1 YIL SONRA İSTİŞARE!

Maşallah!… Nazar değmesin...

Nihayet…

Bir yıl sonra da olsa; farkına varıldı…

"Akıl" sahibi olundu…

Bu kent…

Bu kadim şehir…

Ahalisiz…

Yaşayansız!

STK'sız.

Kanaat öndersiz…

Sivil örgütsüz…

Seçilmişi…

Atanmışı…

Geleni, gideni "olmaksızın" yönetilemez!

***

Hele ki..

Sosyal..

Siyasal.

Ekonomik..

Ki kültürel bazda; "travmalar" yaşamış ve yaşanırken!

Maruz bırakılmışken…

Evinden, barkından edilmişken…

Canlar vermişken…

Yeni bir fikriyatın, hasıl olmuşluğu söz konusu iken!…

Yani.

Birileri “ben atandım!”

Birileri “tek yetkili benim!”

Birileri "reis benim!"

Birileri, "benim dediğim olur!"

Birileri,  işi, yönetimi "oldu bitti" diyerek, bu kenti yönetemez!

***

Hesapsız…

Kitapsız…

Deftersiz…

Şehrin gelir giderini, "birilerine" peşkeş çekemez…

Har vurup-harman savuramaz…

Günübirlik "düşünemez!"

Günübirlik "kararlar" vererek, kentin yarınlarını heba edemez!

Yolsuzluğa…

Usulsüzlüğe…

Hak, hukuk ve adaletsizliğe göz yumamaz!

Adam kayırmaya…

İdeolojik, saplantılara düşmeye…

Sen-ben "ayırımcılığına" girip, "vaziyeti" ikmale getiremez!

***

Kurgulu senaryolarla…

Hatıra binaen, katır kesmekle…

Çağın nimeti, sosyal medya fenomeni olmakla...

Vekilken, "asiliği" dikte etmek, soyunmakla…

Yasaya…

Yönetmenliğe…

Kanuna…

Ve ilkeli ve dürüstlük karinesine "boş vermişliklere!" yelken açmakla makam ve mevki doldurulamaz!

Velhasıl kelam…

Bu köprü bu zihniyetle; "geçilmez-geçilemez!"

***

Dün de dedik…

Bugün de diyoruz…

Vakıa aynen tekerrür ederse, yarın da deriz!

Ama yanlışın…

Hatanın…

Kusurun…

Ve doğru bir seyir içerisinde olunmadığının; farkına varılmışsa!

Bu kent; "bu anlayışla" yönetilemez, idraki hâsıl olmuşsa…

Aradan 1 yıl geçse de…

Kısmi bir "gerçekçiliğe" eğilim, baş göstermeye yelteniliyorsa…

Diyeceğim odur ki…

İki yönlü büyük bir kazanım sağlanabilinir…

"Zararın neresinden dönülürse kardır" misali...

Hem o "yetkili" için…

Hem de o kentin topyekûn ahalisi için; "ortak payda" gelişir…

***

Çünkü "akıl istişaresi" artık, vakidir…

Son bir haftada bunu görüyoruz…

Hayra alamet mi?..

Tabi, "Niyet Salih" ise…

Tabi niyet, "yanlışları" kamufle etmek değilse.

Bilakis, "hesap verilebilirlik" noktasında ise!

Derim ki; yamukluktan, kurtulmaya az kaldı…

Ha gayret!

Ancak değilse.

İşi geçiştirme ise…

Giderayak, "vaziyeti" kurtarma gayretkeşliği ise!

Bilinmelidir ki, "zillete" düşer.

Ki kaybeden yine, kendisi olur…

Ne bu kentin ahalisi…

Ne de bu kentin bir adım öncüsü olanlar…

Ve tabi ki, Ankara…

Reis…

Aynı zamanda Bakan Soylu..

"Bu yeme gelmez!"

Kanmaz…

Çünkü "dönen çarkın" farkında…

Onun içindir ki, "vaziyetin" telafisine çalışılıyor..

***

Bu arada…

Kerameti kendinden menkul, "yalakaların varlıkları" da göz ardı edilemez…

Özellikle, söze zat-i âlileriniz, "diyerek" giriş yapan yetmeler!

Neyse!

Onlar için bir fasıl açacağım..

Nasıl "iki yalaka" olduklarına ilişkin..

Önünde ayrı..

Arkanda ayrı..

Sağında ayrı..

Solunda ayrı; "bir yağdanlıkla" çıkar teminine gittiklerini.

Onlara bir sözüm olacak!

Ama bugün değil.

***

DİCLE ELEKTRİK'İN İSYANI!

Diyarbakır’ın da aralarında bulunduğu Dicle Elektrik Dağıtım, şu sıralar adeta isyanda.

Neden mi?

4 yıllık özelleşme sürecinde ağırlıklı olarak Diyarbakır olmak üzere bölgeye 1,2 milyarlık yatırım yaptı.

Şehir merkezlerinde enerji kalitesini artırmak için kabloları yeraltına aldırıyor…

Ama gelin görün ki bazı işgüzar belediyeler ve müteahhitleri…

Öylesine, "hesapsız, kitapsız" kazı yapmaktadırlar ki…

Bin bir zahmetle yeraltına alınan kabloları patır patır patlatıyorlar.

Ve umursamazlık içindeler…

Gün geçmiyor ki, "bu işgüzarlık" vuku bulmasın…

Diyarbakır merkezdeki bir ilçede, bir mahallede veya bir caddede yeraltı kablosu bu yüzden patlatılmasın…

O semtin, ilçenin ahalisi; "topyekûn" saatlerce karanlıkta kalmasın…

Enerji kesintisi oluşmasın...

Araştırdım…

Bahardan bu yana belediyelerin veya taşeronlarının hatalı ve plansız yaptığı kazılar yüzünden, onlarca yerde "elektrik kesintisi" yaşanmış..

Mesela;

Şeyh Şamil Mahallesi...

Toptancılar Sitesi...

Mezopotamya ve Yeniyol Bulvarı...

DSİ Makina İkmal ve Civarı...

DİSKİ ve Civarı...

Bağlar Kaymakamlığı...

Hayatkent…

Polis Lojmanları…

Fırat Mahallesi…

Luna Park Civarı..

Nazım Hikmet…

Yenihal ve Karanfil caddeleri gibi birçok yerde…

İşte bu işgüzar belediyelerin taşeronları yüzünden "elektrik kesintisi" yaşanıyor…

Kesintilerden 25 binin üzerinde elektrik abonesi, dolayısıyla da 150 bin kadar insan olumsuz etkileniyor…

Üstelik enerji şirketinin tüm uyarılarına rağmen…

Olması gereken şu;

Kazı çalışması yapıyorsan kardeşim, gideceksin Dicle Elektrik’ten, Diyargaz’dan, Türktelekom’dan, Diski’den ya da AYKOME’den (Altyapı Koordinasyon Merkezi) yardım isteyeceksin…

Çalışmanı buna göre yapacaksın ve kenti karanlıkta bırakmayacaksın.

Kenti ateşe atmayacaksın…

Kenti susuz bırakmayacaksın…

Kentin iletim hatlarına zarar vermeyeceksin.

Bilmem anlatabildim mi?

Ey işgüzar belediyenin yetkilileri ve müteahhit ve taşeronları!

Nokta.

***

 

 

GINA GELDİ…

Yetti ya…

Melik Gökçek…

İstifa edecek mi, istifa etmeyecek mi?

Bugün değil…

Haftaya edecek…

İkna oldu…

Abiler onun için devrede…

Reis'le görüştü…

Başbakan Yıldırım'a söz verdi…

İstifa… İstifa… İstifa…

İyi de, "kabak tadı" verdi…

Gına geldi…

İş, "güreşe doymaz" pehlivanlığı döndü!

Dedim…

Bir daha aktarayım…

Ki, "nokta" olsun…

Gökçek…

Sağlamcıdır…

Partili Cumhurbaşkanı…

Başkanlık…

2019 sonrası için; "Külliye'de" yer almak…

İlk 5'e girmek…

Başkent temsiliyetinde; "tepe" olmak için verilecek; "taahhüdü!?" bekliyor…

Yani "sağlamcılıktan" sonra, ben yokum diyecek…

İşte, Ankara'yı "yönetecek" başkan duyurusunu da kendisi yapacak…

Nokta.

Vaziyetin pesi yok…

Artık, yazmayacağım…

İstifa…

İstifa etmeyecek polemiğine dair…

Ta ki Melih "tavır yapana" kadar…