SONA DOĞRU GELİNDİ!

Seçimin son günlerine gelindi.
Pazar günü için geri sayım son sürat.
Bir mani çıkmaz ise, "seçimin mahsülü" biçilecek.
Ve herkes kendisine gelen kısmete sahip olacak.
Kimi gelecek "mahsülün" zenginliğiyle "iktidar" olacak.
Kimi de; mahsüldeki verimsizliğini sorgulayıp, bir "başka baharı" bekleyecek.
Bu anlamda; Partiler de, adaylar da "son kozlarını" oynuyorlar.
İktidara geldikleri taktirde; neler yapacaklarını bir bir vaat ediyorlar.
Yani bol bir "çak"lar söz konusu. Mahsülün daha bir zengin biçilmesi için.
Ve tabi ki; tüm partiler de, adaylar da "kendinden" emin.
Tarlaya attıkları tohumlarıyla alınacak mahsülün "bereketli" olacağını.
Ve gelen bol mahsülle "iktidarı" ele geçireceklerine inanıyor.
Herkesin kendisine özgü bir "güveni" var. Bunun için de haklılar.
Çünkü kimse; tohumu tarlaya "mahsül" gelmesin diye atmıyor.
Biri on yapabilmek için; "mahsüle" bakıyor.
Gübresi de, bakımı da, ilaçlaması da bu anlamda yapılıyor.

***

Ama kimi var "tohumu" zayıf. Kimi de var, gübresi zayıf.
Kimi de var; tohumu da, gübresi de güçlü, ama mevsim kurak.
İşte böylesi bir tablo şuan için hazır durumda.
Ama biz yine de "herkes için", mahsülü bol bir ürün diliyoruz.
Haydi hayırlısı diye.
Neyse! Bugünü de saymaz isek; kala kala 4 gün kaldı.
5'inci günün sabahında; "kimin mahsülünün" fazla olduğunu göreceğiz.
Bu anlamda; şuan için sıkıntı yok.
Kuraklık da kimse için gözükmüyor.
Her ne kadar; geçtiğimiz yıl Güneydoğu'yu kasıp kavuran "kuraklığı" bölge halkı olarak yaşadıksa da;
Şuan bir verimsizlik görünmüyor.

***

DTP VE AK PARTİ İSTEĞİ
Dün DTP'liler misafirimdi. Sırasıyla Milletvekili Aysel Tuğluk,
Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin,
Yenişehir Belediye Başkanı Selim Kurbanoğlu ve İl Başkanı Ali Şimşek.
Kendileriyle kapsamlı bir sohbetim oldu.
Kürt Sorununun "çözümü",
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak ziyareti.
Kürt liderlerle bir araya gelen Gül'ün kamuoyuna yansıyan "söylemleri"!
Kürt kimliğinin "varlığıyla" alakalı son demokratik açılımlar.
Diyarbakır’daki Nevruz kutlamaları ve bunun seçimlere yansıması.
Pazar günü yapılacak "seçimin" ne olacağı?
Ve daha sayabileceğim birçok başlık altında konuştuk uzun uzadıya.
Ben sordum, onlar cevap verdi, onlar sordu ben cevap verdim.
Tabi hepsini de kayıt altına aldık. Tam 40 dakika sürdü?

***

Sohbeti ve detaylarını buradan aktarmayacağım.
Çünkü büyük bölümü Söz Tv'de yayınlandı.
Önemli bölümü de; haberinde mevcut.
Buradan aktarım tekrar olur. Onun için salt bir sözcükle, DTP'nin duygusunu ifade etmek istiyorum.
DTP "kaygılı", ama yarınlardan umutlu.
Kaygısı "sandıktan çıkacak" sonuçla hem alakalı hem de değil.
Kürt sorununun çözümü noktasındaki "açılımların" samimiyet çizgisiyle örtüşmeyeceği kaygısı hep öne çıkarılıyor.
Onun için de 29 Mart günü alınacak mahsülün "verimden" alınacak oran, "bazı kaygıları" geliştiriyor.
Sadece; şunu ifade ediyorlar.
Ne kadar güçlü olursak, "o kadar" sesimiz yüksek çıkar.
Baydemir ifade ediyor; "Kürt sorunu bir oya kurban edilmesin".
DTP'nin rakibi AK Parti'ye baktığımızda; onlar "yerelin" hizmet üreten mekanizma olduğu.
Ve bunun "siyasi bir kimlik ye da etnik bir unsur" niteliğinde, pazarlanmasının doğru olmadığına vurgu yapıyor.
Kürt sorunu ülke sorunu. Kimlik sorunu, "siyasal bir sorun".
Ama Belediyecilik "hizmet" kurumudur. Her ne kadar "yönetimi" siyasi mekanizmadan geliyorsa da, "hizmeti" halka yöneliktir.
AK Parti'de hedef 5'te 5'i sağlamaksa da. Yani; DTP'den Belediyelerin "anahtarını" almak.
Her iki taraf için de "bekleyip" göreceğiz.

***

DİYARBAKIR'DA KİM ÖNDE?
Ama herkesin kafasında şu soru var. Diyarbakır'da "kim önde" diye?
Dün bu soruya cevap anlamında, "imdada", Haber Türk "anketi" yetişti.
Bildiğiniz gibi, anketlere "fala kanma, falsız da kalma" misali bakıyorum.
Pek inanmıyorum. Ama anket biraz kapsamlıydı.. O nedenle ciddi gördüm.
Üzerinde "beyin" fırtınaları geliştirme anlamında; fikir sahibi olunacak döneler var.
Detaya girmek istemiyorum. Ankete göre DTP önde, berisinde AK Parti.
Tabi aradaki fark kapatılır mı kapatılmaz mı?
Onu 29 Mart'ın "akşamı" sandıklar açıldığında göreceğiz.
Şimdiden; kesitler geliştirmek yanlış olur.

***

Ankette Belediyecilik "hizmeti de" sorgulanmış.
Mesela kentin "Ulaşım hizmetlerinde" kim daha aktif olabilir sorusuna;
Yüzde 46,5 DTP, Yüzde 21,5 AK Parti cevabını veriyor.
Kürt sorununa çözüm bulma noktasında hangi parti daha önemli rol üstlenir şeklindeki soruya;
Yüzde 40,4 DTP, yüzde 22,4’de AK Parti diyor.
Kişisel hak ve özgürlükleri geliştirmede, DTP düşük bir görüntü sergiliyor.
Yüzde 34,5, AT Parti 24,4 derken, yüzde 40,8 gibi yüksek bir kesim de "hiçbiri" diyor.
Yani; mevcudiyetten "ümitsiz"!
Demokrasiyi geliştirme yönündeki misyonda kim daha "akılcı" sorusuna, DTP yüzde 33,8 çıkarken, AK Parti yüzde 24.5'te kalıyor.
Burda da, "hiçbiri" diyenlerin oranı yüksek. O da yüzde 41,1.

***

Anketin en dikkat çekici sorusu ise; "İşsizliğe çare bulmak"!
Burda rakamlar ve partiler yer değiştiriyor. Ankette, ilk kez DTP geride kalıyor.
AK Parti öne çıkıyor. Tabi; hiçbiri diyenleri kimse yakalamıyor.
Bakınız, "işsizliğe çare bulmada", AK Parti yüzde 29,0 deniliyor.
DTP ise yüzde 22,0’de. Hiçbiri diyenlerin oranı yüzde 48,4.
Yoksulluğu ortadan kaldırmaya dayalı soruya verilen cevapta ise "partiler" eşit seviyede.
Özellikle kamuoyu vicdanında önemli yaraların açılmasına neden olan "yolsuzluklarla" alakalı soruda, AK Parti iki puanla öne çıkıyor.
Şöyle ki; Yolsuzlukla mücadelede kim başarılı sorusunda. AK Parti yüzde 28,8, DTP ise yüzde 26,1.
Tabi; hiçbiri diyenler de çoğunlukta. Yüzde 44,6’yı teşkil ediyor.

***

Taktir edersiniz ki; "Demokrasi", millet iradesini esas alıyor.
Ve yine takdir edersiniz ki; "milli iradenin" dışındaki öteki iradenin "uzun ömürlü" olduğu da vaki değil.
Onun için; "herkes" hukukun üstünlüğüne inanmıştır.
Özgür iradenin paralelinde ortaya konulan tercih; "demokrasinin" mahsülüdür.
Ve bu mahsülün ana teması da; "farklı olanı" öteki ilan edip düşman belleme, zikrinde değil.
Bilakis; farklılıkları bir zenginlik sayın; bireyi öne çıkarmaktadır. Bu da; zaaf değil, gücün var oluşudur.
Kimsenin de bu güce karşı "durduğu" vaki olmamıştır. Ne derin devletler, ne de diğer güçler.
Ne de dış etkenler. Sonları hep hüsran olmuştur.

İZ BIRAKANLAR!
Önceki akşam, Gazi Köşkü'nde AK Parti'nin ev sahipliğinde "Diyarbakır'da İz Bırakanlar" gecesi vardı.
Biz de davetliydik. Kısa süreliğine olsa da, katıldık. Çünkü yoğun bir gündem. Ergenekon'un Diyarbakır'a uzanan dalgası vardı.
Bu nedenle; gecede kısa kaldım.
Ama kaldığım süre ve sonrasından aldığım bilgilerle güzel ve hoş bir gece olmuş.
Eski ve yeni nesil buluşmuştu. Nostalji bir hava esti o gece.
İstanbul, Ankara ve diğer bölgelerden gelen "misafirler".
Her ne kadar "AK Parti" patenti görüntü veriyorduysa da. Gecede bu tablo pek görünmedi.
Abdülkadir Aksu, Mehdi Eker, Milletvekilleri, kentin tanınmış eski simaları.
Yazar, sanatçı, iş adamı, siyasetçi "kapsamlı" bir mozaik.
Bu tür "gecelerin" anlamı büyüktür. Tekrarı da güzeldir. Çünkü diyalogların, beşeri ilişkilerin "en güzel" gelişim gösteren ortamı ve havası bu tür "sosyal" gecelerdir.
Diyarbakır'da bu tür "aktivitelerin" ender olduğunu biliyorum.
Onun için de; "tekrarı" hep umut edilir.
Bu konuda AK Parti İl Başkan Yardımcısı Hasan Özsözgün "müjde" veriyordu.
İnşallah bu geceyi "geleneksel" hale getiririz diye. Biz de inşallah diyoruz.