Roboski “vicdan” askısında!
34
İnsanın katledildiği Roboski katliamı!
Üzerinden,
Sene-i devriye geçti, aylarda ek olarak.
Ama hala o meçhulliyet hanesinden, çıkmış değil.
Adalet, vicdan ve insan değerinde “askıda”...
***
Müsebbip-ler kim?
Vur emrini kim-ler verdi?
İkinci harekâta kim “devam” dedi?
İstihbarat kim-ler-den geldi?
Teyidinden kim-ler sorumluydu?
Ve tabi ki;
Yerel güvenlik, jandarma ve karakol beri yanda Vali.
Hiçbirinin kusuru yok mu?
***
Velhasıl...
Yüzlerce cevap bekleyen sor var.
Ama hala; tek bir sorunun cevabı söz konusudur.
O da; katledilenlerin Uludereli olduğu ve “kaçağa” gittikleri.
Ötesi yok!
Ha bir de, Devlet nezdinde ki sicilleri temiz!
Hiç biri örgüt üyesi değil.
Sıradan vatandaş.
***
Malum,
Vaka Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturuluyor.
Şuan tahkikata ilişkin “gizlilik” kararı var.
Bu nedenle;
Soruşturma ne aşamada, kim ifade verdi, kim bekleniyor?
Şüpheli, zanlı veya başka bir hal-i vaziyet bilinmiyor.
Bilinen soruşturmada failler için; “soruşturma izninin” beklendiği.
***
Şayet, O izin ikmale gelirse vaka ciddi bir seyir alır.
Sorumlular ortaya çıkar.
Yargı da, hukuki çerçevede “adaletin” tecellisini sağlar.
Böylece, Roboski’nin “vicdanlarda” yarattığı tahribat.
Ailelerin yüreğindeki acı bir nebzede olsa “dinmiş” olur.
Ki hukuk devletine de yakışan bu, olması gereken de.
Ama yok!
Hal-i durum; “yakışıksız” hali arz ediyor!
***
Şuan orta yerde;
Bir de “itibar” edilmeyen Meclis Uludere raporu var.
Malumunuz üzre;
Meclis İnsan Hakları Alt Komisyonu raporunu tamamladı.
Her ne kadar; komisyondan geçtiyse de “muhalefet şerhi” yüksek.
Doğrusu açıklanan şekliyle, bırakın muhalefeti toplumun hiçbir kesimini “tatmin” etmedi.
Etmez de!
***
Sadece;
Koordinasyon kopukluğu ve zafiyetten söz ediliyor.
Ötesi boş kelimelerin icra edildiği sıralanmış cümleler.
Ne suçlanan var, ne de suçlu görünen?
İHA görüntülerinden, gruptaki kaçışlardan.
İstihbaratın,
Bölük-pörçük anlatımından söz ediliyor.
Ama emir komuta zinciri noktasında; “şüphe” dahi söz konusu bir kişi ve kurum yok.
***
Rapordaki düşünce özeti şu.
Deniliyor ki;
İstihbarat alınmış.
Köylüler örgüt üyesi diye düşünülmüş.
Daha önce, benzer şekilde “karakol baskınları” olmuş.
Yani zafiyete düşmemek üzere “vur emri” icra edilmiş.
Denilen bu...
Kim inanır?
***
Garip bir durum.
Şöyle ki,
Bu rapor ve siyasilerin uğraşı, sözde dokunulmazlık hallerine rağmen.
Hazırlanan rapor bu halde!
Diyeceğim odur ki;
İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin 28 Aralık 2012 tarihli tahkikatının yanında, rapor “kâğıt” parçası.
Çünkü o raporda;
Anlatılanlar ”vur emri kimden, nasıl ve ne gayeyle” yapıldığına dikkat çekiyor.
Yani; ciddi bir yaman çelişki söz konusu!
***
Velhasıl; Roboskiye ikinci bir “Roboski faciası” icra edilmiş!
Yürekler, bir kez daha “acıyla” dolmuş.
Devlet ve hükümet bir kez daha itibar kaybetmiştir.
Elbette ki, “Devlet kasten adam öldürmez...”
Ama velâkin,
34 İnsan göz göre göre öldürülmüşse.
İster zafiyet,
İster yanlışlık, ne olursa olsun!
Vur emrinde,
Bombalamada,
En alt kademeden, en üst tepedeki şahsiyete kadar herkes sorumlu.
***
Yani sorumluluk mevkiinde kim bulunuyorsa.
Adalet nezdinde; dokunulmuyorsa!
Demek ki burada;
Adalette,
Hukukta,
Vicdan da,
Devlet nizami ve hükümette “insani ve izan-i” sorgu sözkonusudur.
Çünkü müsebbiptir suçlu ve suçluları “gözardı” etmede.
***
Aslında,
Bu yazıyı geçtiğimiz hafta kaleme alacaktım.
Özellikle;
Diyarbakır Tabipler Odası’nın Roboskili annelere layık gördüğü; “Barış Dostluk ve Demokrasi Ödül” günüyle bütünleştirerek.
Çünkü o gün;
İkinci bir facia olan rapora tepki vardı.
Ölümün,
Sinevizyon görünteleriyle oluşan duygu seli ve gözyaşları, birçok mesaj içeriyordu.
***
Ancak, İmralı süreciyle ilgili gelişen son dakika hadiseler öteledi.
Yani yazı gecikmeli olarak huzurunuza geliyor.
Sonuç olarak;
Roboski katliamı her yönüyle “vicdan” askısında!
Onu indirecekte,
Siyasal iktidar ve hukuk devletidir.
Tabi ki; “adaletin şaşmaz” terazisiyle bu mümkündür?