Zana ve söyledikleri!
Sohbete,
Dâhil olmadan önce, "siz sevgili" okurların.
Bu gece;
İdrak edeceğimiz "Miraç Kandilini" tebrik ediyor.
Ve en çok ihtiyaç duyduğumuz;
Barışa,
Kardeşliğe,
Hoşgörü ve uzlaşı ile özgürlüklere "vesile" olması" dileğiyle.
Miraç Kandiliniz;
Kutlu ve mutlu olsun...
***
Ve sohbetimize geçelim.
Sizi bilmem,
Ama ben Leyla Zana'nın "o muhteşem" mülakatını okudum.
Pek tabi ki,
Dikkatlice, "akla küpe" kelimeleri de not aldım.
Ve altını çizdim.
Malumunuz üzre;
Zana, "Kürt Siyasal" harekâtının, "önemli" aktörlerinden.
Duayen!
Süreci "iliklerine" kadar yaşamış ve görmüş biri.
***
Ulusal.
Ve Uluslararası, "tanımışlığı" ve bilinmişliğiyle, "öne çıkandır."
Sıradan biri olmadığı gibi, "yeni yetme de değil.".
O nedenle;
Altı kalın çizili "sözleri", birçok şeyi ifade ettiği gibi.
Gelecek açısından;
Çizilmesi gereken "yol haritasına da" yön verici olarak görüyorum.
En hakikati olan da;
"Özeleştiriyi" alenice ifade etmişliğidir.
***
Yazıyı,
Doğrusu bir kaç kez, "okudum", kaçıracağım bir ayrıntı olmasın diye.
Öncelikle;
Bu mülakat, "Kürt meselesinin" çözümüne ilişkin, "siyasi aktivitelerin" hareketlendiği.
Özelliklen de;
Dünün "inkarcı vesayetçi" anlayışın savunucusu CHP'nin değişime uğradığı.
Yeni kimliğiyle "Kürt meselesine" çözüm gayretine girmesi.
AK Parti hükümetine;
"Çözüm" üretme noktasında, "öneri sundu...
Ve bu yönde; "uzlaşı" zemini yaratma gayretkeşliğine girişti.
Ki bu hafta,
BDP'nin ve kapıları kapatan MHP'nin kapısını çalacak.
***
Hele bir de;
Hükümetin "anadilde eğitime" sürpriz hamle yapması.
Kürtçeyi, "seçmeli ders" statüsüne aldı.
Bir de,
Başbakan'ın, "çözüme ilişkin" gidilen yolda MHP ve BDP'nin takındığı siyasi tavra gösterdiği tepki.
"Morg bekçiliğinden vaz geçin..."
Çözüme gelin, çözümden kaçmayın.
İşte tüm bunların olup-bittiği bir zaman dili içerisinde.
***
Ki bir de;
BDP'nin,
Diyarbakır'daki bazı STK'ların,
Hatta Kandil'in bile;
Ortak bir dil kullanarak Erdoğan'dan "çözüm beklemiyoruz. Bir beklentimiz de yok" meyanında ki açıklamaların yapıldığı bir anda.
Zana, ezber bozan siyasi atakla mülakat verdi.
"Ben Başbakan Erdoğan'ın bu işi çözeceğine inanıyorum.
Buna dair, umudumu ve inancımı da asla yitirmedim.
Yitirmek de istemiyorum."
Ve bu sözlere bir de şu cümleyi ekliyor; "Yitirseydim, giderdim. Burada olmazdım..."
***
Zana'nın,
Bu çıkışı, doğrusu "siyasi atmosferin" tansiyonu düşürdü..
Hatta BDP'ye,
Ve sorunun "çözümüne yönelik" uzlaşı mülakatına, "kapı" araladı.
Kırsalda;
Tırmanışa geçen "şiddetin",
Aynı eksende, "fanatiklerin" damar ifadelerini, "yumuşatan" bir beyanat, "ılıman" bir hava estirdi.
Nitekim
Önceki gün ve dün, AK Parti "cenahından" bir haylı, "pozitif" mesaj aldı.
***
Ki, Diyarbakır'daki STK'lar da.
Sokaktaki vatandaşlar da; "destek" verdi.
Her ne kadar;
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş "karşı" duruş koyduysa da.
Genel kanı ve bakış;
"Barış dilinin" her kes tarafından kullanılması gerektiği, gerçeğine vurgu oldu.
***
Gelelim,
Zana'nın, "mülakatında" not aldığım altı çizili satırlara.
Mesela,
BDP'lilerin ekseriyetiyle ifade ettiği,
Kandil'in de,
Taleplerinde yer alan, "Demokratik Özerklik" kavramına, hiç ama hiç değinmedi.
Bilinçli mi,
Yoksa mülakatın "eksik" sorularından mı, bilemiyorum.
***
Ama,
"Demokratik Özerklik" konuşulmamış.
Bir de;
"Bağımsız birleşik Kürdistan" sözü yerine Zana'nın; "Birleşim Yaşam" politikası üretilmelidir..." sözünü kullanması, ayrı bir dikkat çeken, "üslup".
"Silah'ın",
Özellikle "çatışma ve eylemlerin", artık, "miadını" doldurduğu yönündeki, ifadesi.
Onu da,
Şu satırlarla dile getirerek, "silah'a karşı" olduğunu gösterdi.
***
"Zaman.
Ve süreç artık, gençlerin ölmesini istemiyor.
Ve hiçbir vicdan kabul edemez. Etmemelidir."
Zana,
BDP'nin siyasi aktivitesine yönelik "soruya verdiği" cevapta.
Şu vurgu öne çıkıyor;
“Kürtlerin duygusuna uzak olduğu için çok mekanik kalıyor."
Yani.
BDP, "özgür siyasi benliğini" kullanmıyor.
***
Bir diğer etken ise;
PKK'nın,
"siyasi" muhatap olarak, "kabulünün" mümkün olmayacağı gerçeğine, dikkat çekici oluşu.
Çünkü,
Demokratik bir hukuk devletinde, "yasalar ve kanunlar" buna cevaz vermez.
Ancak ve ancak;
PKK'nın "siyasi uzantısıyla", muhatap olunabilinir, "masaya" oturulabilinir.
Ki bunun örnekleri de var;
Kuzey Irlan'da "modeli".
Orda; çözüm yolunda hükümet yani devlet mekanizması muhatap olarak, "İRA'nın siyasi uzantısı "Sin Fein" partisini, muhatap almıştı.
O nedenle;
BDP bu meyanda, geri planda değil "başaktör olarak" rol alması gerekir.
***
Bir de;
Zana'nın "fikri beyanını" şu şekilde okumak lazım.
Ki aklın yolu birdir sözüyle;
Dün Diyarbakır'daki birçok STK yetkilisiyle yapılan mülakatta öne çıktı.
"Tekçi siyaset ve tekçi zihniyet" olunmamalı.
Olunacaksa;
Devlet mekanizması da,
Siyasal aktrisler de,
Pek tabiî ki Kürtler de, "çözüme yönelik" uğraşta "tek yöntem" kullanmalı.
***
Şunu diyebilirim ki;
Zana "barışın ve uzlaşının" dilini, "gürleştirdi".
Bundan sonrası,
Barışa ve çözüme yönelik "kullanılan" barış diline, herkesin ama herkesin "omuz" vermesi gerekir.
Ne demişler;
"Öz eleştiri vermeyenin,
Öz eleştiri isteme hakkı yoktur.
Bir de; kimin ne söylediği değil, nasıl söylediği önemlidir.
Sonuç itibariyle;
Demokratikleşme sürecini tetiklemeye daha bir gayret göstermeliyiz.
Güzel,
Bir hafta sonu dileğiyle.