Teşekkürler
Gazetenin,
Yeni logosu siz değerli okurlardan beğeni aldı.
Dün bir hayli mesaj aldık.
“Olumlu” bir değişim.
Ve yeni yeniliklerin de, devam etmesi, istendi!
Sizlerin,
Desteği ve beğenisi olduğu müddetçe bilesiniz ki, “Söz hakkı” hep sizin olacaktır.
Yeni yılda,
Yeni logoyla girme “düşüncemize” verdiğiniz güven katkısı.
Ve yeni taleplerinizden dolayı;
Söz ailesi olarak, sizlere “teşekkür” ediyoruz.
İyi ki varsınız.
***
GERÇEKLERİ GÖRMELİYİZ?
Gelelim;
Güne özgü hasb-i halimize!
Yılın ilk günlerindeyiz!
Parlak laflar,
Yaldızlı sözcükler, ümit içeren ifadeler belki bir süreliğine teselli verir.
Ama,
Hakikat ve yaşamın gerçeği “gözardı” edilemez.
Çünkü kaçınılmazdır, “yüze” çarpar!
***
Ülke.
Bölgemiz.
Ve tabi ki, coğrafyamız.
Hatta,
Bulunduğumuz kıta, “şiddet, çatışma ve savaş” sarmalında.
Ne kan,
Ne gözyaşı,
Ne de acı “eksik” olmadığı gibi, dinmiyor da.
***
O nedenle,
Hakikatleri içermeyen kurgularla.
Yaldızlı,
Yalanlı,
Pohpohlayan bir anlayış ve gerçeklerin gizliliğini benimseyen siyaset, “yol” aldırmaz.
Üstadın ifadesiyle;
“Yalanlarla devlet ve ülke” gemileri yürümez, batar!
***
Hal-i vaziyetimiz ortada.
Fakr-ü zaruret diz boyu.
Hele ki, bölgesel gelişmişlik ya da geri kalmışlık.
Çıkmaz sokak.
Buyrun,
Ülkenin bir ucunda 30–50 lira garson bahşişi.
Hatta,
Saatlik otopark ücreti iken.
Öteki uçta,
Ölümü ensede hissettiren, yaşatan kaçakçılığın yevmiyesi.
***
Ki gördük,
Uludere Roboski katliamında, 34 can gitti.
Ne için,
30–50 liralık “kazanç” elde etmeye yönelik kaçağa gidişti.
Ama,
Üzerlerine F-16’lar sorgusuz-sualsiz bomba yağdırdı.
Bir utanç abidesi gibi duruyor.
Devletin ayıbı olarak.
***
BÖLGELER ARASİ GELİŞMİŞLİK?
Çark işlemiyor.
Hak, hukuk ve adalet ne yazar?
Haksızlık diz boyu!
Bölgenin,
Şiddet ve çatışma sarmalı içerisindeki, kan kaybı!
Roboski gibi daha, nice vakalar.
Faili meçhul cinayetler.
Kayıplar.
Köy yakmalar ve yerinden yurdundan edilen yüz binler.
***
Beri yanda; örgütün yaptıkları.
Bugün,
Devlet eliyle icra edilen Roboski’ye “ağlıyoruz”.
Dün de,
PKK’nın 23 Kişiyi katlettiği Kulp’un Hamzalı katliamına gözyaşı döküyoruz.
Yani iki eksenli,
Bir ateşin çemberinde acımasızlığı yaşayan bir coğrafya ve ahali...
Gün yüzüne hasret!
***
Evet,
İster birey düzeyinde,
İster bölge düzeyinde, “kapital-ticari” gelişmişlik düzeyi, uçurum misali.
Cudi’den öte.
Dün,
2012”yi uğurladık, bugün de 2013’teyiz.
Gecenin,
Renkli sarhoşluğu, sabahla uyanılan, “zamlar” şoku.
Tabiri caizse,
A’dan Z’ye neden bahsederseniz edin, “zamlandı”.
***
Eee.
Asgari ücretliyle “ye ye bitmez” misali, 34 lira zam yapıldı.
Simit parası.
Acısı çıkarmalı, lükse gerek var mı?
Çek geri.
Bindirdi,
Vergiye, harçlara, ÖDV’ye, yüzde 15 ila 25 arasında.
Çalışana, tefe-tüfe, kendisine gelince bol keseden.
***
VİCDANLAR SIZLIYOR?
Demokrasi,
İnsan Hakları,
Özgürlükler,
Çağdaş ve modern zihniyet diyoruz!
Yaşadığımızı da, sanıyoruz.
Ama hiçte öyle değil.
Maalesef; “hapı” yutmuş vaziyetteyiz.
Cezaevleri dolu,
Sorgusuz-sualsiz yıllarca demir parmaklıklar arkasında.
Ne suç nevisi,
Ne suça istinaden hazırlanmış iddianame?
***
Ama beri yanda, keyfe özgü yargılamalar.
Kararlar.
Ve “vicdanı” aşan, hükümler.
Derin bir batak hali.
Vicdanlar, kanıyor.
Çözümsüzlük, “diktasından” kurtulamıyoruz.
Debeleniyoruz;
İçine düştüğümüz batakta.
Düze çıkılmaz, bir ruh hali hâkim.
Bu da toplumsal bir derin batağı “körüklüyor”.
Ne yazık ki,
Devlet,
Hükümet
Ve millet düzeyinde şuan ki hal-i vaziyetimiz “sıtma” hastalığı gibi.
***
ÇÖZÜM- SİVİL ANAYASADA?
Sürekli bir ateş.
Sürekli bir halsizlik,
Sürekli bir titreme, cenderesindeyiz.
Yarından endişe ederek!
Aslında,
Tedavi reçetesi de,
Çözümün de yolu belli ve nettir.
Lakin,
Ortak aklı ve ortak empatiyi kullanmıyoruz, kullanmamaya gayret ediyoruz.
Çözüme,
Samimiyet duygusunu inşa etmediğimiz için.
Ne yazık ki; “güven” kaybıyla, sorunlarımızı büyütüp-kangrenleştiriyoruz.
***
Velhasıl,
Aklımızı başımıza almamız gerektiği gibi.
Oyalama,
Kandırma ve yanıltma siyasetinin fakirliğinden de kurtulmalıyız.
Bakın,
2011’den başlayıp durduk, 2012’ye kadar.
Dedik ki;
Yeni Sivil bir Anayasa!
2012’yi de tükettik.
Şimdi 2013’teyiz.
Ve herkes şunu iyi ve net olarak biliyor ki;
Tüm ama tüm dertlerin, dermanı ve şifası, “Yeni Sivil ve Demokratik Anayasa”dır.
***
Sakın ama sakın.
Bu yılı, mahalli seçimler yapılacak diye.
Yeni Anayasa değişikliği için, ötelenen yıl olarak, tarihe geçmesin.
Yılın ilk günündeyiz!
Beklenti,
Ve ümitvarlığımız,
Bölge,
Ülke sath-i mailindeki 7’den 70’e herkesin, istemi bu.
Aklımızı başımıza alalım.
Bu bilinci, alaşağı etmeyelim; “değişime” yelken açalım.