, Valiliğin önünde açlık grevi de yaparız.”
***
Bir tepki ifadesi de, Tesettüre Çağrı Platformu Başkanı Mehmet Duyu'dan geldi.
"Ulu camiden bu meydana onlarca defa yürüyüşler yapıldı, bir sineğin kanadına zarar verilmedi."
Derken, "polisin sertlik" içeren müdahalesine şöyle dedi;
"Fakat bugün evlat saydığımız polisler gelip önümüzü kestiler.
Hikmetini anlayabilmiş değiliz."
***
Sonuç itibariyle.
Cuma günkü 72 STK'nın "Mursi'ye" destek aktivitesi.
Ne bir eylem di?
Ne de, toplumsal gerilim üretici bir hadise idi.
Demokratik bir aktiviteydi.
Ama ne hikmetse; "eylem" hanesine girdi.
Sonuç; polis ve vatandaş "karşı" karşıya getirildi.
***
Sanmıyorum ki!
İki tarafta olup bitenden hoşnut oldu.
Tıpkı bizim gibi.
Lakin bu "ortaya çıkan" sonuç resmi "provokatifçe" olduğu için; irdelenmesi gerekir.
AK PARTİ BEYANNAMESİ?
AK Parti'nin;
Diyarbakır'a "özgü" Seçim beyannamesi!
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz...
Dün basına ve kamuoyuna açıkladı.
Yapılanlar ve yapılacaklar başlığı altında?
Yani, "yaptıklarımız yapacaklarımızın" teminatıdır söylemi.
Bir önceki yazımda değinmiştim.
Böylesi bir siyasi hamle; özellikle Diyarbakır için "partiler" açısından bir ilktir.
Çünkü alışık olmadığımız bir siyasi beyanname.
Bugüne kadar ki "genel seçimler de" böylesi taahhütler içeren bir beyanname pek partilerce icra edilmiş değil.
Bu nedenle; bravo diyorum.
***
Her ne kadar.
Aday listesi.
Saha çalışmaları.
Kimilerinin sırasına dair; "ortaya" koyduğu tepe vari tavır.
Kimi de; "aman banane son sıradayım" demesi.
Kısacası.
AK Parti kendi iç "dağınıklığı" ve dış etkenlerin de müdahalesiyle.
Eskinin; yeniye "tahakkümde" varlık göstermesi.
Biz yoksak, onlar bakın "başaramadı" hinliğiyle icra edilen siyaset "tünelinde" yine de, bir becerilik var...
***
AK Parti bu "kısır döngü" içerisinde olmasına rağmen!
Hakikatten.
Hazırlanan, Diyarbakır'a özgü "seçim beyannamesi" önem arz edici.
Dört başlıkta, anlatılıyor yapılanlar ve yeni vizyonda yapılacaklar?
BİRİNCİ BAŞLIK;
Demokratikleşme ve Çözüm süreci.
İKİNCİ BAŞLIK;
Diyarbakır’ın geçmişiyle bağlarının güçlendirilmesi.
ÜÇÜNCÜ BAŞLIK;
Sosyal gelişmeler.
DÖRDÜNCÜ BAŞLIK;
Ekonomik gelişme ve istihdam.
***
Hiç kuşkusuz ki;
Başlıkların muhtevasındaki anlatımlara.
Vaat edilenlere.
Kadim şehir için yapılması düşünenlere "imza atmayacak" kimsenin çıkacağını sanmıyorum?
Tabi ki, lafta kalmaması şartıyla.
Ancak Bakan Yılmaz'ın hep Diyarbakır için olması gerektiğini düşündüğüm.
Özellikle; "kent milliyetçiliği" noktasında.
"Kalkınma platformu".
***
Yani.
Kentin tüm dinamikleri.
Siyasal.
Ve Sosyal hiç bir "ideoloji" farklılığı gözetilmeden.
Her kesimden.
Temsilliyet arzıyla;
Yerel ve merkezi otoriteyi "buluşturan, köprü olan ve sorgulatan, talep eden" bir yapı, oluşturulacak?
Olmalı.
Tabi ki, "güdümlü" olmamak kaydıyla.
***
Velhasıl.
Temenni, dua ve temel arzu şudur ki;
Demokrasimizin;
Vazgeçilmez unsuru olan seçimde sandığa gitmek.
Herkes.
Hür iradesini özgürce sandığa yansıtmak.
Pek tabi ki, "oyuna ve sandığına" sahip çıkmak.
Yazarın Önceki Yazıları