Sürece dair olup-bitenler?

Görünen o ki;

Önümüzdeki haftalar hayli hareketli olacak.

Şöyle ki,

İmralı görüşmesi sonrasında belirlenen, adreslere gidildi.

Kandil’e bir heyet.

Avrupa’ya bir heyet.

Görüşmeler istenilen düzey ve rotada geçti.

***

Her ne kadar;

Bir hafta süreyle “sızmayla” meşgul olduksa da.

Kandil görüşmesinde;

Çekilen resim üzerinden “sızıntı” yapmak isteyen olduysa da.

Sürece dair;

Yol seyrinde ciddi bir arıza yaşandı diyemeyiz...

***

Bilakis,

Karşılıklı güven, geliştiren tavır ve söylemlerde bulunuldu.

Ki son olarak;

BDP ve DTK Kandil dönüşü, STK ve Kürt partilerle görüştü.

Diyarbakır’da nabız yokladı.

Ahmet Türk-Aysel Tuğluk.

Tabi ki,

Bu nabızda, İmralı, Kandil ve Kuzey Irak’taki yönetimin, “tavrı da” aktardı.

***

Evet,

İmralı görüşmesi ve çıkan mesajlar.

Beri yanda;

Mesajın ve mektubun, ulaşma aksiyonu.

Aynı meyanda;

Cevabı noktasındaki “süreç” şu haliyle bir evremi tamamlama aşamasına geldi.

***

O da,

Diyalog sürecinde; “istem ve niyet”!

Şöyle ki,

Adalet Bakanı Sadullah Engin açıkladı.

Bir kaç gün içerisinde; İmralı’ya “Üçüncü heyet” gitmiş olacak.

Bu ifadesi;

Oluşan atmosfere yeni pozitif katılım sağlayacak.

***

Peki, İmralı’ya gidecekler, kim olacak?

Doğrusu isimler net değil.

Özellikle;

İmralı “tutanaklarının” basına sızması, “isimler” açısından kriz yarattı diyebilirim...

Ki; BDP tam olarak açığa vurmuyorsa da, “içten” kendine hayli kızgın.

Sürece niye çelme;

BDP’den geldi diye!

Bu bir ölçüde, “heyet” açısından güven sorgusuna da neden oldu.

O nedenle;

Ki BDP cephesinden de bu ifade edilmiyor değil.

***

Evet,

Bu sefer ki heyet, değişsin mi değişmesin mi?

Doğrusu;

Bu pek ısrarcı bir seyir içerisinde tartışılacak değil.

Ancak görünürde, “iki fikir var”.

Birincisi;

Eş başkanlar bu kez İmralı’ya gitsin.

Yani;

Selahattin Demirtaş.

Gültan Kışanak.

Bir de DTK’nin eş başkanlarından Ahmet Türk veya Aysel Tuğluk olsun.

***

İkinci bir isim listesi daha var.

O da şu isimleri içeriyor.

Deniliyor ki;

Selahattin Demirtaş,

Altan Tan ve Pervin Buldan gitsinler...

Aslında;

İsimlere ve Kandil’e giden heyete baktığımızda birbirlerine yakın isimler.

Hepsi;

Bir takım olarak özellikle Kandil görüşmelerinde mevcut olarak yer aldı!

***

Lakin

BDP’ye yakın isimlerle yaptığım görüşmede, “süreç” açısından kaygı var.

O da şu;

Sürecin kontrolü gerekli diyorlar.

Onun için de,

Partinin Eş Başkanlar “öncü olması” gerekir ki siyasi sorumluluk alınabilinsin.

Yoksa

Olabilecek sekmelerde “suçlu ve suçlama” belirsizliği yaşanıyor.

Tabi ki şu da kesin bir ifade;

“İsim konusunda” kriz yaratıcı bir ısrar olmayacak.

***

Gelelim;

Sürecin “takvimsel” bir kimliği var mı?

Doğrusunu isterseniz;

Süreç şuan ki seyriyle bir takvime bağlı gibi görünmüyor.

Net bir takvim beyanı yok.

Ne Kandil’den,

Ne Kandil’e gidenlerden,

Ne de İmralı’dan, “süreç” şu takvim yaprağına göre seyir edecek, bir döküm söz konusu değil.

***

Sadece;

Söylenenler, beklentiye dayalı.

Mesela şuan için genel olarak ifade ediliyor.

Bir kaç gün içerisinde;

PKK’nın elindeki “kamu görevlileri” serbest bırakılacak.

Ahmet Türk bunu ifade etti.

Tabi bir uyarı da geldi.

Özellikle Başbakan Erdoğan’dan.

dedi ki;

Bu serbest bırakılma “İkinci bir Habur sürecine” neden olmasın.

Yani; “şova dönüşmesin”.

***

Çünkü;

Batının hele ki, bazı çevrelerin yaratabileceği “olumsuzluk” hassasiyeti!

Doğrusu da bu!

Hangi sivil kuruluşlar,

Hangi partiler,

Hangi kanaat önderleri.

Ki son olarak Şehit Aileleri Derneği de biz varız dediler.

Rehineleri,

Teslim alacak olan heyet “bu hassasiyeti” görmeli.

***

Gelirsek;

PKK’nın silah bırakma ve eylemsizlik sürecine.

Deniliyor ki;

Er ya da geç 21 Mart Nevruz bayramına kadar PKK “ateşkes” ilan edecek.

Yani silahlar susacak.

Eylemsizlik süreci başlayacak.

***

Tabi;

Bu sonuç ve gelişim İmralı’ya gidecek Üçüncü heyetin dönüşüyle ivme kazanacak!

Üçüncü heyete Öcalan Kandil’e iletilmek üzere bu meyanda mesaj verecek.

“Silahlar sussun” ve çekilme de; Nevruz Bayramı sonrasında, “hızlı” başlatılsın.

Doğal olarak da bu hal-i vaziyetle;

Barış süreci yeni bir aşamaya geçmiş olacak.

Özellikle;

Sivil alanın “eli güçlenecek”, müzakere siyasi kulvarda yürüyecek.

***

Sonuç itibariyle;

Türkiye radikal ve özgürlükçü bir “Demokrasiye” doğru yol alıyor.

Bakınız;

Nevruzda bayramında,

Valiler, belediye başkanları, emniyet müdürleri “ateş” üzerinden atlayıp!

Kol kola kalay çekip.

Bir de yumurta tokuşturursa sakın şaşırmayın.

Çünkü, olması gereken bu.