ÜST AKLIN OYUNUNA GELİNİYOR?

Söz dinleyen yok!

Hakikati de gören olmadığı için..

Barışı.. Kardeşliği.. Huzuru.. Güveni..

İstikrarı. Uzlaşı zeminini de, "mevzuların çözümünde" konuşan da suspus!

Hal-i hazırda ürkütücü bir "güvenlikçi" refleks hakim..

Ne yazık ki silahın var gücüyle "varlık" göstermesi vahim bir "akıl kilitlenmesi de" yaratıyor..

O'nun içindir ki; "Barış değil, savaş dili hakim!"

***

Ama!

Üstat ne der?

Önemli olan; "şer günlerde" hayır, icra edebilmek…

Diyeceksiniz ki nerdeeee?

Evet, nerde "o aklı, o ortak mutabakatı" işletebilen; samimiyet!

Maalesef…

***

İşte Diyarbakır.. İşte Cizre.. Hakkari.. Siirt.. Batman..

Ve Mardin. Tunceli.. Erzincan.. Bingöl.. Beri yanda; batı illerindeki "savaş ve çatışma" tamtamları..

O.Hal kararları.. Sokağa çıkma yasakları.. Kazılan hendekler..

Kurulan siperler.. Şehir içerisinde, "sokak çatmaları" roketatarlı görüntüler.

Ne oluyoruz?

Olaylar körükleyici bir akla ziyanla "akla-karaya" dönüştürüyor, siyasi mekanizma!

Ortak akıl yok. Ya da "aklın yolu birdir" denilmiyor..

Geçmişin "batağından" medet umulur, bir beyin yönetiyor!

Ne yazık ki bu da Türkiye'ye "diş bileyen" üst akla, "imkân" yaratıyor.

***

Sorgulanmıyor.. Şiddetin kime fayda sağladığı..

Terörün.. Asker.. Polis.. Sivil.. Gerilla.. Ölümleri… Öldürülmeleri..

Oluşan "kaotik" ortam; kime hangi alanda "iktisadi ve siyasi" kazanç sağladığına bakılmıyor...

"At gözlüğüyle" bakılıyor..

Tek pencere!…

***

Coğrafyadaki "harital" değişimde, kime bu çatışmalı ortamın yol açtığı, ya da; "merdiven" oluşturduğu göz ardı ediliyor..

En basidi; dün nerdeydik, bugün neden "aniden" kanlı-bıçaklı olduk..

Ve daha bir çok olumsuzluk..

Tüm bunlar "bir seçim sonucu" olarak görülüp, derinliğine girilmeden; "batağa kürek" çekiliyor..

Ama nereye kadar; bıçak kemiğe dayandı…

***

Endişem ve korkum odur ki;

Öfkeyi körükleyen kışkırtıcı siyasi dil "kendine" geldiğinde..

Barışı.. Kardeşliği; "milli mutabakatı" konuşmaya başladığında..

Yanında, "milletin" olmayacağıdır..

Çünkü seyir; "milleti de" aklı-selim olmaktan çıkardığı gibi "sabote" ediyor.

Maazallah!

Hiç de iyiye doğru gitmiyoruz..

***

UFUKTA NE GÖRÜNÜYOR?

Metropol Araştırma’nın sahibi Özer Sencar..

Kulak verelim..

1 Kasım'a dair "saha çalışmasında" eldeki bulgu nedir?

Nasıl bir "beklenti" hasıl?

Bir taraftan; "siyasi" belirsizliğin yarattığı; partilerdeki şuursuzluk…

Diğer yandan; "kan gövdeyi götürür" noktaya gelen, şiddet sarmalı…

Hepsi!

Türkiye'yi nasıl bir  "serüvene" sürüklüyor.

Sandık.. ve Seçmenin bu noktada; 1 Kasım için neler söyleyeceği en büyük beklenti.

***

Sencar'a göre.. Siyasi bazda; 1 Kasım sonuçları "tabloyu" pek değiştirmeyecek!

Yine; "koalisyon" zorunlu olacak.. Ve yine, "hükümet" kurulamayacak..

Bir kez daha; "seçim" denilecek? Yani; 1 Kasım, 7 Haziran'dan farklı olmayacak?

Peki.. Sencar bunu hangi kriterlere dayanarak, ifade ediyor..

Çünkü.. Cumhurbaşkanı ayrı.. Başbakan Davutoğlu ayrı; "minvalde" konuşuyor..

Hatta muhalefet dahil..

Yani taraflar kendi cephelerinde; 1 Kasım çok iş bitirici olacak diyor?

Özellikle çatışmaların yoğun bir profilde yaşanması, seçimlerin dahi "ertelenebileceği" ifadelerini gündeme taşıdığı bir süreçte seçmen ders-i ibret noktasında; "muhakkak ki" değişim diyecek?

***

Neyse!

Sencar'a soralım; "bulgularınız" nedir?

7 Haziran sonrası; ne değişti, ne değişmedi?

Cevap..

"7 Haziran’dan sonra fazla bir sapma yok.  Sadece HDP’de bölge kaynaklı bir miktar yükseliş var. "

--Doğrusu bu tespite katılmıyorum.

Çünkü olup-bitene karşı, bir sessiz öfke var?

Rota değişebilir?---

Devam edelim..

"Diğer partilerin oy oranlarında dikkate değer bir değişiklik yok.

Bu pazar seçim olsa alınan oylarla HDP parlamentoda elde ettiği milletvekili sayısına göre üçüncü olur.

Ama oy sıralamasında yine dördüncü parti görünüyor."

***

Çatışma.. Şehit cenazeleri.. Güneydoğu'da yeniden "O.Hal" yansıması..

Şiddet ve ölümlerin; yaratacağı tahribat seçmeni ne kadar etkiler?

Sencar şöyle diyor..

"MHP ve AK Parti'nin oyunu etkilemiyor.

AK Parti'nin oyu bu süreç içerisinde milim kıpırdamıyor.

Haziran araştırmamızda AK Parti’nin oyu 41,7 idi.

Ağustos'un ortasında yaptık yine 41,7. Yaşanan terör olayları, güvenlik güçlerinin müdahaleleriyle meydana gelen olaylar, ölümler, şehitler AK Parti ve MHP'ye puan getirmedi.

Ama HDP'nin Kürt seçmen üzerinde oyunu artırdı."

***

O zaman şöyle bir soru!

Erken seçimde..

En fazla ısrarcı olan kimdi; Cumhurbaşkanı Erdoğan..

Kendi ifadesiyle..

Ki "mutlaka" önünde belli bir "veriler" söz konusudur..

Ne demişti..

1 Kasım.. 7 Haziran'daki gibi olmayacak?

Ne demek bu?

Sencar..

"Bu sıralar "HDP barajı aştı ama hakkıyla, adil bir seçimle değil PKK zoruyla, katkısıyla" gibi bir psikolojik etkileme çabası var.

Ancak bunun çok fazla gerçekle ilgisi yok.

Tarafsız kalması gereken Erdoğan da meydanlara çıkarak, salon konuşmalarıyla sonucu etkilemeye çalıştı.

Devlet tüm kadrolarıyla AK Parti lehinde çalıştı."

***

HDP'deki "emanet" oylar..

Bir de; CHP'nin "kaydığı" iddia edilen oyları..

1 Kasım'da rota değiştirir mi?

Sencar'a göre..

Bunda önemli değişiklikler olabilir; "oyların" eski adreslerine geri dönüşü noktasında..

Şöyle diyor..

"Yaklaşık olarak 1,5 puanlık bir CHP kitlesinin oyu HDP'ye gitti.

Bunun yarım puanı ya da bir puanı geri gelebilir.

Ancak Ağustos ayında yapılan araştırmada bu yönde bir veri yok henüz.

1 Kasım'da "nasıl olsa HDP barajı aşıyor" düşüncesiyle partilerine dönebilirler.

Ama asıl MHP'den CHP'ye kayış olabilir.

**

Sencar'ın..

MHP'den CHP'ye kayış olabilir ifadesi..

"Hakikatten" derinlik arz edici..

Nasıl olacak?

CHP'deki vaziyet; MHP'nin "marjinal" yapısına ters..

Ki, "ülkücü ve milliyetçi" kesimi taşıyacak bir kadro ve isim de; CHP'de yok..

Bu nasıl olacak?

Sanmam..

Bu noktada kendisiyle ters fikirdeyim; "MHP'den kayma olursa" o da AK Parti'ye geçiş olacak?

Başka sanmam..

***

Soralım!

Bahçeli ve Demirtaş'ın "profilinde" bir değişiklik var mı?

7 Haziran sonrası!..

Ve sergiledikleri "siyasi" tutum; nasıl bir sonuç getirdi..

Pozitif mi, negatif mi?

İzledikleri "politikanın" etkisi ne?

Sencar yine farklı noktada…

Diyor ki..

"MHP ve Bahçeli'nin itibarında ciddi düşüş var.

Burada kuşkusuz 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından geliştirdiği tutumun önemi var.

Bu süreçte CHP’nin bir oy çekim kapasitesine sahip olduğunu gördük.

***

Liderler..

Hal-i hazırdaki "karne" notları nedir?

Sencar..

Yine tartışmalı bir cevap veriyor..

Diyor ki..

"Erdoğan ve Davutoğlu'nun durumlarında bir değişiklik yok.

Bahçeli ve Demirtaş'ın ise itibar kaybı görülüyor."

Peki neden bu iki liderde kayıp var?

Bahçeli ve Demirtaş..

Cevabı şu..

"Bahçeli'nin görev yapış tarzını onaylayanların oranı Haziran'da yaptığımız araştırmada yüzde 22,9 iken, Ağustos ayında 17'ye gerilediğini görüyoruz.

Demirtaş için ise aynı dönemde yüzde 25,8'den 21,8'e gerileme var.

Görev yapış biçimini onaylayanların oranında artış olan tek lider Kemal Kılıçdaroğlu.

Aynı dönemde oy oranını yüzde 29'dan yüzde 31,2'ye yükselttiği görülüyor araştırma sonuçlarına göre.

Kılıçdaroğlu ile ilgili verilerde dikkati çeken bir başka husus da CHP'ye oy vereceğini söyleyenlerin oranından daha fazla bir oyu var."

***

En tartışmalı; "Erdoğan" tavrı?

1 Kasım öncesi..

Erdoğan yeniden sahaya çıkarsa.. Mitingler düzenlerse..

Salon toplantıları yaparsa..

Seçmen üzerinde farklı bir etki yaratır mı?

Ak Partiye kazanç mı, zarar mı getirir?

Sencar'ın cevabı şöyle;

"7 Haziran'da Erdoğan sahaya çıkarak AK Parti'ye oy kaybettirdi.

Şimdi de sahaya çıkarsa yine AK Parti'yi aşağı çeker."

***

Sonuç!..

Sencar'ın tüm bu anlatımlarına göre..

1 Kasım için..

Ve ufuktaki siyasi çekişmeler; "Kaolisyon ve bir seçim daha" diyor?

Nasıl?

*Ağustos ayı araştırmamıza göre herhangi bir parti tek başına iktidar olamıyor.

1 Kasım'da halk 7 Haziran'da söylediğini bir daha söyleyecek.

Ancak ben yine koalisyon kurulamayacağı kanaatindeyim.

Yakın gelecekte bir yıl içinde bir seçimin daha olacağını düşünüyorum."

Sizce..

***

HDP 3. PARTİ OLDU?

Tuğrul Türkeş.. Seçim hükümetinde..

"Tercihi".. Kendi, "siyasi ahlakı'na" dairdir..

Tartışılır.. Ama, "ihanet veya kahramanlık" noktasına getirilemez..

Zaten!

"Görünen köy kılavuz istemez" misali..

Kendi de ifade etti..

"Baba mirasını" yiyorum..

Önceki gün beyanat verdi.. Verirken de; söylendi Partisinden kendisine gelen eleştirilere dair..

"İki sarhoş.. Üç-beş çakkal'a" cevap vermem..

***

Kim çakkal.. Kim sarhoş "beni alakadar" etmez!

MHP bu..

Ne milli menfaat,

Ne milli meseleler,

Ne de ülkenin sahil-i selameti pek "alakadar" olmadıkları için.

Varsa yoksa "tekçi" anlayış.

Eee. Bu da haliyle; "küfürlü, kavgalı, çatışmalı" siyaseti körüklüyor.

Neyse! Türkeş.. Baba mirası yiyorum dediği "partiden ihraç" edildi..

Peki bu; "ihraç".. Ve Türkeş'in "aksiyonlu" duruşu; "seçmende" ne gibi etki yaratır?

Doğrusu!

Çok önemli bir dalgalanma yaratacağını ifade edebilirim..

Diyeceğim o ki.. Bahçeli'nin MHP'deki "varlık kazanı" fokurdamaya başladı..

***

Bahçeli.. Alparslan Türkeş'in adını anacak mı?

Ülkücülerden söz edecek mi; bundan sonraki siyasi ifadelerinde?

Sanmam. Etse; "kendiyle" çelişir..

Anlayacağınız; MHP'deki bu "iç dalgalanma" zararsız atlatılmayacağı aşikar..

O'nu da 1 Kasım'da göreceğiz..

Bu arada bu kavgadan; karlı çıkan bir kesim daha var..

Parlamentodaki "sandalye" sayısı ve Temsiliyet ölçeğinde; HDP..

Türkeş'in ihracıyla, MHP'nin sandalye sayısı 79'a düştü..

Yani, HDP artık TBMM'de üçüncü parti..

Pek tabi ki; "bir çok meclis aktivitesinde" artık, farklı temsiliyet alacak..

***

Sonuç itibariyle.. Yazımdaki "fikri beyanın" özeti şu.

1 Kasım seçim sonuçları bazı siyasi liderlerin ki, buna Cumhurbaşkanı Erdoğan da dâhil;  "Siyasi kıyamet" anlamına gelebilir...

Göreceğiz.