VE DEMOKRASİ YİNE KAYBETTİ!

Sizi bilmem! Ama birçok kişi gibi benim açımdan da sürpriz olmadı. Beklediğim bir karardı; DTP'nin kapatılması!
Malum; dava 2 yıl önce açıldı. Ancak şu son 4 günlük 'ful' mesai maratonu sonunda; 'kapatma' hükmüne varıldı.
Türkiye'nin 'Siyasi Partiler' mezarlığına DTP'nin de 'mevta' edilerek dahil olduğu. Kararın özetine baktığımızda;
DTP 'tümden' bir daha açılmamak üzere kapatıldı. Parti Genel Başkanı Ahmet Türk, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk.
Onlar için 'Milletvekilliğinin' düşürülmesi hükmü verildi. Onlar gibi 35 parti kurmayına da; 5 yıl süreyle 'siyasi' yasak getirildi.
Partinin gayrimenkullerine gelince; onlar da Hazineye irat kaydedildi.

***

Evet! Bu hükümler 'gerekçeli' kararları resmi gazetede yayınlandıktan itibaren 'geçerli' olacak. Mahkeme Başkanı Kılıç'a göre;
'Gerekçeli' karar en kısa sürede; tamamlanıp yayınlanmak üzere gönderilecek. Kılıç bu karara varmalarındaki etkenleri de şöyle açıkladı:
'DTP'nin eylemleri yanında terör örgütü ile bağlantısı da değerlendirildiğinde devletin milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetler işlediği anlaşıldığından Anayasa'nın 101 ve 102. maddeleri gereğince kapatılmasına karar verildi' 
Siyasi yasaklamayı da Anayasa'nın 69. maddesinin 9 fıkrasına bağladı.
Sonuç itibariyle; 'geri dönüşü' ve temyizi olmayan bir karar.

***

Öyle ise ne diyebilirsiniz ki; yazık ve ayıp demekten, ardından da 'mevtaya' fatiha okumaktan başka(!). Kimin içinden ne gelir bilmem.
Ama biliyorum ki; Türk Siyasi tarihi 'bir ayıbı' daha sayfalarına not etmiş oldu. Ve en önemlisi de; Demokrasi ve Siyasal yapı!
Bir kez daha 'kanlı keseri' ayağına vurarak kendine ve ülkesine 'kan kaybı' yaşattı. Ne hazindir ki; tam da 'kana' ihtiyaç duyduğu bir zamanda.
'Taze kan ve yeni güç' kazandıracak, yeni bir yapılanma içerisine dahil olduğu zaman dilimindeki bu 'vahim' siyasi kayıp; sınav kaybettirdi.
Aslında 'parti kapatma' ve siyasilere 'siyasi yasak' dayatma gibi 'demokrasi' ayıbı olarak gördüğümüz; hükümlere yabancı değiliz.
Türk Siyasi tarihinde 24 benzeri vuku bulmuştur. Yani demokrasi 24 kez 'kanlı keseri' kendi ayağına vurarak; kan kaybına uğramıştır.

***

Ve ne tuhaftır ki; 'ders-i ibret' anlamında hadiselerden ders çıkarmamıştır. Bana 'dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' misali.
Göz ardı edilmiştir. Özellikle de 'Siyasal İktidarlar' bu yönde bir hayli 'ikiyüzlü' siyaset üretmişlerdir. 'Demokrasi ayıbı' demişler.
Ama 'ayıbı' ortadan kaldırmak için; Anayasal 'düzenlemeye', ülkenin ve demokrasinin çağdaşlığına' destek olmamışlardır.
Onun içindir ki; Türkiye hep 'Demokrasinin' zayıflığına ağıt yakmaktadır!
Nitekim dün 'Parti Kapatma' kararının duyurulmasından sonra 'mürekkep' yutmuş her kişi değerlendirmesinde;
'Demokrasiye ve Anayasal' düzenlemeye vurgu yaptı.
Çünkü 'davaya' hukuku açıdan itiraz getirilecek bir nokta yok!

***

Ki kararın demokrasi ayıbı olma noktasındaki 'görüşleri' güçlendiren en önemli söylemi Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç ifade etti.
"Siyasi partiler, ilgili ve ihtiyaç duyulan anayasal ya da yasal değişiklikleri yapması için her fırsatta burada çağrıda bulunduk.
Ancak bu çağrıları biz siyasilerimize duyuramadık, duyurmayı başaramadık".
Niye duysunlar ki! Peki, bundan sonra ne olacak? Ya da 'kararın' bundan sonraki zamana nasıl bir yansıma getirecek.
Ki şu an için 'en çok' ortak aklın işlem görmesi gerektiği 'önemli' nokta bu. Süreç 'nasıl' işlem görmelidir.
Öncelikle ifade edeyim ki; karar hem zamanlaması hem de yaratacağı sonuçlar açısından 'çok dikkatli' olunmalı.
Ve süreç 'iyi' bir şekilde yönetilmesi gerekir. Aksi taktirde; olabilecek sonuçları düşünmek bile istemiyorum.

***

'Ortak aklın' icra edilmesi noktasındaki fikre yönelmeden önce 'şaşkınlık' duyduğum ki, herkes içinde malum.
Bir parantez açarak; Kapatma kararındaki 'Milletvekilliği' düşürülen isimler; Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk.
DTP'nin 'diyaloga' en açık ve en sorumluluk siyaseti güden, partinin bir ölçüde 'Güvercin Kanadında' yer alan isimler.
İkisinin 'Meclis dışına' çıkarılması ve siyasi yasakla cezalandırılmaları 'hiçte' iyi olmadığı gibi; düşündürücü!
Gerekçeli kararda göreceğiz 'hangi suçlar isnat' ediliyor. Doğrusu ciddi manada 'acaba' diyerek merak ediyorum.
Türk ve Tuğluk'un 'cezasını' gerektirenler nedir?
'Siyasi yasak' getirilen DTP'li Belediye Başkanlarının durumu ne olacak? Aslında değişen bir şey olmayacak; parti dışında.
5 Yıl siyasi yasak alan Şırnak'ın Cizre İlçesi Belediye Başkanı Aydın Budak, Mardin'in Kızıltepe İlçesi Belediye Başkanı Ferhan Türk!
Birer bağımsız belediye başkanı olarak görevlerini sürdürecek.

***

Gelelim; DTP'nin bundan sonraki 'sürece' nasıl yönetmesi gerektiği düşüncesine! Öncelikle; 'Sine-i Millete' dönme kararı!
Ahmet Türk'ün 'son 48' saat içerisinde bir kaç kez 'tekrar' ettiği bu sözdeki 'kararlığı' büyük olasılıkla; bugün netleştirecek.
Çünkü dün akşam 'Parti Kapatma' kararıyla alakalı değerlendirme ve bundan sonraki 'yol haritasını' bugün açıklayacaklarını deklare etti.
Onun için bugün bir nevi 'dananın kuyruğu kopacak'! Muhtemelen DTP 'mazlumluk' duygusunu öne çıkaracak!
Ancak; 'Sine-i Millete' dönme kararı içerisinde bulunan süreç ve zamanlama açısından doğru olduğunu söylemek biraz zor.
Neden derseniz?
Bugün 'sokaklarda' artan şiddet, çatışma ortamının yeniden alevlenmesi. Tokat'taki 'saldırının' yarattığı tepki.
Ve eylemin de PKK tarafından -kuşku getiren bir kabullenme- gerçekleştirildiğinin kabul edilmesi.
DTP'yi 'ciddi' manada, 'süreci tıkayan' yapının bir taraftarı olarak görülmekte.

***

Bu görüntü özellikle Batı'da ciddi manada hissediliyor. Onun için; 'siyasi arenadan' çekilmesi bu düşüncelere 'katkı' sağlayacağı gibi!
Kürt sorunun 'çözümü' noktasındaki 'muhatap' arama ihtimallerini de; akıntıya bırakmış olur.
Özelliklende Emine Ayna'nın 'Dağa çıkarız' yönündeki eleştiri bulan sözü de 'kabul' edilmiş olunur.
Demokrasiyi 'güçlendirmek', Kürt sorunun 'barışçıl' ortamda çözüme kavuşturmak için çaba gösteren 'ellerin' gücünü de zayıflatmış olur.
Yani DTP'nin yapması gereken 'kararını' Parlamento lehine, 'siyasi' düşüncesini bu çatıda 'icra' etmeye devam etmesidir.
Ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde; 'Kürtlerin ve tüm Türkiye'nin, tüm hakların' savunucusu parti olarak; 'durmalı'!
Aksi durumu zaten 'pusuda' bekleyen çok oluşum var!

***

Demem o ki; 'birçok kişi gibi' yarından sonrası için tedirginlik duyuyorum. Legal zemini; DTP kaybetmemelidir.
Yeni kurulacak partiyle 'kaldığı yerden' devam demeli? Ve tabi ki; geçmişin 'yanlışlarını' analiz ederek.
Biraz da 'özeleştiri' yaparak; sürece ve Kürt meselesine 'diyalog' noktasında sorumluluk hissetmelidir.
En önemlisi; 'muhataplığı' siyasal konsepte 'başka adresleri' değil, yeni kurulacak partiyi ve lideri 'göstermelidir'!
Sonuç itibariyle; 'önümdeki' günler DTP'liler ve Kürtler açısından bir hayli çetin geçecek. Bu çetin 'geçiş' şiddet olmamalı.
Sokakları 'ateşe' çevirmemeli! Dün gece Diyarbakır ve Hakkrari'de küçük çaplı hasideler vuku bulduysa da.
İnanıyoruz ki; 'bu yayılma' göstermez! Göstermemeli..
Özellikle 'demokrasiye' kanlı keser vurma gayreti içerisinde olanlara 'yeni pirimler' verilmemeli.
Her ne kadar; DTP'nin kapatılması 'Demokrasinin kaybı' olsa bile.
Çözüm 'siyasi' arenadır ve onun da adresi Parlamentodur.