SEÇİME DAİR KRİTİKLER…

24 Haziran seçimi!

Ki, "seçim" olursa diyorum…

Tarih verilse de…

YSK günleri belirlese de…

İttifaklar "imza" altına alınmışsa da…

Yeni "işbirlikleri" yazılıyorsa da…

Cumhurbaşkanlığı…

Milletvekilliği…

Partiler düzeyinde; "kriterler" netleşmeye başlasa da…

Süreç…

Olağanüstü bir "seyir" içerdiğini unutmamamız gerekiyor…

Dış siyasetin…

İç politikanın "ruhunu" eline geçirdiğini görelim…

Hele ki, yargı davaları…

Parti liderlerinin, tutuklu hali…

"Seçim!"

Olağanüstü bir şekilde; "kılıç" sırtında gidiyor şu an…

Yani kısacası…

"Seçim" takvimine elli küsur gün kalmasına rağmen!

Her şey olabilir.

Siyasetteki "gerilim!"

Sokağı provoke ederse; seçim "erkenden" zamanına dönerse şaşırmayın…

Gerekçe; "ülke olağanüstü koşullarda…"

Şu an ki seçim "istikrar getirmez!" diyen çok olur.

Bu notu…

Ve tabi ki "endişeli" hali ortaya koyarken!

Sakın…

“Paranoyak olduk” anlamı çıkmasın..

Bir yere yazılsın dedim..

Dönemin; "yeni sürecin, yeni yüzlerinin" olabileceğine dair kriterleri…

Son bir haftadır yazıyorum!

Partilerin "vekil" kriterleri neler olabilir?

Çünkü…

Yeni bir yönetim sistemi…

Yeni bir parlamento misyonu…

En önemlisi, Partili Cumhurbaşkanı konumu…

Seçmen nezdinde…

Sandık fikriyatında; "tercihsellik" partiler düzeyinde değil…

Aday profili, odaklı olacak…

Yani, seçmen "reis" ve "vekil" tercihinde farklı düşünecek..

Hassas, kritik bir nokta..

Analizi iyi olmalı..

***

Bu minvalde…

Söz'ün “Manşetten” köşesinde dün buna, dikkat çekilmişti..

"Seçimlere dair Diyarbakır…"

Yazının, özetle ifadesi…

Diyoruz ki..

Önümüzde iki yol var..

Ya yeni, genç, dinamik bir ekip ile yeniden "beyaz bir sayfa" açılıp "Bismillah" denilecek…

Ya da "abiler" yalanlarını yaşamaya ve yaşatmaya devam edecek…

***

Av. Ercan Ezgin…

Milat Gazetesinde yazmış…

"Erdoğan ve yol arkadaşları!"

Yeni sürece dikkat çekiyor…

Tabi, temsiliyet kriterinde "Yeni bir siyasetçi tipi" olmalı diyor?

Yazı “uyarı, öneri ve aman ha!” minvalinde..

Yazıdan özetler şöyle…

*Yeni sistemde artık eski siyasetçi özelliğinin çok da yeri ve faydası olmayacak.*

***

Öyle ya…

Yeni sistemde; "hükümet" meclisten çıkmayacak…

Yani vekil inisiyatifli bir "hükümet" yok artık…

Seçilen vekiller…

Sadece "yasama faaliyetlerine" katılacak…

Kısmi de; "denetim görevini" yapacak…

Eskisi gibi olmayacak…

"El kaldırıp, el indiren" milletvekili dönemi bitiyor…

Ehliyet…

Liyakat…

Dürüstlük…

Cesaret…

Ahlak…

Yüksek bir bilgi ve feraset sahibi olanların olması gerekir.

Güçlü bir düşünsel dünyaya sahip olmalı…

Yani vekil profili "eski tas eski hamam" misali, olmayacak…

Ki olmamalı da…

***

Ezgi ara başlığında diyor ki…

*“Seçim yeni yüzler ve yeni siyasi aktörler demektir.” *

Doğru…

Bunun için de, "milletvekili listelerindeki ehliyet ve liyakat kriterleri" çok ama çok önem arz edici olacak…

Şöyle ki…

Seçmen "yeni sistemi" benimsemiyor…

Ya da benimsiyor…

Burada odaklanacağı nokta; "Cumhurbaşkanı" olacak…

Parti değil…

Kıyı ve sistem odaklı olarak; "tercih" ortaya koyacak…

Yeni sisteme "evet ya da hayır?"

Vekil temsiliyetine gelince; "partiden çok" isim öne çıkacak…

Onun için; yeni dönem "farklı ve radikal" neticelere gebe!

Etki tepki…

***

Diyarbakır'a dair; vekil "tercihi" nasıl olmalı…

Yani; aday listesi…

Ezgi burada, "çukur ve barikat" dönemine atıfta bulunarak şöyle diyor…

* Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da kirli hendek ve çukur siyasetiyle adeta Moğol istilası gibi terörün yüzyılın trajedisini bölge halkına yaşattığı bir ortamda yani en kötü günlerde sahada olmayan ve halkın yanında durmayan, terör ve kaosa meydan okumayanların milletvekili listelerinde de yüzü olmamalı.” *

***

Yani…

Özellikle Ak Parti için…

Geçmişi temiz…

Kötü ve kötülüklere bulaşmamış…

Samimi ve ihlâslı…

Yeni yüz ve diri insanlarla "yeni sürecin" yoluna çıkılmalı…

Ciddi bir umut, sinerjisi yaratılmalı…

Yıpranmış ve şaibelere bulaşmış…

Uzaktan dahi olsa…

Özellikle FETÖ ve ihanet kokusu gelenler kesinlikle "ayıklanmalı…"

***

Ezgi…

Tanım olarak; "troyka" dedim oluşumu…

Üçlü yapı…

Yani "abilere dikkat çekerken, "nepotizm" kavramını kullanıp..

Bu yapı “vicdan yaralıyor” diyor…

Ekliyor…

"Ak Parti’nin tüm bunların yanında karşı karşıya olduğu bir başka ciddi tehlike ve şikâyet konusu da “Ak Parti’nin bazı bölgelerde belli bir grubun etki ve sevkinde gibi görünmesi…"

Yeni seçimlerde ehliyet, sadakat ve liyakat kriterlerinden ziyade bölge dengelerine dayandırılan; bölge ağabeylerinin akraba ve adamcılığa kayan yanlış aday dayatmaları.”

***

Bir çember kuruluyor…

O çemberi tek başına aşabilene aşk olsun!

"Kediyi aslana boğdurma" misali…

***

Ak Partiden milletvekili seçilip elde ettikleri bilgileri kendi ticareti amaçlarına rant devşirmek için kullanan ve yüzyıllık davayı kirletip siyaseti kendileri için adeta rant vadisine çevirenler sistemden muhakkak dışlanmalı.

***

Ak Parti ruhunda ve özünde “imanlı, ihlâslı, vatansever, erdemli, cesur, ahlaklı ve dürüst” öncü kadrolarla ve dava adamlarıyla hep halktan büyük teveccüh görmüştür…

Yükselen nepotizm (akraba veya adam kayırma) kamuoyu vicdanını yaralıyor, Ak Partiye büyük zarar veriyor.

Yüzyıllık bir hikâyesi ve davası olan Ak Parti bunları hak etmiyor.

Bu ülkenin ve ümmetin halen de Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a çok ihtiyacı, yapacak daha çok işi var.    

***

        

Yazının son bölümünde, Ezgi uyarıyor…

Ve aman ha diyor!

"Kritik bir eşiğe girdik…

Tünelin sonundaki ışık görünmeye başladı.

Tarihin yeniden yazılacağı ve yeniden yapılacağı çok kritik ve riskli bir seçime gidiyoruz.

O yüzden acımasız ve kuralsız bir şekilde her taraftan saldıracaklar.

Hesaplaşma çok büyük.

Sakın ha bunu basit bir Cumhurbaşkanlığına ilişkin bir seçim olarak görmeyelim.

Irak’taki, Suriye’deki, Filistin’deki bütün mazlum ve mağdurların gözü, yüreği ve umudu Türkiye’dedir.

Türkiye ümmetin umududur ve son kalesidir.

Bu kalede açılacak küçük bir gedik, emin olun büyük felaketler getirecektir.

Özellikle son günlere girerken, devletimizle, milletimizle gevşemeden; temkinli, tedbirli ve teyakkuz halinde olmalıyız.

Her türlü seçeneği, ihtimali, saldırıyı ve ihaneti nazara alarak gerekli tedbirleri almalıyız.

Çünkü asla vazgeçmeyecekler.

 

***

SAADET'İN SONU!

Hiç kuşkusuz ki…

24 Haziran seçimi; "birçok siyasi" akıma!

Ya "kabir" olacak…

Ya da "yaşam" iksiri olacak…

Eee…

Türkiye'de "siyasi akım da" şuan iki bloğa odaklı!

Sol, sosyalist…

Demokrat…

Muhafazakâr, sağcılar…

Neyse!

***

Sosyal medya'daki son mesajlara bakıyorum…

Özellikle, Saadet Partisine dair…

Gelişen "siyasi trafik!"…

Doğrusu, Temel açısından "baş döndürücü…"

Yüzde 0,7’yle bu kadar "maharet" icra etmek…

Konuşulan…

Yazılan…

Gündem olabilen; yok…

Biliyorum, ekseriyetiniz diyecek ki; "proje bu!"

Neticeyi göreceğiz…

***

Ama seçim sonrasına dair; medya'daki analiz şu…

Deniliyor ki…

Saadet Partisi…

Recai Kutan döneminde; "hastalandı?"

Kamalak döneminde; "komaya" girdi…

Karamollaoğlu döneminde "bitkisel hayata" girdi…

Haziran sonunda; "beklenen" son!

***

FATİH ERBAKAN NE DİYOR…

Saadet Partisine sesleniyor…

Özellikle Erbakan Ödülleri'ne ilişkin organizasyona…

Davet edilenlerin, profiline…

28 Şubat'ın ana akımında yer alanların; "misafir" edilmesine…

Veryansın ederek…

Diyor ki…

"Yeter artık…

Hiç kimse babamı tabelasında kullanmasın…

Siz onun siyasetini anlayamazsınız…

O son görevini yapmış, gerekli kişiyi atamıştır…

O da şu an ülkenin başındadır!!!"

Bilmem…

Fazla söze gerek kaldı mı?

***

YILDIRIM NE DEMEK İSTEDİ?

İspanya dönüşü…

Başbakan Yıldırım soruları yanıtlıyor…

Gazeteci soruyor…

Özhaseki…

Çevre ve Şehircilik Bakanı…

Malum, Kayserili…

Abdullah Gül'e de yakın; bir isim!

Kızının düğününde;

Sayın Gül ve Erdoğan bir araya gelir mi?

Yıldırım'ın cevabı…

"Bu tabi her iki ismin bileceği bir şeydir…

Ben bu görüşmeye gerek olmadığı kanaatindeyim!"

Şimdi…

Bu beyanla Yıldırım ne demek istedi?

Ya da nasıl okunacak?

BİR… Gül "artık" AK Parti için, bizim için "bir anlam" içermiyor mu?

İKİ… Gül ve Erdoğan arasında "bir gerilim yok?" ki bizimle de sorun teşkili bulunmuyor mu?

Sizce?

Hayırlı Cumalar…

***

HÜDA PAR SEÇİME GİRİYOR…

YSK kararını verdi…

Hüda-Par 24 Haziran "seçimlerine" girebilecek…

Hak…

Hukuk…

Adalet…

Ve tabi ki demokrasi açısından önemli…

İyi parti giriyorsa…

Hüda-Par nasıl seçime giremez ki?

Kuruluş tarihi belli…

Neyse!

Hüda-Par için sevindirici bir gelişme…

Ama kritik soru şu…

24 Haziran'a dair; ortaya koyacağı strateji ne olacak?

İttifaklara "göz kırpacak mı?"

Yoksa "seçimle gücünü mü" gösterecek?

Karar ne olur bilmem…

Ama Ak Parti'nin, Güneydoğu cephesinde "Hüda-Par'a" ihtiyacı var…

Özellikle, "muhafazakâr-radikal" Kürt seçmenler adına…

Cumhur ittifak'ını…

Pek tabi ki, MHP'nin bölgedeki itici durumunu "minimize" edebilmek için; "bu ittifakı" geliştirmeli…

Zaman ve zemin müsait!

İyi düşünülmeli.