ULUSLARARASI DİYARBAKIR SEMPOZYUMU! (FİKRİ OLAN GELSİN)

Bir ülke için...

Bir şehir için…

Bir yaşam coğrafyası için...

Asil olan…

O'nu esas ve sahi kılan en büyük kimlik…

Hiç kuşkusuz ki…

Milli ve yerliliğidir…

Kültürel…

Sosyal…

Pek tabi ki ticari faaliyetleriyle; ölçülür…

***

 Hele ki…

Örfü… Âdeti…

Geleneği göreneği…

Müziği…

Şarkısı… Türküsü…

Tarihi…

Eğitimi ve öğretimi…

İnanç... İbadet…

Meslek…

Sanatsal…

Sportif faaliyetler dâhil olmak üzere!

***

Özetle!

Yaşam felsefesini; "milli ve yerli" tutmakla!

Asalet..

Ve tabi ki "bütünleşen, cezbeden"

Değerleriyle bütünleşir…

Tüm farklılıkları "çatısı" altında tuttuğu gibi; "hepsine de " kucağını açandır…

***

Ne yazık ki!

Bugün, bu "vasfın, felsefenin ve hayatın" hiçte ikmalde olmadığını görüyoruz…

Yabancılaşan…

Yalnızlaşan…

Şiddetin…

Terörün…

Kan ve gözyaşının girdabında; "bunalan"…

Ötekileşen…

Ötekileştirilen, rüzgârın seyriyle savrulan bir durum vaki…

***

Ne milli değerler..

Ne yerli değerler..

Konuşulmadığı gibi; ikmaline dair eforda sarf edilmiyor…

Varsa yoksa "yabancılaşma" özentisi!

Çünkü artık "yaşam" alanlarını…

Büyüklüğüyle.

Yüksek binalarıyla.

AVM'leriyle…

Yerli olmayan markaların varlığıyla.

Yani "betonlaşan-yabancılaşan" bir hayatla ölçülür hale gelindi…

***

İşte kadım şehir Diyarbekir!

Bugün neyle anılıyor…

Anlatmaya gerek var mı?

Üstadın ifadesiyle; "hal-i vaziyet" orta yerde…

Türkiye…

Yekûnuyla neyle anılıyorsa; "onla" anılıyor…

Terör mü?

Şiddet mi?

Siyasi ve ideolojik kamplaşma mı?

Hepsi mevcut…

Sosyal bir travmayla; "yerli ve milli" olmaktan uzaklaşıyoruz…

***

Oysaki.

Diyarbakır için.

Şehr-i Amed'i için…

Peygamberler...

Sahabeler…

Evliyalar şehri için…

33 Medeniyeti bağrında yeşerten…

Hala da, "varlıkları" için zemine sahip olan; bir şehir!

Surlarıyla..

Camileriyle..

Kiliseleriyle..

Havralarıyla..

Hanları.. Hamamları..

Bazalttan yapılı; taş evleri..

Açık hava müzesi gibi..

Kimliğiyle..

Kültürüyle..

Sosyal..

Ticaret faaliyetleriyle; "anılması" tanınması gerektiği gibi..

Yaşaması da lazım!

***

Çünkü şehrin "kültürel" kimliğinde her şey var..

Ticaretten eğitime..

İşten, aşa..

Sokaktan, toplumsal hayata..

Velhasıl; her şey bu kimliğin "bünyesinde" olduğu gibi..

En sıradan hareketlilik bile; "bu kimliğin" varlığından etkilenir..

Kimi yerde pozitif..

Kimi yerde negatif..

Ama sınır; "o kentin" yerli ve milli kimliğidir..

***

Biliyorum…

Birçoğunuz; "kaldı mı ki" diyeceksiniz…

Doğru…

Ama bu değildir ki; "ölü toprağına" mahkûm olalım…

Sahiplenmeyelim…

Konuşmayalım..

Biz de; asimilasyona kapılıp; "moderniteye" mahkûm olalım…

Hayır…

Tam aksine; sosyal travmadan…

Yeniden "kucaklaşma" adına, sirkelenmeliyiz…

Sahiplenmeliyiz…

***

KADİM ŞEHRE DAİR ALGI…

Bakınız..

Bu anlamda; "bir hamle" var..

Hazırlık söz konusu..

Diyarbakır Valiliği ve Dicle Üniversitesi..

Kolektif bir işbirliğiyle; "Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu" planlıyor..

Önceki gün..

İl Valisi Hüseyin Aksoy..

Rektör Prof. Dr. Talip Gül..

Bizlerin de katılım gösterdiği toplantıda; açıklandı..

"Sempozyumun" muhtevası..

Ve tarihinin; 2 ila 5 Kasım 2016 arasında olacağına dair..

Sevindirici..

Gurur verici olduğu kadar; "yarınlara" dair umutları yeşertti…

***

 

Bu hamleyi; "desteklememiz" gerekir..

Gerek fikirle..

Gerek sunumlarla..

Gerekse, tanıtım, istişare ve paylaşım adına!..

Nitekim..

Bu konuda geniş kapsamlı bir "Bilim Kurulu" oluşturulmuş..

Ki, yüzden fazla akademisyen var..

***

Doğrusu..

Bu hamle, bu sempozyum..

Kapsamlı..

Bir o kadar da yüksel katılımcı beklenen organizasyon.

Kadim şehir açısından..

Hele ki yaşanılan travmatik zaman tüneli noktasında "ilaç gibi" gelecek..

***

Çünkü.

Ulusal ve uluslararası birçok kişi gelecek…

Siyasetçisi…

Akademisyeni…

Ekonomisti…

Tarihçisi…

Yeni şehir bir hayli hareketlenecek…

Buda; şehrin tanıtımı için…

Bölge insanıyla oluşacak kaynaşma için; "yeni bir sayfa" olacak…

***

Ne diyor, İl Valisi Aksoy!

Diyarbakır ile ilgili bir çalışması olan, görüşü olan herkesi bu sempozyuma bekliyoruz.

Diyarbakır’ın yetiştirdiği, şair, edebiyatçı, sanatçı, iş adamı gibi Diyarbakır’ın dışına taşan değerlerini de bu sempozyuma davet ediyoruz..

Aynı zamanda bu bir Diyarbakır buluşması olacak.

Diyarbakır’ın sadece terör ve belirli konularda anılması değil..

Dileğimiz;

Diyarbakır’ın değerleri ile güzellikleri ile anılmasıdır.

Bölgedeki kötü algıyı ortadan kaldırmayı hedefliyoruz."

***

Öyle ya..

Dışarıdaki Diyarbakır’a gelip görmeden; "medya üzerinden, gazete sütunlarından" fikre sahip oluyor..

Değerlendirmeleri de çok farklı oluyor..

Ama..

Diyarbakır’a gelip, Diyarbakır’ı gördükten sonra ne deniliyor?

“Dışarıda anlatıldığı gibi değil…

"Ekranlarda gördüklerimiz gibi değil…”

Bu imajı..

Bu algıyı yıkmak, dağıtmak gerekiyor..

İşte bu sempozyumla "yeni bir yüz ve algı" geliştirilecek..

***

 

SUNUMLARA DAİR KONU BAŞLIKLARI

Her kesime açık olan;

Sempozyum'a dair konu başlıkları ise şöyle…

Arkeoloji.

Çevre ve Atık Yönetimi.

Dezavantajlı Kesimlerin sorunları ve çözüm önerileri…

Dil ve Edebiyat.

Eğitim…

Ekoloji…

Ekonomi ve Ticaret

Kentleşme, Kentsel Dönüşüm ve Yaşam Kalitesi.

Göç, Yoksulluk, Gelir eşitsizliği…

Lojistik…

Markalaşma

Mesleki Eğitim Çalışmaları.

Müzik ve Güzel Sanatlar.

Mimarlık…

Psiko-sosyal Yaşam ve İnsan.

İnanç.

Sağlık.

Sektörel ve Sektörlerin Hizmet Kalitesi.

Spor..

Sosyal, Kültürel Yaşamı, Coğrafya ve Doğal Hayatın korunması…

Tarım, Gıda ve Hayvancılık.

Tarih ve Sanat Tarihi…

Turizm ve Turizmin eşitlikleri…

Turistik destinasyon ve Göstergeleri.

Ünlü Yazar ve Yüzler.

Yerbilimleri ve Madencilik..

Yani 27 başlık altında toplanan; "alan"…

BAŞVURU KOŞULLARI…

* Doğrudan Diyarbakır ile ilgili olmayan çalışmalar değerlendirmeye alınmayacak.

* Bildirici veya dinleyici olarak tüm katılımcı başvuruları, online kayıt ve internet üzerinden yapılacaktır.

* Sempozyumun bildiri, sunum dili Türkçe ve İngilizcedir.

* Bildiride sunulan görüşlerin ve kaynakların sorumluluğu bildiri yazarı/yazarlarına aittir.

* Bildiriler en geç bir hafta öncesine kadar gönderilmeli..

***

SEMPOZYUMUN TAKVİMİ

15 Ekim bildiri özeti göndermek için son tarih.

20 Ekim bildiri kabullerinin ilanı.

2 Kasım Sempozyum kayıt ve açılışı..

Çağrılı konuşmacılar.. Çağrılı bildiriler.

2-5 Kasım Sempozyum sözlü bildiriler ve poster sunumları.

Ve son olarak…

Diyarbakır Valiliği tarafından organize edilecek; "Gezi ve Kongre."

Kapanış..

 

***

KATILIMCI OLUNMALI…

 

Sonuç itibariyle..

Kültür..

Dil..

Yaşam tarzı..

Demokrasi..

Vatandaşlık..

Kimlik..

Siyasi kültürler..

Sosyal yaşam..

İktisadı..

Ve tarihi noktada; "gelişmenin, büyümenin"..

Aynı minvalde;

Yarınlara aktarım açısından,

Bilgilenme..

Öğrenme..

Öğretebilmenin yolu da; "böylesi çağdaş" organizasyonlarla mümkün..

Bilinçli..

Özgür birey açısından; "en katılımcı" ortamdır..

Yeter ki, "fikri olan" fikrini söyleyebilsin…

İŞTE BU SEMPOZYUM DA, BU SLOGANLA İKMALE GELECEĞİ DÜŞÜNCESİNDEYİZ…

"FİKRİ OLAN GELSİN"

Cumanız mübarek olsun…