Şahsen, Hakkımı helal etmiyorum!

..Ve,

Türkay Özgür.

Nam-ı diğer; DSİ 10. Bölge Müdürü.

Antalya’ya tayin olmuş!

Güle gele diyelim.

***

Uzun süreli,

Diyarbakır’da “koltuk işgal” eden enden bürokratlardan biri!

Hayli;

Gündem ve zihin meşguliyetine vesile oldu.

Tabi ki;

Yatırımlarla bölgeye kattığı katma değerle değil.

Yatırım kaybıyla, gündem oldu!

***

Köşenin müdavimleri hatırlarlar.

Buradan;

Çok ama çok tenkit ettim.

Tenkitim,

Yaptıklarından ziyade, yapmadıklarına ilişkindi!

Yani, bölgeye yatırım alanında verdiği zararlar, çok konuşuldu, tartışıldı.

***

Şimdi;

Antalya’ya tayin oldu.

Sahil kenti.

Kum, güneş, turizm cenneti!

Doğrusu,

Güle güle diyeceğimiz bu atama “ödül mü, ceza mı, terfi mi, kızağa çekme mi” tartışılır.

Konum itibariyle;

Diyarbakır ve Antalya karşılaştırıldığında, hakikat hâsıl olur.

***

Neysi!

Bu mevzu ayrı bir tartışma faslı.

Benim asıl dikkatimi çeken konu başka.

O da şu;

Kendisine başarılı(!) çalışmadan dolayı verilen ödül esnasında yaptığı açıklama.

Ki bu ifadeyi, medyadan öğrendim.

Demiş ki;

‘Diyarbakır’a hakkımı helal ediyorum.’

***

İyi de,

Sevgili Türkay Özgür.

Diyarbakır’a hakkını helal ediyorsun da

Peki, Diyarbakır sana hakkını helal ediyor mu?

Sanmıyorum!

Onun için, öyle afakî laflarla helalleşmek olmaz.

Laf değil icraat önemli.

***

Sen ki,

Her yıl aktarılan ödeneğin yüzde, 40 ila 55’ini tenkis eden.

Yani,

Eski para primiyle, 230 ila 320 trilyon lira arası.

Ki şuan ki meblağla;

Görev yaptığınız süre içerisinde 1 milyon lirayı aşan (1 katrilyonu) ödenek parası tenkis edildi.

***

Yatırıma,

İş alanına ve istihdama vesile olabilecek ödenekler.

Yatırıma dönüştürülmediğinden dolayı;

Diyarbakır dâhil,

Güneydoğu bölgesinde “kaç kişinin” vebalini almıştır.

İşte; aş ve iş bekleyen binlerce genç hakkını helal ediyor mu?

***

Bilmem.

Ama bu kentin evladı olarak ben şahsen hakkımı helal etmiyorum!

Ebedi dünyada da!

Malumunuz;

Makamlar elbette geçici olup kalıcı olan geride bırakılan eserlerdir.

Siz ayrılırken geride bıraktığınız eser varmıdır ki; ‘hakkımı helal ediyorum’ diyebiliyorsunuz?

Doğrusu bunu çok yadırgadım.

Birilerinin ona verdiği plaketler ve göstermelik şovlar gerçeği ortadan kaldırmaz.

En azından ben bu düşüncedeyim.

***

Öksüz,

Kalan 32”üncü gün!

O;

Çok renkli bir kişilikti.

Ekranların,

Pozitif ve bağımlılık yaratan yüzüydü!

Enerjik,

Canlı ve hayat dolu, mesleğin duayeniydi.

Gülendi!

Gafları da, espri konusu biriydi!

Haberi de,

Yorumu da, anlatımı da, “farklı” bir ruha sahipti!

Sunumu,

Karşısındakine okuma değil, sohbetti.

O nedenle de,

Ekranın, “oda” içerisindeki, misafiriydi.

***

Evet, öksüz kaldı, Ana Haber bülteni.

Ve karardı o, ekran!

Yeri doldurulmaz!

Yılların,

Savaşçısıydı, Kürtlerin de, Türklerin de “gönül” dostuydu!..

32’inci gün’le tanıdık!

Ve öyle de, bileceğiz.

Yazarlığı,

Köşe yazarlığı, fenomenliği.

***

Velhasıl,

O bir Mehmet Ali Birand’ı.

Beğenirsiniz,

Beğenmezsiniz, seversiniz sevmezsiniz!

Ama,

Önceki gün, onu kaybettik!

Ölüm,

Her yaşayan için, “kaçınılmaz” bir sondur.

Kaçılmaz.

O da,

Kaçmadı/kaçamazdı, “hak” tecelli etti.

Allah, rahmet eylesin.

------

NOT;

Bu arada,

Yarın saat 13.00’te kimseye randevu vermiyorsunuz!..

Yanda,

Reklâmı var.

Pazar Sohbeti,

Yine konu ve konuklarıyla, sizlerin de katılımıyla, “gündemin sıcak” mevzularını ele alacak..

Sakın kaçırmayın..