SESSİZ KALINMASIN

Slogan şu;

"Tecavüz insanlık suçu…"

Canilikte!

Hiç kuşkusuz ki hepsi "insanlık suçu" ihtiva edici.

Ama gel gör ki ceza-i müeyyidesi ülkemizde yok!

Yani.

İşlenen enva-i insanlık "suçuna" karşı yaptırım yok.

Ne gezer; yoook!

***

İşte hal-i vaziyetimiz.

Ülkede,

Bölgemizde yaşanan ve yaşatılanlara bakın.

Sapıklar.

İnsan düşmanları.

Tecavüzcüler.

Ahlak yoksunları.

Bilumum, "insan" kılığından çıkmışlar karakter sahipleri.

Cirit atıyor.

***

Peki.

Bunlar yaptıklarıyla alakalı "hak" ettikleri cezaya çarptırılıyorlar mı?

Ya da, "mağdurun" uğradığı haksızlık telafi ediliyor mu?

Maddi demiyorum.

Manevi, noktada.

Hayır.

***

Hele ki, "toplum" vicdanının rahatlaması açısından.

Ne mümkün?

Maalesef zerre-i miskal bir yaptırım yok!

Caydırıcılık mı,

Islah mı, söz konusu bile değil.

***

Ne yazık ki;

Yaptıkları iğrençlikler yanlarına kar kalıyor.

Kalmadığı gibi…

Bilakis, daha bir cesaretleniyorlar.

Zafiyetler serisiyle.

Ahlaksızlıklarına,

İnsanlık dışı davranışlarına daha bir fütursuzca devam ediyorlar.

***

Hep derim; "hal-i âlem" ortada.

Ha bir de mağdurun akıbeti ne derseniz?

Ne acıdır ki daha bir mağdur?

Derler ya iki yönlü, "tecavüz" uğruyor.

Ne denilebilinir ki?

Çirkin bir zaman dilimi içerisindeyiz.

***

Biliyorum.

Mırıldanıyorsunuz;

Adaletin terazisi.

Kanunlar.

Yasalar öncelikli olarak "suçluyu" koruma kalkanıyla, donatılıysa!

Pek tabi ki "mağduru" koruyup-kollayan değilse.

Daha da ötesi.

Toplumsal "vicdanı" öncü kılmıyorsa.

Diyecekleriniz, "havanda su" dövmedir!

****

Eee…

Tecavüzcüsü de,

Canisi de,

Katili de,

Ahlaksızı da,

Hırsızı da, üçkâğıtçısı da,

Esrarcısı da,

Fuhuşçusu da

Tabi ki, rüşvetçisi de ortamdan cesaret alır.

***

Pişkin, pişkin cirit atar.

İğrençliklerine devam eder.

Yüzüne attığın tükürüğü de yağmur sanır...

Öyle ki, tereddüt etmeden çıkar der ki.

Yaptım, yaptım; "sanaaaaa neeeee?".

Rezile ne diyebilirsin ki?

***

Evet.

Diyeceklerimiz var.

Susmamalıyız.

Sessiz de, kalmayarak.

İşte Bingöl'deki 16 yaşındaki genç kızın uğradığı iğrençlik.

"Tecavüz üstüne tecavüzler" yaşamış.

***

Kirli.

Emellerine alet edenler kim?

Ne acı ve gariptir ki?

E.A'yı,

Koruması, kollaması gereken.

Onun namusunu,

Şerefini,

Hayatını, masumane gençliğini koruması lazım olan.

***

Yasalar.

Ve kanunlar çerçevesinde, "sorumlu" olanlar.

Yani.

8 Güvenlik görevlisidir, "tecavüz" eden!

Uzman çavuş.

Asker.

***

E.A'nın şikâyeti.

Ailenin, olayı ortaya çıkarması.

Avukatların dilekçesiyle Bingöl Savcılığı soruşturma açmış.

Olması gerektiği gibi.

8 kişi sorumlu tutulmuş.

Ki bunlardan 4’ü de ilk etapta tutuklanıyor.

Ama ne gariptir ki,

Bir iki gün sonra, "itiraz" üzerine salı veriliyorlar.

Yani serbestler.

***

İşte,

Bu tutuksuzluk hali.

"Toplumda" bardağı taşıran damla oldu.

Şuan.

İğrenç hadiseyle alakalı ciddi bir toplumsal tepki var.

"Sessiz kalınmıyor!" .

Duyarlılık hâkim.

***

Nitekim.

Sosyal medya da, "Bingöl'e sessiz kalmayın" kampanyası başlatıldı.

Aslında.

Bu davanın, "sonucu da" belli.

Malumunuz üzre;

2002'deki Mardin'de yaşanan N.Ç davası.

2012'de Siirt'teki toplu tecavüz.

Ya Diyarbakır'ın Eğil ve Dicle ilçesindeki, "karakol komutanı ve korucuların" karıştığı tecavüzler davası.

***

Zonguldak.

Rize.

İstanbul.

Ve tabi ki Manisa'daki "cinsel sapıklıklar" zinciri de ayrı vakalar!

Bakıyoruz ki;

Hak, hukuk ve adalet tecellisinde.

Ne yazık "adalet yerini buldu" diyemiyoruz?

Bu haliyle de hadiseler toplum vicdanı açısından hep "askıda" kalıyor.

***

Sonuç itibariyle!

Ciddi,

Ürkütücü,

Ve yarınlar açısından vahim diyebileceğimiz bir "ahlaki erozyon" yaşıyoruz.

Değerlerden uzaklaşıyoruz!

İnanç ve imanı "kapitale" terk etmişiz durumdayız!

Asıl acı bu…

***

Evet.

Birçok tecavüz,

Taciz,

Ve sapıklıklar yaşanıyor, yaşatılıyor.

Yine biliyoruz ki suç işleyenlerde, gerektiği gibi cezalandırılmıyor.

***

Elbet birey olarak.

Hatta cemaat olarak.

Toplum dâhil olmak üzere.

Biz.

Kimseye ceza veremeyiz.

Ne inandığımız değer,

Ne de mevcut yasalarımız buna "cevaz" vermez.

 

***

Ama.

Şu vardır; "toplumsal" duyarlılık.

Yani, birey ve toplumsal hareketlilikle; "böylesi iğrençliklere" karşı, sessiz kalmamız gerekir.

Kamuoyunu oluşturmak.

Etkili ve yetkili makamları, "uyarmak".

***

Anlayacağınız.

"El âlem ne der" gibi, zihin çıkmazına düşmeden.

Demokratik tepki geliştirerek.

"Ses" vermeliyiz.

Yani;

Diyeceğiz ki, "Bingöl'deki tecavüze sessiz kalmayalım…"?

 

***

Not.

Haberiniz olsun.

Uzay ve Söz tv'de.

Pazar Sohbeti programı var.

Konuğum;

Diyarbakır ili Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Muhammed Güzel Kurtoğlu.

Diyarbakır'ın "Sağlık yapısını" konuşacağız.

Sizleri de programa bekliyorum.

Pazar günü; saat 13.00'te.