Pazar'a Özgü bir hasb-i hal olsun mu?
Malum.
Pazar günleri yazmam.
Yazı noktasında, "dinlenme" günüm.
Diyeceksiniz ki;
Eee.
Haftanın her günü yazacak değilsiniz ya!
Biraz dinlenin.
Aynen de öyle.
Bir gün de; "ara" deyiverelim.
Beynimizin;
Yorgunluğunu atalım, kafadaki "artıkları" silelim diye!
Bu icraat elbette ki "İlaç gibi"...
***
Tabi bunu ikmal ederken size de "mola" diyelim!
Daha doğrusu;
"Siz de" sıkıcı halimizden, bir nev-i azat olun.
O be.
Yeter sizin hafta içerisinde "kestiğiniz" ahkâmlar diye!
Bir gün olsa bile; "dinlenelim."
Lakin bu sözü söylerken.
Hassasiyetiniz noktasında şu hisse de kapılmıyor değilim.
Sizler için.
İyi de.
Siz evinizde bu günü, "kitap-dergi" irdelemekle geçirip, "beyninize format" çekeceksiniz.
Günlük sıkıcı ülke ve hayat meseleleri noktasında, "uzak" kalacaksınız.
İmkân bulursanız; "kendinizi" dışarı atacaksınız.
***
Peki.
Senin okuyucuların olarak biz ne yapacağız.
Sosyo-ekonomik,
Kültürel ve siyasal anlamda, "ahlaki erozyona" neden olan "dizilere".
Program.
Ve tartışma aksiyonlarına mı, mahkûm kalacağız.
Ne diyeyim; haklınız.
O zaman;
Gelin bugün "havadan" sudan, dem vurup, öyle hasb-i hal edelim.
Sizi de; yormayacak.
Kafaları dağıtacak.
Ama ilgiyi bir nevi "pik" yapacak.
Haftanın;
O dehşetli despot atmosferinden uzaklaşalım.
***
Evet.
Ama önce, mevzunun önemine binaen, araya virgül koymak istiyorum.
Dün Diyarbakır'ın "bir damla" yağmura yenik halinden söz etmek istiyorum.
Bilindiği üzre;
Bahar geldi.
Doğal olarak beraberinde Nisan yağmurları da.
Eee..
Nisan yağmuru şifadır, berekettir.
Ama,
Tedbirsiz olan için de bazen felakettir.
İşte;
Dün Diyarbakır'da gördük.
Altyapı yetersizliğinin; ne kadar rezaletler icra ettiğini.
***
10 dakika;
Yağan yağmur tabiri caizse; "kenti" esir aldı.
Yüzlerce araç yolda kaldı.
Köprülü kavşaklar "suyu gömüldü".
Evleri-işyerlerini su bastı.
Mahallelerde sel oluştu.
Ne yağmur sularını tahliye eden, kanallar.
Ne de logarlar.
Hepsi iflas etti.
Düşünün koca köprülü kavşakta, yağmur suyu tahliye kanalı yok.
***
Ne diyeyim!
Hep Diyarbakır kocaman bir "mega köy" diye çığlık çığlığa bağırıyorum.
Ama kimseyi dinletemiyorum.
Bunu söylerken de;
Kentin yetkili ve etkili zevatı, "tepki" koyuyor.
Nerden çıkarıyorsun; "bunu" diye.
Alın size.
Nisan yağmuru; "şifa haliyle" dedirtti.
Görün;
Altyapınızdaki "zafiyetler."
***
Neyse!
Fazla da, keyif kaçırıcı olmadan.
Dönelim;
Havadan-sudan, beyini yormayan sohbete.
Yağmur'dan,
Söz etmişken devam edelim, tabi "şiirsel" ruhla.
Bakınız!
Duayen şairlerden biri yağmur'la Allah’ın "bereket" hikmeti, suya özgü ne güzel dizelemiş sözcükleri "inci" gibi.
Tane tane.
Akla,
Kalbe ve hayat ikmaline "hitap" ediyor.
Doğanın ve hayat ikmalinde, "insanın" hamuruna ses vererek.
***
Şöyle der;
Yağmur ferahlıktır..
Yağmur rahmettir.
Yağmur, Rahman'ın kütfundan büyük bir nasiptir, "yer küresindeki" insanlara!
Yağmur vardır, alemi beslemek için yağar.
Yağmur vardır âlemi perişan etmek için yağar.
Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir derecededir.
Güz yağmuruysa, bağa sıtma gibidir.
Bahar yağmuru, bağı nazü naim ile besler, yetiştirir.
Güz yağmuruysa bozar, sarartır.
Kış, yel ve güneş de böyledir; bunların tesirleri de zamanına göre ve ayrı ayrıdır.
Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala!
Bir de;
Necip Fazıl Kısakürek söyler.
"Bu yağmur" diyerek.
O ne diyor!
***
Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
***
Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,
Tenimde acısız yatan bir bıçak.
Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
Dayandıkça çisil çisil yağacak.
***
Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
Sulardan, seslerden ve gecelerden...
***
Evet,
Harmanladık "kelimeleri" sözcüklerin, hayat dizelerine.
Yormadık.
Sıkmadık, söylettirmedik!
Dedik ki;
"Pazara özgü" yazılı, bugünden sunalım ki.
Yarın;
Güne "keyifle, huzurla ve moralle" başlanılsın.
Bakarsın;
Hava güneşli, yağmur olmaz.
Bırakırsın kendini; "doğanın yeşilliklerine", çıkarsın pikniğe.
***
Ama yok,
Ben evde oturacağım, televizyon izleyeceğim dersen..
O zaman tavziyem var..
Pazar günü saat 12.00'de, "Uzay ve Söz Tv'nin" ortak yayınında..
Benim hazırlayıp-sunduğum; "pazar sohbeti" programı var.
Konuğum da;
Diyarbakır Valisi Sayın Mustafa Toprak..
Bir önceki hafta da olduğu gibi; "Diyarbakır'ı masaya yatırıp" tartışacağız.
Tabi siz de; "sohbetimize " soru ve yorumlarınızla katılabilirsiniz..
Velhasıl.
Güzel bir hafta sonu dileğiyle.