RAMAZAN-I ŞERİF
Yılın da en faziletli, mukaddes ve hayırlı ayı. 'İnsanı' insan olarak 'gören' ve bakış zorunluluğu hasıl eden; 'hikmetli' bir ay Ramazan-ı Şerif.
İşte hikmetli ve hürmetli olmasına vesile olan da; Yüce Kur'an-ı Kerim'in yeryüzüne bu ayda nazil olmaya başlamasıdır.
O nedenle 'ibadeti' bol bir ay olduğu için; 'oruç' tutmak farz kılınmıştır. Nasıl ki; bizden önceki 'ümmetlere' farz kılındığı gibi; 'bizler için de' farzdır.
Ve yaşamın var olabilmesinin 'ana kuralıdır. Mukaddes ayın hikmeti büyük ve değerlidir.
***
Yeter ki düşünebilesin öneminin de idrakinde olabilesin. O zaman anlarsın ve bilirsin ki; Ramazan-ı Şerif 'af ve mağfiret' ayı olduğunu.
Günahların 'silinip yok olduğu' zaman dilimidir. İnsanların kötülüklerden arınıldığı, bağışlamanın, yardımlaşmanın 'önem' kazandığı aydır.
Hoşgörü ve birlikteliğin kutsal değerler olarak 'icra ve ivme kazandığı' bir zaman dilimidir, Ramazan ayı. Fakirin, Zenginin.
Güçlünün ve zayıfın 'birbirlerine' ihtiyaç duyduğu ve farklılık gözetilmeden 'secde'ye gittiği müstesna bir zamandır. Ayrı - gayrı yok.
Bakın dün gece milyonlar camileri 'tıklım-tıklım' doldurdu. İlk teravih namazını kılabilmek için. Omuz omuza huzur içerisinde saf tuttu.
***
Evet! 'Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan'! Ramazan'ın en önemli özelliklerinden biri de taktir edersiniz ki 'sevgi ve yardımlaşmadır'!
Çünkü bu ayda 'duygular' yoğunluk kazanır. İnsani beşeri ilişkiler ivme alır, 'muhtaçlık' hasıl olur. Sosyal açıdan bir bütünlük içerisinde 'yardımlaşma' duygusu dev dalgalar oluşturup dört bir yana 'bereket' yağdırır. En önemli nimeti de sosyalleşme anlamında, Zekâttır ve Sadakadır. İftar yemekleri ise; keyiftir. İşte bu misyon öylesine hikmetli anlarla yüklemiştir ki; 'özü' insanlıktır.
Huzur ve barış 'ortamının' her vesilede oluşabilmesine 'imkân ve emir' getiren bir ay olması münasebetiyle; hissiyatı da büyüktür.
Özellikle insan ve insanlar için 'nefis' muhasebesi en ağır bir şekilde 'işlem' görmektedir.
***
Bilindiği gibi Sevgili Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (S.A.V) Kur'an-ı Kerim'i en çok bu ayda okur; cömertliği en çok bu ayda gösterir.
Ve ibadeti en çok bu ayda yapardı. 'Şükür' getirirdi; 'Bize rahmetler, bereketler, mağfiretler' getirdin diye!
Yeryüzünü 'nurlandıran', gönülleri 'sevgiyle' buluşturan, ruhları 'kirlilikten' arındıran, rahmetle ve şerefle 'buluşturan' Ramazan'ın kudreti büyüktür.
Yeryüzündeki 'Kullara' bahşedilen bu mukaddes ayın değerlerine melekler bile gıpta etmektedir; geliştirdiği nimetlere.
Kazandırdığı mükâfat ve dereceyi ancak Mevla'nın bildiği, en büyük ahiret azığı oruçla geldin.
***
Öyle bir tatlı telaşa sahip ki; 'herkesi' bir sofrada buluşturur. Daha öğle olmadan 'iftar ve sahur' için koşuşturma başlar.
'Sıcak Pide' alabilmek için fırınların önünde 'oluşan' son dakika kuyrukları. Kasap mı, büyük marketler mi, tatlıcılar mı?
Şerbetçi mi? Sofranın vazgeçilmezi olan 'çiğköfte mi?'. Bereket yağdıran bir koşuşturmayla; herkes 'memnuniyet' içerisinde.
Ellerde poşet 'akşam ezanına' dakikalar var, toplu taşıma araçlarının bulunduğu noktalardaki 'hareketlilik'! Ve hepsinin özü; iki kelimede saklı.
'Nefsin' dizginlemesine yönelik 'muhasebenin' özgürleştiği zamana 'yetişebilmek!
***
Tabi bir de bunun 'aksi' bir mecrası var ki; çok sıkıcı. Özellikle de; 'sıkıcılığı' geliştiren de 'sinir duygularının' yüksek oluşu.
Bu da; belli 'bağımlılık' ayarı olanlarda vuku bulmaktadır. Şöyle ki; 'sigarasızlık, susuzluk ve açlık' belli bir noktada 'sinir' yapar.
İşte bu zat-ı muhteremler 'olmadık' bir mevkide dökülürler. Kimi zaman 'evdekileri ne', kimi zaman da 'yolda, çarşıda'!
Kalp kırdıkları gibi, sağı-solu dağıtırlar. Bir an da 'sevimsizleşirler'! Onlar için de derler ki; 'Aman ha dokunmayın, Ramazan'da asi olurlar' diye.
Bunlara bir tavsiyemiz var. 'Onların' sinir katsayısını yükselten 'nesnelerin' özü Ramazan'ın 'Nefis muhasebesinde' erimesi lazım.
***
Çünkü Ramazan ayında 'insanlar' için en büyük sınav da, 'insani duyguların' hoşgörüyle 'donanmasıdır. Siz bu donanımı kazandıysanız.
Tüm ibadetleriniz 'aynı kazanımla' icra görür. Aksi taktirde; 'kaybedilecek' hoşgörü duygusu tüm istemlerin 'inkarı' olur.
Bir de 'mevsimin' sıcaklığı var. Ki 33 yıl sonra 'Ağustos' ayında 40 dereceyi bulan bir 'sıcaklıkta', Ramazan'ı ifa edeceğiz.
Az önce 'sinir harbine' sahip zat-ı muhteremler için bahsettiklerimi de göz önüne alarak, 'Sıcaklar' üzücü vakaları 'artırmasın'!
15 Saati 'aşkın' bir süre 'oruçlu' olacağız. Onun için de mümkün olduğu kadarıyla ' huzur bozucu' ortam ve hareketlerden uzak kalmamız lazım.
***
Kent içi 'trafik'. Aman ha bir an evvel eve ulaşabileyim diye; 'canlar' yakılmasın. Gideceğiniz yere 'son dakikada' değil, onlarca dakika önce 'yola çıkın'! Bilmeniz gereken; 'akşam ezanı' okunduktan sonra 'oruç tutan da, tutmayan da' bir oluyor. Ha! Sağlığınızı da iyi düşünün.
'Çok yemek' aç kalmayı engeller gibi bir düşünce yanlış. Uzmanlar ifade eder; "Az yiyen melek, çok yiyen helak olur" diye. Yeterli ve dengeli beslen.
Neyse! Ramazan'ın bugün ilk günü. Önümüzde 29 gün daha var. Bugün için; 'Hoş geldin' dedik.
Çünkü biz daha 'bu ayın' hürmetiyle gelişen 'yardımları' konuşacağız. Hayırsever 'insanlarımızın' yapacakları bağışları yazacağız.
***
Kurulan 'iftar çadırları', davet edilen iftar yemekleri. Ve en önemlisi 'tüm bunlar' icra edilirken, 'insan onuruna' gösterilen hassasiyeti izleyeceğiz.
Bir tabak sıcak aş için 'insanları' hor görme alışkanlığını devam etme gayreti içerisinde olanları 'deşifre' edeceğiz. Velhasıl, günler çok.
Biz bugün için; 'karma' bir düşünce ürettik. 11 Ay'ın Sultanı Ramazan-ı Şerif'in 'özünü' anlatmak ve bu noktada 'bizlerin' yapması gerekenleri, az da olsa anlatmak. Bu münasebetle bir kez daha Ramazan-ı Şerif'iniz 'hayırlı uğurlu' olsun.
İnşallah bu mukaddes ay ve hayırların icra edildiği hayırlı zaman dilimi, 'bizlerin' hasretlik içerisinde olduğu 'Barış ve Kardeşliğin' sağlanmasına vesile olur.
Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan!
Hayırlı Cumalar.