TURİZM VE TURİST NE ALAKA?
Şikâyet ederiz.
Tepkimizi de koyarız.
Tabi herkes, kendi meşrebine göre söylenir.
Deriz ki,
Diyarbakır “turizm’de hak ettiği payı almıyor?
Ve olması gerektiği yerde değil,
Doğru!
Hem de milyon kez!
***
Ama velâkin;
Ne tarihi yapılar,
Ne şehir yaşantısı,
Ne de, kurumsal işbirliği.
Ve pek tabi ki,
Turizme “hayat” turistlere gösterilecek saygı da, profesyonelliğimiz!
Maalesef; hiç yok.
Bilakis, körükleme var.
***
Ne yazık ki;
Hepsinde “çakıldığımız” gibi!
Hakikatlerimizden de, “ders-i ibret” almıyoruz.
Alma gibi de, becerikli değiliz.
Şikâyetimiz de,
Tepkimiz de,
Söylemimiz de,
Hatta çözümsel gayretimiz de “o anlık”.
Sonrası, teferruat ve unut gitsin.
Boşveeeer!
***
Evet,
Turizm haftasını iki gün önce geride bıraktık.
Bir dizi etkinlik,
Konserler.
Ve Turizmin, turistin önemine-gününe işaret edici, beyanatlar.
Bir düzüne mesaj..
Özellikle sağlanan barış süreciyle, “bacasız fabrika” turizm daha bir hayat sağlar ümitleri yeşertilerek, konuşuldu...
Birçok şey okunup-söylendi.
Ama kime?
Pek tabi ki; boş koltuklaraaaa...
***
Konuşuruz.
Eleştiririz, ama “iş sahiplenmeye” geldi mi, yeller esiyor.
Bakınız.
Hafta içerisinde, “turizm” toplantısı yapıldı.
Konferans’a katılanların sayısı 3–5’i geçmiyor.
Yani bir elin sayısı kadar bile değil.
Salon boş.
Ne etkili, ne yetkili ve ne de, muhatap; kimse yok.
Alakasızlık mı?
Bırak kalsın öyle, diz boyu!
***
Tabi hal-i vaziyete;
Nedenler ve üretilen bahaneler farklı.
Ama bariz olan şudur ki “turizmle” halis bir alakadarlığımız yok.
Henüz,
Değerlerimizin,
Tarihi yapıların getirisinin neler olduğunun,
Turizm
Ve turistin “neler sağlayabileceğinin” farkında değiliz?
Bırakın,
Profesyonelliği, amatör bile değiliz bu sektörel işleyişte!
O nedenle de; varlık içerisinde yokluğu yaşıyoruz!
Hem de; hoyratça...
***
Eee.
Daha ne beklenir ki bu hal-i vaziyetten?
Ve sorumluluk; bencilliğinden.
Velhasıl;
“Sal çayıra Mevla kayıra” misali.
***
Malumunuz üzre;
Bir taraftan Belediye.
Beri taraftan da, Valilik.
Tarihi Surlarımızın
UNESCO “Dünya Kültür Mirası” listesine girmesi için çabalıyor.
Enva-i koşuşturma söz konusu.
İlk hedef 2013 yılı “Surlar” yılı olsun.
Surlardaki burçların büyük bölümünün onarımına önümüzdeki günlerde başlanacak.
***
İçkale.
Hele ki, Ulu Camii çevresi.
Buralarda, onarım ve bakım sürüyor.
Her ne kadar;
Onarım ve bakım işi, “akıl-sır” ardılmaz bir gecikme ve ihale seyri içerisinde gidiyorsa da.
Önem arz edici bir çaba var.
Kazanım!
***
Doğrusu,
İçkale onarım ve bakım açısından nerdeyse 10 yılı geride bırakıyor.
Hala bildik seyirde; akıbeti ne olur bilinmez durumda?
Ama yine de;
Şehrin tarihi değerlerinin gün ışığına çıkması.
Ve Turizm alanında, “cazibiyet” kazanması önemli.
***
Ulu cami!
Doğrusu burası da, özellikle 3–4 yıldan buyana aynı!
Bir türlü bitmiyor onarım ve bakım.
Ayrı bir sorgulama.
***
Burçlar.
Onarımı yapılacak.
Bu yöndeki karar da takdir edilir.
Ama velâkin Keçi Burcu’ndan alınan ders-i ibretle bir türlü “turizmin” hizmetine sokulmuyor...
Onarıldı, öyle tutuldu.
Hala da, in-cin top oynuyor.
Neyse ki, son dönemlerde “barış süreciyle” bir kaç, tv tarafından “stüdyo” olarak kullanıldı.
***
Sonuç itibariyle;
Onarımlar da,
Projeler de,
Turizme yönelik, “acemiliğimiz de”, bütünlük içerisinde sorgu ve eğitime muhtaç!
***
Diyarbakır 2 milyon nüfusuyla.
Beşinci Harem-i Şerif unvanıyla,
Tarihiyle,
Kültürüyle,
Peygamberler,
Sahabeler,
Nebiler diyarı olma hal-i büyüklüğüyle bilinen Diyarbakır.
Yılda; sadece yerli-yabancı 60 turistle meşgul oluyorsa.
***
Bunun “komplike” sorgulanıp-gözden geçirilmesi gerekir.
Diyorum ki,
Biraz da bu yönde, “çaba” sarf etmemiz gerekir.