ÖĞRETMENLER GÜNÜ MÜ?

Vay. Vay da vay!
Baksanıza;
Bugün 24 Kasım Öğretmenler günü.
Yani;
Bizleri, sizleri, hepimizi. Dünün, ondan önceki günün. Bugünün ve tabi ki yarının.
Nesillerini yetiştiren; "Muallimler".
Öğretmenler.
Bugün;
Onların günü.
Biliyorum, klasikleşen ifadeler olacak az sonra söyleyeceklerim.
Ama elden ne gelir.
Çark ve zaman;
"çaresizlik" noktasında ifadeleri tekerrür ettiriyor.

* * *

Evet!
Sabırla, sevgiyle, şefkatle "hamurları" yoğrulan öğretmenler için;
Bugün "yine" mikrofona nutuklar düzülecek.
Yaldızlı sözler.
Okkalı cümleler, kurgulanıp seslendirilecek "öğretmenler" şöyle-böyle diye.
Bir de;
Altına imza konulacak "elleri öpülesi".
Ama kimse;
Ne içer, ne yer, ne yapar, neye hazzet demez!
Demedikleri için de;
Biz de yılda bir gün de olsa "sözcükler" farklılık içermezse de; demeye devam edeceğiz.
Bi diyen var mı;
Öğretmenin "hali-vakti" yerindedir diye?
Hayır.
Diyemez.
Çünkü o mazide kaldı.

* * *

Bugün;
Öğretmenlik "en kolay, en çabuk" elde edilebilinir bir meslek olduğu gibi.
"Yarı aç-yarı tok" vaziyette; hiç yoktan iyidir deyip; tercihi zorunlu olan bir meslek.
Bakınız.
Anadolu Eğitim Sendikası'nın araştırmasına.
Yürek sızlatıyor.
81 ilden, bin 240 öğretmenle konuşulup-tartışılan bir araştırmanın sonucu.
Hazreti Ali (r.a)'in tarihsel öneme sahip ifadesi var; "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" diye.
Yani;
Saygıya, sevgiye ve emeğe verilen "değerin" ifadesi.
Peki;
Şu anki hali durumla.
Öğretmenlerin yüzde 93'ü ''eğitim çalışanı olarak hak ettiği saygıyı gördüğüne ve emeğinin karşılığını aldığına'' inanmıyor.
Sağlık ve psikolojik halleri ise; vahim!
Yüzde 47'si kendisini psikolojik açıdan sağlıklı bulmuyor.
İstifayı düşünenlerin oranı; yüzde 43.
Mal, mülk noktasında;
Yüzde 65'i ''ev, araba, arsa, tarla ve benzeri mallardan hiçbirine sahip değil.
Ve borç batağındalar.
Bakın; yüzde 55'inin ''5000 TL üzerinde'', yüzde 22'sinin ''2000–5000 TL'', yüzde 9'unun ''1000 TL'den az'' borcu bulunuyor.
Hiç borcu bulunmayanların oranı ise yüzde 14.
Gelirine katkı sağlamak için ek iş yapmayı düşünenlerin oranı yüzde 65.
Yüzde 7'si ise zaten ''ek iş yaparak'' geçiniyor.
Tabi;
Kredi kartı olmazsa diyorlar.
O zaman tam bir perişan olurduk.
Çünkü;
Ayın sonunu ancak kredi kartıyla getirebiliriz.

* * *

Velhasıl.
Öğretmenlerin nerdeyse tamamı; "gelecekleri" açısından umutsuzlar.
Şimdi böylesi bir hal-i ruhiyet içerisinde;
Yapılan eğitim-öğretimin sonucu ne olur?
Hiç olmaktan öteye hiçbir şey olmaz!
Bakın bu noktada küçük bir hikâyecik aktarmak istiyorum.
Bir gün öğretmen öğrencilerine 'kendisini' tanımlamalarını istemiş.
Üç öğrenciye bu görevi vermiş.
Birinci öğrenci büyük bir balık resmi çizmiş. Arkasında da küçük balıklar var.
Resmin altına şunları yazmış: "Siz büyük balıksınız öğretmenim, biz de küçük balıklarız. Siz nereye giderseniz biz de oraya gideriz."
İkinci öğrenci bir doktor ve bir de hasta resmi çizmiş. Demiş ki: "Öğretmenim, siz doktor,  bizler de hastayız. Okul da eczanedir... Öğretmen hastalarına okulda ilaç verir, biz de iyileşiriz"
Üçüncü öğrenci güneş resmi çizmiş.
Etrafında da yıldızlar var.
"Öğretmenim siz güneşsiniz. Biz de yıldız. Sizin ışığınız olmadan ne parlar, ne de görünürüz."

* * *

Tabi buradaki maksat ve öğretmeni en iyi tanımlama şeklindeki gaye; 'onun' bir hayat rehberi olduğu gerçeğidir.
Çünkü öğretmen 'isminin' açılımıyla öğretendir.
Büyük bir fedakârlıktır, insanları eğitip yarınlara nesil olarak yetiştirmek.
Ancak burada 'en önemli' etken sorumluluktur.
Öğretme evrensel bir uğraş olduğu için; 'usta-çırak' diyalogu en büyük yol haritasıdır.
Yarının büyükleri olarak gördüğümüz 'çocuklarımızın' eğitimine 'ışık' olan öğretmenlerimiz; elleri öpülesilerdir.
Öğretmenler sevgi dağıtır. 
İçimizi aydınlatır.
Bizi doğruya yöneltir.
Bilgili kişiler olmamız için çaba gösterir.
Dünyayı tanıtır.
Öğretmen her alanda yeniliği, yenileşmeyi savunur.
Gerçekleri anlatır.
Beceri ve yeteneklerimizin gelişmesine yardımcı olur.
Kısaca analar doğurur, öğretmenler yetiştirir.
Ama ne var ki;
Biz. Yani bizi yönetenler.
Onların bize yaptıklarının karşılığını "verdiğimizi" söyleyemeyiz.
Çünkü vermiyoruz!
Vermediğimiz içindir ki; "bi dokun bin ah işit" misali; dert batağındalar.
Evet!
Bu yazı vesilesiyle öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun.