Newroz'a me piroz be
Tarihi bir gün bugün!
21 Mart.
Newroz bayramı.
Onbinler.
Hatta yüz binler.
Bugün Şehr-i Amed'e olacak.
Newroz alanında buluşacak.
Coşku ve sevgi duygusuyla.
***
Gür sesle…
Çığlık çığlığa seslendirilecek.
Barışı
Kardeşliği.
Özgürlüğü istiyoruz diye!
Ekleyecek...
Kan ve gözyaşının dindiği.
Ölümlerin.
Cenazelerin gelip-yaşanmadığı bir yıl geçirdik diye.
***
Huzurun.
İstikrarın.
Yaşamın feyzine ulaşılan zamanın.
Değer ölçeğiyle.
Demokratikleşmenin, seyriyle varılan "paydaşlığı" yaşadık…
***
Çözüm süreci.
Demokratikleşme.
Her ne ise.
Kör mü, topal mı?
Kıt mı, çok mu ötesinde.
Kürtlerin talepleri.
Halklar.
Ve Hakların taleplerin bir kez daha dillendirileceği bir gün!
***
Pek tabi ki.
Öcalan'ın bir yıl önce "barış çağrısıyla" ikmale gelen süreç!
Onun.
Bir ölçüde sene-i devriyesiyle ikmal edilecek; "nerden nereye" geldik.
Ve herkes; "şahit" olacak buna.
Sorgu. Özeleştirisel duruşla.
***
Öyle ya;
"Barışın" ve normalleşmenin buluşması!
Biliyorum.
Amed ahalisi.
Diyarbakır’la yetinilmeyecek.
Çünkü.
Bölgenin dört bir yanından gelen var.
Kuzey Irak'tan,
Rojava’dan, Avrupa'dan gelen misafirler!
Coşku büyük.
***
Evet.
Kentte büyük bir hareketlilik var.
Newroz bereketi.
Oteller.
Restoranlar dolu.
Esnaf sevinçli.
Aldığım bilgiye göre; 2 bin kişi evlerde misafir edilmiş.
***
Yani.
Newroz'un ateşi hal-i hazırda yakılmış!
Her yer yerde.
Ama bugün;
Daha bir gür, daha bir büyük, coşku seliyle yakılacak.
Çünkü yakılan 'ateş" özgürlük ve özlemin ateşidir.
***
Dikkat edin.
Artık.
Korku yok, endişe yok, kaygı yok.
Bunu dillendiren de yok.
Denilmiyor.
Yine kan akacak, yine insanlar olacak.
Ve bunla geliştirilen; "yasaklar".
Öcü bakışlar.
***
Öyle.
Gazete manşetleri de.
Köşe yazarları da.
Kandan nemalanan çığırtkanlar da; "konuşmuyor".
***
Biliyorum ki, salt Güneydoğu'da değil.
Türkiye’nin.
Ortadoğu'nun,
Yer küresinde yaşayan her ülke ve insan için.
Newroz;
Bugün için, "Barışın ve Baharın" müjdeleyicisi olacak.
***
Atılacak sloganlar.
Hiç kuşkusuz ki;
Barış'a,
Kardeşliğe,
Özgürlüğe vurgulu olacak.
Aşiti.
Newroz Piroz be.
Yaşasın Newroz denilecek.
***
Ve.
Newroz'u daha bir anlamlaştıracak.
"Tarihsel" şahitlik tanıyacak.
Pek tabi ki herkesin merakla beklediği şu soru da yanıt bulacak.
Acaba.
Abdullah Öcalan bugün ne diyecek?
Ana soru bu.
Ve beklentilerin de, tercümesi!
***
Şunu net ifade edebilirim.
Öcalan; "bir yıl da ne olduğunu" değerlendirecek.
Yani, Sene-i devriye ne getirdi, neler götürdü.
Bunları öncelikle dillendirecek.
En önemlisi de.
Yeni dönemin nasıl yürüyeceği.
Nasıl yürümesi gerektiğinden, bahsedecek.
***
Takdir edilmelidir ki.
Öcalan.
Silahı bırakın dedi.
Çatışma.
Kan, gözyaşı ve şiddet "çözüm" değil dedi.
Çözüm.
Siyasette, diyalog ta ve Meclis'te.
Ki hal-i hazırdaki "ortam" onunla oluştu.
***
Peki, taraflar ölçeğinde "adımlar" atıldı mı?
Ne yazık ki; net ifade yok.
Atıldı adımlar ama yeterli değil.
İşte, bu yetersizlik, tüm taraflar için geçerli.
PKK silah bıraktı mı, hayır.
BDP "tam" İnsiyatif aldı mı, hayır?
***
Ankara.
Yani Hükümet, "cesur" tavır sergiledi mi, hayır?
Parlamento; "üstlendiği" misyonu bu alanda kullandı mı, hayır?
Ya muhalefet.
CHP ve MHP "çözüme" sahip çıktı mı, hayır?
***
Ama.
Tüm bunlara rağmen; "barış" güçlü kimliğinden vaz geçmedi.
Esti.
Ve hal-i hazırda, daha bir gür esecek.
Çünkü Kürtler de, Türkler de.
Yani 76 milyon insan; "barışın ve özgür yaşamın" tadına vardı.
***
Onun için;
Kimse bu tadı bozamayacak.
Ne kaygıya, ne korkuya, ne geri dönüşe; "prim" verilmez!
İşte gördük; 17 Aralık.
Gülen cemaatinin, "kavgacı ve istikrar" bozucu tutumuna rağmen.
Hükümete ve sürece sahiplenme var.
***
Velhasıl.
Diyeceğim;
Halk üzerine düşeni yerine getirmiştir.
Siz, Aktörlerden.
Siyasi karar alıcılardan daha çok.
Artık, "siz üzerinize düşeni ve sorumluluğu" yerine getirin,
***
Ve.
Newroz'a ve piroz be.
Gellek, aşiti.
Yaşasın Newroz.
Newroz'unuz kutlu olsun.
Hayırlı Cumalar.