SİYASET "SOPA" OLURSA!…

Maalesef… Sopa olmaktan öte.. "İki yüzlü" hançer olmuş…

“Zehirli..”

Yaşam biçimini "terk" etti.. Dünya görüşünü "geride" bıraktı..

Kültürüne "Fransız" kaldı..

Değerlerini "ruhsuzluğuna" evirdi…

İnancını, kutsal "karakterlerini" unuttu!…

Yani, "siyaset" toplumu, "toplumsuzlaştırdı..!'

Küskünlüğü.. Huzursuzluğu.. Kavgaları.. Çatışmaları.. Bölünmeleri..

Dil, ırk, renk üzerine "kutuplaştırıcı" bir girdaba soktu..

Yani "siyaset" politize oldu!…

***

Hele ki, son dönemdeki seçimler.. Sonuçlar.. Partilerin; tutumu!.. Liderlerin; "kripto" halleri!..

Topyekûn bir "politize olmuşluk" savaşı!…

Baksanıza!…

Evlerde.. Sokaklarda.. İşyerinde.. Okulda.. Üniversitede.. Kahvede..

Ki, hakkın, hukukun, adaletin "çatısı" altında bile!… "Vahim" bir politize olmuşlukla; debelenip duruyoruz…

"Parmak" sallayan bir siyasi tavır var!.

***

Ses tonundaki yükseklik.. Ağızdan çıkan; "kelimelerin" cümlelere dönüşme hali!..

Öfkenin.. Nezaketsizliğin.. Hakaretin.. İtibarsızlaştırmanın tabiri caizse bini bir para!…

Nezaketten.. Hoşgörüden… İnsani ve vicdani, ahlaki "üsluptan" uzak, aşağılık, lümpen bir dizaynla, buyurgan!…

Bencil.. Kibirli.. Tepeden bakan.. Eleştiriye "tahammülsüz!.."  Tehditkar..

***

Oysa ki; siyaset bir kültürdür.

Edeptir.. Adaptır.. Hayadır..

Dengedir.. Birleştiricidir.. Kucaklayandır..

Kim olursan ol, yine de gel diyen bir kucaktır!.. Değişimi de, yenilenmeyi de, dönüşmeyi de; bilendir!..

Ölçülüdür.. Barışçıldır… Sosyal, demokratik bir "harmandır" siyaset!….

"Şeref" pazarlama tezgahı değil…

***

Ama ne var ki!.. Yukarıda, dile getirdiğim "tahribat" ve olması gerekenler nokta-i nazarında!…

Yaşanan ve yaşatılan; "tahribatın" erozyonu; sokağı travmatik hale getirdi..

Çünkü "siyasetin politize" olmuşluğu!…

Acı bir tabloyla; "günlük yaşamı" tar-u mar etmiştir!.. Derler ya; "balık baştan kokar" misali!…

Baştaki siyasilerin; "ruh hali" topluma sirayet ettiği için….

"Sokak"  bugün, artık "ağzından çıkanı kulağı duymaz" hale geldi?

"Serinkanlılık yok.." Sağduyu yok.. Sınır tanımazlık bir dille; "bendensin, hasımsın..!"

Ne ortası.. Ne sağı.. Ne solu yok… Ya taraf, ya da bertaraf!..

Zeka.. Akıl.. mantık "işlemiyor?"..  Anlık, duyguuuuu!

***

İşte bugünkü hal-i durumumuz bu!…

Siyaset "sopa" olmuş, ahali de, "politize olmuş!!!

Gel de çık işin içinden!….

Dışlamayan.. Ötekileştirmeyen…

Her eğilime kucak açan; "o ehil ve liyakat" sahibi siyaseti ne zaman icra edeceğiz!!!?

Umut var mı?...

Sizce...

***

MEB’DE HERŞEY; “İNKAR”…

Vay ki vay.. Herkes; "işin inkarına" bu kez kaçıyor!..

Tuhaf... Bi konuştuk, bi yazdık.. “Topyekûn, fransızlaştılar..

Bakan inkarda..

Milletvekili inkarda…

Müdür inkarda..

Değişenler..

Yenilenenler..

Tenzil-i rütbeliler hepsi..

Onlar da bila istisna; "vakıayı" faili meçhulleştirdikleri gibi; “göreve” gelmelerindeki siyasi nüfuzu da, terki diyar etiler..

Yani, inkar da inkar!…

Galiba; siyaset ve bürokrasinin içine "cin" girdi!?..

Ne diyelim, biz de olup biteni "inkar mı" edelim!…

Neyse; araya Bayram girdi!… Vaziyet, virgüle ihtiyaç duyuyor..

***

YERİM LAİKLİĞİNİZİ!….

Aman da aman!… Bizim "laikçilere" bakar mısınız!…

"Tuz ruhlular.."

Kemal Bey..

Mellelerle.. Hocalarla.. İmamlarla görüşünce bir alkış tufanı kesiliyor!…

O ne güzel..

Demokrasi var..

Özgürlük var..

Eşitlik var.. Var da var; bir de eller çatlarcasına alkışlanıyor...

Cumhuriyetçisi de..

Sözcüsü de…

İri puntolu, boldlu, bol resimli, manşet servis ediyorlar!…

Gariptir ki..

Aynı meşrebin; kerameti kendindekiler..

İş, Binali Yıldırım'a gelince…

İş Erdoğan'a gelince..

Yani, muhafazakar bir kesimin; "buluşmasına" gelince!…

Kuyruğuna basılmış kedi misali..

Tek ağızdan…

Merhum Adile Naşit'in "gitti gitti" repliğine takılıyorlar....

"Gitti gitti, laiklik elden gitti" diyorlar..

Klişeleşen bir nara!..

Anlayacağınız!…

Bu tabloya; "yerim sizin laiklik fikriyatınızı" diyesim geliyor..
Ama, oruçluyum!!..

Neyse, iftar sonrası bakarız...

Yani!…

***

İŞTE RİYAKARLIK BU!…

Bakıyorum!.. Alayına.. Sol, seküler, ateist, ataist.. Sosyalist.. Kim derseniz!..

Sağcısı, solcusu da takılmış..

Hepsi!..

Muhafazakarı bile ön safta yürür hale geldi…

Hele ki, iktidar mahallesinin, çocukları…

Ağızbirliği yaparcasına "vur abalıya" misali vuruyor!…

Şu; "Minik etek", kulvarında tepinen tepinene!..

Dizilen methiyeler..

Avukat Tuğçe Çetin şöyledir, böyledir diye yapılan yorumlar!!…

Cesur kadın..

Ödünsüz hukukçu..

Bravo..

Arkandayız..

Nasıl da, hakimin haddini bildirdi…

Kılık-kıyafet zaptiyesine artık prim yok!…

"O hakim bozuntusunun terbiyesizce saldırısına" haddini bildirdi..

Ve daha bir dizi ifade..

Ödün yok..

Taviz yok..

Tolerans tanınmayacak; deyip duruluyor!….

HSYK..

Adalet Bakanlığı..

Barolar birliği..

Sergiledikleri tavırla "alkış" alan kesimin iştahını kabartıyor!…

Olmaz mı?

***

Etek değil, etik olunmalı!.? Ama kime dersiniz...

Dün de ifade ettim!…

Peki!…

Bu minvaldeki sergilenen tutumunuz; iyi hoş, güzel!…

Ya; Kızlarımızın…

Ya; Kadınlarımızın..

Ya; Bacılarımızın..

Başörtülerinden dolayı..

Taktıkları türbandan dolayı!..

Üniversitelerin kapısı önünde gördükleri eziyet!..

Kamu kuruluşlarında..

Valiliklerde..

Ordu evlerinin önünde..

Polis merkezlerinde..

Ya Adliyede.. Mahkemelerde.. Duruşma salonlarında hakimlerden gördükleri "azar" haller!…

Kıyafet zaptiyesi kesilenlerin verdiği hükümler!…

Yasak diyen..

Hayat karartan... Geleceklerine, pranga atanlar..

Ya saçını, başını açacaksın.. Ya da; "giremezsin!" diyenler..

"Laikliğe aykırı" tiyatrosu!…

***

Ama kimse!… O sıraladığım  zevat ve kurumlar dahil!!..

Bir teki dahi..

Başbakan bile..

Cumhurbaşkanı bile..

Eşi başörtülü olması münasebetiyle; "aynı muameleye" tabi olurken; "bu kadar yaygara kopardı mı?"

Ses çıkaran..

Tepki koyan…

Rezilliktir..

Aşağılıktır..

İğrençliktir..

İnsan haklarına aykırıdır..

Adaletsizliktir..

Yapanlar bozguncudur… Edepsizdirler…

Şeref ve haysiyet yoksunudurlar..

Laiklik bu değil...

Adap, edep ve haya kalmadı, dediler mi?

Demedi!..

Hele ki;"karşı duran" kızlara ve kadınlara!…

Direnen..

Tekme, tokat, gözaltı, yerden süründürmelere rağmen; "Başörtümü açmam" diyenlere bel çıkıldı mı?..

Yine kimse..

Cesur kız..

Helal olsun, kadına..

Ödün vermiyor..

İnancına..

Değerlerine.

Geçmişine, örfüne, adetine sahip çıkıyor, gibi "methiyeler" dizdi mi?

Demedi?

Dizene ne denildi; "İran'a git" dediler…

***

Dün ve bugün!…

Çifte standartlık demiyorum.. Çifte riyakarlık diyorum!..

Çünkü vakıa, “riyakarlık” her türlü arıza-i içinde barındırıyor..

Vaziyet tepeden tırnağa; "riyakarlığın" dibini, gösteriyor..!!

Zihin; temiz değil!…

Çok kirli..

Arınmamız için; "eşitlikçi" olmalıyız "riyakârca" değil!…

***

ADALETİN BU MU DÜNYA?

Hey sizler!.. Bir de; burda yakın… Hadi…

Gaye Akıl bir bayan işçi..

Enver.. O da bir işçi..

İşyeri sahibi, sorgusuz, sualsiz "tekme-tokat" vuruyor..

Gerekçesi; "ben gelirken niye ayağa kalkmıyorsunuz?"..

Ha bir de; "işçilerin" işvereni de değil..

Sadece, "işyerinin" mülk sahibi!..

Vakıa, "sosyal" medyaya yansıdı…

Bakınız, yansımadan önce neler yaşanmış?

Şikayet edilmiş..

Karakola gidilmiş..

İfadeler alınmış.. Savcılığa gidilmiş.. Ne hikmetse; "ilgilenen yok?!"

Görüntüler sosyal medyada "paylaşılmış..!"

Sonra..

Etkili ve yetkili makamlar harekete geçmiş..

Adalet..

Polis..

Mekan sahibi gözaltında..

Sonuç; "şartlı serbest..!"

***

Peki, " minik etek" vakıası!..

O da, sosyal medyada konu oldu.. Ki ondan sonra; "kızıl-kıyamet" koptu!…

Hakim açığa alındı..

Avukat el üstünde, yılın şahsiyeti oldu..

Yani; sosyal medyadan gelen "adalet" hükmü!..

Ya; "şu çocuk" pornografik yazarlar..

Eee; onlar da öyle.. Kitaplar yıllar önce yazılmış-çizilmiş!..

Ama yeni okundu..

Ama yeni sosyal medyada mevzuu edildi.. Ki daha önce şikayet konusu bile edilmiş..

Lakin, "kaale alan" olmamış..

Şimdi; adalet mekanizması işliyor.. Netice; onlar da şartlı serbest!..

***

Hasılı kelam!..

Galiba yargıda işleyiş artık "sosyal medya" odaklı ve tepki orantılı olacak?!..

Hani bir söz var.. Adaletin bu mu dünya!?..

***

AMELİYATLAR YAPILMIYOR…

Biliyorum.. Başlığı okur okumaz, demişsinizdir..

Yine mi; sağlık bu adam sağlıktan bahsedecek!?..

Ne yazık ki..

Haber, önceki gün Ergani'den geldi.. Ki, Ergani Haberde manşet yapmış..

Diyor ki..

Bir haftadır, hastanede klimalar çalışmıyor..

Sıcaklar yüksek..

Aciliyet dışında ameliyatlar yapılmıyor..

Yoğun bakım servisine hasta alınmıyor…

Gerekçe; "idarenin" zafiyet ve keyfiyeti!..

Neyse; siz vakıf olun istedim..

Etkili ve yetkili birimler vakıf olsa da; önem arz edici değil!