OYLARIN DAĞILIMI?…

Sahi nasıl olacak?…

Hangi parti "ne aldı?"..

Ülkedeki "yüzdeliği" kaçtır..

Kim birinci..

Kim ikinci..

Kim sıralamaya girmedi?

Sayısal oran..

Yüzdelik oranı..

Yani "nasıl" kategorize edilecek?

Doğrusu!…

Bu sorular uzun bir süredir kafamı kurcalıyor?..

Cevap aradım!..

Bir çok okur da, "soruyor?".

Özellikle de, "Pazar" günü yapılacak, analizler için arayış içerisindeyim!!..

Malum!..

Pazar günü, Uzay Haber'de "seçim ekranı" olacak..

Ve biz de; "gece boyunca" ekranda olacağız..

Canlı yayınlar..

Konuklar..

Anlık bağlantı ve analizler yapılacak.

İl il..

İlçe ilçe..

Sandık sandık; "sonuçları" alıp sizlerle mülahaza edeceğiz!..

Nitekim, dün mesai arkadaşları da aktardı..

Nasıl bir strateji belirlemeliyiz diye?

Pastalama nasıl olacak?…

Öyle ya!…

Partiler bir bütünlük içerisinde değil, ülke sathında "dağınık?"..

81 İl'de yoklar..

Ve bağlı ilçeler de, "var-yok" konumundalar..

Kısacası "bir bütünlük" arzıyla, aday gösteren yok…

Ne Cumhur ittifakı..

Ne de karşı mahalledeki "beş benzemez de!!.."

Seçim'in bir realitesidir..

Sandıkta varsanız, o bölgede varsınız..

Sandıkta yoksanız, o bölgede olamazsınız…

Ki gücünüzü de, seçmen nezdindeki teveccühünüz de!..

Parti olarak; "oy oranı ve  yüzdelikle"  ölçülür?..

Diyarbakır'dan örnek verirsek!..

MHP'nin adayı yok..

İyi Partinin adayı yok..

CHP'nin adayı var; "ama seçim" aktivitesi yok!..

AK Parti var..

HDP var..

Saadet Var…

Parti düzeyinde; "adaylar" bunlar..

Ha bir de ilçelerin bir bölümünde HDP ve AK Parti dışında; "diğer partiler" dağınık..

Kimi ilçede varlar..

Kimi ilçede yoklar..


***

Netice itibariyle işin içinden "zor çıkılacak?"..

Ama partiler açısından!..

Kimse; "oy oranını" sayısal ve yüzdelik olarak belirleyemez!…

Hele ki, 24 Haziran'a dair "kıyaslama da" zor!…

Çünkü tüm partilerde "puan" gerilemesi olacak?.

Yüzde 4 ila 5 bandında, kayıp olacak..

AK Parti..

MHP..

CHP..

HDP...

İyi Parti.

Yani mecliste grubu bulunan partiler; "genellemede" kayıptadır..

İşin kazancı; Saadet ve DSP'de olacak!..

Velhasıl!…

Pazar akşamı, 81 il ortalaması..

Pastası..

Yüzdeliği..

Partilerin sayısal oy oranlarını yansıtacak tablo; zor geçecek!..

Hasılı kelam; 48 saat kaldı.

***

KARARSIZLAR, KARARLI-LAŞ-TI MI-?…

Cevap!…

Şahsi bazda vermek zor..

Ama, anketler..

Şirket patronları; son düzlükte "kararlılık" arttı diyor?..

Yani, yüzde 20'ler geriledi..

Şuan, yüzde 7 ila 10 bandında!.

Peki, kararlı ve kararsız pastasında dağılım ne?..

İşte burda arıza-i durum Ak Parti hanesi!…

Muhalafet "kararlı.."

Ama Ak Parti'de kararsızlık yüksek..

Nedenlerine..

Niçinlerine..

Etkenlerine girmeyeceğim.. Zaten; seçim süresince dile getirdik!..

İş..

İş..

Yoksulluk..

Ekonomik dengesizlik..

Çarşı-pazar ve tencere yangını..

Siyasi dil..

Etnik kimlik vurguları..

Ne deniliyor sertlik..

Kürdüm diyemiyorsun..

Ama Kürtçe konuşabiliyorsun..

Terazi, dengesizliği!

Ve tabi ki; "partideki" davasızlık, ruhu!..


***

Hacı abiler..

Troller..

Troykalar..

Teşkilatlar..

Küskünlükler..

Dargınlıklar..

Hizipleşme ve "güç elde gider" kaygısında olanlar!..

Malum!..

Hep "küçük olsun benim olsun mantığı" hakim!..

Ne büyüyen.

Ne sivrilen..

Ne de davaya halis, salih ve muhlis bir noktada "sahip çıkan" olunmadı..

Bilakis; dışlanarak AKP'lileşildi!…

Yani partide "bir iç sorgulama" oluştu!..


***

Nitekim, Diyarbakır'da seçmen ne diyor?…

Kime oy vereyim?..

Verirsem şu olur?

Verirsem bu olur?

Birileri "bak benim oyum?"..

Birileri işte benim farkım diyeceği için partili ikilem içerisinde!…

Ha bir de; "ders-i sille" şartı var?..

"Bir ders vermek lazım" düşüncesi..

Ne yazık ki, ağırlıkta…

Sonuç derseniz!...

En kötü karar; kararsızlıktan iyidir…

Ki zaman; "kararsız" kalma dönemi değil…

Hele ki, Erdoğan'a, ya da iktidara "ders verme zamanı da" değil?

Zaman; "beka" zamanıdır!...

İstikrara..

Güvene..

Ve bir bütünlüğe "sahip" olma dönemidir!…

Çünkü pusuda bekleyen çok ama çok "iştahı" kabarık kurtlar var?..

Ki bunlar; yılların hasmına sahipler!..

Hem içten..

Hem dıştan…

Onun için demokrasiye sahip çıkma kararlılığı; şart!..

Yoksa; irade muhatap bulamaz!..

Siz de..

Biz de..

Ülke yekûnuyla "kazanımlarından" olur?…

Düşünmek lazım!..

 

***

YILDIRIM'IN "KRAL ÇIPLAK" ÇIKIŞI!…

Birileri gol..

Birileri kendi kalesine gol…

Birileri on ikiden..

Yani farklı bir mülahaza pozisyonu alan çok..

Ama; ben "kral çıplak" diyorum..

Çünkü, Cengiz Topel Yıldırım'ın çıkışı bu minvalde..

Ne diyor?..

Ey Kılıçdaroğlu..

Ey CHP yönetimi..

Ey bay Mansur Yavaş..

Şu "sahte imza ve çek" davası "büyük bir sahtekarlık?"

Görün ve gizlemeyin! diyor..

Uyarıyor..

***

Bakınız, o sözcüklerine!..

“İşin içinde sahtecilik var, senet var, tahsilatçılık var diyorlar. Yetmiyor!

Yargıtay’da iş takipçiliğinden bahsediyorlar.

Bu iddialara karşı bizim arkadaşlar ne diyor?

‘Bize iftira attılar, biz masumuz, adam sahtekâr’ diyorlar.

Bunu söylediğinizde halkın ve CHP seçmeninin vicdanı tatmin olmuyor.

Adam sapıkmış, sahtekârmış.

Adamın ne olduğunun bir önemi yok.

Adamın günahları, senin günahlarını affettirmez”.

***

Kim ne der bilmem?

Partisi "istenilmeyen adam ilan" edebilir..

Ya da; "kuyruk acısı" var?

Veyahut başka bir "maskeleme" işine girebilir?

Ama ben; Yıldırım'a bravo diyorum!…

Öyle inanıyorum ki!…

CHP'lilerin büyük kesimi; "şeffaf ve dürüst" siyaset işte bu diyor?

***

 

DUYDUM Kİ?..

Evet..

Duydum ki, bizim Vekil!..

Demiş ki;

Reis mesajınızı aldım..

Artık;

Kibirli,

Burnu havalı,

Tepeden bakan,

Kumpas vari, "fikriyatın" içerisinde olmayacağım!…

Mütevazi olacağım..

Hoşgörülü davranacağım..

İnsanı, kucaklayan olacağım?..

Yani; "vallahi de, billahi de tövbe reis.. Tövbe ediyorum!! "

Hadi bakalım!…

Bu da, "Cuma"ya dair bir tebessüm olsun!…

Hayırlı cumalar…