Sabır Gerek, Meşakkatli Bir Yolculuk!
Öyle ya;
Bir haftayı geride bıraktık.
Bugün itibariyle 8’inci gün!
Hala da;
Paris katliamın “sır” perdesi aralanmış değil.
Üç Kürt siyasetçi kadın, Avrupa’nın göbeğinde “nasıl” katledilir!
Evet,
Öyle görünüyor ki;
Cinayetlerin “tez be tez” aydınlanacağı yok!
***
Çünkü,
Paris hükümetinde ve polisinde “ketumluk” hâsıl.
Saniye Cansız,
Fidan Doğan,
Leyla Söylemez ‘neden” öldürüldü?
Zübeyir Aydar diyor ki;
“Polisi bize bilgi vermiyor...”
***
Pek tabi ki,
Türkiye hükümeti de,
Dışişleri Bakanlığı da böyle diyor;
“Paris bilgi saklıyor”.
***
Nitekim;
Başbakan Erdoğan’da aynı minvalde açıkladı!
Dedi ki;
“Bilgi istedik, henüz paylaşım yapılmadı.”
Yani, “katliam” muamma bir kimlikte tutuluyor!
***
Zaten bundan dolayıdır ki, “ortalıkta” yığınla senaryo var.
Bilen de, bilmeyen de!
Uzman edasıyla, “senaryo ve iddia” üretiyor.
Her kafadan, farklı ses ve tezler çıkıyor!
Kronik bir zihin bunalımı!
***
Doğrusu;
Paris katliamına ilişkin “teoriler” ilk etapta zihinleri, etkiledi.
Özellikle;
İmralı, BDP ve AK Parti “üçgeninde” yürütülen müzakereye ilişkin.
Yolun yolcuları;
Ortaya konulan “zihin” bunalımının etkisiyle, karşılıklı “suçlama” hamlesinde bulundular.
***
Gerek,
Hükümetin ilk anda “Örgüt içi infaz” söylemi!
Gerek BDP,
Gerek Kandil’in, Türkiye ve Hükümet’i hedef alması.
Hakikatten;
“Yılgınlığa” bir nebzede olsa neden oldu.
***
Ama bilahare!
Taraflar “müzakere” seyrine barışçıl dil ve ortak akıl geliştirdi.
Özellikle geçmişten de;
Alınan ders-i ibretle, “işin” kendi eksenlerinde değil.
Yabancı ülke,
Ve içimize sızmış “şer yapıların” işi olabileceği hakikatine yöneldi!
***
Özellikle,
Abdullah Öcalan’ın,
Beri yanda Müzakerenin önemli ismi Ahmet Türk’ün, “İran’ı” işaret etmesi.
AK Parti’den,
Galip Ensarioğlu’nun, “Rusya-Suriye” olabileceğini söylemesi!
Hele ki,
Başbakan Erdoğan’ın “bu işin görüşmeleri sabote etmeye yönelik uluslararası kimliğe sahip olabileceğini” belirtmesi.
***
Kısacası;
Tarafların ortak noktada buluşması!
Son 3 gündür;
O oluşan “zihin” bunalımı ve olumsuz hava, dağılma gösterdi!
Önemli olan da bu olsa gerek!
İyi niyet.
Ve karşılıklı “güven” tesisi inşa etmek.
***
Öncelikle;
Paris suikastının faillerinin ortaya çıkarılması.
Ve ardlarındaki;
Sis perdesinin aralanması ve şifrelerin çözümü, “ivedilikle” sağlanması gerekir!
Ki bir önceki yazılarımda da belirttim!
Sağlanacak aydınlık;
30 yıllık karanlık ve kirli çatışmanın “barışla” buluşmasının ışığı olacaktır!
***
Şöyle ki,
Yolun yolcuları bu hal-i tutumla “elleri” güçlenebileceği gibi.
Bugüne kadar,
Kısır ve sonuçsuz kalan adımların da, müsebbibi ve nedeni öğrenilmiş olur.
İşbirliği güçlenir!
Yol haritası netleşir.
Aksi takdirde;
Atılan adım ve toplumda sağlanan barışçıl hava, heba olur!
***
Gelelim,
Diyarbakır’da bugün yapılacak olan cenaze törenine!
Dün buradan duygu ve beklentilerimi, çağrı nizamında aktardım!
Hatta gazete olarak, manşet attık.
“Acıyı, barışla yoğrulalım”.
Tekrar etmeyeceğim!
Ama “aman dikkat” diyeceğim!
***
Neden derseniz!
Dün akşam, Diyarbakır’da bir servis aracına yönelik bombalı saldırı düzenlendi!
Ki şans eseri ölen ve yaralanan olmadı.
Ancak aynı saatlerde Mardin’de, “Polis” aracına yönelik silahlı saldırı yapıldı.
Orda bir polis memuru hayatını kaybetti!
Yani, provokatif iştahlı, “şer” zihniyet boş durmuyor!
Elbette ki, bu yol ve yolcuları, hayli meşakkatli seyirde!
***
Önemli olan niyetler!
Dün ve önceki gün;
Karşılıklı “samimiyet ve güven” tesis edici mesajların gelmesi.
Ve tabi ki,
Kitlesel eylem, cenaze töreni “yas ve barışa” yönelik olduğuna vurgudaki ısrar!
Enva-i,
Provokatif girişimi “sekteye” uğratacak!
Ve biliyorum ki;
“Korkulan ve kaygı duyulan da” olmayacak!
***
Ama ne demişler;
“Su uyur düşman uyumaz!”
İşte bu sözü hatırlamalıyız.
Metaneti,
Sabrı ve sağduyuyu elde bırakmamalıyız!
***
Arslan’ın acısı!
İşte,
Acı ve hüzün dolu bir ölüm haberi de;
AK Parti Diyarbakır Eski Milletvekilimiz İhsan Arslan’ın ailesinden!
Kardeşi;
Mehmet Hadi Arslan.
Önceki gün;
İş yaptığı Sudan ülkesinde elim bir trafik kazası sonucu Hakk’ın rahmetine kavuştu!
***
Hiç kuşkusuz ki;
Hakikati gerçek şudur ki Yüce Yaradanın hikmetiyle; “ölüm herkes içindir.”
Zamanı da, mekânı da, yaşı da saati de yoktur!
Ecel ikmale gelmişe, gerisi fanidir!
***
Evet,
Hayatın bu acı gerçeğiyle taziyelerimizi bildirir.
Merhuma
Cenab-ı Allah’tan rahmet,
İhsan Arslan’a başsağlığı,
Aile efradına ve sevenlerine de metanet diliyorum!