Tarihi hamleler
Derler ya;
Yürü be, kim tutar seni.
İşte,
Türkiye’de şuan ki hal-i vaziyetiyle, “bu söze” layık!
Ki son dönemlerde yaşanılanlar karşısında; “söz” çük diye oturuyor.
***
Evet,
Yürü be Türkiye, “kim tutar” seni!
Değişim.
Dönüşüm.
Sabır ile aklın “kazanımıyla”, “kabuk” kırıyor, gelişiyor.
Hem içerde.
Hem dışarda.
Kısacası; “her yerde” büyük değişim yaşıyor.
***
Pek tabi ki.
Kabuk kırmasıyla
Tabuları yıkmasıyla,
Değişim ve dönüşümle elde ettiği kazanım, Türkiye’ye.
Özellikle;
Bulunduğu Ortadoğu coğrafyasına.
Aynı zamanda;
Dünya ülkeleri arasında ulaşılmaz bir saygınlık kazanıyor.
***
Büyük devlet.
Güçlü hükümet.
İstikrarlı,
Ezber bozan siyasi anlayışla, “meselelerini” çözüyor.
Rakiplerine karşı;
Duyguyu değil, “aklı kullanarak”, mücadele ediyor.
Bunu son yıllarda;
Hem içerde, hem dışarıda, “başarılı bir şekilde” yerine getiriyor.
***
GÜNEYDOĞU’DA BARIŞ RÜZGARI!
İçerde;
Atılan cesur adıma bakıyoruz!
Vesayetçi,
Zihniyettin “geminden” kurtulan Türkiye, neler yapıyor?
Dokunulmayana dokunuyor.
Ve çözülmeyen, meselesini çözüyor.
İşte;
Kürt meselesi ve PKK.
***
Daha bir kaç ay öncesine kadar!
Biz Kürtler dâhil olmak üzere.
Yer küresinde;
Kimsenin “hayal bile” edemeyeceği, “çözüme, barışa, kardeşliğe” yönelik dev adımlar adıyor.
30 yıldan buyana;
Süre gelen ve 50 bin insanın hayatına, mal olan “şiddeti-terörü” sonlandırıyor.
***
Önceki gün;
Diyarbakır’da milyonlar Newroz Bayramı etkinliğinde şahit oldu.
Silahlar susacak,
Fikirler ve siyaset konuşacak.
Yani;
Barış rüzgârı esecek.
Ki, mesajın yayınıyla bu rüzgâr gürleşti.
Her ne kadar;
Çatlak sesler, farklı “fikri tahribat” içerisinde olanlar var ise de.
***
Deriz ya;
Barış için “ok yaydan” çıktı, hedefe doğru hızla ilerliyor.
Artık geri dönüşü yok.
Diyarbakır da.
Güneydoğu’da.
Türkiye’de.
Velhasıl dünyanın gelenide; “bu barış rüzgârı” yankılanıyor.
***
İş dünyası.
Çalışanı, memuru.
Ev hanımı.
Öğrencisi.
İşsizi.
Hamalı, boyacısı.
Bugün;
Herkesin umutla yüzü gülüyor, O karamsar ruh hali yok.
***
Askerin de,
Polisin de,
Koruyucunun da,
Sivilin de,
Eline salih alıp dağa çıkan, Kürt gencinin de.
Annesi;
Yan yana, el ele omuz omuza, duygu paylaşımıyla; “alkış tutuyor”.
Onun için,
Başbakan’ın dediği gibi, “Çözüm yolunda” frene basmak yok.
***
Bunun için de,
Klişeleşmiş bir ifade olacak ama.
Söylenecek,
Doğru söz olduğu için sakıncalı yok.
Yol haritasında;
Hassasiyet ve sorumluluk büyük önem arz ediyor.
Zafiyete.
Hele ki, “provokatif” duygu sömürüsüne, yer yok.
***
BAYRAK ALANDA YOKTU?
Mesela.
Newroz’da, Türk bayrağı olmadığına ilişkin polemik.
Şuan ki seyrine baktığımızda;
Esen barış rüzgârını “gölgede” bırakacak, bir zihinle körükleniyor.
Elbette ki,
Bayrağın orda olması gerekirdi.
Çünkü,
O Bayrak “etnik bir kimliğe” ait değil.
Devletin bayrağı.
***
Türk’ünde,
Kürdün de,
Laz’ın, Çerkez’in, Zaza’nın velhasıl, Sunisi, Alevisi.
Herkesin,
Bu vatan için döktüğü “kanla” şahlanmış bir bayrak!
Sanmıyorum ki,
Diyarbakır ahalisinin,
Hele ki Kürtler’in bayrağa karşı bir “antipatisi” olsun.
Olamaz!
***
Evet,
Bayrak milli bir değerimizdir.
Gönül isterdi ki,
Bayrak orada, dalgalansaydı ve asılı dursaydı.
Ama yoktu.
İl Valisi Mustafa Toprak’ın ifadesiyle;
“Diyarbakır Barışı seslendirdi, huzura evet dedi.”
Baydemir de;
“Çözümü ve barışı konuşalım, katkı sunalım.”
Bilinmelidir ki;
“Kürt halkının hiçbir evladının bu değerlere bir antipatisi yok.”.
***
Sonuç olarak,
Resmin bütününe bakalım.
Bir noktaya değil.
O bütün; neye hikmettir, onun yol seyrine göre, hamle yapalım.
Ki o da;
Çözüm ve barıştır, “o zaman” dört elle sarılalım.
Bir daha;
Elde edilen “barış okunu ve yayını”, heba ederek hedefsiz kullanmayalım.
***
İSRAİL DİZE GELİP ÖZÜR DİLEDİ?
Dedik ya;
Türkiye büyük değişim ve dönüşün içerisinde.
İşte;
İsrail ve Ortadoğu’daki “tinetli” dokusu!
Denilirdi ki,
Kendine başına buyruk,
Kimseni dinlemez,
Boyun eğmez, “asilik içerisinde”, Terörist bir devlet.
***
Gördük,
Türkiye’nin sabırlı, vakarlı ve aklı kullanan devlet anlayışı.
“Dize” getirdi,
Özrü ayan beyan ifade ederek.
Evet,
İsrail dün resmen, Türkiye’den “özür” diledi.
Tarihi bir “özür” bu.
***
Malumunuz üzre;
Üç yıl önce İsrail, Mavi Marmara'da yaptığı barbarlık sebebiyle, 9 kişi hayatını kaybetmiş, 30’a yakın kişiyi de yaralamıştı.
O günden,
Bugüne kadar, “kafalar kuma” gömülü idi.
Ve dün;
Şuana kadar hiç yapmadığı bir şeyi yaptı.
Özür diledi.
'Regret' falan değil.
Öyle, 'üzgünüz, yanlışlık oldu, hata' edebiyatı değil.
Açık ifadeyle; 'Apoloji'... dedi; “Türkiye’den özür diliyoruz.”
***
Tabi,
Salt özür yetmiyor, tazminatta ödeyecek.
Ve aynı zamanda;
Gazze’ye yönelik uyguladığı ablukayı da kaldıracak.
İşte tüm bu olup-bitenler;
Ortadoğu siyasetinin yeniden kurulması anlamına geliyor.
Her şey değişecek.
Suriye siyaseti, Mısır'ın pozisyonu, daha birçok şey.
Bu adım ve değişimler; Türkiye için, büyük prestij.
***
Evet,
Mavi Marmara gemisinde şehit düşen,
Aralarında Ali Haydar Bengi’nin bulunduğu 9 dokuz kişi için;
Allah Rahmet eylesin.
Mekânları cennet olsun.
***
ÜSTADIN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ?
Ve bugün;
Üstad Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretlerinin vefat yıl dönümü.
Ebedi,
Hayata intikalinin, 53. yıl dönümü.
20. Yüzyılda yetişmiş en büyük İslam alimlerinden.
87 yıllık,
Hayat dilimi içerisinde, hep “İslamı” savunmuş.
Materyalist felsefeye, din ve mukaddesat düşmanlarına karşı büyük bir fikri mücadele örneği sergilemiştir.
***
Yaşam serüveni içerisinde; birçok iftiraya ve komploya maruz kalmış.
Devlet mekanizmasından,
Siyasilerine,
Hükümetlere ve şer materyalist, emperyalist zihniyetin komplo teorilerine, saldırı ve atılan iftiralarına rağmen, “dava yolundan” sapmamıştır.
***
Yürüttüğü mücadeleden hiçbir şekilde taviz vermemiştir.
Bilakis;
Şevkini ve kararlılığını artırmaktan başka bir işe yaramamıştır.
Keskin zekâsı ve aklı, kendisine en büyük zulümleri yapanlara bile gösterdiği tavrı, alabildiğine merhamet ve sevgi dolu üslubuyla kalplere sahip olmuştur.
Onun için de;
6000 sayfalık dev eseri Risale-i Nur Külliyatını miras olarak bırakmıştır.
İman hakikatlerini en güzel şekilde ortaya koyan tarihi bir İslam şaheseridir.
***
Ne yazık ki,
Vesayetçi,
Materyalist,
Emperyalist zihniyet, “onun naşına” bile tahammül etmediler.
Öyle ki;
12 Temmuz 1960’da gece yarısı, “kabri açılıp” naşı alındı.
Uçakla,
Bilinmez bir istikamete götürüldü.
***
O gündür,
Bugündür “nerde olduğu” bilinmiyor.
Dedik ya;
Türkiye değişim ve dönüşüyor.
Buradan çağrımız..
Değişim rüzgârı içerisinde;
Üstad için, “iade-i itibarın” verilmesi gerektiği gibi.
Kabrinin de, araştırılıp, bulunması ve ahaliye bildirilmesi lazım.
Bu da;
Türkiye için,
Siyasal iktidar için, “tarihi bir sorumluluk ve göredir”.
***
Bu vesileyle,
Bediüzzaman Saidi Nursi Hazretleri’ne,
Cenab-ı Allah bin kere milyon kere rahmet etsin Âmin.
....
İnna lillah ve inna ileyhi raciun.
Allah mekânını cennet eylesin bütün sevenlerinin başı sağolsun. .