ODA SEÇİMLERİ VE OLABİLECEKLER!

Gündem "Mahalli Seçimler"!

Yoğun bir performansla 29 Mart'a ilerliyor.

Sokaktaki vatandaş da; "beklenti" içerisinde.

Hangi parti kimi "aday" gösterecek diye?

Geçmişte "yaşanan" hayal kırıklıklarını yaşayabilir miyim tedirginliğinde.

Şuan "gözlerin ve düşüncelerin" odaklandığı mevzi bu.

DTP Büyükşehir Belediye Başkanına "kesin kararını" kıldı.

Osman Baydemir'le "devam"!

Zaten dün de, Seçim Platformu'nun "huzuruna" çıktı.

Hem 5 yıllık "Belediyeciliğini" anlattı. Neler yaptığını, neler yapamadığını, ya da nelerin "aşılamadığını"!

Kürtçe ve Türkçe "karışımı" bir konuşmayla, yeni hedeflerini de deklare etti.

Diyarbakır halkından "neler beklediğini".

Önemli bir söz de etti.

***

Önümüzdeki günlerde; "siyasi arenada" çok tartışılacak bir ifade.

"Kürt halkının dilini, kültürünü ve kimliğini kabul etmeyenler 20 yıldır verilen mücadele sonucu kabul ettiler. Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların da adını kabullenecekler."

Evet. Tartışma "alevlendiren" bir ifade.

AK Parti'de "belirsizlik" sürüyor.

Pazar günü "temayül" yoklaması yapıldı.

Büyükşehir'den üç isim vardı.

Adı "kulislerde" zikredilen Abdurrahman Kurt'taki "muğlâklık" ise devam ediyor.

Temayül yoklamasına da katılmadı.

Yani; bir süre daha AK Parti ekseninde "hava" bulutlu.

Görüş mesafesi de; "düşük" olacak.

Mahalli seçimlerin "son tansiyon" ölçümü böyle.

***

Ama beri yandan, Diyarbakır için "önemli" iki seçim var.

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı ve Meclis Üyeliği.

Ticaret Borsası Başkanlığı ve Meclis Üyeliği.

Ticaret Borsası'nın seçimi 13 Ocak'ta.

Ticaret ve Sanayi Odası Seçimi ise 17 Ocak'ta.

Yani birer hafta arayla yapılacak iki seçim.

Şuan her iki tarafta da "yoğun" bir çalışma var.

Daha önceki yazılarımda, "kısmen de" olsa; mevzuya alaka göstermiştim.

Nelerin olabileceğini ve seçimlerin nasıl bir mecrada ilerlediğini?

Hatta dikkat çekmiştim; birileri bu iki "önemli" Sivil Toplum Kuruluşunu "Partilerinin" arka bahçesi yapma gayreti içerisinde olduklarını.

Giderek de; "bu iştahları" kabarıyor. Yoğun bir kulis.

Ve "feodal" diyalog ile mahalle baskısı "güdülerek" yürütülüyor!

Örgütsel "anlamda" bir sarılma var.

***

Ticaret Borsası zaten son günlerde "sıkça" gündemde.

Büyükşehir’le aralarındaki "Hayvan Borsasıyla" alakalı çıkan anlaşmazlık.

Ve bu anlaşmazlıkla gelişen "usulsüz" işlemler.

Kimi yargıya, kimi müfettişe, kimi de "tek taraflı" fesihlere odaklanmış durumda.

Fahrettin Akyıl iki dönemdir başkan. Üçüncü "döneme de" yelken açmış.

Rakipleri var. Ancak; ne hikmetse "sessizler". Şuana kadar "renklerini" belirlemiş değiller.

Seçime bir hafta gibi kısa bir süre kalmasına rağmen.

Kendi kendime de sormuyor değilim.

Bu "suskun ve sessizlikten" dolayı.

Çünkü; bu kadar "yoğun" dedikoduların üretildiği bir yerde; Demokrasinin nimeti olan "karşı yarışta" sessizlik olması garip.

Feodalite mi?

Siyasi mi?

Mahalle baskısı mı?

Bilemiyorum. Ancak görünen o ki; "durumda bir tırıslık var"!

Koltuklar "kimseye" baki değil. Olmaması da gerekir.

Bakalım; "13 Ocak" günü; sonuç ne olacak?

Birilerinin "kraliyet mi" dediği gibi; Akyıl 3'üncü "dönemle" koltuğa oturmaya devam mı edecek.

Yoksa "yeni bir yönetime" merhaba mı denilecek?

Bekleyip göreceğiz.

***

Ticaret ve Sanayi Odası'na gelince.

Onların da seçimi 17 Ocak'ta.

16 Meslek Grubu ilk önce "kendi" seçimlerini yapacak.

Ardından seçilenler; "Meclisi" oluşturacak. Ve Meclis'te kendi içinde "Başkanını" seçecek.

Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsasından "daha önem" arz eden bir kurum.

Hitap ve sorumluluk alanı geniş. Bir ölçüde; 'Diyarbakır'ın Ekonomisinin" lokomotifi.

6 bine yakın "üyesi" var.

Ancak; buradaki seçimde "Siyasi hava" daha bir gür esmekte.

AK Parti ve DTP "örgütsel" anlamda seçimlere asılmış vaziyette.

Kendilerinden "insanların" seçilmesi için çaba harcamaktadır.

Hatta öyle ki; "bu seçimlerde" alınacak başarı, 29 Mart'taki "Yerel Seçimler" için ölçü kabul edilecek.

Kulisler, girişimler, saf tutmalar şuan için "son" virajda.

***

Onun için hep ifade etmekteyim.

Her siyasi görüş bu platformlarda yer almalıdır.

Zaten bunu iş dünyası kendi içinde barış içinde gerçekleştiriyor.

O yüzden siyasilerin oda seçimlerinde asla bulunmamaları ve ellerini ayaklarını çekmelidir.

Buralar siyaset yapılacak yerler değildir.

Siyasetin yapılacağı yerler başka alanlardır.

Kalkınmamıza ve büyümemize gerçek anlamda katkısı olan odalarımızın her ilde bulunması.

Her sektörün sıkıntılarından anında haberdar olması ve bu bilgilerin bir merkezde toplanması, raporlanması ülke yöneticilerine de büyük katkı sağladığını bilmeyenimiz yoktur.

Bu yüzden bırakın buraları siyasetten uzak. Gerçekleri konuşup, tartıştığımız yerler olsun.

Ülkeye faydalı bilgiler ve görüşler çıksın. Popülizmin hiç yer almadığı yerlerdir buraları.

Diyarbakır Ticaret Odası her ne kadar "Kutbettin Arzu"nun "siyasete hamle" yapmasıyla bir ilk basamak olduysa da.

Bugüne kadar; "siyasi bir yelpazenin" rüzgârı olmamıştır.

Yani "arka bahçe" ünvanı almış değil.

Bu saatten sonra da almaması gerekir.

***

Şahsen, Arzu'dan "Bayrağı" devir alan Mehmet Kaya'nın bugüne kadar "bu hassasiyeti" koruduğuna inanıyorum.

"Uzlaşı" getiren. Diyaloglar geliştiren.

Eşit ama katılımcı bir misyonla Ticaret Odasını kısa sürede de olsa; "başarı" grafiğinde yükselmiştir..

Bu anlamda; "kendisini" kutlamak gerekir.

"Siyasi" bir hava geliştirmediği için.

"Adaylar" arasında ismi zikrediliyor. Hatta en güçlü isim deniliyor..

Onun için de diyorum ki; bu umudu taşıyacak, yaşayacak, yaşatacak.

Sorunları doğru çözümleyen, çözüm önermeleri olan, önerileri akılcı olan..

Bunları yaşama geçirmek için gerekli direnci, yüreği ortaya koyan.

Bunun için tek dayanağının 6 bin "üyesinin" olduğunun bilincinde olan.

Ve seçildikten sonra genç ve çalışkan, deneyimli kadrolarla Ticaret ve Sanayi Odası'na "yeni hamleler" sağlayan.

Tüm olay ve sorunlarda ortak çözüm için tabana danışan. Eşgüdüm ve dayanışma içinde "başarının" gelebileceğine inanmış "kadroların" tesisi, hepimizin tek temennisi olmalıdır.

***

Bazı isimler "zikrediliyor"!

Buradan "isimler" üzerinde durmak istemiyorum.

Zaten; mevzuuyla alakalı insanlar "kimler" olduğunu biliyor.

Aslında "herkes" kimin ne olduğunu çok iyi biliyor?

Çünkü Diyarbakır her ne kadar Büyükşehir statüsünde ise de.

Nüfusu 1,5 milyonu aşmışsa da; "Kimin kaç kilo" geldiğini biliyor.

İsimlerin "açılımları" biraz insanı kaygılandırıyor.

Onun için de; "doğru" işleyen bir mekanizmayı da; birileri "siyasi emelleri ve gelecekleri" için kullanma "basamağı" olarak görmesin.

O imkana sahip olmasın.

17 Ocak'ta "oy kullanacaklar da" inanıyorum ki; "bu düşünceler" doğrultusunda tercih koyacaklar.

Yoksa Ticaret ve Sanayi Odası'nı da "politize" etmiş oluruz.

Bu da; kendin "can damarı" durumundaki kurumun "şah damarının" kesilmesine vesile olur.