YERELDE İTTİFAK…

Pek tabi ki; "teorik" olarak mümkün…

Ama velâkin uygulamada!…

Yani sahadaki işleyişi hiçte kolay değil..

"Çok zor"…

Millet ittifakı..

Cumhur ittifakı..

Millet ittifakı için; Güneydoğu illeri "artılar" sağlar..

Ama, Cumhur ittifakı için özellikle, Güneydoğu illerinde "pratikte" hayat bulması; "kazanımdan çok kaybedici" olur..

Çünkü, genel ile yerel farklı kimliğe sahip..

Ki genelde kaybedildi…

Etkileri de..

Etkilenişi de..

Kriterleri de..

Kullanılacak argümanlar da; yerel seçimde "farklılık!" arz etmektedir..

Onun için genel'in değil; "yerelin" değerleriyle buluşan bir "ittifak" şart..

***

İşte Diyarbakır..

Kayyum var..

Geçmişteki belediyelerin kalıntıları var..

Dünlu kıyaslanırsa..

Hizmet var..

Yol var..

Asfalt var..

Park ve bahçe var..

Yani bir "belediyecilik" aktivitesi söz konusu!

Ki inkar edilemez..

Eee..

"Hizmeti" önceleyen bir fikri akım da oluştu…

Yerel ayrı…

Genel ayrı; "düşüncenin" kanıksarlığı da var..

İşte bu noktada..

Özellikle AK Parti'nin "kazanım adına" yereldeki ittifakı; "genelle" ikmal etmemeli…

***

Öneri ortaya koyarsak…

Ki bölge gerçeğini de göz önüne almalıyız..

Şu öneriyi sunabiliriz..

Malum..

Bölgede, AK Parti ve HDP çekişmesi" var..

Diğer partiler; "pek" iddialı değil...

Bugün değil, 2002 itibariyle devam ede gelmekte..

Ama hatırı sayılır oya sahip bir; Hüda-Par söz konusu..

Ki seçimlerde gördük..

Genel ve yerelde; alınan oy potansiyelleri belli..

Bu ikmalde, Ak Parti şu stratejiyi benimseyebilir..

Oyların heba olmaması..

Seçmenin farklı kulvarlara yönelmemesi adına..

İttifakı; yerel düzeyde yapabilir..

***

HÜDA-PAR'la..

Ve tabi ki, diğer "Kürt" kimlikli partilerle!

Ki sadece adayla sınırlı değil..

İsim de var..

Yönetim var..

Meclis üyeliği var..

Alt belediyeler..

İlçe belediyeleri var..

Bir çok; etken söz konusu "ittifakı" genişletebilme adına.

Eğer ki, bunlar bir araya gelirse "hamur" ekmek olur..

Yoksa "fırın ısınır ama "hamur olmaz!"

Fırına koyulan ne olursa; yanar..

Geçmişte yaşandı..

***

Bölgenin en büyük hassasiyeti de; "Etnik Milliyetçiliğinin" argümanlaştırılmasıdır..

Etki-tepki misali..

Karşı mahalle için; derseniz!

HDP için; "millet ittifakı" çatı konumunda olursa; "kazanımı" olur..

Değilse; zorlanır..

Hele ki, kullanacağı argümanların kısıtlılığı..

Yani; tatmin edici gerekçe adına "kozları" pek az.

Yok da diyebiliriz..

Ki kim kanar..

Ama, duygusallığı öne çıkarıp; "mağduriyet" libasıyla hareket ederse..

Ve sistem buna; "zemin" yaratırsa..

Ki öyle görünüyor..

Buradan, bir şeyler "söğüşleyebilir!"

***

Sonuç derseniz..

Bu formulasyonda; "yerel seçim" HDP ve AK Parti için Güneydoğu'da; "bıçak sırtı" olacak..

Yani; uç uca..

Bu perspektifte; AK Parti özellikle "eleği sıkı" tutmalı..

Adayı da..

Adayın kadrosunu da..

Büyükşehir…

Merkez ilçe ve taşra ilçeleri; "takım" ruhuyla belirlemeli..

Yerelin; "hassasiyetiyle..!"

Seçmenin; "beklentilerine" hitap edicilikle olmalı..

Kişi adamı değil..

Tabi ki, HDP da "sorgulayıcı" olmayı; özeleştiri adına!…

***

 

SAHTE OY..

CHP bu..

Yine akla ziyan "siyasetini" ikmale getirdi..

Ne diyor; Genel Seçimlerde "2.5 milyon" sahte oy kullanılmış…

Yok daha neler?

Ne delil var..

Ne belgeli bir bulgu…

Ne de, "böylesi bir araştırmanın" raporu var..

Yok..

Haluk Pekşen…

Bunu zikredeli, 10 gün oldu..

Ama hala; "nerden yumurtlanıldığı" meçhul…

***

En ilginci de; "polemik konusu" pek edilmeyişi..

Pekşen söyledi..

Sonra, "sanki söylememiş" gibi ketumlaştı..

Dile kolay..

2.5 milyon sahte seçmen tespiti olacak..

Ve; CHP "ortalığı yakıp-yıkmayacak?…"

Sadece, "söylemle" yetinecek..

Mümkün mü?

Karakterine..

Siyasi ahlakına..

Değer ölçülerine "aykırı" bu sessizliğe burunuşu..

***

Neyse!

Kurcalayan meraklılar da yok değil.

Bizim gibi..

Peki, cevap topu taca atma misali, araştırma şirketi "Polimetre'yi" adres gösteriyorlar..

Onlar raporlaştırmış..

Malum; CHP'nin "arka bahçesi" bir araştırma şirketi..

Ne hikmetse..

Bu rapor "onların da" mahallesinde de görünmüyor?

Ne internet sitelerinde mevcut.

Ne de, araştırma raporları dökümünde...

Yani "Meçhul.."

Salla gitsin misali..

***

Sonuç derseniz; her şey balon..

Der demez, insan soruyor..

Hani, Kurultay'la alakalı, 600 imzanın içinden, çıkamayanlar..

600 imzanın "sahteciliğini" tespit edemeyen bir parti..

Nasıl oluyor da;

55 milyon seçmen içerisinde; "2.5 milyon sahte oy kullanımını" tespit ediyor..

Neyse; CHP bu..

İlla ki, "suyu bulandıracak ya!"

***

HANGİ İŞGÜZARIN İŞİ..

Değerini değersizleştiren zihniyet..

İşte örneği..

Van'ın Muradiye ilçesi…

19'uncu yüzyılda inşa edilen..

Ve adına "Şeytan Köprüsü" denilen tarihi bir yapı..

Önceki gün; medyaya yansıdı..

Ki bizde, konu ettik…

Tarihi köprünün üzerine "beton asfalt" olur mu diye?

Ne yazık ki; "şuursuz ve hoyratça" bir, akılla dökülmüş..

Tahrip edilmiş..

Hatta, yol genişletilsin diye; "bazı yerler" yıkılmış..

Dün haber geldi…

Asfaltı döken işgüzar müteahhit "asfaltı sökmeye" başlamış..

***

Şimdi..

Bend-i Mahi Çayı üzerindeki köprüye "vurulan" hançer..

Yapılan tahribat..

Ve işin takibatından yoksun; rezalet "kimin eseri?"

Yolun asfalt işini alan; "müteahhit mi?"..

Tabiat ve Kültür varlıklarını koruyan kurum mu?

İlçe Kaymakamlığı mı?

İl Valiliği mi?

Kim?

Diyorum ki, hiçbiri diyorum ki hepsi!

Çünkü..

İcra eden "zihniyettir.."

Bakınız Kaymakam ne diyor; "dikkatsizlik sonucu yapılmış.."

Ve ekliyor; "yıllardır, asfalt dökülmüş.."

Yani, gelen gideni aratmış..

İşte o zihniyettir; "değerleri değersizleştiren!"

Ki bu ilk değil, son da olmaz..

***

İşte Diyarbakır'daki "tarihi yapıların restorasyonu!"

İşte Sur…

İşte Burçlar…

İşte Hazreti Süleyman Cami'nin içi…

İşte, Ulu cami…

İşte işgüzarlığımızı yüzümüze vuran; "UNESCO" raporları..

Ne diyeceksin?

Değişmeyen bir zihniyet var!