YARIN "KEŞKE" DEMEYESİNİZ?

Ne kaldı;

Seçime ve seçilme gününe!

24 saat…

1 Kasım, tarihi öneme haiz olduğu gibi…

Türkiye.

Ve Ortadoğu coğrafyası için de "çok kritik" bir aşama!

***

Çünkü!

Bu seçim yalnız hangi partinin "iktidar" olacağı..

Ya da hangi çoğunluğun "Yöneteceği’ne" dair değil…

Bu seçim.

7 Haziran sonrası oluşan "kaotik" ortam..

Siyasi partilerin "kindarlık" üzerindeki, inkârı…

Özetle; şiddet ve barışın "tercihi" olacak?

***

Biliyorum!

Diyarbakır dahil… Bölgenin.

Ki ülke genelinde de; "anketlerin" ifadesiyle, kararsız çok..

Yine sandığa gitmede "imtina" edenler de çok…

***

Hele hele!

Hendeklerle.. Öz Yönetimle..

Sokak işgalleriyle..

Yasaklarla.

Sokağa çıkma yasaklarının uygulanmasıyla..

Yeniden, O.Hal dönemini andıran bölgelerin oluşmasıyla…

Seçmen!

"ikilem içerisinde" ne halleri varsa, görsünler diyor..

Ve bu günaha beni ortak etmeyin; düşüncesinde!

***

Bölgede yaşayan..

Havayı soluyan…

Aynı gerilimin içerisinde olan biri olarak; "haklı" tepkiler bunlar..

Kafa karışıklığı!

Ama her şeye rağmen!

1 Kasım'ın çok kritik, çok tarihi ve çok önem arz edici; "hayat-memat" meselesi noktasında, görülmeli…

***

İşte bu minvalde!

Kırılgan…

Tepkili..

Hala da sandığa gidip gitmemede..

Ve Parti tercihini belirlemeyenler için, hatırlatmam var..

Önce!

Bir rahatlama moduna girin..

Sakinleşin..

Zihniniz, şu hatırlatmalarıma odaklansın..

***

İnanıyorum ki!

Cümleleri..

Ülkenin yarınına dair; beklentileri..

Pozitif ve negatif sonuçlar anlamında, alt alta..

Veya da, üst üste koyduğunuzda; "karar vermiş" bir rendeye gelmiş olacaksınız..

Onun için; pür dikkat!

***

Yarın!

Oyumuzu ya;

Daha demokratik,

Daha çağdaş,

Daha özgürlükçü, reformist bir ülkenin yönetilmesine…

Ya da, "kendiyle" barışık olmayan, her kafadan "buyruk" çıkan..

Günü birlik siyasal akımı benimseyen..

Sloganist maharetli liderlerin; koalisyonuna mı, bırakılacak?

***

Ya da!

İnkâr ve asimilasyonlarla yeniden "yüz yüze mi" geleceğiz.

40 yıldır yaşanan ve yaşatılan "kirli savaşa", evlatlarımızı kurban vermeye devam mı edeceğiz.

Eller silahta.

Enva-i hukuksuzluğu.

İnsan hakları ihlallerini dayatan "terör ve şiddetin" bataklığına mahkûm, edilecek bir toplum mu olacağız?

***

Yoksa!

Barışı.

Milli birlik ve beraberliği sağlayacak.

Kalıcı toplumsal mutabakatı oluşturmak.

İnkâr ve asimilasyonu "betona" gömmek!

Çözüm sürecine yeniden "hayat" verecek…

Hakların ve Halkların "özgürleşmesine", demokratik zemin yaratılmasını mı isteyeceğiz…

***

Ya da!

Devleti kutsayan, İnsanı dışlayan…

Türk..

Ya da Kürt milliyetçiliğiyle; "toplumda" öteki, gruplar yaratıp..

Hizip ortamda!

Çatıştırmak, bölmek ve yok etmek mi, olacak?

Hukuk.. Adalet…

Güçlü.. Ve Cüzdanlının hükmüyle mi, "tecelli" edecek…

***

Veyahut!

Tüm kimlikleri.

Tüm renkleri benimseyen; özgür yönetim, özgür irade..

Yerinde yönetim..

İnsanı kutsayan, devleti hizmetkar gören..

Hakkı, hukuku, adaleti "vicdanlarda" dizayn eden…

Darbeci değil..

Sivil bir anayasanın hükmünü mü, isteyeceğiz!…

***

En önemlisi!

Sosyo-ekonomik zenginliğin; artırılmasını mı?

Fakirin..

Yaşlının..

Özürlünün-engellinin hatırlandığı..

Ekonomik destek verildiği..

Bakımı için, teşvikler yaratılarak "yalnız" olmadıklarını, hatırlayan bir yönetim anlayışı mı?

Yoksa!..

Bırakın da ne halleri varsa görsün zihniyetinde olanları mı, benimseyeceğiz..

***

Eşit eğitim!

Özgürlükçü düşünebilen..

Sınıfsal değil..

Toplumsal, müzakereyi, ortaya koyabilen!..

Bilimi..

Sanatı…

Siyasi merdiven değil de..

Toplumu kültürel zenginliğe sevk eden, anlayışı kabul edecek, iradeyi mi benimseyeceğiz..

Yoksa, "geleneğe mi" bağlayacağız..

***

Pek tabi ki!..

Yaşadığımız Ortadoğu Coğrafyası..

Hal-i hazırdaki olup-bitene!..

Deve kuşu misali, kafamızı kuma sokup, gövdemizi dışarıda bırakacak, siyasal yönetimi mi benimseyeceğiz…

Yoksa!…

Yanan bir ateşin varlığını hissederek; bana da sirayet edebilir diye; "tedbire" ve müdahalenin gerekliliğini ortaya koyan, iktidara mı, evet diyeceğiz…

***

Yolsuzluğu..

Rüşveti..

Suistimalı.. Adamcılığı!

İhale peşkeşliği…

Fuhuşu..

Uyuşturucuyu…

Mafyavari yaşamı..

Sıradan gören; yeri gelince "imkan üretmesini" benimseyen, zihniyetin mi iktidara gelmesini isteyeceğiz..

Yoksa!

Ülkenin İslami kimliğiyle..

İnancın ve değerlerin üstünlüğüyle..

Kültürümüzü korumamızla..

Toplumu "çürüten"..

Toplumda, asimilasyona neden olan; "ahlaki" çöküntüye dayalı, tüm virüsleri "toprağa gömen" iradeyi mi, benimseyeceği!

***

Ya algı operasyonuyla!

Enva-i…

Karanlık ve derin oluşumları; "ikmale" getiren atmosferi mi?

Bu atmosferi yaşatan parti yöneticilerini mi?

60'lı.. 70'li.. 80'li.. 90'lı yılların; "anti-demokratik" zihniyetinin yeniden yeşermesini isteyenlere mi?

Yani darbeleri "mubah" görenlere mi, onay vereceğiz..

***

Hele ki!

Köşe işgalcileri..

Yandaş.. Candan.. Bloktan!..

Kamplara bölünen; medyanın körüklediği "provokasyonların" tahribatına evet mi diyeceğiz!

Yoksa!…

Özgürlüğün de,

Bağımsız işleyişin de "bir sınırı, adabı, hakkı ve hukuku" olması gerektiğini, zihninde yaşatana mı, biat edeceğiz…

***

Sonuç itibariyle!

24 saat sonra ahali, sandığın başına gidecek.

Bu arada.. Ricam o ki!…

Allah korusun!

İki eliniz kanda dahi olsa; "sandığa" gidin.

Çünkü yarın çıkabilecek sonuca "keşke" dememeniz için..

Oyunuzu kullanın!

***

Evet!

1 Kasım için, umut ve temennim odur..

Ki sanıyorum, 78 milyon nüfuslu ülkenin, 7'den 70'nin de duası budur ki…

Yarın…

Hal-i hazırdaki tüm olumsuzların, terk-i diyar ettiği!

Huzurun,

Barışın,

Eşitliğin,

Adaletin,

Özgürlüklerin "kazandığı" tarihi bir gün olsun!..

Haydi hayırlısı!

Bu arada!

Bir karara vardınız mı?

Yoksa hala da, kararsız mısınız?

Kendinize "keşke" dememeyi, iyi düşünün!

AK PARTİ MİTİNGİ!

AK Parti!

Hiç kuşkusuz ki 1 Kasım'ın en iddialı partisi!..

Diyarbakır için..

Perşembe günü, bir ölçüde "seçimin" provası noktasında, sınav verdi!…

Başbakan Davutoğlu'nun konuşması..

Ki herkes, vakıf oldu..

Diyarbakır'a övgüsü..

Diyarbakırlıların İnsanı-beşeri, değerlere olan bağlılığı..

Dinlerin..

Dillerin..

Kültürlerin beşiği; Diyarıbekir'den her daim "feyz" alınabileceğini…

Yani, Davutoğlu "dolu dolu" ve uzun uzadıya konuştu.

***

Tabi, konuşmasının ağırlığını da!

HDP'ye..

PKK'ye.

Ve 7 Haziran sonrasında, Güneydoğu'da gelişen/geliştirilen şiddet ve teröre ayırdı..

Aynı zamanda 1 Kasım sonrası, Diyarbakır için benimsenen "sosyo-ekonomik" yatırımları, projeleri de sıraladı..

Neyse!..

Zaten meram "konuşmanın" muhtevasına dair değil..

 

***

Asıl mevzuum Miting Meydanı!

Hiç. Ama hiç tartışmasız!

AK Parti'nin.

13 yıllık iktidar döneminde yapılan 9 seçim'e dair "mitinglerinin" en düşük katılımının olduğu miting diyebilirim!

En tazesi!

7 Haziran seçimlerine dair o gün; "20–30" bin katılımdan bahsettik!

Ama Perşembe günü!

1 Kasım'ın sınavı olarak görürsek; hiçte ama hiçte kabul edilebilinir bir, görüntü ve veri yoktu!

Sorgulanmalı!

***

Suçlu şu.

Ya da böyle olsaydı demiyorum!

Diyeceğim o ki; 11 Milletvekili adayı var iken.

İl ve ilçe teşkilatları bulunurken.

Yeni. Eski, siyasiler. Bakanlar ve vekiller çok iken!

Şu 13 yıllık zaman dilimi içerisinde; AK Parti örgütlenmesinde yer alanlar on binlerce ifade edilirken!

Herkes!

Yanında bir kişi getirmiş olsaydı, o miting alanında 5–6 bin değil, en az en az; 40 binin üzerinde olunurdu?

***

Ki en cesaret verici olan da!

1 Kasım'a dair.

Seçim mitinglerinde bir tek AK Parti'nin Diyarbakır'da miting yapması.

Ne, MHP. Ne CHP. Ne, HDP.

Ve ne de bir başka parti Diyarbakır'da bu evrede "miting" yapmadı.

Tüm bu avantajlara rağmen!

Miting alanındaki görüntü hiç ama hiç, memnun edici diyemiyoruz.

Çünkü perşembe günü ve dün!

Bu noktada hayli ama hayli "tepki telefonları" aldım!

Denilen o görüntü; "YAKIŞMADI?"…

KATILIM YÜKSEK OLUR MU?

Ülkede seçim havası yok.

Ama denilen o ki 1 Kasım'da sandık coşacak.

Yani, katılım yüksek olacak.

YSK’nın verileri.

Son 4 seçimde katılım oranı her seçimde artmış..

3 Kasım 2002 seçimlerinde katılım oranı yüzde 79.14...

22 Temmuz 2007 seçimlerinde bu oran yüzde 84'e yükseldi.

12 Haziran 2011 seçimlerine bakıldığında, oranı yüzde 83.16.

7 Haziran seçimlerinde ise katılım oranı yüzde 83.92.

56 milyon 608 bin 817 seçmenden 47 milyon 507 bin 467'si sandığa gitti.

***

Ancak, 7 Haziran seçimlerinde gümrük kapılarının yanı sıra yurtdışında da oy kullanıldı.

Yurtdışındaki katılımın yüzde 32.5'te kalması, ortalamayı düşürdü.

Gurbetçi oyları çıkartıldığı zaman yurtiçi katılım yüzde 86.43.

7 Haziran'da 1 milyon 41 bin gurbetçi oy kullanmıştı.

1 Kasım için bu rakam 1 milyon 270 bini aştı.

Bu artışın Türkiye geneli katılımı da etkilemesi bekleniyor.

Nitekim, araştırma şirketleri bu noktada hemfikirler..  

Metropol’den, Özer Sencar..

1 Kasım'da seçime yüzde 84- 86 oranında katılım beklediğini söylüyor.

Uzatılmış tatilden dolayı yaklaşık 2 milyon üniversite öğrencisinin ne yapacağının önemli olacağına da dikkat çekiyor.

Sencar, Doğu ve Güneydoğu'da da bir grup Kürt seçmenin, çatışmalardan dolayı yaşadıkları yerleri terk etmeleri ve baskı ortamı nedeniyle sandığa gidemeyebileceğini söyledi.

KONDA'nın kurucusu Tarhan Erdem, "Taraflar hırslandılar. Hem iktidar hem de muhalefet kazanmak için uğraşıyor." diyor..

KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 1 Kasım'da yüzde 91 oranında katılım beklediklerini ve bu artışın bütün partilerin oylarına aynı oranda yansıdığını anlattı.