KOZMOPOLİTLEŞEN SİYASET!? (III)

Dünden devamla, “kozmopolitleşen siyaset” üzerinde, fikri beyanımızı sürdürüyoruz..

Yıllardır hep ifade ederim, etmeye de devam edeceğim..

Siyaset kurumundan temel beklentimiz; “milli olması” gerektiği gibi, yerel de olması lazım!..

Temel ilkelerini, daima güçlü kılması gerekir..

Eğer ki, siyaset kurumu güdümlü olursa, politikasında sürekli gel-gitler, zigzaglar var ise; onun hiçbir şekilde toplumsal yönde yararı olmayacağı gibi, bilakis zarar getirici olur..

Onu uygulayanlara da ağır, yük getirir, ağır bedeller ödetir..

***

Ne diyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinin alnında.. Vecize bir söz.. Eski deyimle, der ki; “Bilâkaydüşart hâkimiyet milletindir..”

Hal-i hazırdaki ifadeyle..

“Kayıtsız şartsız, egemenlik milletindir..”

Bu söz, hiçbir şekilde boşuna söylenmemiştir. Ama gel gör ki, Türkiye’de bir asra yakın zaman dilimidir, “Egemenlik” sürekli, müdahale altında, tutulmuştur…

Halk deyimiyle..

Bu değer ölçüsü yüksek “tanım ve beyan” boş teneke misali, sonuç verici olmamıştır..

Bilakis, sürekli “tehdit altında” olmuştur…

***

Yoksa bu cümledeki anlatım, çok zengindir, ülke ve millet için de “kutsaldır?”..

Hiç kuşkusuz ki, tartışılmaz olan; “Hâkimiyet, Allah’ındır.”

Siyasetin milli olma hali demek, hâkimiyetin millette olması demektir…

Milli irade ne diyorsa odur?..

Eğer ki, milli irade ön plana alınmıyorsa, sadece isimle yetiniliyorsa; o zaman söz konusu kavram içi boş balondan ibaret olur…Boş teneke misali, ses verir…

Mevcut hal, milletin gözünden kaçmaz.

Onun için, AK Partiye çok büyük görev düşüyor.

Biz her zaman dostane itirazlarımızı dile getiriyoruz.

Diyoruz ki;

Sayın Cumhurbaşkanımız değerli bir devlet adamı olmakla beraber, tarihi geçmişinde de ihlâslı bir din adamıydı.

İnanıyoruz ki hala da öyledir.

Ama partinin etrafında 20 seneden beri çöreklenerek milletin ve iktidarın sırtından beslenen nice yanlış insanlar söz konusudur…

Ki bu yanlış insanların varlığı da dillere destan olmuştur.

***

Bakınız, her Allah’ın günü sosyal medyada paylaşılan videolar var…

Türkiye’den Avrupa’ya gidenler konuşuyor…

Avrupa’da kalan insanlar her gün bir iki tane video yayınlıyor..

Hepsi de, iktidar partisi hakkında.

O videoda geçen ifadeler gerçekten vicdanları titretiyor.

“Nasıl oldu da böylesi insanlara oy verdik, iktidara getirdik” diyerek, nedamet getiren insanlar var…

Ki, milletin birçok kesimi, bunu artık haykırıyor…

Ama kimse çıkıp da “gel bakalım buraya sen kimsin bize bunları nasıl söylersin” diye itiraz etmiyor…

Adam açık açık İhsan Aslan’a “Papaz” diyor.

Neye dayanarak “Papaz” diyorsun diye soran yok..

Eğer Papazsa dayanak noktası ne?

İhsan Aslan bugün Türkiye’nin ilk 10 zenginleri içerisinde yer alan biridir.

Kendisi KEPÇEM adını taşıyan lokantada çorba satıyordu…

Ne var ki, siyaset dünyasına girdikten sonra, Türkiye’nin sayılı zenginleri arasına girdi?..

Bu da, gerçekten düşündürücüdür.

Ne yaptı da, ne oldu da bukadar zengin oldu?

Tabii ki AK Partinin gölgesinde oldu.

Avrupa’dan bu minvalde videolar yayınlanıyor, ama videolara cevap da verilmiyor.

***

Neden Papaz deniliyor mesela…

Yoksa, gayrimüslimlikten mi geliyor bu tanımlama!.

Ermeni kökenli olduğu da iddia ediliyor.

Tüm bunlara rağmen işi ne; Camii yapıyor?..

Bana göre, burada bir aldatmaca vardır…

Efendim yol yapıyor, çeşme yapıyor, fakir fukaralara yurt açıyor.

Olabilir.

Hani bir atasözü var;

“Kazın geldiği yerden tavuk esirgenmez.”

Eğer elde ettiği zenginlikler “sen bu camiyi yap ben sana bir ihaleyi kırımsız veriyorum” karşılığındaysa, bu yanlıştır.

Ki İhsan Aslan cebinden de para çıkarıp cami yapılması için, ödeme yapmaz…

Nitekim incelenirse halkın ne kadar para verdiği de ortaya çıkar?..

Hep milletin parasıyla yapıldı o cami.

Halk tabi ki bunları soruyor.

Elbette ki güzel bir şey…

Ancak, işin içerisinde istismar olunca güzellikten çıkar, tüzel olur.

Ve, iş, şirket işi haline gelir.

Bu itibarla son günlerde birilerinin İhsan Aslan hakkında video yayınlaması ve İhsan Aslan’ın da oğlunun da bu videolar karşısında bir itirazı, bir tekzibi bile yok ise; vaziyet garipleşiyor?.

Bu neyin nesidir?

Millet merak içerisinde cevap bekliyor.

***

Bu itibarla diyoruz ki, seçimlere 18 gün kaldı…

Bu 18 günde değerlendirilmemişse, hazırlıklar yapılmamışsa bu 18 gün nasıl değerlendirilecek, nasıl hazırlık yapılacak, bilemiyorum.

Ancak o siyasetçinin işidir.

İnanın bu seçimlerde CHP palazlanırsa, Allah korusun iktidara gelirse veyahut büyük çapta oy alırsa, bunun sorumlusu tamamıyla AK Partidir.

AK Partinin en başlıca yanlışı da bize göre MHP ile ittifak kurmasıdır.

Çünkü MHP kupkuru ırkçılık taassubuyla hareket ediyor..

Bunun adına da milliyetçilik deniyor.

Hâlbuki mutlak bir Türkçülüktür.

O da yanlıştır.

Çünkü Doğulusu var, Batılısı var, Türkler var, Kürtler var, Laz var, Çerkez var.

Sen Türk’sün amenna!

Başka etnik gruplar milletler de var.

Onlar da Türkiye’de aynı ekmeği, aynı suyu, aynı kültürü, aynı dini paylaşıyorlar.

Şu halde niye bunlar geri plana atılıyor.

Doğrusu çok düşündürücüdür.

Bunun üstesinden gelmek de Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a aittir.

Partinin bağırsaklarını ve midesini temizlemesi, yıkaması gerekir.

Bizden dostça uyarı!

Kimsenin, yaptığı yanına kar kalmaması lazım…

Kalırsa, millet hayal kırıklığına uğrar ve bunun sorumlusu da AK Partidir.

Saygı ve sevgilerimle…