NETEKİM, HESAP GÜNÜ GELDİ?
Nerden,
Nereye gelindi, bilmem farkında mısınız?
Bugün;
Sivil demokrasiyle, "darbeleri" sorguluyoruz.
Hem de;
Başaktörleri, yargı önüne çıkararak.
Ne utanç;
Bir geçmiş ki, yaşanan, yaşatılan ve yaşadıklarımız.
Ama bugün;
O utanç ve endişe ile korku kısmı-i de olsa; "sorgu merkezinde".
Yani;
Milletin hükmünde..
Adaletin terazisinde,
İnsanın "vicdanlarında", hesap sorulacak ve verecekler!
***
Hiç kuşkusuz ki izahına,
Kelimelerin, "kifayetsiz" kaldığı bir utanç abidesidir;
12 Eylül.
Vesayetçi,
Anti-demokratik, tekçi zihniyetin, "vampirliğiyle"; kan aktı, kan akıtıldı.
Zindanlar,
İnfazlar,
Katliamlar,
İşkenceler.
Ahmet Türk'ün ifade ettiği gibi, zindanların, copların üzerinde şu yazılıydı:
"Allah yok, Peygamber tatilde."
Bu kadar vahşileşmiş bir dönemdi; darbe!
Evet,
Üzerinden 32 yıl geçti; "zülüm kar" dönemin.
***
O dönemi;
Çok yazdık, çok sorguladık.
Yaşadık,
Yaşamadık değil, 68 gün bir fil sorgusuz-sualsiz gözaltıyı.
İşkenceyi;
Buz gibi odalarda, gözler bağlı, tazyikli suyun altında, kalmak.
Marşların ezberi.
Prangalar, işkenceler, tek hücreler!
Diyeceksiniz ki;
Hala da yaşanılmıyor değil mi?
Doğrusu;
2000'li yılların, sonuna kadar da; "düşük profilde" olsa da aynı, zulüm vardı.
Hani;
Onlarca kafatasının çıktığı, Saraykapı'daki "JİTEM" merkezi.
Girenin;
Çıkması pek kabil görülmezdi.
***
Evet,
Bir nesil yaşadı,
Bir nesil yaşananları gördü,
Bir nesil görenle yaşayanı, dinledi.
Ve şimdi;
O nesil ne utanç bir abideymiş ki, ülkemin geçmiş tarihi diye, sorguluyor.
Hem de;
32 yıl sonra.
Dile kolay.
12 Eylül'e,
Zemin hazırlamak için sokağı "alev topuna" çevirenler.
Bilahare;
Emellerine kavuştuktan sonra da.
Kendi yazdıkları;
Anayasaya madde ekleyip "yargı dokunulmazlıkları" aldılar.
***
Hatırlıyorum;
Korku imparatorluğuyla; yüzde 80'lerin üzerinde "evet" oyu aldı!
12 Eylül;
Ürünü vesayetçi Anayasa ve içeriğindeki. 15'inci geçici madde.
İhtilal,
Aktörleri "yargılanamaz-sorgulanamaz" diye!
İşte bu;
"Tinetli" madde, nihayet geçtiğimiz yıl, "silindi" Anayasa'dan.
Ülkenin,
Hükümetlerin
Ve tabi ki milletin önünü açan, 26 maddelik Anayasa reformuyla.
İşte;
O reformla, bu "vesayet ve dokunulmazlık" kalktı.
****
Bilesiniz ki;
"Tinetli maddenin" silinmesiyle; "eller" güçlendi.
Savcılar,
Hâkimler ve dönemin mağdur ve müdahilleri.
Üzerlerindeki;
"Vesayetçi" korkunun çekingenliğinden, kurtulup, asıldılar.
Velhasıl;
Bugün, 12 Eylül'ün "Başaktörleri", yargı önüne çıkacaklar.
Belki;
Siz bu yazıyı okuduğunuz saatlerde, yargılama başlamış.
Hatta;
Mahkeme belli bir görüş hükmüne de varmış olabilir.
***
Dünkü;
Gelişmeler şunu gösterdi.
Hani;
Mahkemeye çağırırlarsa; "kafama sıkarım" diyen, netekim var ya!
Kenan Evren.
Ergün Babahan'ın yorumladığı gibi.
Merhum Ahmet Kaya'nın,
Şarkısındaki gibi; "başı belada", çünkü belli ki "tabancasını unuttu helâda".
Belli ki korku içerisinde!
Hani;
İdam ettirdiği gençler için "Asmayıp da besleyecek miydik?" diyen, Evren.
Dün;
Gelen haberlere görü "korku içerisinde" yatağından uyanırken, düşmüş!
Kolunu kırmış.
Yarın;
Başka yerlerini de kırmış diye, rapor alınırsa şaşmayın.
***
Tabi;
Mahkemeye Evren ve Tahsin Şahinkaya.
Şuan ikisi;
O dönemin başaktörleri olarak, yaşayan.
Mahkemeye,
Getirilişleriyle alakalı, "sağlık durumlarının" el verip-vermediğine Adli Tıp Kurumu karar verecek.
Şuana kadar da; rapor verilmiş-açıklanmış değil.
Bugünkü;
İlk duruşma, öyle sanıyorum ki "sembolik" bir vasıfla, sonuçlanacak.
Belgeler, dokümanlar, müdahiller, isimler, adresler.
Gelen-giden yazışmalar diye, not düşülecek!
Önemli olan; sonrası.
***
Tabi.
Burda; Evren ve Şahinkaya'nın yargılanıyor olması önemli.
Beklemiyoruz;
Mahkemeden "yaşlarının" küçültüldükten sonra "idam" edilmeleri.
Ancak burda;
Ana hassasiyet "darbe geleneğinin" artık Türkiye'de "tarih" olduğu.
Hele tevessül edenlerin;
Olması halinde neler olabileceği noktasında, bir ders-i ibrettir, bu dava.
Evet,
Demokrasi. Hem de sivil ve özgürlükçü bir demokrasi.
Ürünü bu olsa gerek!
***
Ama tam mı, yeter mi derseniz?
Hayır.
Eksik hem de çok..
Çünkü 12 Eylül "utanç" abidesi olarak; bir "insanlık suçu kimliğine" sahiptir.
Yoksa
"Neden darbe yaptınız" sorgusuyla, durum ikmalde arızadır.
Diyorum ki;
Bu bir ilk adım.
İkinci adımı;
Demokrasiye, insanlığa karşı "darbenin, müdahalenin, vesayetin" sorgusu olsun.
***
Ki;
O darbecilerin yol verdiği işkenceleri de,
İdam kararlarını da,
Gözaltında kaybolanları da,
Diyarbakır cezaevindeki vahşetin de,
Cavit Torun'un ifade ettiği gibi;
Cezaevi Kanalizasyonunun açılıp, bakılsın "insan iskeletlerinin" ne kadar olduğunun da,
Velhasıl;
Darbenin her şeyi ama her şeyi yargılamanın konusu olmalı ve yapmalıyız.
Korkusuz,
Endişesiz ve kaygı duyulmadan; "sorgulanabilinsin."
***
Unutmadan.
Çevrenize bi bakın; "hangi derede kurt" olmuş!
Niye diye sormayın?
CHP'de,
MHP'de,
Hükümet de, 12 Eylül davasına "müdahil" olmak isteyenler arasına girdi.
Hatırlayın;
2011'deki "referanduma" tokaz olmak isteyen; CHP ve MHP idi..
BDP'nin de geri kalır yanı yoktu.
Neyse; BDP'de müdahil..
Ama diyebileceğim;
Demokratikleşme sürecinde bir başka milattır bu..
Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi;
"Aklıselimin yolu birdir".
***
Anlayacağınız;
12 Eylül'de, "sağcısı da, solcusu da, muhafazakârı da, ateisti de".
Demem o ki;
7'den 70'e herkes ama herkes; "mağduriyet" yaşadı, yaşatıldı?
Ne demişler;
Gün hesap sorma günüdür.
Üstadın ifadesiyle;
Bu günleri gördük ya buna da şükür.