Feth-i Amid
Her yıl 27 Mayıs Diyarbakır’ımızın fetih yıldönümüdür. Bu yıl da fethin 1385. Yıldönümü, Diyarbakır valiliğinin ev sahipliğinde resmi kurum ve STK’ların katılımı ile gerçekleştirildi.
Fetih ordusu karargâhının kurulduğu, Dicle Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Fetih camisinde kılınan sabah namazı akabinde, Fetih yürüyüşü ile başlayarak, Sur ilçemiz iç kalede bulunan ve Fetih sırasında şehit olan 27 Şehit Sahabe efendimizin medfun bulunduğu Hz. Süleyman camisinde yapılan program ile sona ermiştir.
Dicle Üniversitesi dekanı Prof. Dr. Hasan TANRIVERDİ, günün anlam ve önemi belirten konuşmasında; önemli bir ayrıntıya yer verdi. Amid’in fethinden önce Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun hâkimiyetinde olan Diyarbakır’da etnik yapı olarak: Ermeniler, Süryaniler ve Kürtler yaşamaktaydılar. Ermeni ve Süryaniler Hristiyan inancını seçtikleri için; Kürtlere göre çok daha imtiyazlı olarak, yönetim kadrolarında görev almışlardı. Kürtler ise Zerdüşt ve Ezidi inancına sahip olduklarından; daha çok maraba işlerinde çalıştırılıyordu.
Amid’in hicri 18. Yılında Hz. Ömer’in halifeliği döneminde Hz. İyad Bin Ğanem komutasında feth edilmesi ile, köle ve maraba pozisyonunda olan Kürtler; kendi istekleri ile İslam dinini seçerek Müslüman oldular. Hristiyan olan Ermeni ve Süryaniler kendi inançlarında ve mabetlerinde ibadetlerine Diyarbekir’de yaşamlarına devam ettiler. Dolayısıyla Amid’de köle ve maraba pozisyonunda olan Kürtler, fetih sonucu seçtikleri İslam ile, efendi pozisyonuna yükseldiler.
1385 yıl önce Amid’in fethi ile, Anadolu’nun kapılarını Müslümanlara açan İslam ordusu, aradan geçen bunca zaman içinde; “ Ezan-ı Şerifin” susmadığı bir kutlu belde olmuştur. Kutlu Fetih ile feth edilen Amid, Diyar-ı Bekr olarak isimlendirilmiştir. Daha sonra Diyarbekir olarak kayıtlara geçen bu nadide şehir; 33 medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kadim şehrimizin birçok şehirden farklı kılan bazı özelliklerini sıralayacak olursak:
1- Mekke ve Medine’den sonra en fazla Sahabe efendimizin medfun olduğu,
2- Fetih sırasında 27 Şehit Sahabenin de medfun olduğu şehir Diyarbekir’dir.
3- Hz. Zülküf ve Hz.Elyase peygamberi Zişan efendilerimizin tesbit edilen ve nakledilen kabri şerifleri Diyarbekir şehrimizdedir.
4- Ashab-ı Kehf olayının yaşandığı yer de kuvvetle Diyarbekir’dir.
5- Dünyada Çin seddinden sonra en uzun ve en görkemli surları ilimizdedir.
6- 1385 yıldır “Ezan-ı Şerifin” susmadığı İslam beldesi Diyarbekir’dir.
7- Beşinci kutsal mabet olarak kabul edilen Ulu Cami de bu şehirdedir…
Daha pek çok maddi ve manevi özelliklere sahip bu kadim medeniyet şehrimizin kıymetini bilmemiz ve gelecek nesillere bu nadide eseri taşımamız en önemli görevimizdir. Bu vesile ile kaleme aldığım “Can Diyarbekir” adlı şiirimden birkaç kıtayı paylaşmak istiyorum. Selam ve muhabbet ile…
Hicretin on sekizinci yılında,
Fetih ordusu kuruldu karşıda,
Yeni ufuklar açılır bu diyarda,
Barışın diyarı Can Diyarbekir.
Komutanları; İyaz bin Ganem'dir,
Fethin neferleri çok muteberdir,
Rütbeleri nam-ı değer sahabedir,
Gökteki yıldızlar senin Can Diyarbekir.
Beşinci kutsal mabet Ulucami'dir,
Kadim medeniyetlerin ortak eseridir,
Güneş saati ve sütunlar nişanesidir,
Medeniyetler diyarı Can Diyarbekir.
Hz. Zülküf ve Hz. Elyesa peygamberler,
Kur'an’da ismi geçen büyük önderler,
Yıllar, yüzyıllar geçse de diridirler,
Güzel Eğil ilçemizi mekân ettiler,
Nebiler diyarı Can Diyarbekir.
İlham gelirse Yasin; kalem yol alır,
İfsat edilmiş duygular mazide kalır,
Bu milletin uhuvveti hep baki kalır,
Amin... Allah vekil Can Diyarbekir.