ÜÇ YENİ PARTİ GELİYOR?

Maşallah….

Nazar değmesin.

Türkiye siyaseti "hamile!"

Hem de, üçüz. Her an, doğum olabilir.

Çünkü "sancılar" başlamış.

***

Baksanıza!

Paralel yapı, kendini idame etti.

Başı İdris Bal çekiyor.

Demokratik Gelişim Partisi.

Ha gayret.

Pelsinvanya patentiyle, saha alacak.

2015 seçimine yetişmezler.

Ama sonrası için, saha arenasında güç kapışmasına girilecek.

***

CHP'ye gelirsek.

Şuan için sular durmuyor.

Gelenekçiler.

Yani keskin ulusalcı Kemalistler.

İşte başı çeken, Emine Ülker Tarhan.

İstifa etti.

Süheyl Batum'da peşinden geliyor.

Denilene göre, CHP'den kopacakların sayısı 15–20.

Tarhan'ın son hamlelerini bekliyorlar.

***

Velhasıl, CHP yeni bir parti doğuracak.

Zaten beklenmiyor değildi.

Nitekim su yüzüne çıkmıştı "yenilikçilerle-gelenekçilerin" içten içe kavgalı oldukları.

Haydi hayırlısı diyelim.

Sol'da yeni bir seyir var.

Zaten, CHP "solu yavaş yavaş terk" etmiş değilmiy di?

Yenilikçiler diye taklitçilik yapıyor diye yazılmıyors muydu?

AK Part'leştiler diye!

***

 

Gel gelelim, AK Parti'de durum nasıl?

Üç dönem.

Davutoğlu.. Gül'ün "siyasi" kulvardaki haliyeti.

O da, "doğum" sancısı çekiyor.

İçten içe.

Özellikle, Abdullah Gül'ü içine çeken bir yapı harekatı var!

Şuan, "taban yoklaması" yapılıyor.

Elbette ki, doğumun zamanı 2015 seçimi gösteriyor.

Öncesi mi, olur sonrası mı olur o şuan için meçhul.

Ama muhtemelen seçim sonrasında; AK Parti kendi içindeki doğumla bölünecek.

***

Ha buarada!

Yeni partilerin de korkusu, mevcut muhalefetin de, tek korkusu!

O da, 2015'te, AK Parti'nin alacağı oyların potansiyeli.

Çünkü 2015 seçimleri yeni Anayasa'nın değişim "köprüsü" olacak.

AK Parti "değişim sayısını" yakalarsa, Türkiye geri dönülmez bir 'rejim" değişimine girecek.

Yani Cumhuriyet'in 100'üncü yılında, "varlığı ne olur?" o zaman görürüz.

Eğer ki, ömür vefa ederse.

***

Özetlersek; Türkiye'de hal-i hazırda 73 siyasi parti var.

Yani yeni partilerle, 76'ya sayı çıkacak.

Maşallah diyelim.

Türkiye "partiler açısından" bonkör.

Aynı zamanda, enkaz noktasında da , çöplük!

Eee; Demokrasi bu olsa gerek!!!

***

Ak Saray!

Yeni bir mevzumuz!.

Hal-i hazırda "herkesi meşguliyeti" sarmış.

Nasıl yapıldı?

Niye yapıldı?

Erdoğan neden oturur?

Fuzuli değil mi?

Bu kadar "milli servet" harcanır mı?

Eski parayla, 15 katrilyon harcanmış?

Yazık değil mi?

Peş peşe, sorular!

Mülahazası da, "herkesin" cephesinde, bir hak söz konusu.

***

Ama güzel tarafı var.

O da Türkiye yeni bir "Saray'a" kavuşmuş oldu!!

Eski saraylar yetmez mi!?

Bilmem.

Ama, Aile Bakanlığının bulunduğu binaya yıllık 10 milyon lira kira bedelli ödeniyorsa.

Biraz düşünmek gerekmez mi?

Bunla, Ak Saray'ı karşılaştırdığınızda, bir masumiyet olmaz mı?

Bari bu saray, milletin.

Bir de, Erdoğan "ömrü billâh" orda, kalacak değil ki?

Nitekim Başbakanlık ta açıklama yaptı; "Ak Saray'ın gerçek sahibi sadece millettir."

Yani korkulacak bir şey yok.

***

Eee, bir de Türkiye lider ülke diyoruz.

Ortadoğu'nun hamisi olacak.

Tipik, müttefiki olduğu ABD gibi.

Küresel güç oluyor.

O zaman ihtiyaç duyulmaz mı, Pentagon gibi bir mekâna.

Neyse, bir haylazlık var.

Ama durmadan haylızlığa, haylazlık yapmakta, ne kadar doğru?

Bilmem, fikri mülahaza size ait.

***

Oğlum Ehsan!

Ana heyran nasılsan?

Ne haldasan?

Biz seni aramasah sormasah

Sen bizi ne arisan ne de sorisan

Sen ne hersiz bir evlatmişsan

Bemırad olmiyasan

Hahın kızınan gezisen dolaşisan (hah:el alem) edemisen anan mektup yazasan?

Heç Allah'tan korhmisan bizi merakta bırahisan?

Dünegin dayın oğli Hüsen gelmişti Ankara'dan

Getmişem sağlık haberin ondan almişam

Seni belediye otobozunda görmiş bir kıznan, sözlüm diye bahsetmişsen o kızdan

Bir de yüzüg tahmişsan barmağan

Niye oğlum sen anasız kalmişsan

Sansahan evlenmağa kahmişsan? (sansahan: kendi kendine)

Hüsen'e dedim ki; "Hüsen! hele birezım kızi anlat" (birezım: biraz)

Redi ki: "Ne anlatayım deyza, ay parçası bemıraza"

Gülende güller açi

Ağliyanda incinen mercan saçi, bele güzel ne görülmiş ne duyilmiş.

Hak teala öz nurundan yaratmis.

***

Ehsan!

Niye sen hırıf olmişsan

Böyükleren danışmadan evlenmağa kahmişsan

Kardaşından da mi ibret almisan?

Getti bir tango kız getirdi

Ne kendisi rehet etti

Ne de bizi rehet ettirdi

Kız da kız olaydı üregım yanmazdı

Ele zaif ele zaif ki ayni çırtik Eso'ya benzidi

Çirpi gibi bacaği

Emin ağanın ayağı gibi ayaği

Çamaşır tokacı gibi de elleri vardi

Ne ağlidi ağliyasan

Ne gülidi gülesen

Ne konulmağımızı begenidi

Ne bitirdiğimizi yeyidi, zıkkımın köküni yiyeydi

***

Hırçikli meftüneyi ağzına koymidi.

Kibekudura kaşığını degdirmıdi.

Pencegoşt kebabından hanımın meğdesi bulanidi

Her bişeye de kusur bulidi

Her bişeye yengi yengi adlar tahidi; (yengi: yeni)

Ben deyidim babakanuç

O deyidi "patlıcan ezmesi"

Ben deyidim lebeni

O deyidi "yoğurt çorbası"

Ben deyidim hılorik aşi

O deyidi "ekşili izmir köftesi"

Yoh! carut değil faraşmiş

Küçe değil sokahmiş

Bellüe değil oluğmiş

Hebene değil destiymiş

Havuca pırçikli demah ayipmiş

Ben bele konuşiyam diye de benden utanimiş.

Niye kendi yaptığından utanmidi

***

Gün evle olidi yatahtan kahidi

Ne hevşi süpüridi ne ayah yoluna su dökidi.

Benim elimden çaput

Onun elinden roman düşmidi

Gezmağa gidende de hanımın kızı en öge o düşidi

Birgün baban tükenden geldi.

Sakosi çininde içeri girdi

Hanımın kızı yerinden bile teprenmedi.

Baban çoh ağırına gitti

Bırahsam, alimallah saçini pırçigini yolacahti.

Ben ne şanssız bir kariymişam anam!

Kaynanaların zalım zamanında gelin olmişam

Gelinlerin zalım zamanında da kaynana olmişam

Kime ne etmişem ki bulmişam.

***

Ehsan!

Sen sen olasan

Akli başında bir kız alasan ister Diyarbakır'li olsun, istersen yedi yabancidan olsun.

Yeter ki helal süt emmiş bir kız olsun

İstiyem ki sonradan peşman olmiyasan

Kari kısmi ayakkabı değil ki, sıhtimi çıharasan atasan

Mamusumdur diyecahsan

Ömribillah çekecahsan.

***

Ehsan!

Biliyem eyisen hoşsan, herşeye çabuh kızisan

Kızanda da alalo gibi kabarisan.

Oğlum!

Asebi erkegin kahri çoh olur

Kahır çeken kari zor bulunur

Onun için kariların hamuri sabırnan yoğrulmuştur.

Onlar hanımdır

Onlar hatundur

Onlar sultandır

Onların mekanı cennet-i âlâdır

Onlar ışıhtır

Onlar nurdur

Onlar yüce Allah'ın erkeklere bir lütfudur.

***

Evet, Sevgili Kadri Göral'in kaleme aldığı şiirini aktardık size!

Şiir'in hikâyesi, mevkuteden de anlaşıldığı gibi, Ana'nın oğluna mektubu.

Her satır, bir "nasihat".

Her söz bir ders-i ibret ihtiva ettiği gibi; saygı ve sevginin kutsiyetini de dikkat diyor.

Tabi ki anlayan için.

Ama diyeceksiniz ki, nerdeeee?

Neyse, hafta sonu münasebetiyle, Diyarbakır'ın şivesiyle Göral'ın kaleme aldığı şiiriyle yazımıza nostaljik bir ruh katmış olduk.

Pazar yazısı mahiyetiyle, bugünlük bu kadar.

Güzel bir hafta sonu dileğiyle.

Pazartesi günü görüşmek üzere.