VALİ TOPRAK
Malumunuz üzere dün itibariyle;
Diyarbakır valiliği görevine atanan Vali Mustafa Toprak makamına oturdu.
Tabiri caizse "iş başı" yaptı.
Yani "Bismillah" deyip;
İstanbul'a Vali olarak atanan Hüseyin Avni Mutlu'dan boşalan mülki amir koltuğuna oturdu.
Artık Toprak var.
Bu Diyarbakır için yeni bir dönem.
Haydı hayırlısı diyelim.
Tabi adettendir gelen için; "hoş geldiniz" demek!
Özellikle de bu kentin yaşayanı olarak!
Biz de "hoş geldiniz" diyoruz.
Ve tabi ki başarılar da diliyoruz; "Yeni görevinde!"
* * *
Ne diyelim;
Henüz kendisiyle bir hasb-i halimiz olmadı.
O nedenle şuan için "Pek" dişe dokunur bir fikir üretmek zor.
Zaten zaman da erken.
Zamanla tanıyacağız; fikir ve düşünce noktasında.
Tabi o da bizi tanıyacak?
Ancak takdir edersiniz ki; ilk intiba çok önemlidir.
Özellikle de; kişinin "fikrisel" ve karakterist yapısı.
Çünkü ilk intiba "gelecek" zaman açısından refleksler oluşturur.
İki taraflı bir tavır!
Dün valilik önünde "karşılama" töreni vardı.
Vali yardımcıları, daire müdürleri, sivil toplum örgütü temsilcileri.
Yani bir hayli kalabalık vardı; karşılamada.
* * *
Orada "mini" bir izlenim imkânı gelişti.
Tören esnasındaki "hareketleri" ve sonrasında verdiği mülakatın içeriği.
Tabi bir de; kendileriyle alakalı yaptığım mini bir araştırma.
Ve oradan çıkan sonuçlar.
Bir de Çorum valiliği görevi süresince sergilediği yönetim anlayışıyla "alakalı" haber ve yorumlar.
En önemlisi de önceki gün Çorum'dan ayrılırken kent ahalisinin kendisiyle alakalı söyledikleri.
İşte tüm bunları alt alta sıraladığımda şu sonuç çıktı.
Hassas! Ve "işini seven" biri!
Yani Toprak'ın bıraktığı ön intiba bu!
Zaten bir idareciyi de başarılı kılan.
Görevinde yükselme modunu çalıştıran en büyük etken "işini severek" icra etmesidir.
Ki "işini seven" demek; görevini yerine getiren demektir.
* * *
Tabi burda;
Vali Toprak'a "görevini" anlatacak değiliz.
Haddimiz de değil.
Her ne kadar "yaşça" bizden küçükse de.
Kendi görev "aktivitesinde" bizden fersah fersah bilgi sahibidir.
Mutlaka; Diyarbakır'a gelmeden önce kentle alakalı "fikir" sahibi olmuştur.
Kentin "dokusunun" nasıl bir profile sahip olduğunu.
Ve yine Diyarbakır'ın kendisine özgü "hassasiyetlere" sahip olduğunu.
Ama biz yine de!
Kentin "sosyo-ekonomik ve politik" yapısıyla alakalı "hassasiyetleri" zikredelim.
Çünkü geçmişte bu kentin birçok "Mülki Amiri" bu "çizgiyi" göz ardı etmişti.
Sonrası; Diyarbakır için "hiçte" tasvip edilmez durumlar vuku bulmuştu.
Onun için; "önem" arz ediyor.
* * *
Belki Vali Toprak bu süreç açısından "şanslı" olabilir?
Şöyle ki;
Mutlu bu noktada önemli mesafeler kaydetmişti.
Özellikle de; "Yerel ve Sivil" diyalogda köprü vazifesi görmesi.
Hatırlıyorum!
Öyle valiler ve idareciler vardı ki.
Yerel Yöneticilerle "bir araya" gelmemek. Aynı karede görünmemek için; "kaçardı".
Bölgenin "kültürüyle" yüzleşmemek.
Gelenek ve göreneklere "vakıf" olmamak.
Onların yaşaması için "imkân" vermemek.
Kısacası "Kürt" kelimesini telaffuz etmekten korkan bir anlayış sergilediler.
Halktan "kopuk".
Makamından "dışarıya" çıkmayan bir zihniyet!
* * *
Tabi "devlet kademesindeki" başarıları da; "hep merkez" olmuştu.
Onun için;
Diyarbakır "kazanım ve kazandıran" bir kenttir.
Tabiri caizse; Siz bir koyarsanız, o size bin verir.
Evet! Diyarbakır işte böyle bir kent.
Vefalıdır. Kendisine sahip çıkanın, daima arkasındadır.
Bedeli ne olursa olsun; mertliğinden ve düşüncesinden ödün vermez.
Yeter ki; karşısındaki "ona" inlik düşünmesin.
* * *
Gelelim sorunlarımıza! Sorunlar diz boyu.
İşsizlik ve yoksulluk "inanılmaz".
Genç bir nüfus, ancak her 10 kişiden sadece biri çalışıyor.
O da; "asgari ücret" ortalaması.
Bir doların altında "geçinen" aileler resmi verilerle biliniyor.
Yine 1,5 milyon nüfuslu kentte 600 bin civarında Yeşil-Kartlı var.
Gelelim; gelişme noktasına!
Sanayi deseniz yok! Bacası tüten bir fabrika bile yok.
Var olan da; düşük kapasitede.
GAP'ın merkezi diyoruz; "işler" kaplumbağa hızında.
Sulanan arazi oranı yüzde 20.
Eğitim mi, Sağlık mı, Ulaşım mı, Karayolları mı?
Kör-topal!
Yani sonuç itibariyle; "iş yükünüz" ağır.
* * *
Eğer dünkü mülakatınızda;
"Sloganımız çalışmak, birlik ve beraberlik, sevgi ve hoşgörüdür"
diyerek ifade ettiklerinize "taviz" vermez iseniz.
Üstesinden gelemeyeceğiniz sorun yok demektir.
Ne diyelim;
"İşiniz zor". Ama başarılamaz değil.
Haydi! Kolay gelsin!