TRAFİK MAGANDALARI…

 

Ne yazık ki çok…

Hele ki, Diyarbakır'da…  "Kol" geziyorlar..

Cirit atıyorlar…

İşte, 75. yol…

Güzergahtaki; "magandalıklar"  akla ziyan..

Dur diyen yok…

Eğer ki olmuş olunsaydı…

Hassasiyet..

Ya da görev sorumluluğu hâsıl olmuş olsaydı; "cirit" atmazlardı?

Her gün yaralamalı, maddi hasarlı veya can kaybıyla sonuçlanan "trafik terörü" yaşanmazdı?

Ama maalesef...

Gün değil, saat başı kaza!

İlgililer..

Yetkililer..

Trafik, "o bölgenin" verilerine ve kameralarına bir baksınlar..

Gün ortalaması; "kaç kaza" oluyor?

***

Hız limiti konulmuş..

Bu bölgede otomobiller için, 70 ila 82 arası..

Ama gel gör ki "uyan mı var?"

Yok!

Trafik magandaları "hız limitini" takmıyor..

Bilakis; "iki ya da üç misli" basıyor…

Sanki ralli pisti gibi!

Öyle ki..

Egzozun sesi; "yedi mahalleden" duyuluyor...

Motosikletlerin; "akrobatik" hareketleri de ayrı bir "ölümcül?"

Ya makas atmalar...

75. Yol; "maalesef" övünülecek yoldan çıkmış "Trafik terörünü" üretme merkezine dönüşmüş..

Gecenin ilerleyen saatlerindeki; "yarışlar!"

Aman Allah’ım…

Lüks otomobiller..

Baba parasıyla caka satanlar..

Çete misali; "arzı" endam ederek; "hız duvarını" aşıyor olmaları…

Ne hikmetse; "ses çıkaran" yok!

Ne trafik polisi…

Ne belediye trafiği..

Ne de herhangi bir "güvenlik" birimi ekibi..

Hak getire…

***

Bu yol için bir dönem diyorduk ki..

Burası Paris'in en canlı ve hareketli caddesi olan "Şanzelize" caddesi gibi..

Renkliliği..

Gece hareketliliği..

Ama gel gör ki, Güneydoğu'nun Paris’i dediğimiz Diyarbakır'daki bu cadde; "hiç de yakışmayacak" bir portalda…

75. Yol üzerinde ikamet edenler..

İşyerleri..

Ki esnaflar..

Yani bölgenin yaşayanları; "isyan eder" noktasında..

Bakın önceki gün bir kazaya şahit olduk..

Gecenin bir vakti..

Özel bir otomobil..

Hız limitinin üzerinde..

Halk deyimiyle; "tabakhaneye …" yetiştiriyor gibi!

Lüks otomobil..

Son sürat gidiyor.

Ve birden fren sesi..

Ki o sesle balkona koştum..

Otomobil; önce refüje, sonra kaldırıma, ardından da tümsekte durdu…

Üç yaralı…

Koşuşturma..

Çevredekilerin yardımıyla; "üç genç "araçtan çıkarıldı..

Yaralılar hastaneye götürüldü..

Bir süre seyirlik misali herkes izledi…

***

Dikkatimi çekti…

Kaza olmuş…

Araba refüje tırmanmış..

Ahali toplanmış..

Ama bir tek polis desen, ortalarda gözükmüyor?

Ne trafik ekibi…

Ne de asayiş ekibi..

Ne de bir başka; "güvenliği" sağlayan birim…

Yok..

Trafik kilitlendi..

Neyse ki, "aklı selim" insanların müdahalesiyle trafik açıldı..

İki şeritli geçişe izin verildi..

İzliyorum; uzun bir zaman geçti..

Gelen yok..

Bir süre sonra "çekici gelip" arabayı alıp götürdü...

Vaziyet; neyin hikmeti anlamadım?

***

Ki bu yol; "kamerayla" takip ediliyor..

Mobeseler..

OGS’ler..

Diyeceğim şu ki..

75. yıl güzergâhı…

Ki üç şeritli bir yol..

Dublesi eklenirse; dört olur..

Şehrin en modern bölgesi..

Gel gör ki..

Keyfiyet arzı içerisinde trafik magandaların "kol gezdiği" bir bölge…

Diyeceksiniz ki..

Diyarbakır'ın neresine el atarsanız; "elinizde" kalır..

Ne yazık ki?

***

EKER'E DESTEK ÇOK..

Demiştik ki…

Hazır Eker var iken..

Yani Mehmet Mehdi Eker..

Diyarbakır Milletvekili..

Yerel seçimlerde; "büyükşehir belediye" başkan adayı gösterilse; fena mı olur diye?

Öneri sunmuştuk..

Öyle ya..

Çok başarılı…!

Çok icraatçı…!

Çok da Diyarbakır'da seveni var...!

Oy potansiyeli yüksek…!

Malum..

"İki vekil sayısını üçe çıkardım" dedi ya..!

İşte bu "becerikliliğine.?!" binaen Eker aday gösterilsin,  önerim; "hayli" yankı buldu..

Destek çok..

Diyorlar ki; "Eker" bir aday olsa; "gör bak, sandıklar nasıl patlar?"…

Sizce…

***

OKURLAR SORMUŞ..

Saçı…

Sakalı..

Yani "marşal, ya da filli" boya takılanlar kim?

Protokol Bayramlaşmasına "dair" yazıma ilişkin soruyorlar..

İsim değil de..

İpucu vereyim..

Azıcık resimlere "odaklanırlarsa!"

Rengin "parlaklığı" ve kimlerin "boyalı" olduğu görülür…

Tabi ki yapmacık gülücükleri de dikkate almaları gerekir…

Vaziyeti daha net; görülür..

***

ÖNYARGIDAN UZAK!

Şu net olmalı…

Oğlunu..

Kızını..

Babasını..

Dedesini..

Eşini kaybetmiş; "her kim" ise!

Yani; faili meçhul cinayete kurban gitmiş.

Kayıp edilmiş…

İnfaz edilmiş…

Cesedine, kemiğine, ölümünün sırrına vakıf olmamış olanlar için..

Yürekleri acı ile dolu...

Annelere.

Bacılara..

Kardeşlere dair "var olan" taleplere Devlet-i Âliye her noktada "kulak" vermeli..

***

Önyargılara girmeden..

Sorgulama yapmadan….

Şu, bu, öteki, beriki denilmeden..

"Çözme, Sorunu giderme" anlamında; ne gerekiyorsa yapmalıdır?

"Cumartesi Anneleri" adı verilen bir kesim var…

Önceki gün yaşananlar; "bayramın" en tatsız hadisesi oldu..

Kabul edilemez…

Ki müdahale şekli; "provokasyon" kokuyor…

Yoksa "bu kadar şiddet, bu kadar sert" müdahale söz konusu olmazdı!

Hele ki, bayramı idrak ederken..

***

Vakıa sonrasındaki tepkilere bakıyorum..

Haklı…

Haksızlık…

İki yönlü, seyrettiğini gördüm…

Ama; CHP'li Kemal bey'in "siyasi sorumsuzluğunu" bir kez daha gördüm..

Sanki, tek suçlu AK Parti..

Sanki, Cumartesi Anneleri'ne müsebbip, mevcut hükümet..

Sanki, infazları, ölümleri..

80'leri..

90'ları yaşatan, Başkan Erdoğan imiş…

Ebe yuh diyorum…

Ebe Kemal Bey..

O annelerin,

O babaların,

Çocuklarını "Fatiha okuyacakları" mezarı olmayacak şekilde katleden 1980 darbesinin "aktörleri" değil miydi?

O darbecilerin yargılanması için, Anayasa değişikliğine "karşı çıkan da" sen değil miydin?

İtiraz eden..

Meclisi geren; "sen ve parti üyelerin" değil miydi?

Ama size rağmen; "o yasa" değişti…

Darbeciler yargılandı…

***

Unutma ki..

80 öncesi de..

80 sonrası da..

Hele ki, 1991 ila 95 yılları arasında "ki faili meçhul cinayetlerin en yoğun olduğu" dönem…

İkiziniz, CHP..

DSP…

Mevcudiyetiyle; o dönemin "iktidar" ortakları değil miydi?

O tarihte, AK Parti var mıydı?

O tarihte, Erdoğan başkan mıydı?

Yok..

Bir utanmazlık; haliyeti var..

Diyorum ki..

Cumartesi anneleri…

Kayıp yakınları…

Acılı, yüreği kan döken, annelerin, babaların, bacıların, eşlerin..

Biraz da;

CHP'den,

HDP'den,

O dönemin ana akımında yer alan bugünün provokatörlerinin "yakasına" yapışmalı..

Hesap sormaları lazım…

YAkalarına yapışılmalı…

Velhasıl kelam…

Hakikatlere karşı; gözler kapatılmamalı..