NURBAKİ VE DEDAŞ!
DEDAŞ Diyarbakır İl Müessese Müdürlüğü! Merkez Binası Siverek Karayolu üzerinde bulunuyor.
Uzun yıllar aradan sonra dün ilk kez bu kuruma gittim. Gidişim 'şişirilmiş elektrik' faturasıyla alakalı değildi.
Ve sürekli kaleme aldığımız, bizim yazmaktan bıktığımız, sorumluların icra etmekten bıkmadığı 'elektrik kesintileri'!
Sıkça 'gazete manşetlerine' konu olan yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet ve 'suçüstü' vakası.
Keyfi ve hayali 'kaçak' elektrik kullanım tutanağı düzenleme gibi 'skandal' bir vakayla alakalı değildi.
***
Tamamen insani, nezakete dayalı bir ziyaretti. Tabi yalnız değildik. Sayın Mehmet Ali Altındağ da bulunuyordu.
Bilirsiniz adettendir. Yeni atanmış ya da görevlendirilmiş 'idarecilere' hayırlı uğurlu olsun ziyaretinde bulunmak.
İşte dün biz de 'bu geleneği' yerine getirme anlamında, DEDAŞ İl Müessese Müdürlüğü'ne gittik.
İl Müessese Müdürlüğüne yeni atanan sevgili Nihat Nurbaki'ye 'hayırlı uğurlu' olsun demeye.
Önceden 'randevulaşmıştık', ancak biraz zamanımızdan erken gittik. İyi de oldu.
***
Kurumu gözlemleme imkânı buldum. Bilirsiniz bir kurumun 'ciddiyeti ve samimiyeti', kurumun kapısından girişte belli eder.
Ve görevlilerin 'size' gösterdiği, ilgi. Koridorlardaki 'hareketlilik', vatandaşların 'sorunlarına' çözüm bulma noktasındaki çabası.
Bunlar bir kurumun 'kurumsal' anlamdaki; aktivitelerinin 'pozitif ve negatif' yönünü gösteren en önemli etkenlerdir.
İşte bu etkenlere 'ivme' kazandıran da elbette ki, O kurumun 'en üst' kademesindeki idarecisidir. Ve yönetim anlayışıdır.
Eğer idarecinin 'yönetim' anlayışında 'boş-ver-lik' hasılsa, kurumun koridorlarındaki 'atmosferde' ayni minvalde boş-ver-liktir.
***
Hani derler ya 'kim kime, dum duma'. Hele buna bir de 'siyasi politize' oluş ekliyse, 'vay o kurumun' haline.
Ve o kuruma 'yolu' düşen vatandaşın yaşayacakları 'mağduriyete'! Çünkü herkes 'ipini' siyasi politizeye göre oynatır.
Ama idarecinin ana felsefesi 'ciddiyet, samimiyet ve hizmet' ahlakı kriterleri üzerine inşa edilmişse.
Bu demektir ki; kurumun koridorları da aynı 'felsefe' içerisinde görev icra etmektedir. Ve tabi ki, siyasi politize oluş yoksa.
O kurum 'ilelebet', var olur.
***
İşte dün 'politize olmuş' DEDAŞ’ı bu bataktan kurtulma gayreti içerisinde gördüm. Dedim ya randevu saatinden önce gittik.
Kapı girişinde 'turnike' ve X-ray cihazı. Koridorlarda kameralar. Öyle ki, vatandaşların yoğunlukla 'iş gördüğü' bölümler de.
'Güvenlik' kameralarının kontrolünde. Asansör ise iki tane. Çalışır. Kapıda sizi bekleyen 'güvenlik' görevlileri.
Hem danışmanlık görevi yürütüyorlar hem de 'güvenliği' sağlıyorlar. Yüzler öyle bildiğimiz gibi asık değil.
Güler yüzlü. Dün bize öyle göründüler.
***
Neyse! Nurbaki'nin odasındayız. Mütevazi bir oda. Ama çiçekler bol! Masasının üzerinde de; onlarca dosya.
Nerdeyse; masa görünmeyecek düzeyde! Tabi kendisi yok! Sekretarya 'az sonra' gelir, 'zaten sizi bekliyordu' deyip çay getirdi.
Çayımıza 'yudum' atmadan içeri girdi. Her zamanki; 'dostane ve sıcak, samimi' arkadaşlığını göstererek; 'hoş geldiniz' dedi.
Sevgili Nurbaki'yi 'uzun süredir' tanıyan biriyim. Onu sevgili Eski Parlamenterimiz Fehmi Uyanık'tan tanırım.
Ankara'nın 'bürokratik' havasını uzun yıllar solumuş biri yani. 'İdareciliği' bilenlerden.
***
'Hal hatır' faslından sonra, merakımdan sordum. Önündeki 'mavi' renkli onlarca sıralanmış dosyayı?
'Bunlar DEDAŞ'ın suç dosyaları mı' diye! Meğer öyle imiş. Nerden bildin diye; söze girdi Nurbaki.
Evet! Bu gördükleriniz; 'DEDAŞ'ın ve Müteahhit Firma Elamanları'nın', yıllardır süre gelen 'saltanatlarına' ihbarlar.
Ve 'suç' isnat edilen; dokümanlar! Bugüne kadar 'sümen' altı edilen ihbar mektupları. Şikâyetler.
Şuan için hepsini 'işleme' koymuş. Kimini 'yargıya' intikal ettirecek, kimini de Genel Müdürlüğe gönderecek.
***
Kendi deyimiyle 'çiftlik' misali kurumu 'sürekli' zarara sokan 'çeteleri' burada barındırmayacağım diyor.
Nurbaki bir mektuptan 'ürkütücü' bir pasaj okudu. İnsanın 'tüyleri' diken diken oluyor. Şöyle diyor;
'Milyarlarca liralık faturalar 200–300 liraya 'sıfırlanıyor'! Meskenlerde borcu olanlardan 'rüşvet' karşılığı alyans alınıyor.
Dahası 'eşi askerde' olanlar, parası olmayan yalnız bayanlarla 'cinsel' ilişki karşılığında, fatura sıfırlanıyor."
'Ama artık yok' diyor! Bunlar 'temizlenecek?'!
***
Ve ekliyor bu kısa dönemdeki 'idareciliğinde' karşılaştığı 'kimi siyasi' engellerin 'nasıl icra' edildiğini.
Milyon TL'lik 'elektrik borcu' olanların 'şalterini' indirdiğinde, koparılan 'kıyamet'! Örnek veriyor.
Tabi 'ismin' yazılmaması kaydıyla; 'İlin en gözde işletmesinin elektriğini borcundan dolayı kestik.
Yıllardır ödeme yapmıyor. Milyon TL'yi geçen bir para. Bi bakıyorum. Kentin Milletvekili arıyor.'
Yani 'göz yum diyor?'! Ben de; gereken cevabı veriyorum. Sade vatandaş iki fatura ödemedi diye elektriği kesiliyorsa.
Trilyonları bulan 'elektrik' borcu olanın neden elektriği kesilmesin. İşlem görmesin.
***
Evet! Nurbaki'nin gerçekten işi zor! İnşallah; 'o da', kurumun öğüttüğü müdürler kervanına katılmaz.
Çünkü satılan enerjinin sadece yüzde 40'ının tahsilâtının yapıldığı Diyarbakır'da; 'vurgunu' önlemek kolay iş değil.
Hele Diyarbakır'ı 'sürekli' kaçak elektirik kullanımında ilk sırada göstermek!. Bu 'trilyonluk' elektrik tüketimini görünce.
İnsan geliri bi TL'nin altında olup da 'kaçak elektrik' kullananları karşılaştırdığında, uygulanan müameleye 'el insaf' dedirtiyor.
Biri 'deveyi hamuduyla' götürüyor, öbürü 'açlık ve yoksulluk' içerisinde 'ancak' devede kıl misali götürüyor.
***
Neyse! Önümüzdeki günlerde masasındaki 'mavi dosyaların' sonuçlarını ve yaratacağı 'yankıya' vakıf olacağız.
Ve hepsini de 'sizinle' paylaşacağız. Bir kurum 'yıllarca' nasıl, 'sömürülebileceğine' örnek verilebilecek tek kurum DEDAŞ.
Kolay gelsin Nurbaki diyerek ayrıldık.
***
Yazımı, günümüz idarecilerine, bürokratlarına, yöneticilerine ve koltuk sahibi yetkililere 'altın küpe' olacak; Ünlü düşünür Konfüçyüs'le noktalamak istiyorum.
Bilirsiniz Konfüçyüs'ün 'sözleri' beyinleri zenginleştirir, kelimeleri de 'hayat' karakterini doğrular.
Şöyle der; hayatı idare etmeye aday şahsiyetler için;
"Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula!".
Peki, 'böylesi' bir dehaya sahip, mevcut zaman dilimi noktasında 'idareciler var mı?'. Mutlaka vardır.
Çünkü Nurbaki'yi bu yolda 'giden' idarecilerden olarak gördüm.
Haydi, hayırlısı diyelim.