OSB’DEKİ YANGIN VE ÇIKARILACAK DERS!!!..
Denir ya; “verilmiş bir sadakamız varmış.. Ucuz atlattık..” OSB’deki Lila Kozmetik’te çıkan yangında; böylesi bir “şükürler olsun” sonucu çıktı.. Hem OSB’deki 200’ün üzerindeki fabrika için, hem de kent için… Fabrika sahibi ve çalışanları için de.. Tabi, cana geleceğine mala gelsin.. Ki can kaybı, yok.. Ama “mal canın” yongası noktasında, hasar ise çok büyük, telafisi nasıl sağlanır onu zaman gösterecek!..
***
Gelelim, yangının çıkış sebebi ve sonrasıyla alakalı, bir dizi beyanın muhtevasına!.. Yangının 5 saatlik bir süre zarfında söndürülmesi, özellikle kollektif ve tam teşekküllü destek organizasyonuyla, felaketler önlendi.. Buda takdir edici… Ancak görünen o ki, “ihmaller” zinciri yüksek düzeyde söz konusu..? Ki, bu yürütülen soruşturma, tahkikat, inceleme, adli ve idari sorgulamayla, daha bir belirginleşip, netleşecek.. Malum her yangın bir kıvılcımla çıkar.. Ki o kıvılcım da bir sebep olduğu için; nerden çıktı o kıvılcım sorusunun yanıtı şart?…
***
O çıkar her halükarda.. Ama yangına müdahaleyle alakalı Fabrika işçilerinden kırgın bir serzeniş ve tepki var.. İlk andaki refleksi yoksa, gerçekten öyle mi yaşandı meçhul!?!…Özellikle itfaiye zamanında, müdahale etmediği iddiası.. Geç geldi.. Yangın onun için çok büyüdü.. Şikayet konusu edilip, işlemlere tabi tutulur mu, bu ifade ve iddialar onu göreceğiz.. Ancak, OSB ile şehir merkezi arasında 20-25 kilometrelik mesafeyi gözardı edemeyiz!?..
***
Yangına müdahale, yol seyrinde herhangi bir engel ve aksilik yaşanmazsa bile, ulaşması yarım saat!.. Zaten kozmetik ve kimyasal maddelerin bulunduğu alandaki yangının dehşete ve cehennem alevlerine dönüşmesi için yeter de artar bile!.. Kaldı ki öyle de oldu.. Fabrikanın OSB’nin 1. Etabında olması, diğer fabrikalarla bitişik hali, bölgenin “varoşluğunu” gösterdiği gibi yangına körük oldu.. Bu gerçeği de unutmamak lazım… Çünkü, çıkan yangını daha bir korkutucu hale getirdi!..
***
OSB’de geçmişte, benzeri yangınlar yaşandı.. Özellikle 2018’deki yangınları hatırlarsak.. Ama gördüğüm ve hayati öneme haiz olan, geçmişteki yangınlardan OSB yönetiminin çıkardığı bir ders-i ibretin yetersizliği beni bir tartışmanın odağına noktalandırdı!.. Peş peşe etaplar açılan, yeni fabrikalar inşa edilen Organize Sanayi Bölgesinde hala da, kendilerine özgü tam donanımlı bir yangın söndürme mekanizması oluşturulmuş değil…
***
Neden bu eksiklikler. Sıradan iki adet araçla bu iş çözülmez… 200-250’ye yakın fabrikaların bulunduğu, üretimin yapıldığı, her türlü kimyasal maddenin kullanıldığı, üretime dönüştürüldüğü bir bölgede; var olması gereken donanımlı bir “yangın söndürme” mekanizmasının olmayışı, “vahim bir eksiklik” gözler önüne sermiyor mu?!.. Ne diyor fabrikanın çalışanı, “imkanlarımızla söndürmeye çalıştık, olmadı, itfaiye gecikti, zamanında müdahale etseydi, büyümezdi?*…
***
Hasılı kelam!.. Vaziyeti sorgulayacak çok ayrıntı ve noktalar var.. Çok şey söylemeye de gerek yok.. Umarım, “can kaybının” yaşanmadığı ama maddi hasarın yüksek olduğu, milli servetin külleştiği, Diyarbakır’ın kayıplar yaşadığı bu yangından ders çıkarılır.. “İhmaller zincirinin” bir daha yaşanmaması açısından, OSB yönetimi üstüne düşen görevi yerine getirerek, tekerrürüne mehal vermez.. Ve en kısa zamanda, OSB’de donanımlı bir yangın söndürme mekanizması ve ekibini oluşturur…
***
YORUMUM…
Atılan twit’in zihniyetine bakın!.. Ve yapılan yorum.. Söylenecek çok söz var.. Ama bir kelimeyle, ifade edeyim.. “Batsın bu zihniyet.?”
***
KITILBIL, FETİH OLDU!…
Sur ilçesine bağlı, “Kıtılbıl” köyü/mahallesine ilişkin İlçe Belediyesi karar almış.. Kayyım yani.. Beyana göre, talep üzerine, “isim” değişikliğine gidilmiş… Artık, resmiyette Kıtılbıl değil, “Fetih köyü/mahallesi” olarak bilinecek, anılacak, telaffuz edilecek.. Ki, “Kıtılbıl’ın” telaffuzu da zor olduğundan dolayı, isim değişikliğine gidildiği, belirtilmektedir..
***
Peki, “Kıtılbıl” ismi nereden geliyor bilinmiyor?… Ama, köyün eski bir Ermeni köyü olduğu ifade ediliyor… Eski zamanlarda, Xarabe, Kıtrebil, Kıtırbıl, Xırtebil alarak ifade edilerek, bugüne gelinmiş!. Tarihe göre, 20. Yüzyılda 300 kadar Ermeni nüfusu burada yaşamış..
***
Ama bugün, o köyde tek bir ermeni olmadığı gibi tarihi bir kalıntı da yok!?.. Zamanın ve doğanın tahribatıyla; her şey arazi.. Ki bugün köyün bir bölümü de, Üniversite kampüsü içerisinde bulunuyor.. İsmin ne anlama geldiğini bilen yok.. Baktım, araştırdım, pek bir sonuç elde etmedim!..
***
Tarih sayfalarında pek de, anlatım yok!…Her ne ise!.. Ama şu iyi biliniyor bu coğrafik alan İslam ordularının 639 yıllarında Diyarbakır’ın fethi esnasında, konuşlandığı, karargah olarak kullandığı bir bölge!.. Ki, Fetih camisi de, bunun için inşa edildi o topraklar üzerine.. Yani tarihin önemine binaen, buraya “Fetih” isminin verilmiş olunması, önemlidir, zenginliktir tarihin sahiplenilmesidir!…
Kaldı ki, köy ahalisinin istekleri ve talepleri doğrultusunda, bu karar alınmış.. Birileri istemeden, kimse isim değişikliğine gidemez.. Velev ki, kayyım olsa bile.. Ama gel gör ki, kent ahalisinden, bölge insanından yüksek oranda destek gören bu “isim değişikliğine” ne gariptir ki birileri gocunmuş, eleştirelde bulunmuş.. Elbette o herkesin özgür düşünce ve iradesine binaen bir tutum.. Ama dışardan “İslama ve İslam’i terime” gazel okumak, işte o sorgulatıyor, düşündürüyor insanı!..
***
Şöyle ki.. O köyde bir tek Ermeni vatandaş olmuş olsaydı, neyse derdik!.. Ama yok.. Bakıyorum, itiraz eden ve eleştiri getiren, hafızaya dokunuş diyenlerin ekseriyeti, İslami kavramlara, özellikle de Diyarbakır kadar, İstanbul fethine ilişkin “alerjik bir tutum” sergilemektedirler.. Bu durum neyle izah edilir.. Hadiseyi, aidiyet ve kent hafızasına sıkıştırarak, bunun üzerinden “kayyım” uygulamasına laf yetiştirme adına, Diyarbakır’ı İslam’la anmanın karşısında, durmak gerçekten hiçte iyi bir hal değildir…
***
Der demez insan soruyor.. Kayyımları eleştirecek çok nokta var; oraya meyil vereceğinize İslami tanımlara, ki bin 500 yıl önceki Diyarbakır’ın İslam’a dahil oluşuna, “laf yetiştirmek” asıl tarihe ve gerçeklere; “gözleri kapatmak” olmaz mı?!!.. Çoğunluğun talebine, azınlığın galebe çalmasına meyil vermek, neyin beyanı olabilir ki?!…
***
Buarada, Bismil ilçesinde de iki kırsal mahallenin ismi değişikliği haberi geldi!.. Bayındır ve Bakacak köyleri.. Bayındır, Arapkent mahallesi oldu.. Bakacak ise Seyit Hasan mahallesi oldu… Ki bu iki isim değişikliği, bölge ahalisinin bir asra yakındır, kullandığı isimler.. Yani asli isimlerine kavuştular.. Vatandaşların talebi üzerine alınan bir karar.. Bakalım, Kıtılbıl’a “tavır koyanlar” Bismil’deki bu iki isim değişikliğine neyi, bahane edecekler..
***
Tabi, iki isim değişikliğinin de, en uygun isimler olduğunu beyan ederek, altını çizmek isterim.? Tıpkı Kıtılbıl gibi, köy sakinlerinin istek ve talepleri doğrultusunda alınan isim değişikliği gibi.. Üstad güzel ifade ediyor; “milli irade” neyi diyorsa; yönetimler ve iktidarlar onu icra etmek mecburiyetindedir.. Yani söz hep ekseriyetin olmuştur.. Demokrasi de bunu tarif etmiyor mu?!..
***
EKMEK ZAMLANDI..
Müjdeler olsun(!!!)… Ekmeğe zam… Diyarbakır’da artık, 400 gramlık, 5 liraya satılan ekmek dün itibariyle 6 Lira oldu!… 200 gramlık somun ekmekte, 2.5 liradan 3 liraya çıktı!.. Ev ekmeği pişirme ücreti ise 2 lira oldu..
***
Fırıncılar zamma ilişkin, ‘girdilerin fiyat artışını” özellikle yakıt ve enerjideki “durdurulamaz” zamları, kendilerine göre gösteriyorlar.. Ne diyor, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Ebedinoğlu, “12 fırın kapandı.?”
***
Ebedinoğlu bir de eklemede bulunarak, uyarıyor!… “Zamların devamı gelecek” yönünde.? Diyor ki.. “Artan maliyetler karşılanmazsa.. Piyasada tükenen tahsis un yeniden servis edilmezse, ekmek fiyatlarında yeni artışlar kaçınılmaz olur?..” Tabi zamlara gerekçe çok!..
***
Demem o ki, şu bir gerçek oldu artık!.. Yoksul, gariban vatandaşın temel gıda maddesi olan, “ekmek de” artık lüks tüketim hanesine girmiş durumdadır… 4 kişilik bir ailenin, üç öğündeki tükettiği ekmek, ay toplamını düşünün..
***
Gidişat neyi getirir bilmem, ama “ekmeğin 20 günde, iki kez” zam görmesi.. Ki her sabah ayrı bir fiyat uygulama mekanizmasının işler hale getirildiğini düşünürsek, “açlıktan kim ölmüş” sözü artık anlamsız kalmıştır.? Çünkü, açlıktan ölen çok olur!.
***
GÜNÜN SÖZÜ
Örnek insanlar adaleti anlar. Adaleti anlamayan adaletsiz olur.