SON KARARI MECLİS VERECEK!

Özü itibariyle Demokratik Toplum Partisi 'isim ve siyasi parti' ifadesi noktasında dün itibariyle resmen tarihe geçti.
'Tasfiye' kararı 'resmi' gazetede yayımlandı; Mecliste de okundu, partiye de iletildi. Yani; 'karar' kesinlik kazandı.
Artık Türkiye'nin 'kapatılan' partiler mezarlığında DTP'nin de kendisine ait kabri var. Aktif siyasi alanda; artık yok!.
Doğal olarak da bu çatı altındakiler ve 'siyasi faaliyetler' de zorunlu olarak yeni bir kulvarda varlık gösterecek.
Tabi şuan için nerde gösterileceği meçhul.
DTP'nin yediği olarak ifade edilen BDP'de mi olacak? Yoksa Ufuk Uras'ın ÖDP'sinde mi olacak?
Henüz belli değil.

***

Ancak kesin olan bir şey vardır ki; 'Sine-i Millete dönüyoruz' kararı dün itibariyle kesinleşti.
DTP'liler tarafından 'kesin' tavır olarak ortaya konuldu. Bu saatten sonra geri dönüşü yok!..
Malum!..
Dün 'Sine-i Millette Karar Amed'in' demiştim. Yazıma da bu minvalde 'iri puntoyla' başlık kullanmıştım.
Tabi bir de başlığın berisine bazı öneriler sığdırmıştım! 'Bu tavrın' tercihinde iyi düşünülmesi gerektiğine ilişkin.
Hamlenin özellikle zamanlama ve sürec açısından 'uygun' olmadığı..
Doğru tercihte 'top-yekün' fikirle karar kılınmalı diye!

***

Lakin bunu söylerken; Diyarbakır'ın ve özellikle bölgenin kanaaat önderlerinin hemfikir olduğu tercihin;
'Parlamento' çatısı altında 'mücadeleye' devam denilmeli.
Yeni bir siyasi oluşum ve geçmişin dersi ibreti bir yol haritasıyla olması gerektiği gibi; hareket etmeli!..
Ne yazık ki bu yönde hamle ve tavır geliştirilmedi.
Dün Diyarbakır'a yaptıkları gezi ve sonrasındaki 'istişare' toplantısının ardından 'o beklenilmeyen' karar açıklandı.
'Bizler için Parlamento fiilen bitmiştir'!.. Siyasi tercihimiz 'Sine-i Millet'!..

***

Ne diyebiliriz ki; hayırlı olsun demekten başka! Tercih ve üstlendikleri misyonun sorumluları kendileri!.
Lakin 'kesin' karar bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi 'Sine-i Millete' çabucak yol verilmiyor.
Bunun 'onayı ve kabullenilmesi' gerekir. Bu karara da kesinlik kazandıran Meclistir. Ve parlamentonun 'vereceği' onaydır.
Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk'un dışındaki 19 Milletvekilinin 'Milletvekilliğinin' düşmesi, 'istifa' dilekçesi vermekle.
Ve 'sine-i millete gidiyoruz' demekle olmuyor..
Mutlaka Meclis'in 'salt' çoğunlukta 'düşürülmeleri' için 'evet' demesi gerek!..

***

Meclis 'resti' görür mü; işte biraz o meçhul?! Çünkü böylesi bir karar zorunlu bir istikameti getirecek.. Ki o istikamette ara seçim?
Eğer Bağımsız kalan 19 DTP'li Milletvekilinin 'milletvekilliği' düşürülürse, o zaman Meclis te bir nevi 'ipini' çekerek 'değişime' gidecek.
Şuan için de böylesi bir 'değişim' yani ara seçime yönelik tercihte karar kılma noktası pek de gözükmüyor. Olmaz da demiyorum.
Ancak özellikle AK Parti 'evet'ten yana tavır koyucu bir görüş ortaya koymuyor? Nitekim; dün bu yönde ciddi sinyaller verildi.
AK Parti Kurmayı Çelik; 'Ara seçim yok, seçimler zamanında yapılacak?'..

***

Başbakan Erdoğan'a da soruldu!.. Hem de; Ahmet Türk'ün Diyarbakır'da 'Sine-i Millete Dönüyoruz' kararını açıkladıktan hemen sonra.
Bu konudaki tavrınız ne olacak diye? Başbakan; 'DTP'nin kararı kesinleşti, ama bizim kararımız kesinleşmedi?'
CHP ve MHP her ne kadar DTP'lilere ve Ak Parti'ye 'diş biliyorlarsa da', ara seçimi göğüsleme noktasında cesaretli görünmüyorlar?
Bu da; şunu gösteriyor! DTP'nin 'Sine-i Millete dönüyoruz' kararı cephesinde kesinleşmişse de Meclis'in cephesinde; netlik yok.
Bekleyip göreceğiz!.
Türkiye burası; 'her an herşey' değişebilir..
Havası tez değişen bir ülke olduğumuzu unutmamamız gerekir!..

***

DAVANIN HUKUKİ ÇIKMAZI?

Dün bir kaç okurum aradı; DTP'nin 'kapatılması' hadisesiyle alakalı 'siyasi' bakışınız tamam!.
Ancak 'hukuki' anlamda; 'varlık' gösteren tezat duruma pek 'değinmişliğinizi' görmedik, neden?
Aslında; son üç yazımda 'değindim'!.. Leyla Zana, Sedat Yurtdaş ve Şırnak'lı Abdullah İsnaç'la alakalı.
Tabi 'detay' geliştirmedim. Sanırım 'ayrıntı' vermediğim içindir ki; 'bu eksendeki' görüşüme tabi olunmadı.
Evet!.. Mahkemenin kararında ciddi 'manidarlık' teşkil eden garip ve acabaları yüksek durumlar hasıl!..

***

Mesela Leyla Zana!. 2007 yılındaki Parti kongresine Parti Meclis Üyeliğine seçildi. Lakin 'siyasi yasaklı' idi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 'siyasi yasağı' bulunduğu gerekçesiyle; Parti Meclis Üyeliğinden düşürdü.
Yani Zana bir hafta Parti Meclis Üyesi kalmadan; DTP'den ayrıldı. O bir hafta da kayıtlı idi..
Yani Üyesi bile olmadığı partiden bugün 'siyasi yasak' alıyor.
DTP'ye kapatma kararı veren Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a göre;
Cumhuriyet Savcılığından gelen listede adı var.
Ve bu kararda; 'Vicdanım rahat' diyor!..

***

Gelelim Şırnaklı Abdullah İsnaç'a!.. Belediye'de işçi. Daha doğrusu başı-boş hayvanları şehir içerisinde toplayan çoban!
Bazen de 'kaldırım taşlarını' döşüyor. O da 35 'siyasi' yasaklı ismin arasında yer alıyor. Tabi haberi bile yok; yasağın nerden geldiğine!.
Şırnak İl Yöneticisi mi, parti üyesi mi onu da bilmediği gibi belli de değil.. Hakkında bir de Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde açılmış bir dava var.
'Terör Örgütü Propagandası' yapmaktan!. Önceki gün gazeteciler sormuşlar; ne diyorsun diye? Verdiği cevap;
'Bilmem?'!..

***

Sedat Yurtdaş!.. O da 'siyasi yasaklı' mağdurlardan. Dün kendisi hakkında verilen hükme itiraz anlamında; 'kaleme aldığı' bir mektup!..
Onu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a gönderdi.
''Beş yıllık siyaset yasağı getirdiğiniz mağdurlardan biri, bir hukukçu ve bir yurttaş olarak size bu mektubu, en kısa zamanda ve tatmin edici yanıtını almak amacıyla yazıyorum'' diye başladığı mektubunda; düzeltme istiyor.
''Sahip olduğu evrensel ve anayasal hakkın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yanlış yazımı sonucunda, Anayasa Mahkemesi'nce açıkça ihlal edildiğini''

***

Yurtdaş bunları öne sürerken, diyor ki; ''Hakkımda kurulmamış bir ceza hükmüne dayanarak, bir başka ceza hükmü oluşturduğunuz gerçeğini göz önüne alarak, henüz gerekçeli karar yazılmadığından, mektubumun yapılan hukuksuzluğu gidermek bakımından, bir tür 'tashihi karar talebi' olarak değerlendirilerek, bu hukuk dışılıktan dönülmesi için işleme konulmasını talep ediyorum''
Evet!.. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar ve karara karşı DTP'lilerin koyduğu tavır ile hükümlerdeki 'manidarlık', bir hayli tartışmalı.
Sonuç itibariyle; dava da, vakanın kendisi de, kamuoyunda yarattığı intiba da 'çok tartışmalı'. Ama neylersin!..
Demokrasiyi 'sindire sindire' kabul ettirecek miyiz, yoksa sindire sindire demokrasiyi devre dışı bırakacak mıyız?
Asıl kafa yormamız gereken, bu 'soruya' doğru yanıt vermemiz.