SİYASİ PARSELASYON
Siyaset.
Ve siyasetçiler.
Yani politikacılar.
Malum…
Faaliyet ikmalleriyle alakalı klişeleşmiş bir ifade var.
Ekseriyeti için değil.
Politize olmuşlar için.
Gelen bir tanım.
Derler ki; "ikiyüzlü siyaset ve siyasetçiler".
***
Tanım!
Size göre öyle mi?
Mevcudiyet.
Yani hal-i vaziyet, ne yazık ki böyle söyletiyor…
Ancak, kavramsal ölçekte, bir arıza-i durum var.
O da şudur "siyaset" değil, siyasetçiler "ikiyüzlü".
Aynen de öyle!
***
Çünkü.
Siyaset kendi meşrebinde, "her yüze" ev sahibi.
Dergâh misali…
Enva-i farklılıkları bağrında tutar.
"Kim olursan ol."
Bunların icrası için de, kişileri seyr-ü sefere çıkarır.
Siyasetin icrası için…
***
Malumunuz üzre…
Siyaseti icra eden de bireydir.
Şahsi kimliğiyle birey tek yüzü vardır.
Ne var ki.
O yüze kazandırılan karakterdir onu sorgulatan.
İşte o karakterdir;
Siyasetçinin dışarıdaki algısının ne olduğunu söyleten.
***
Şayet;
Siyaseti icra eden siyasetçi, "kıvırtansa".
Bir dediği, diğerini tutmuyorsa.
Hele ki;
Sabah başka, Öğlen başka.
Gece yarısı da bir başka fikri beyana sahip ise.
Doğruluğun,
Dik duruşun "sanatından" fersah fersah uzakta bulunuyorsa.
***
Üstadın ifadesiyle;
Tükürüğü "yağmur" sayıyorsa.
"Şükür" deyip, avuçlayıp temizliyorsa.
Pek tabi ki;
Rüşvetin en alasını,
Adam kayırmanın,
Hırsızlığın,
Üçkâğıt ve ihale peşkeşçiliği siyasi mubah görüyorsa…
***
Seçmeni değil,
Rantını ve kasasını düşünen biriyse!
Günü birlik düşünce kurgusuna sahipse!
Dahası.
Bukalemun gibi, "siyaset" marifeti varsa.
Fikri ayrı, zikri ayrı misali.
Velhasıl;
Enva-i dalavereliğin ustası kesilmişse.
***
Diyecek bir şek yok.
Becerisine şapka çıkarılır.
Hiç kuşkusuz ki...
Bu karaktere denilecek tek söz vardır.
"O da" yüzsüz siyasetçi!
***
Sahi.
Siz bu siyasetin icraatlarına ne dersiniz?
Düşünmeden pat diye diyeceğiniz ilk söz elbette ki "bedbaht zihniyet…"
Aynen de öyle!
***
Tabi.
Böylesi zevatlarda;
Bir de vahim derecede "kimlik" erozyonu da vaka!
Şöyle ki.
Şayet, duyan "siyasetçi" ise…
Zevat.
Öz kimliğinin dışına çıkmıştır demektir.
Ki, icraatlarıyla çıktığını da cesaretle beyan eder.
Saklısı yok, ben buyum diye avaz avaz bağırır.
***
İşte bunlar için söylenecek söz.
Mevzuuya cuk diye oturuyor.
Siyasetin "duayen" iki yüzlüleri.
Korkuları yok.
Tabiri caizse; "kaşarlanmışlardır."
Şerbetliler.
Dokunan olmaz.
Parselasyonu, geniştir, koruyan, kollayanı da çoktur.
***
Ne hazindir ki;
Bugün "siyasetin" bedbahtlığı da.
Zayıf kalışı da.
Sürekli, "erozyonu" ve toplumsal bölünmüşlüğü körüklüyorsa.
Bilinsin ki.
Özellikle kanayan mevzuları çözümsüz kılan-kıldıran ana sebeb bunların varlığıdır.
Müsebbipler.
***
Ulusalcı.
Vesayetçi.
Ergenekon vari bir "zihnin" despotluğuyla hükümranlık sürdürürler!
Siyaseti.
Ve siyasi kulvarları, "kendi" tekellerinde tutarlar.
Ki her daim bilinsin ki onlara "ihtiyaç ve muhtaç" olunduğu.
Hissedilsin diye!
***
Bir de bunların "yeni yetmeleri" var.
Bu geleneğin dergâhından gelirler.
Tabi ki az önceki,
Zevat yapıdan icazet alarak, sahne alırlar.
Genç siyasetçiler!
***
İşte bunlar da;
Ne yazık ki "kimlik tahribatında".
Bunlar için Fransız düşünür Auster'in bir ifadesi var.
"Siyasetçinin ikinci yüzü.
Siyasi kulvarda hatırlanmayacak kadar, tiksindiricidir".
***
Şehr-i Amed...
Diyarbakır.
Dün olduğu gibi,
Bugün de, "bu ikiyüzlü" yapının na acıdır ki tahribatını yaşıyor.
Hem de sahipsizlik dergâhı içerisinde.
İliklerine kadar.
***
Hele, hele…
Son dönemde ayyuka çıkan kirli ilişkiler yumağı var ki.
Doğrusu akıl sır erdirmek zor.
Parmak ısırtıyor.
Bu kadarı da olmaz, dedirterek.
***
Partiler.
Ve makamlar.
Sivil Toplum örgütleri de son dönemdeki halleriyle dâhil.
Ciddi ve ürkütücü siyasi iki yüzlülükle paylaşılıyor.
Hem de "ailesel".
Parselasyon yani.
***
Ailenin mi,
Aşiretin mi her ne ise!
Bir ferdi "AK Parti" gömleği giyiyor.
Diğer ferdi "BDP" gömleği.
Bir başkası da;
Gizli ittifakın gücüyle, kariyer sahibi oluveriyor.
Üçlü mekanizma; "getirim" işleyişinde!
***
Ve bir bakıyorsunuz ki;
Aynı zaman da, "ticari" ortak kesilmişler…
İşte.
Asıl "siyasetteki" diktatörlük bu olsa gerek diyorum.
Dürtüklediğinizde;
Duayen ikiyüzlüler binlerce kilometre ötede, "biz buyuz" diyebiliyorlar.
Ama yeni "yetmeler" kimlik erozyonuyla, inkârda ısrarcı oluyorlar.
"Ak kaşık" misali kesiliyorlar!
***
Bir de;
Geçmişteki "kirli ilişki"
Ve organizasyonlarına, "giydirdikleri" masumiyet giysisi.
Öyle değil de, böyleydi.
Velhasıl.
Mevzudaki meramım ne derseniz?
Zamanı gelince;
Teferruatını burada sizlerle paylaşacağım.
Eldeki belge ve bulgularla.
***
Şimdilik!
Hal-i vaziyetin ön bilgisini sundum.
Sonrası gelecek.
Ha birde derim anlayana…
Tabi ki o zevat için bu sözüm.
Anladıysalar ‘seher yeli…"
Yok, anlamadıysalar ‘ses duvarı’!
Çarpma an meselesi!
Hayırlı Cumalar.