VALLAHİ DE, BİLLAHİ DE; “SOYULUYORUZ?”..
Şu fahiş fiyat, etiket soygununa karşı, kimin nereye gideceği meçhule döndü!.. Çünkü vaziyet, “Marko paşa” misali, seyrediyor?.. İş zıvanadan çıkmış şekilde.. Bırakın vatandaşı söğüşlemek, tartı-terazi, ürün çürüğüyle, aldatmayı; artık açık ve aleni şekilde vatandaş soyuluyor?!..
***
Manav mı, market mi, zincir marketler mi?!.. Her ne ise.. Etiketler; saat başı değişiyor.. Sabah 30-35 lira olan, kiraz, kayısı, elma armut fiyatı, akşam bakıyorsun ki, etiketi değişmiş.. Kaça; 50-55 liraya.. Fiyat artışının gerekçesi; “ben bilmez merkez bilir?”…
***
Der demez, vatandaş soruyor!?.. Ben derdimi kime söyleyeyim, ya da kime şikayet edeyim?.. Tabi böyle bir “şikayet merci ve makamı var mı?”.. Ya da, “soygun etiketine, dur diyen…” Vallahi ben pek vakıf olmuş değilim?.. Onun için de; nerde diye ben sormak istiyorum?…
***
Bir sorum daha var.. Peki sürekli fiyat katlamasına karşı ödenen bir vergi var mı?!. Biliyorum şimdi diyeceksiniz ki?.. Böyle bir makam, böyle bir merci, böyle bir kurum var mı?.. Maliye ve Vergi Dairesi gibi, bir kurum mırıldanacaksınız biliyorum, ama onlar başka işle meşguller!.
***
El insaf ya!.. Geçenlerde Kayapınar’dan bir bayan okuyucum, mahallelerindeki terziyle yaşadıkları, tartışmanın muhtevasına ilişkin mesaj atmış.. Şikayet ediyor.. Diyor ki, internet üzerinden iki pantolon siparişi verdim, her biri 250 TL.. Pantolonlar geldi, bir kaç santim kısaltılması ve paçasının düzeltilmesi gerekir…
***
Gittim, terzime!.. Tanıdık ve yıllardır da gidip-gelmişliğim var.. Ölçüyü ifade ettim.. “Tamam siz gidin, yarın gelip, teslim alın?.” Sanırsınız çok büyük bir iş.. Bir gün sonra gittim, borcumuz dedim.. Ne dese beğenirsiniz.. “Abla, 500 lira ama sizin için, 400 lira olur?”..
***
İki pantolon 500 lira, ikisinin paçasının düzeltilmesi 400 lira.. E be el insaf ya!… Bir de, minnet ediyor.. 100 lira indirim.. Ablamız soruyor; “ben derdimi kime anlatayım, kime şikayet edeyim..” Buyrun yanıt verin.. Belediye mi, zabıta mı, esnaf odaları mı, tüketiciler derneği mi?!.. Yok arkadaş başka işlerle meşguller..
***
Şu klima tamircileri veya yetkili bayiler!.. Garantisi bitmiş; cihazların bakım ücreti.? Ya da gaz doldurma.. Veyahut, söküp takma.. Bunlara dair bir rayiç veya belli bir fiyat listesi yok mu?.. Bu nasıl bir fahiş fiyat uygulaması ki; soygundan beter..
***
Eve gelip, klimaya sadece bakıp, ne var ne yok bin liradan başlıyor.. Sonrası; malzeme, parça derken 5-10 bin lira!… Bir de; günler öncesi randevu almanız gerekiyor!.. Gelen eleman, ağzını açması bile; mesai ücretine bağlı.. Dolar bazlı bir iş.. Hal bu iken, gel de derdini anlat.. Ama kime anlatacaksın!? Var mı bir merci!…
***
Biliyorum!.. Salt bunlar mı diyeceksiniz?. Yok.. Bir kaç örnek vermek istedim.. Hele ki şu hizmet sektörü.? Yani, yeme, içme mekanları.. İzzet ustanın ifadesiyle; “kim müşteriden ne alabildiyse misali..” Bir çay, kiminde 10 lira kiminde 25 lira.. Bir küçük su, 10 lira.. Dicle nehri kıyısındaki mekanların fiyat ölçüleri?..
***
Evet, enflasyon var.. Hem de çok yüksek dozajlı var.. Kimsenin bunu inkar etmesi mümkün değil.. Bilakis, TÜİK’in mevcut rakamları, hiç de güven verici değil.. Aylık 5 diyorsa, siz bunu 15’e çıkarın.. Vaziyet bu.. Ama velakin, en büyük “enflasyon canavarı”, yukarıda sıraladığı ticari terbiye, ahlak, güven ve istikrarın olmadığı “soyguncular?”…
***
İşte devlet-i aliyenin bu soygunculara karşı, mücadele sergilemesi gerekir.. Hem idari ve hem de adli yönden; ceza hükmüyle ancak bu soygunların önüne geçilmesi gerekir.. Nasıl ki bir hırsız, nasıl ki bir soyguncu suçüstü yakalandığında illa ki, hakim karşısına çıkıyor.. Vatandaşı ticaret yapıyorum adı altında soyanlara da, aynı muamele yapılmalı.. Elin oğlu nasıl yapıyorsa; biz niye yapmayalım!..
***
ŞU KLİMA MEVZUSU!…
Kaç kezdir dile getiriyorum!.. Diyarbakır’da hava sıcaklığı herkesin malumu.. Ki giderek, bu sıcaklık daha bir artacak..İşte bu noktada, vatandaşın tepkisi, öfkesi ve isyanı var; “toplu taşıma araçlarında, klimaların çalıştırılmamasına”..
***
Belediye otobüslerinde pek sıkıntı yok.. Ama halk otobüslerinde.. Ve de, minibüslerde.. Türlü türlü bahaneler üretilerek, klimalar çalıştırılmıyor? Kimi bugün bozuldu, kimi gazı dün bitti, kimi bilmem şu veya bu deyip, geçiştiriyor..
***
Ha bir de halk deyimiyle “dayı kesilen şoförler var..” Yukarıda sıraladığım hadiselerin son merci olan “git derdini Marko paşaya anlat” misali.. Bu zatlar da; “git kime şikayet edersen et, deyip tehdit ediyorlar..’
***
Sıcak deyip geçmemek lazımdır. Kalp rahatsızlığından, tansiyona kadar çok sayıda riskli durumu sıcaklar tetikliyor. Tabi çalışmayan klimaların yanı sıra balık istifi üst üste alınan yolcular ile birlikte adeta cehenneme seyahat edermiş gibi olunuyor.
***
Zaten şehir içi ulaşımda en pahalı iller arasında yer alırken bırakın da vatandaş dolmuşa bindiğinde rahat rahat yolculuk edebilsin.
***
Ne diyor Zehra teyze…”Diyarbakır’daki yetkililer.. Lütfen artık şu dolmuşları, otobüsleri bir zahmet denetleyin. Bu memlekette klimanın zorunluluk olduğunu bilin ve ona göre hareket edin. Yapılan şikayetleri ciddiye alarak sebeplerini araştırın çözüm üretin.”
***
Önceki yazımda ifade etmiştim.. “İster zabıta ister polis, her kim yetkili ve sorumlu ise.. Onların sivil, yolcu gibi halk otobüsü ile minibüslere binerek, klima başta olmak üzere, diğer kural ve kaidelere uyup uymadıklarını tespit ederek, gerekli işlemi yapmaları gerekir.” Ancak ve ancak caydırıcılık böyle sağlanabilir?. Yoksa, değişen bir şey olmaz..
***
BELEDİYELER MÜFETTİŞLİK…
Diyarbakır’daki yerel yönetimler müfettişlerce mercek altına alınmış.. Özel bir istek üzerine mi, yoksa yoğun şikayetler üzerine mi bilemiyorum?..
***
Ama, merkez ilçeler dahil, Büyükşehir’i de kapsayan, 18 Belediye’nin bütünü de, Bakanlık’tan görevlendirilen müfettişler tarafından; 2021-22 ve 2023 yılının ilk altı ayında yapılan iş ve işlemler tetkik ediliyor.. Özellikle de alım, satım ihaleleri!..
***
Tabi sonuç ne çıkar; onu hazırlanan raporlarda göreceğiz.. Ancak her ne sebeple olursa olsun yılın ilk yarısında müfettişlerin kentte böylesine kapsayıcı şekilde Belediyeleri denetlemesi önem arz edici.. Şeffaflık adına.. Bekleyip görelim, ne çıkacak?!..
***
GÜNÜN SÖZÜ…
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…