Yerel değil, referandum!

Ne kaldı, sandık gününe!

Kala kala ne kaldı ki…

Kalan, 4 günden az bir süre kaldı.

Yani, son viraj!… Sandığın "pazarındayız".

***

Seçim kampanyası!

Resmi bazda, iki ay gibi bir süredir işliyor.

Ama fiili bazda öyle değil.

Evveliyata sahip.

Bir yıl, hatta 1,5 yılı aşkın süredir seçimin, "mülahazası" var.

***

Zaten onun içindir ki;

Bu seçim gerilim atmosferi içerisinde seyrediyor.

Çünkü bir çok "meselenin" kader düğümü olduğu gibi.

Ülke ve Milletin salih-i selameti açısından da.

Tabiri caizse, "demokrasi" gebesi.

***

Cumhurbaşkanlığı.

Milletvekili.

Ve olası Anayasal "değişim" seçimi!

Bunlarla birlikte.

"Kürt sorunun" çözümüne yönelik belirlenen yol haritası.

***

Ortadoğu.

Kuzey Irak.

Ve Suriye.

Tabi ki, Avrupa'ya "bizi de dâhil" edin serüveni.

Hepsi; 30 Mart'ın "tercih" potasında.

***

Aynı meyanda, hükümetin de kaderi!

Sandıktan güçlü çıkarsa.

Ki hesabı bu noktadadır.

Özellikle; "Paralel" yapıyla mücadele kotasını yükseltecek.

"Alt" edebilmek için.

***

Ama!

Aksi bir zayıflık, çıkarsa.

İşte o zaman; "montaj, şantaj" daha bir azgınlık kazanır.

Yakayı da, paçayı da kaptırır.

El yaman "deyip" boyun eğecek, gitmek için.

***

İşte, tüm bu aksiyonlar.

Beri yandaki, hesaplar.

Sandığın; "koynunda" saklı.

Nitekim Parti liderleri de ayni fikrin, seslendireni.

Seçim mitinglerinde bu minvalde konuşuyorlar.

Bu seçim, salt "belediye başkanlık seçimi" değil.

***

Anlayacağınız.

Paralel yapı mı,

Ergenekoncular mı,

Yoksa "Sivil siyaset mi" seçimin zafer kahramanı olacak.

***

Çünkü.

Bu seçim yerelden çıktı.

Ulusallaştı.

'Referandum' kimliğini almış durumda!

Sancılı hal bu nedenledir.

Yani, demokrasinin "zorlu" sınavıdır; 30 Mart.

***

 

Ama şu bir hakikattir.

Ki, İstanbul mitinginde de gördük.

Diyarbakır'daki 21 Mart Newroz coşkusunda da.

Bu hal.

Bu millet şu hakikatin farkında.

Ve ruh halini de yaşıyor.

***

Şöyle ki.

Bu toplum.

Kürt, Türk, Laz, Çerkez fark etmiyor.

Yekûn.

Artık çatışma, kan ve gözyaşı istemiyor.

Haklar. Halklar.

Barışla, kardeşlikle, özgürlükle; "bütünleşsin" istiyor.

***

Onun için de.

Newroz Parkında yüz binler biraya gelerek; "sürece" omuz verdi.

İnadına; "çözüm ve barış" diye!

***

Pek tabi ki, İstanbul mitingi.

Rakamların, kavgası var olsa da.

Tıpkı, "barışa" sahip çıkma gibi.

Milyonlar; "siyasete" dış müdahaleye karşı dik durdu.

"Siyaset" kuşatma altına alınamaz diye.

***

Velhasıl.

Mitingler de,

Tepkisel ifadeler de.

Diyarbakır.

Edirne, İstanbul hepsi, yekun olarak şu gerçeğin, savunucusu.

***

Müdahalelere.

Komplolara.

Provokatif suikastlara.

Kaset.

Ve tabelere "artık" karnımız tok.

***

Ne sivil siyaseti,

Ne Kürt kardeşliğini,

Ne de, ülkenin huzuru ve barış atmosferini.

"Vesayet çemberinize" bırakmayız!

Hele ki, "sivil siyasete" çelme attırtmayız!

Elbette ki, millet olarak da çelmeye gelmez!

***

AK PARTİYE SALDIRI.

Öncelikle.

Demokrasi adına,

Sivil siyaset adına,

İrade temsiliyeti noktasında; "partilere yönelik" böylesi saldırıları telin ediyorum.

***

Hangi parti olursa olsun.

Bu Ak Parti olur.

BDP olur.

Veya başka bir parti olur.

HÜDA-Par olabilir.

Kabulü mümkün olmadığı gibi, "haklı bir gerekçe de" olamaz!

***

Lakin.

Pür dikkat çekmek istediğim nokta bu tür saldırıların "faillerinin" bir türlü yakalanmamış olması.

Nedendir?

MOBESE var.

Partilerin güvenlik kameraları var.

Ama ne hikmetse; "yakalanan" yok.

Görüntüye giren de yok.

***

Bu kadar Parislik arz eden; "provokatif" saldırılar meçhul kalmamalı.

Ki benzeri girişimler için; "çaldırıcılık" teşkil etsin.

Ancak hep "faili meçhul" hanesine kaydediliyor.

Bu da haliyle acaba, "fail evden mi" sorusunu akla getirmiyor değil.

***

SURİYE UÇAĞI NEYE HİKMET?

Sahi.

Uçak kasten mi sinir ihlali yaptı.

Tacizi, bilinçli mi?

Yoksa.

Bizim Jet’lermiş "güç" gösteriminde mi bulundu?

Her nasıl ise.

***

Vaka.

Özellikle tam da seçim haftasında vuku bulması.

"Sinsilik" arz etmiyor değil.

Savaş tamtamları.

Allah korusun.

Kim kimi vuracak Müslüman, Müslüman ımı vuracak?

***

İnşallah.

Hamuru daha fazla su çekmez!

İki taraf içinde.

Akli selim hâkim olur.

Çünkü "şer ve küresel hainler" avuç ovuyor.

Ne zaman; "savaş" olur diye?

Aman ha.

***

YGS'de paralel kaosu!

Ne kadar doğru,

Ne kadar afakî bilemiyorum!

Ama ilk duyduğumda olamaz dedim.

Olmamalı.

***

Nasıl olur.

Yüzbinlerce öğrencinin "geleceğim" diye gördüğü Yükseköğrenime Geçiş Sınavı.

YGS…

Eğitimciler, gözetmenle tarafından "sabote" edilir.

***

İddianın sahibi Eğitim-Bir Sen.

Denilene göre.

YGS yapılmasın diye "bazı görevliler" 24 saat kala imtina etmiş.

Yani "katılmama" adına rapor almış.

***

Sadece Diyarbakır değil.

Yurdun birçok yerinde; "benzer" durum söz konusu imiş.

Kötü bir niyet.

Ne yapılmalı.

Yunus Memiş'in ifadesiyle.

Afişe edilmeli.

Ve bir daha sınavlarda görev verilmemeli.

***

 

 

Not;

Bu akşam Büyüktimur'la Gündem programı saat 23.00'te.

Konuk, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı,

Sayın Mehmet Mehdi Eker.

Sorularınızı bekliyorum..