MAL VARLIĞINIZI AÇIKLAYIN?…

Yine; mevzu!..

Deniliyor ki...

Başkan adayları "mal varlıklarını" açıklasınlar..

Neleri var?

Neleri yok?

Bankadaki nakit ne kadar?..

Gayrimenkuller..

Yalılar..

Villalar.. Lüks daireler.. İş yerleri..

Şirketler…

Kendisine..

Eşine..

Oğluna..

Yani 1. derecedeki her kim varsa; "bohçanızdaki" hazinenizde ne varsa!..

Özellikle.

Ankara ve İstanbul adayları için; "zikrediliyor?"..

Ben de diyorum ki..

Hazır laf açılmışken…

Seçmen de bu polemiğin seyircisi olmuşken!..

Ki herkeste merak konusu...

Neden!..

Evet, neden Diyarbakır'daki zat-ı muhteremler de mevzuya dahil olmasın!..

Şeffaflık adına..

Dürüstlük adına..

Per-u pak, temizlik, gerçekçilik ilkesiyle; "aha da bizim" mal varlığımız demesin?!..

Demeli...

Ak Parti adayları..

HDP adayları..

Tabi diğer seçime girecek olan parti adayları da!!..

Salt Büyükşehir değil..

Merkez İlçeler değil, 17 ilçenin bütününde..

Belediye Başkan adayları!…

Şimdiden; "beyan" etsinler..

Beyler..

Bayanlar…

Başkanlar.. Eş başkanlar..

Mal varlığı "beyanlarınızı" bekliyorum…

Ahali, "neyiniz var, neyiniz yoka" vakıf olsun...

Kim zengin, kim varlıksız, bilinsin…

Yoksa seçim sonrası..

"Kuş taşa değer de seçilirseniz..!"

O zaman; hesap veremezsiniz..

Ne varsa..

Ne yoksa..

Eskidenmiş, babadan kalmaymış?

Kayınbabanın, mirasıymış!..

Eşimin malıymış..

Kocamdan bize miras kalmışmış?

Bilesiniz ki, "hiçbirinin" kıymeti harbiyesi kalmaz..

İtibar da edilmez!


***

Hepsi!..

O koltuğun "vurgunu" olarak, haneye yazılır..

Ranttan..

Rüşvetten..

Yolsuzluk ve usulsüzlükten..

İhale komisyonundan "geldi" pankartıyla arz-ı endam eder..

Afişe olur..

Aha da benden size uyarı..

Seçime iki hafta kaldı..

Her kim mal varlığıyla ilgili "beyan" gönderirse..

Buradan, sansürsüz aktaracağım..

Ama sonrası..

Yani, yarın demedi demeyin…

Dedim bile diyerek!?..

İlk sorgulayacak olan ben olacağım!..

Hadi; şeffaflığa!…

***

ÇINAR DA FENA KARIŞIK?

Tıpkı, Çermik misali…

Burada da, AK Parti'de "hizip" bölünmüşlüğü var..

Bir değil; üçe!..

Saadet..

HDP..

Ve AK Parti..

Ama ana eksen; AK Parti ilçe "teşkilatı" odaklı "hesaplaşma!!…"

Şöyle ki..

Mahmut Delil..

Şuan, Saadet Partisi Çınar İlçe Belediye Başkan Adayı!..

Lakin kısa süre önce..

AK Parti "adayları" arasında ismi geçiyordu..

Delil ve Arzu ailesinin desteklediği bir "isim" idi..

Ama; olmadı..

İşte bu "aday olmama", hali "partide" krize yol açtı..

Bölünme, ayrışma!…

Ki, daha önce yazmıştım..

AK Parti İl Başkan Yardımcısı Ahmet Arzu "tepkili" diye!..

Nitekim tepkisini açıkça ifade etmişti..

Hem, Mehdi Eker'e..

Hem de, diğer milletvekillerine..

Nitekim şuan, "parti kulvarında" görüntü vermiyor..


***

Delil'i yakından, tanırsak…

AK Parti Çınar İlçe Başkanı M. Ali Arzu'nun damadı!…

AK Parti'nin gösterdiği aday ise ilahiyatçı Yusuf Durmaz!..

Malum!..

Adaylığı açıklandığında; "ilçede" bir grup partili eylem yapmıştı..

Denilen o ki!..

O günden itibaren; "AK Parti" faaliyetlerine kilit vurmuş…

Teşkilat noktasında; sahadan çekilmiş!..

Delil ve Arzu ailesi bu seçimde "biz yokuz" misali!..

Vaziyet böyle.

Öyle ki, devlet erkanı bile "iki arada bir derede" kalmış..

Belirsizlik hakim..


***
 

Dedik ya; Çermik misali; "oylar bölündü..!"

Şöyle ki…

AK Parti ve HDP arasındaki seçim "at başı idi!'

İş "hesaplaşma ve hizipleşmeye" dönünce!..

Saadet, AK Parti'den "oy" devşireceği için…

HDP adına; "avantaj"..

AK Parti adına ise; "Saadet" tuzağı!..

Anlayacağınız; Çınar fena karışık..

Netice neyi gösterir bilmem..

Ama; siyaseten "faturası" birilerine ağır kesilecek?

***

 

DİYORUM Kİ….

Sandık adına…

Seçim adına..

İster ittifak..

İster işbirliği..

İster bileşenler..

İster, dirsek-temas..

İster, köprüyü geçene kadar!..

Her ne ise; "masa etrafındaki" buluşmanızın gayesi!!..

Halis niyet taşımıyorsa..

Devlet, millet..

Bayrak, ezan..

Vatan gibi kavramsal bir "ilke" hesabınız yoksa!!…

Gayeniz..

Ortaya koyduğunuz oyun!..

Koltuksa..

Menfaatse..

Birilerinin nam-ı hesabına kaos üretmekse..

Bilesiniz ki!…

Sonunuz "akrep" misali olur..

Kendi kendinizi sokarsınız…

Lakin, başarı oranınız yüzde 50'nin altında kalırsa..

Kazanamazsınız…

Kutuplaşmanız..

Hizipleşmeniz..

Ötekileştiren siyasi fikriyatınız; derin çukurlara neden olur?

Girdaplaşır..

Zelzele olur ki, yıkım kaçınılmaz hele gelir?

İşte bu hal-i vaziyette; maalesef ülke ve millet için "bela bir fırtınaya" dönüşür ki?

Mazallah!..

Gemi bir bütünle, batar!..

Oyun tehlikeli bir oyun..

Sepettekiler çabuk bozulur..

Onun için diyorum ki!..

Daha 31 Mart'a zaman var..

Bari bu zaman dilimi içerisinde; "bi saniye" deyip düşünün!…

Besmele getirin..

İki rekat, tövbe namazı kılın..

Aynaya bakın..

Dilinize..

Fikrinize..

Siyasetinize..

Ortaya koyduğunuz politikanızda "insafa" gelin…

Kutuplaştırıcı olmayın!..

Bölen ve böldüren; "suçlamasından" çıkın..

Hileye, fitneye, provokasyona bel bağlamayın…

Huzuru..

İstikrarı benimseyin..

Hizmete..

Yatırımlara..

Projelere..

Aydınlık yarınlara odaklanın..

Bu minvalde "hedefler" koyun..

Yani; felaket tellallığını bırakın..

Çünkü; "siyasetinizde" vahim bir ölçekte "zeka yoksunluğu" baş gösterdi…

Zihin bunalımı var…

Ki sirayeti toplumsal travma yaratıyor..

Tabi anlayabilseniz!…

Vaki miiii?

Hayırlı cumalar...