SES KAYDINDAKİ İDDİALAR!…
Diyarbakır’da “işe alımlarla” alakalı “rüşvet çarkı” döndüğüne ilişkin, sosyal medyada yer alan bir ses kaydı var!.. Bir kaç gündür, hayli ilgi ve alaka görüyor..
***
Gündem meşgul edici.. Ki kayıtlar önceki gün, gazete sütunlarına da yansıdı.. İçerik mahiyeti, “çok şeyi” deşifre ediyor.. Bazı isimlerden, kurumlardan, partilerden bahsediliyor..
***
Aslında ses kaydı, son dönemlerde sıkça telaffuz edilen ama yüksek sesle dillendirilmeyen; “rüşvet” mekanizmasının nasıl işlediğini bir ölçüde ifşa etmiyor değil…
***
Yazıyı kaleme aldığım saatlere kadar; “konuşan” olmadı.. Ne isimleri zikredilen şahsiyetlerden.. Ne parti organlarından.. Ne de, kurumlardan.. Mevcut hale; “fransız” takılır bir hal var.. İlginç, tuhaf ve garip..
***
Ama buradan etkili ve yetkili organlara sesleniyorum!… “Söz konusu ses kaydı” ciddi bir “suç teşkil” etmektedir… Ki bu kaydı iki yönlü irdelemek lazım!… Özellikle, yargı mekanizması, kolluk kuvveti!…
***
Birincisi şu!.. Eğer ses kaydındaki kişilerin “aralarında” geçen “Belediyeler dahil, kamu kurumlarına işçi alımıyla” alakalı birileri “rüşvet alıyorsa” ve bunu siyasi nüfuzunu kullanarak, çarkın işleyişinde kullanıyorsa..
Her kim olursa olsun, tez elden haklarında “ceza-i tahkikat” başlatılması gerekir.. Pek tabi ki, bulunduğu makam, mevki ve siyasi teşkilat yapısından da, “el çektirilmeleri lazım?!..”
***
İkincisi şu!.. Eğer ses kaydındaki kişilerin arasında geçen “işçi alımıyla” alakalı görüşme “çamur at” aklıyla, kurgulanmışsa.. Kişileri, kurumları, partileri “karalamaya” yönelik yıpratma, operasyonu çekilme kumpasıyla hazırlanmışsa..
Tez elden o ses kaydındaki kişiler bulunmalı, kaydı “sosyal medyaya” servis eden, ortaya çıkarılmalı!.. Derdest edilerek, haklarında “ceza-i tahkikat” açılmalı!..
***
Şimdilik, bu kadar diyorum!.. Aslında, çevresel etkisi noktasında uzun uzadıya, yazılması gereken çok ayrıntılar var.. Ama, onu gelişmelerin seyri noktasında hasb-i hal edeceğiz!.. Malum daha önce, Kocaköy’de benzer bazı iddialar, görüntüler, kayıtlar vücut bulmuştu!.. Ne hikmetse; görmezden gelindi.. Umarım, bu mevzu görmezden gelinmez!… Ki, artık geleceğini de sanmıyorum..
***
MECLİS’TEN NOTLAR!..
Aman da aman ne notlar var!.. Hele ki, meclis kürsüsüne çıkanla, oturanların atışmalarına , sataşma hallerine dair, tutanaklar var ya!… Vay ki vay dedirtiyor… Hayanın zerre-i miskali yok!…Ardınç bazılarını köşesine taşımış.. Baktığımda, akla ziyan bir atmosfermiş meğer ki Meclisin genel kurulunda solunuyormuş!.. Durum, imam cemaat meselesine beş çekiyor..
***
“Ağızlarından” dökülen sözcüklere baktığımda, sokaktaki “söylem ve eylem” jargonuna laf etmek, bence tarihsel bir haksızlıktır!… Ayıp ediyoruz.. Bakar mısınız, vekillerin ağzından dökülen “o güzelim nezih” kelimeler ve cümlelere!…
***
Önce Vekillerin kürsüye odaklı ya da kürsüden salona yönelik sataşmadaki “kelimelerin” nezih haline bakalım!…
***
”Terbiyesiz... Şerefsiz... Yağcı... Fitneci... Utanmaz... Yalancı... Eşkıya... Dangalak... Çüş... Ahlaksız... Haydut... Sahtekâr... Hayvan... Kalpazan... Onursuz... Densiz... Adi... Terörist... Namert... Çapsız... Dansöz..."
***
Şimdi de daha gelişmiş, günün modern kültürünü(!) öne çıkaran ve Meclis tutanaklarına altı çizili, boldlu olarak geçen, o nezih, saygın (!) hitap şekillerine bakalım…
***
”Yediririm o lafı sana... Gazdan uçuyor bu arkadaş galiba... Yakışmıyor gaz çıkaran grup başkanı..."
***
Gelirsek Meclisteki kelli felli, kravatlı, mavi takımlı bol akçeli maaş sahibi vekillerin bir de, birbirlerine yönelik “karakter” ölçüsünü öne çıkaran “saygınlık” arz edici hitap şekilerine bir bakalım!.. Gerçekten, nerde buluyorlar böylesi, saygın kelimeleri!…
***
"Sen fitneci misin be?…” ”Şark dansözü..." "O mikrofonu yedirirler sana..." "Tükürdüğünü yalatırım..." "İğrenç herif..." "Lan salak!" "Terbiyesiz herif." "Utanmaz adam..." "Sen ahlaksızsın, sen şerefsizsin." "Hangi hayvan verdi bu emri?" "Parazit herif!" "Get lan ahlaksız!"
***
"Konuşma lan, yeter artık!" "Hırsız, çalarak geldin." "Sahtecisin sen, sahteci..." "Tüh senin suratına!" "Küçük beyinli!" "Hırsız! Mazbata hırsızısın!"
***
Şimdi, saygıdeğer pek çok beyefendi milletvekillerimizin, ağzından çıkan saygın, nezih, insani sözlerine, Meclis Başkanından gelen uyarıya; “Sayın vekiller, Meclisin saygınlığına halel getiriyorsunuz?..” Verilen cevap, “bol alkış?”.. İşte o alkış tufanı pozitif yönde mi yoksa negatif yönde mi koptu!.. Ne yazık ki, onu bilemiyorum!…
***
Neyse, meclisten aktarabileceğimiz hal-i hazırdaki notlar bu minvalde!… Diyorum ki, seçilmişlere artık buradan “kalem sallarken” aman ha dikkat edelim… Yoksa, saygın ve nezih akan ağızlarındaki sözcüklere muhatap kalabiliriz…!
***
Bi tarihte kadim şehrimizin “bir vekiline” seslenmiş ve “azıcık saygılı ve nezih olun” demiştim.. Vay sen misin demişti.. O da mevcudiyet “karakterini” ortaya koyup racon kesmişti… Meclis’te karşılık bulmuştu, ama liderinden ve yargıdan “ağzına biber sürüldü..” Ne vekil olabildi, ne de tazminat ödemekten kurtulabildi…
***
Ama diyeceksiniz ki, sizinle olan hasb-i hali Meclis kürsüsünde değildi.. Doğru.. Onun içindir ki, Meclis kürsüsündeki saygın ve nezih kelimelerin, “Yargıda” karşılık bulan bir hüküm yok!… Olsaydı, hiçbirinin “bol akçeli maaşa” ihtiyacı olmazdı?.. Çünkü “o ağızlarından dökülen ballı sözcükler” çok para ederdi!…
***
YİNE Mİ ERKEN SEÇİM!…
Ah ki ah!.. Dillerden bir türlü düşmüyor.. Eee düşer mi?… Hem içten, hem dıştan, gelen “etkiler?”.. Hayat pahalılığı.. Fahiş fiyat.. Pek tabi ki, pandemi!…
***
Muhalefet için, bulunmaz bir nimet.. Dostlar da var zaten.. Onun içindir ki; “seçim de seçim” deniliyor?.. Hemen seçim, şimdi seçim?.. İşi ne kadar “acele ve çabuk” icra edersek, finiş o biçim olur!..
***
İyi de, aday var mı?.. Yolda bakarız.. Bizim için önemli olan “ittifakın bozulmaması?”.. Malum çok fena bir çatırdama var?!.. Yol “ihtilafa” meyil veriyor.. Ki, arıza-i durumları “gidermede” hükümete fırsat yakalarsa; “boşa kürek çekilmiş” oluruz!…
***
Evet muhalefetin mahallesindeki “gidişatın” okuması böyle!… Peki, siyasal iktidarın bulunduğu mahallenin, havası nasıl!?..
***
Hükümet!.. Ki, “Cumhur ittifakı” demek lazım.. İttifakta “sıkıntı” yok.? Maşallah, Bahçeli “paçalardan” tutmuş bırakmıyor.. 404 gibi.. Ancak, seçim konusunda, ağır bir seyri benimsiyor.. Seçim zamanında olsun!…
***
İster “isteyerek” ister “istemeyerek” bir cümlenin içerisinde, vaziyeti görsek de!.. Hükümet, sokağın, ekonominin, hayat pahalılığının, çarşı, pazar, mutfak alev misali.. Ahali de, gergin ve sinirli…
***
Hal bu iken, “haydi seçim” denilirse!.. Biliyor ki, fena bir şekilde, “kırmızı kart” görecek.. Nitekim, anketler bunu gösteriyor.. Tez elden, zaman kazanıp “sorunları çözmeye” odaklı refahı sağlayan süreci ikmale getirmek gayesinde!…
***
İki taraf için, “paçayı kurtarma” gayesi var.. Ama, ahali açısından durum “kasap, koyun” hikayesi gibi!.. Ne yazık ki, görünen odur ki “daha çok” seçim kelimesine dair, cümleler kurmaya devam edeceğiz..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Acizim ama çaresiz değilim, yalnızım ama asla sahipsiz değilim.
***
HAYIRLI CUMALAR…