SİYASETİN SANATI MI?

Öyle ya!…
Kala kala, 48 saat kaldı.
İki gün..
Evet, iki gün sonra "sandık" başındayız.
7 Haziran.
Gerilimi; yüksek.
Beklenti de..
Ve yarışın "aktör" partileri..
Pek tabi ki, Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere..
Ortak kanaat şu; bu seçim "hayat mamat" meselesi..
Yani "kader" seçimi..
***
Seçmen'e davet var.
Lüftfen..
Bir oy bir oydur.
Bunun kıymeti harbiyesiyle; "sandığa" gidin.
Oy'unuzu, kullanın.
Oy boşa gitmesin…
Doğrusu..
Çağrılar..
Partilerin "ortak" ifadesiyle; "seçimlere" katılım yüksek olacak gibi.
Muhtemeldir ki.
Türkiye tarihinde "katılımı en yüksek" seçim olacak bu seçim..
***
Katılım yüksek olursa değişen ne olabilir?
Hiç kuşkusuz ki..
Sağlıklı bir demokrasinin "işlevi" sağlanmış olur.
Temsiliyet..
Milli irade, tartışmasız "sandığa" yansımış olur.
Buarada yarışan partiler de seçmen nezdindeki; "tevecühleri" netleşir.
***
Kısacası..
"Meşruiyet tartışması" ortadan kalkmış olur.
Kimse de; "oyum çalındı" diyemez.
Ama şu "antı demokratik" yüzde 10 barajı, hep limon olur.
Ta ki; Demokrasinin asil tutumuyla "baraj" kalkarsa.
Kusursuz..
Tartışmasız bir; "seçim" serüvenine dahil oluruz.
***
İşte; kusursuz, tartışmasız, şaibesiz.
Hilenin; hurdanın yaşandığı; "sandık" oyunu gidilmediği…
Ne trafoya kedi..
Ne çuvala, fare..
Ne de, YSK'nın sayımına "cin" girdiği tartışması yaşanmaz.
O'nun için..
Ne olursa olsun; "sandığa" gidilmelidir..
Kime oy verecekseniz verin.
Ama mutlaka ve mutlaka; sandığa gidin; "oyunuzu" kullanın.
Hem vicdanen,
Hem de, demokrasinin bir ferdi olarak; "ben vatandaşlık" noktasında üzerime düşen sorumluluğumu yerine getirdim, diyebilesiniz.
***
..Ve seçimin en can alıcı soruları.
Pek tabi ki..
Birinci soru şu; HDP barajı aşacak mı, aşmayacak mı?
Aşsa ne olur..
Aşmazsa ne olur?
Soruya dayalı bir çok; "senaryolar" üretiliyor..
Pozitif..
Ve netaif bazda; sonuçların doğurabileceğine dair..
***
İkinci önemli soru şu!..
8 Haziran sonrası;
Türkiye nasıl bir serüvenin içerisine girecek.
Burda da; çok "şıklı" durum söz konusu..
Şöyle ki..
AK Parti "tek başına" iktidar olursa.
330.. Ya da, üzerinde "sandalye" sahibi olursa..
Ki bu tanım; AK Parti'ye ait.
***
Eğer; AK Parti istenilen sandalye sayısıyla iktidar olursa..
Türkiye..
Yeni Türkiye yolundaki tüm "kazanımlarını" kurumsallaştırmış olacak.
Yapısal reformlarla..
Türkiye "lider" ülke olma vasfında; önemli merhaleleri katedecek.
Daha demokratik,
Daha çağdaş,
Daha özgürlükçü,
Daha, sosyal,
Daha eşitlikçi; "bireyi öne" çıkaran, bir yönetim şekline bürünecek.
***
Ama!..
İstenilen sandalye sayısına ulaşılmazsa..
Hatta, mevcudiyetin altına düşülürse.
Hele ki, tek başına hükümet olmada "bir iki sayı" fazlası olursa..
Koalisyonlu; hükümet riski ikmale gelirse!..
Türkiye..
Mevcut dört yıl içerisinde; "tüm kazanımları" elden alınır.
Krizlerle..
Kaotik mevzuularla; "boğuşup" durur ki; yılların kaybı yaşanır..
Siyaset; "normalleşme" seyrinden sapar..
Çözüm süreci..
Kürt meselesinin; "barışla" noktalanması, hayal olur..
O'nun için!..
Geçmişte enkazı vaki olan; kaolisyonlu dönemler yeniden inşa edilmesin.
***
Evet!..
AK Parti'nin 7 Haziran'a dair "olabilirlik" senaryosu bu yönde.
Peki..
CHP.. MHP.. HDP..
Yani; muhalefet kanadında bulunan, yarışın aktör siyasi liderleri ne diyor?
Onlar şu tezi savunuyorlar.
Eğer ki..
AK Parti "salt çoğunlukla" iktidara gelirse..
330 ve üzerine sahip olursa..
Başkanlık sistemi dahil..
Yeni Anayasa bile; AK Parti'nin "modeliyle" inşa edileceği için; "diktatöryal" bir yönetim, şekli oluşur..
***
Kısacası; AK Partili olmayana bu ülkede abı-hayat hakkı tanınmaz deniliyor!
Adalet..
Refah…
İstikrar.. 
İtibar AK Parti'nin "hegemonyası" altında olur..
Paralelci "paronayaklığıyla" herkes "birinci derecede" şüpheli hale gelir.
Tekçi zihniyet..
Velhasıl; "tarafların" seçmene yönelik "umut ve korku" söylemi bu şekilde..
***
Şu haliyle!..
Sandık nasıl bir tepki; "verir" derseniz.
Doğrusu; cevap sıkıntılı..
Ama; öyle umit ediyorum ki..
Sandığa gidecek olan her seçmen; kendi ölçeğinde "sahiciliğe" önem vererek, tercihini gösterecek.
Ki o da; "huzur, istikrar ve pek tabi ki" kazanımları korumayı isteyecek.
***
Lakin kimse de; korkuya kapılmasın.
Özellikle..
Seçim mitglerindeki; "liderlerin" bir birlerine yönelik söylemleri.
İndiririz.
Kodase tıkarız.
Hesabını sorarız..
Sana "o koltuğu yar etmeyiz"..
Rüyanda o "makamı" görürsün gibi ifadeler..
Şeref..
Namus..
Erkek..
Ve daha bir çok; bel üstü bel altı" siyasi, aksiyonlar..
***
Bunlar..
Evet bunlar siyasetin ve seçimin "sanatsal" argümanları..
Konuşulur..
Ama seçim sonrası unutulur, tıpkı geçmişte olduğu gibi..
Ki, siyaset "menfaat" kurgulu..
Bugün; "zıt kutuplar" ittifak edebilecek noktaya gelmişse..
Hele ki; kanlı bıçaklı iken.
Demek ki; söylem ile icraat çok ama çok farklı.
Er kişinin işi değil..
***
Siyaset için bu nedenle; "siyasat sanatsal faliyet" sahibidir.
Eee..
Biz seçmenler de.. 
Ahali olarak; 7 Haziran günü "sanatsal bir siyaset" icra etmeliyiz.
Ki; Sağır sultan bile sanatsal duruşu duysun..
Seçmen; "nasıl milli iradesini" sanatsal olarak ortaya koymuştur..
Haydi hayırlısı..
Son gün, son viraj..
Cumanız mübarek olsun…