Taraflarda, Samimiyet adımları şart!

Sahiden;

Hafta sonu bir “hayli” hareketliydi!

Çok yönlü,

Organizasyon ve görüşmeler yaşandı.

Ki ekseriyeti de,

Kürt sorunu,

Ve tabi ki,

Eksenindeki “şiddetin” sonlandırılması, noktasına odaklı çözüm aktiviteleri!

***

Öncelikle,

İmralı trafiğine bakalım!

Nitekim

Cumartesi günü, tüm dikkat ve gözler bu trafiğe odaklıydı.

Evet.

BDP’nin,

İkinci heyeti, Cumartesi günü İmralı’ya gitti!

9 saatlik yolculuktan sonra; Öcalan’la görüştü.

***

Tabi,

Görüşmenin muhtevası, “basına” detaylandırılmadı.

Pervin Buldan.

Sırrı Süreyya Önder.

Ve Altan Tan kameralar karşısında “ketum” kaldı.

Sadece;

İki mesaj verildi.

***

O da,

Öcalan’ın doğrudan basına yönelik “açıklaması” idi.

Açıklaması şuydu;

Tarafların “müzakere çözümüne” yönelik, samimiyet adımı atmaları.

Ki Öcalan’ın açıklamasında;

PKK’nın elindeki tutsakların, aileleriyle buluşmalarını umut ediyorum” sözü.

Ve ardından;

Devletin de elinde tutsaklar var” demesi.

***

Doğrusu,

Bu beklenti uzun süreden beri dillendirilmiyor değildi.

Konuşuluyordu!

Zaten,

Tarafların samimiyet “jesti” noktasında, ileriye dönük adım atması gerekir.

Son iki aylık dönemde içerisinde “çatışmasız” bir ortamı düşünürsek.

Her ne kadar;

Hava harekatı, Lice’deki operasyon hâsıl olduysa da.

Düşük yoğunluktaydı.

***

Malum,

Her yıl bu dönemlerde yani baharla birlikte “hayli çatışmalar” yaşanırdı.

Ama şimdi; sakin!

Tabi şu duyumlar da yok değil.

Öcalan’ın,

Bu çağrısına özellikle PKK’nın verebileceği cevap!

Bilindiği gibi;

Sayısı bilinmemekle birlikte, PKK’nın elinde şuan “çok sayıda tutsak” bulunuyor.

Öğretmen,

Astsubay,

Kaymakam adayı ve Polis!

Toplamda kamu görevlisi, 16 kişi var.

***

Denildiğine göre;

Habur gibi,

Ama akıbeti yaşanmayacak bir işlev düşünülüyor. Şöyle ki;

Kandil bunlardan bazılarını “serbest” bırakacak.

Diyeceksiniz ki nasıl?

İşte burada,

Taze ve ilk bilgi olarak verebileceğim ayrıntı şu.

BDP’li milletvekilleri.

Bazı STK’ların da bulunacağı heyetle; “serbest bırakılacaklar”, onlara teslim edilecek.

***

Bu işlem;

Türkiye topraklarında mı olacak?

Yoksa Kuzey Irak bölgesinde mi olacak, onu bilemiyorum.

Ama denilen odur ki; “hamle” Kandil’den gelecek.

En kısa zamanda!

Gelirsek,

Öcalan’ın “devletin elindeki tutsaklar” dediği noktaya.

Onun da, adımları atıldı..

KCK’ nın, ilk ana davasında eski başkanlarında bulunduğu 10 kişi tahliye oldu.

***

Öyle hissediliyor ki;

Önümüzdeki günlerde diğer davalarda da “toplu” tahliyeler olacak.

Hele Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan “4. Yargı Paketi”.

Bu mecrada önemli bir rol oynayacak.

Tabi ki; “revizesi” gerek.

O da, TCK’nın 314. maddesinin değiştirilmesi gerekli!

Paket Meclis’e geldiğinde;

Bu meyanda hayli “çekişme” yaşanacak diyebilirim şimdiden.

***

Özetlersek;

Ziyaretin sonuçlarını ve eksenindeki yansımayı önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.

Tabi bir de;

Öcalan’ın,

Kamuoyunda ifade edilen “üç mektubunun” muhtevası.

Bunla alakalı görüşme heyeti, “ser verip-sır vermedi”.

Tavırlarına göre;

Eş Başkanlar açıklayacak!

***

Öyle görünüyor ki;

Salı günü meclisteki grup toplantıları bu mevzuuya” odaklı olacak.

Çünkü Başbakan Erdoğan görüşmenin içeriğiyle ilgili “Salı günü” konuşacağım dedi.

Ana beklenti de BDP’nin eş başkanları grup toplantısında, “görüşme” mesajı ağırlıklı konuşacak.

***

Diyeceğim,

“Tarihsel bir süreçten” geçiriyoruz.

Bu nedenle; güven ve samimiyet tescil edici, adımlar atılmalı.

Olası, provokatif eylem ve hendeklere de, hazırlıklı olunmalı.

Hele ki, Sinop ve Samsun benzeri “Türk solu” patentli hadiseler, tekerrür ettirilmesin.

***

Buarada,

Dedik ya hafta sonu Diyarbakır hayli hareketliydi.

Gerek; Cumartesi günü Toplumsal Uzlaşı ve Medya'' çalıştayı

Gerek, Türkiye Küçük Meclisi’nin, 'Niçin Barış, Nasıl Bir Barış, Kimin İçin Barış' çalıştayı.

Konu başlıkları, farklı idiyse de, ana amaç ve özü itibariyle mesaj;

“Sürecin ikmaline” karşı takınılması gereken tavır olmalı öncelik.

Yani; taraflar ve tüm tarafların “pozisyonu” değişmeli.

Özeleştiri!

***

Medya;

Barış dili’nin özgürlüğü için; Editöryal bağımsızlık diyor.

STK ve düşünce sahibi, kanaat önderleri de aynı istemde.

Tabi ki bu istem; herkes bulunduğu pozisyonu “sorgulamasıyla” mümkün!

Kullandığı;

Dili de “terk” edip, maddi, manevi ve siyasi “rant” temininden vaz geçmeli.

Uzlaşı ve barış dilini kullanması gerekir.

***

Hakikat şudur ki;

Tüm bu gelişme ve atılan adımlar,

İcra edilen süreç şunu gösteriyor.

Fıratın batısı da,

Fıratın doğusu da,

Yaşanan ve yaşatılan hadiseyle alakalı artık ciddi manada “olgunlaştı”.

İşte bu olgunluk;

Bugün çözüme yönelik “hamlelere” destek ve omuz veriyor.

***

Onun için;

Ölümlere,

Şiddete,

Anti-demokratik uygulamalara rağmen,

İşkencelere,

Baskılara ve zulümlere rağmen,

Görüyoruz ki,

Halklar, inançlar ve kültürler “hizipleşen” bir düşmanlığın ateşine düşmedi.

Ve düşmeyecektir de!

***

Direniyor.

Bu direniş ve sağlanan barışçıl ortam, “demokrasi” anlayışıyla güçlendirilmeli.

Yoksa.

İşte bu yoksayı “ve keşkeleri” artık birbirimize dememeliyiz!

Ve tabi ki dedirmemeliyiz!

Buarada,

Bu haftanın “aksiyonunun da” kıymetini bilelim!