YAKIŞIYOR MU?…
Önce bi resme bakın..
Ayrıntılara odaklanın..
Tabelaya.. Araçlara.. Ve tabi ki; yola pür dikkat kesilin!!!…
Neyse!..
Siz, "yakışıp, yakışmadığı" sorusuna, yanıtı not edin…
Bilahare sorarım…
Siz de kent ahalisi de, etkili ve yetkili zevat ta ona göre; "cevabını" verir..
Nitekim konu, dün Diyarbakır Söz'ün manşetinde yer aldı..
"Yakışıyor mu?"...
Ama önce, bir kez daha mevzuya "muttali" olalım!…
Vakıf olmayan olabilir..
Şöyle ki..
Ki tabelada yazıldığı gibi burası "Mega Sanayi Sitesi…!"
Site Şanlıurfa yolu üzerinde bulunuyor…
Diyarbakır'ın "gözde" bir noktası!...
Üç yıl önce, kurulmuş..
Kısa sürede de; "büyüyerek" hareketli bir alan haline gelmiş..!
Şuan 47 işletme üretimde bulunuyor..
Yani faal..
170'e yakın işletmenin ise "inşaatı" belli kategoride devam ediyor..
Bacalı, bacasız, bir sürü "sanayi" patentli üretim merkezi!…
Üyesi çok..
Onlarca "istihdam" sağlayan, ticarethanelerin bulunduğu bir "sanayi" alanı!!..
***
Eğer ki tamamlanırsa şehrin ticaretinde "büyük bir lokomotif" olacak!..
Bölgenin gelişmişlik düzeyine ivme kazandırır..
Ki şu an bile önemli ölçüde kazandırıyor..
Ticari.. İktisadi.. Sanayi..
En önemlisi de "parasal" işlerlik kazandırma bazında; "ekonomik" bir nefes kent için!…
İş, aş, istihdam sağlıyor..
Resmi verilere göre; üç bin kişi burada çalışıyor…
Biterse, 20 binlere çıkacak..
Yani "sirkülasyonu" her yönüyle yüksek bir kalkınma merkezi!!!.
Şimdi, hal bu iken!..
Randımanı bu kadar yüksek bir yer iken!..
Ki; kentin "gözbebeği" olarak görülüp, sahiplenilmesi gerekirken…
Ne yazık ki..
Yönetimin..
Burada işletmeleri bulunan, yatırımcının..
Hele ki, "mal getirip-götüren" nakliyecilerin..
Çalışanların..
Gelip-gidenin..
Velhasıl Sanayi Sitesi Ahalisinin dediği gibi…
Yerel yönetimler "üvey evlat muamelesinde" bulunuyor…
Büyük bir "mahrumiyet" yaşanıyor..
Alt yapı..
Üst yapı..
Özellikle de, "ulaşım" açısından geçit vermez bir yol, sıkıntısı var!…
Yolun "hal-i durumu" derler ya; "yol demek için bin şahit" lazım…
Çünkü yol yok!!..
***
Yönetim diyor ki..
Yol yapılması için, defalarca bağlar belediyesine müracaatta bulunduk..
Ödemeleri yaptık..
Milyonlarca lira "yol harcı" ödemesi yapıldı.
Ama hep; "engellerle ve anlamsız gerekçelerle" karşılaştık..
Hatta "ihale" aşamasına geldi..
10 yıl önce, "Tarım Arazileri" olduğu için, İl müdürlüğünün getirdiği "inşaat yasağı" nedeniyle, durduruldu..
Büyükşehir'e gidiyoruz..
Onlar da bize "Bağlar Belediyesi'nden izin alın" diyorlar..
Yani tabiri caizse; "bürokratik top çeviricilik" yapılıyor…
Velhasıl; çözüm üreten yok!…
İşe, "samimi ve ihlaslı" müdahil olan da yok!…
Şimdi..
Resimdeki görüntüler.. Ki devasa çukurlar… Oluşan su göletleri…
İşletmelerin dediği gibi..
Yazın toz felaketiyle..
Kışın da çukur ve hendek, çamur felaketiyle boğuşuyoruz!..
Yatırımcıya..
İstihdam üreticiye..
Ekonomik imkan sağlayana..
İş, aş, ekmek verene bu yapılanlar, reva görülen vaziyet..
Sizce; "yakışıyor mu?"…
Yakışmıyor.. Yakışmaz.. Yakışmamalı!…
Ama velakin…
İşte kadim kentte her mevzuda olduğu gibi; "altın yumurtlayan tavuğu kesiyoruz!…"
Velhasıl!…
Bakalım; "ilgili ve yetkililer" ne diyecek?…
***
SAKİNLEŞİN BE!…
Ne bu hezeyan hali…
Ha bire "kutuplaşma" körüğündesiniz!..
Bu bir "yerel seçim?"…
Kentler için..
İlçeler için..
Beldeler için..
Büyükşehirler için "hizmetleri önceleyen" bir seçim!..
Siz adayınıza odaklanın..
Encümenlerinize..
Belediye Meclis üyelerinize..
Hatta, "işbirliği" yaptığınız muhtarlara, önem verin..
Hassasiyet gösterin..
Kim ehil..
Kim liyakatli ona bakın..
Proje üreten mi?
Aklını kullanabilen mi?
Halkta karşılığı var mı?..
Dürüst mü..
Şeffaf mı?…
Hileli ve kirli işlere bulaşmışlığı var mı, yok mu?
Kim ilçede ne yapar?
Bu alana kafa yorun..
Ama değil..
Bir taraf tutturmuş ülkenin "bekası"..
Diğer taraf tutturmuş "rejim meselesi!..
Salla da salla!…
Azıcık sakinleşseler.. Görecekler; "frensiz" hallerini..
Ama yok..
Galiba, "sandıkta" toslayacaklar!…
Eee; o zaman da iş işten geçmiş olacak?
***
GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİK..
Ne diyorduk..
"Yerli ve milli" olalım..
Maalesef..
Olmadığımız gibi..
Siyasetimiz de, siyasi muhatabımız da yerli olamıyor..
Sıkıntı var..
Baksanıza!…
Yabancı aşineli bir zihniyet ağı söz konusu!..
Sevgisi yüksek!..
Muhabbeti, yerel siyasilerimizi de sarmış durumda..
Mülakatlarını..
Beyanlarını..
Basın açıklamalarını "yerli, yerel ve ulusal" medyaya vermiyorlar artık!..
Onlar da yabancı terfisinde…
Artık, "yabancı ajanslarla" hasbihal içerisindeler..
Sanki..
"O beyanları" yayınlanıyor, "o yayın kuruluşlarında..!"
Binde biri yayınlanıyor, yayınlanmıyor..
Ki ekseriyeti de; farklı dil!...
Zaten "yayınlanıp yayınlamama" derdinde değiller..
Dert başka…
"İki kare resimle" sosyal medyada duyurmak..
Bak mülakat verdik..
Altına da "ülke gündemini değerlendirdik" diyorlar..
Kendi kendini tatmin etme..
Maşallah diyelim..
***
SUYUMUZ TEMİZ!..
Prof. Dr. Temel hoca açıklamış..
Demiş ki..
"Diyarbakır'ın suyu pet şişedeki sulardan daha temiz!…"
Haksız mı?…
Yerden-göğe kadar haklı!…
Ama eksik var..
O da şu..
Diyarbakır "pahalı" su tüketiyor.. Hele ki yanı başında, Dicle'den su alırken..
Masrafı.. Yani maliyeti düşük..
Ama bir çok ilden; "pahalı" su faturaya yansıtılıyor..
Azıcık fiyat düşürülse..
Hele ki, "atık su bedeli" alınmazsa!…
Baksanıza..
Şanlıurfa'da Belediye su fiyatında "indirime" gitti..
Bizde; "artış var?"..
***
KARA KEDİ!...
Malum..
Masalların girizgahı diye, döktürülür "tekerlemeler?"..
Bizdeki vakıa da öyle..
Hani, "Kara Kedi" diye başlayan bir tekerleme var!..
Ağaç..
Balta..
Su.. İnek..
Ve son olarak dağ deyip; "yandı bitti kül oldu" diye biter..
Baksanıza, Hani Belediyesi'ndeki vakıaya!..
Basına yansıyana göre..
İşçiler..
Belediye'yi dava etmişler..
Geçmiş bir dava..
İçerdeki "alacaklarının" ödenmesi istenmiş..
Mahkeme karar vermiş..
Yargıtay 8. Dairesi de onaylamış..
Ve icra başlatılmış..
***
Kararda, Başkanın Makam Aracına "icra" konulmuş..
Avukat..
İşçiler…
Haciz işlemini yerine getirmek üzere; "Belediye'ye" gidilmiş..
Makam aracına "fiili" haciz yapılmak istenilmiş…
O ne…
Kayyum'un koruması..
Öyle ya, Hani belediye Başkanlığına Kaymakam "kayyum" olarak bakıyor..
Tabi araç belediyenin… Koruma polisi, "işlem" yerine gelmesin diye; "aracı" kaçırıyor..
Nereye götürüyor..
"İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün" bahçesine..
Kimse; "hacize" gelmesin!..
Tutanak tutuluyor..
Aracın teslimi için bu kez; "muhtıra" veriliyor..
Ama araç; "uçmuş..!"
Çünkü, Emniyet müdürlüğüne "tahsis" edilmiş..
Meclis kararı alınarak…
Böylece, haciz boşa çıkıyor..
Denilene göre, Belediye tüm bu işlere ilaveten bir de "vekalet" ücreti istemiş..
Kimden mi?..
Tabi ki işçilerden…
Şimdi siz söyleyin; "kim kimden, neyi, kimin adına kaçırıyor?"..