Niye, Erdoğan olamaz?

Bahçeli. Yanın da bir de, Kılıçdaroğlu!

Diyorlar ki;                 

"Erdoğan Köşk'e çıkamaz?"

Bir dizi tarifte "ortaya" koyuyorlar.

İyi de niye çıkamaz, gerekçeniz ne?

Yok..

Garip olan son sözcükleri..

Olması!

"Demokrasiye uygun" değil miş?

Yok, daha neler?

***

Hatırlatmak lazım.

Sivil.

Ya da Sivil siyasetçi.

Demiyor muydunuz ki, "Cumhurbaşkanı" olsun?

Yeter artık, "apoletliler ve atanmışlar?"

Peki, Erdoğan "sivil" değil mi?

Yoksa "apoletleri var da" biz mi bilmiyoruz!

***

O zaman!

Konuştuğunuz "havanda su dövme" olsa gerek.

Çünkü siz iki kafadarın ısrarı "kim" olacaktan çok, "Erdoğan" olmamakla, matuf!

"Demokrasiye uygun" değil!

Sormak lazım Türkiye'nin "idari" tarihçesindeki, Köşk'e çıkanları?

Kimler. Ve nasıl, "o makamı" ihraz ettiler?

Dün, Rauf Tamer kısm-i olarak bu meyanda diğnelemişti?

***

Hey gidi; SSK Genel Müdürü diyerek!

Bu demokrasi değil miydi ki;

"Seni oradan, CHP'nin Genel başkanına" getiren.

Her ne kadar kaset kurgusu olduysa da.

Ya Devlet Bahçeli!

Ve daha sayabileceğimiz birçok siyasetçi!

***

Şimdi bakalım Çankaya'ya, kimler geldi kimler geçti?

Serüvenin en renklisi.

Hiç kuşkusuz ki, Süleyman Demirel!

Türkiyenin siyasi tarihinde neyle anılmadı ki?

Denilir ki, 6 kez iktidardan alındı.

7 kez de geri geldi.

Beğenilmeyen demokrasi!

O'nu. Yani Çoban Sülü'yü Köşk'e çıkartmadı mı?

Ya peki Selefi olan Ahmet Necdet Sezer.

O nerdeydi ve nasıl Çankaya'ya çıktı?

***

Vasat bir hâkimdi değil miydi?

"Buz kesen" yüz ifadesiyle.

Kızılay'da elinde çantası "otobüs" beklerdi.

Tipik devlet memuru!

Peki, nasıl oldu da, Köşk'e çıktı.

Elbette ki, 28 Şubat'ın ikmali.

Bir de, bu demokrasinin hikmetiyle.

Birden bire kendini Çankaya'da buldu?

***

Tamer, her şeye rağmen diyerek bir de örnek veriyor.

Mesela, Fahri Korutürk'ün adını anarak...

Diyor ki, demokrasi sayesinde değil miydi ki Divan Oteli'nin pastanesinde "sütlü kahve" içerken, başına devlet kuşu kondu.

Oradan alınıp getirdiler "en tepe" makama.

Olmadı mı, Türkiye’nin 6'ıncı Cumhurbaşkanı diye?

Köşk'e oturdu.

***

Peki herşeye rağmen!

Bu Erdoğan değil miydi, birilerince "Muhtar" bile olamaz, denilen?

Ne oldu, şiir okudu, cezaevine konuldu!

Zindana atıldı.

28 Şubat'ın vesayetiyle.

Siyasi yasağı, yüklediler.

Sonra, hepsi "mazide" kaldı.

Ve demokrasinin himmetiyle Parti kurdu.

Hem de sıfırdan.

Seçime girdi, silip süpürdü.

Sonra, o'da seçildi ve  "Başbakan" oldu.

Bir kereliğine de olmadı.

İşte bugün tüm üç dönemdir ülkeyi yönetiyor.

Ak Parti iktidarının Genel Başkanı.

Ve "Başbakan" olarak, rakipsiz ve halkın yüzde 50'sine yakın teveccühle!

***

Bu demokrasinin "sayesinde" değil mi?

Hatırlarsak.

Evvelki, Cumhurbaşkanları "atama" gibi göreve gelmiyorlar mıydı?

O günün, siyasi değil vesayetçi "könjektöre" göre belirlenirdi!

Meclis, karar verirdi.

Ama ne vekillerin iradesi, ne de halkın beklentisi olurdu!

Lakin bu kez, öyle olmayacak!

Çünkü Türkiye ilk kez Cumhurbaşkanını "halkın" oylarıyla belirleyecek.

***

Yani halis-muhlis "milli irade" tercihiyle Cumhurbaşkanı seçilecek!

Peki, Demokrasi diyorsak!

O'na hayat veren.

İşlerlik kazandıran, "halk iradesi" ise.

Demokrasi de, bu iradenin ürünü diye kabul görüyorsa.

O zaman, niye Erdoğan olmasın?

***

Elbette ki, salt Erdoğan için geçerli değil.

Seçilme.

Ve Köşk'e aday olabilme, koşulu.

Mesela!

CHP ve MHP'de konuşulan isim var..

"Mansur Yavaş".

Sahi kim tanırdı, bir kaç yıl öncesine kadar?

Bir kasabanın belediye başkanı değilmiy di?

MHP'den.

Geldi Ankara'da boy gösterdi.

Bu kez, CHP ve MHP'nin "köprüsü" oldu.

Ki 30 Mart'ta CHP'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı idi.

Herkes dedi ki; CHP nere, MHP nere?

Ama neye hikmetti?

Elbette ki bu demokrasinin sayesinde oldu...

Şimdi, Köşk'e ismi konuşuluyor.

***

Ha bir de.

Dikkat ederseniz, adı geçenler.

Kulislerde ifade edilen hiç kimse "ben aday"  değilim demiyor.

Karşı çıkan da yok.

***

 

İşte demokrasi böyle bir şey.

Beğensek de, beğenmesek de?

Verdiği ürünleri; içimize sindirsek de, sindirmesek de, durum bu!

Ağustos'ta ilk raunda, gösterecek Demokrasi neye tecelli ettiğini?

Ha bu arada!

Hal-i hazırda, bazı kıyaslamalar yapılıyor.

Özal. Demirel dönemli "Köşk" icraatları.

Deniliyor ki.

Erdoğan bunlar gibi "olabilir mi?"

Doğrusunu isterseniz, "olmaz".

Zaten olmaması da gerekir.

Olursa, şaşılır ve tepki görür.

***

Belki peşin bir ifade olur.

Ama ben diyorum ki.

Şayet Erdoğan Köşk'e çıkarsa.

Ve şuan ki, performansını rölantiye almaz ise.

Köşk'e çıktım, "emekli" oldum demez ise.

Ki dememeli.

Hele ki, "Başkanlık" sistemine.

2023'e odaklı hesabı var iken.

Köşk'teki işlerliğiyle.

Diyeceğiz ki;

Çankaya Erdoğan'dan önce ve Erdoğan'dan sonra!