ŞU KURUMLARIN MASKESİ DÜŞÜNCE!

Ah ki ah;

Şu Diyarbakır’ın haline!

Devlet kurumları ne yazık ki dökülüyor.

Bazıları;

Hem de, öyle böyle değil dökülüşleri.

Hangi kurum ve kuruluşa yöneliyorsanız tabiri caizse “burnunuzun” direği kırılıyor.

“Pis kokudan” yaklaşılmaz, bakılmaz olunuyor.

***

Yolsuzluk,

Usulsüzlük,

Rüşvet,

Kayırma ve hukuk dışılık.

Keyfilik.

Siyasi,

Politize olmuşluk.

Velhasıl anlayacağınız, “Devlet malı deniz. “misali!

Çalan çalana.

Cebini dolduran doldurana, yandaşına peşkeş çeken çeke!

***

Mesela;

Et Balık Kurumu Diyarbakır Kombinasında olup-biten!

Malum;

Sakatatın temizlenmemiş halindeki koku misali dehşetli koktu.

Ne kadar çürümüş bir vaziyeti içerdiğini, günlerdir yazıp-çiziyoruz.

Nerdeyse sene-i devriyesi oldu.

Ki son olarak;

Yargının icrasıyla, her kim vardıysa “maskesi” düştü.

***

Bakalım,

Yargılama nasıl bir “adalet” tecellisi icra edecek!

Onu zamanla göreceğiz.

İddianame hazırlandı.

Önümüzdeki günlerde;

Diyarbakır 2. Ağır Ceza mahkemesinde dava başlayacak.

Davada;

41 müşteki var.

19 müştekinin de adresi belli değil, isim muğlâklığı var.

8’de sanık. 

***

Sanıklardan sadece biri tutuklu!

O da Mehmet Kaçmaz!

Diğerleri tutuksuz yargılanıyor.

İstenilen ceza;

Her suç için 2 ila 7 yıl arasında hapis cezası.

Bu demektir ki;

Her sanık 41 kez “işlediği” suçtan ceza alacak.

Yıllar ve kezler noktasında çarpma-toplama size ait!

***

Mehmet Faruk Kahraman.

Kombina Müdürü.

İddianamede, 6 numaralı sanık olarak görülüyor!

Hadise,

Saadet zinciri gündeme ilk geldiğinde; “inkâr” etmişti.

Hatta muhbir olan yardımcısının “müfettiş” isteminde; “Kaçmaz’a” tuz kondurmamıştı.

Ve tabi ki,

Biz bunları yazarken-çizerken, “benim ilgim yok” diyordu.

***

Öyle ki,

Bize suçlama getiriyor, yargısız infaz yapıyorsunuz diyordu.

Ama gel gör ki.

Tabiri caizse;

Bu iddianameyle “kep düştü, kel göründü”.

Kahraman!

Şimdi ne diyecek?

İtiraf edecek mi Kahraman.

Ben;

“Sütten çıkmış ak kaşık değilim.” diye!

***

Nitekim,

İddianamede savcı da ifade ediyor.

Üç yıl içerisinde;

“Bu saadet zinciri” kurum içerisinde yaşanacak.

Ve bundan kurum müdürünün haberi olmayacak.

Kabul edilemez.

Zaten, müştekilerin ifadesinde bu durum belirtiliyor; “kaşe ve makamı” kullanılıyordu.

***

Sonuç itibariyle!

Şuan için;

Mesele yargıya intikal etmiş, iddianame hazırlanmış.

Ve Ağır cezada dava açılmış.

Bundan sonrası; “adaletin” tecellisi!

***

Tabi birileri;

Bu görevimizle alakalı, “farklı bir zihin bunalımı” içerisinde oldu.

Dediler ki; yazdınız da “elinize ne geçti?”

Siyasi tavır koyan da oldu.

Doğru.

Elimize bir şey geçmedi.

Ama bir “kör” zihniyet dağıldı.

Aktör ve figüranların “maskesi” düştü.

***

Cevabım şu!

Hani halkta şöyle bir deyim var.

Tarihi bir sözdür bu aynı zamanda; “Arsızın yüzüne tükürmüşler, yağmur yağıyor” demiş.

Aynen de öyle!

***

Evet, biz, gazetecilik yaptık, var olanı-konuşulanı “yazdık”.

Zaten,

Kimseye şahsi bazda hedef ve “husumet” odaklı bir meslek ayıbı içerisinde olmadık.

Olmayız da.

Mesleki ilkelerimize de yakışmaz!

Yaptığımız;

Birilerinin “kirli çarkına” çomak sokmak idi!

O da iyi oldu.

***

Neticede;

Devletin bir kurumunu, “kendine” çıkar mekanizması olarak kullanan.

Ve insanları;

Dolandırarak “haksız” kazanç elde etme gayretinde olan şebekenin “maskesi” düştü.

Hak, hukuk ve adalet kaybına ‘dur” denildi.

Zaten mesleki ilkelerimiz de bunu hükmediyor.

Gerisi, bizi bağlamaz.

Zülfüyâra kitabı ve eleştirisi de zaten; bizde “anlam” içermez!

***

Yazımın,

Başında ifade ettim ya!

Kurumlar dökülüyor.

Pis kokuların, yayıldığı alanların haddi hesabı yok!

Gençlik Spor mu,

İl Tarım Müdürlüğü mü,

Zirai Araştırma mı,

DEDAŞ mı,

DSİ’ mi, Ajanslar mı,

Ki; Ambar Barajı “istimlâkinden” gelen kokular mı derseniz.

Hepsi, dehşet verici!

***

Önümüzdeki günlerde!

Kalemin Dili,

Bu eksende hayli, “efor” sarf edeceğini şimdiden söyleyebilirim.

Özelliklen de;

Ambar Barajı istimlâk işleri, (Kimleri içermiyor ki?)

Ve Gençlik Spor’la alakalı.

Tabi ki, delil ve belgelerin “konuşturulmasıyla”.

Bahsettiğim,

Bu kurumlarda bir de, “koltuk” çekişmesi var ki, maazallah.

***

Ha bu arada;

Bazı okurlarıma sitemim var.

Daha önce,

Birçok mevzu ve gündeme getirdiğimiz hadiselerle alakalı; “mülahaza” ederlerdi.

Olumlu-olumsuz noktada.

Bazen de, “delil” ikmalinde bulunurlardı.

Son dönemlerde; “durgunluk” var.

Hassasiyetle;

İş başı yapmanız lazım bence!