92 YIL ÖNCE!

Öyle ya…

Yedi düvele birlikte karşı çıkıldı…

Omuz omuza savaşıldı…

İşgalciler…

Sömürgeci güçler, ülke sathından atıldı…

Çanakkale’de…

Dumlupınar’da…

Sakarya'da…

Maraş’ta…

Gaziantep'te, Urfa’da…

Kars'ta, Erzurum'da!

Kan dökerek, bedel ödeyerek, "Kurtuluş" savaşı verildi…

***

Ve Cumhuriyeti birlikte kurdular…

Sonra mı?

İngilizlerin nam-ı hesabına Lozan anlaşması yapıldı…

Ve Hilafet lağvedildi…

İşte o sonrası, Türkiye'nin "bin yıllık" tarihi "yerle" bir edildi…

Kültürüne…

Değerlerine…

Diline…

Dinine…

İnancına…

Milli ve manevi ulvi hayat damarlarına karşı "saldırı" başlatıldı…

CHP..

Ve "tekçi" anlayışın projesiyle!…

***

Kur'an-ı Kerim, okunması ve okutulması "suç sayıldı?"

Medreselere…

Camilere…

İbadethanelere "kilit" vuruldu…

Kimi kışlaya…

Kimi ahıra…

Kimi de peşkeş edilerek, satıldı…

Başörtü…

Tesettür…

Sarık…

Kılık-kıyafet yasasıyla; “yasaklandı”…

İslami değerler; "yaşatılmaz" olundu…

Âlimler…

Ulemalar…

Şeyhler…

Tevhidi, tedrisatla; "hasım" görüldü…

Kimi suçlu görülerek idam edildi…

Kimi, Zindanlara atıldı…

Kimi, Sürgüne mahkûm edildi…

***

Tek tipçi bir "ulus" yaratılmak istendi…

Ama…

Dininden…

İnancından…

Dilinden…

Bin yıllık tarihinden; "uzak" tutularak!

İşte bu zulümler silsilesine; direnenler oldu…

Ki onlar arasında Şeyh Said vardı…

Ama..

Dönemin anlayışı..

İstiklal Mahkemesi kararıyla Dağkapı meydanında, "asılarak" 47 arkadaşıyla, "idam" edildi…

92 yıl önce, bugün…

***

Tarih biliyor ki…

İktidarlar vakıf ki…

Şu an ki, hükümet dâhil olmak üzere!

Şeyh Said ve Arkadaşlarının, " o gün kü" hareketi bir kıyamdı…

Hiç bir şekilde, isyan ve terör değildi…

Onun içindir ki hep ifade ediyoruz…

Ediliyor…

Onları rahmetle anarken…

İade-i itibarları için…

Tarih gerçeklerin gün yüzüne çıkması için…

Osmanlı ve Türk tarihinin; "bilinmesi" için…

1925'ten itibaren…

İstiklal Mahkemelerinin tutanakları,

Meclis…

Genelkurmay…

Adalet ve Milli Savunma bakanlığının "arşivleri' açılmalı…

O dönemin; "gerçekleri" ortaya çıkarılmalı…

Çünkü…

Ülke ve millet olarak deniliyor ki…

Yeter artık…

Bıktık; "yalan söyleyen tarihten!…"

***

 

 

EDEP YA HU!

İşte, Mehmet Akif Ersoy…

Ne de güzel dizelemiş…

Dünü aktarırken…

Belki de, bugünü bize tarif etmiştir…

Diyor ki…

Haya sıyrılmış inmiş…

Öyle yüzsüzlük ki her yerde…

Ne çirkin yüzleri örtermiş…

Meğer o incecik perde…

Vefa yok…

Ahde hürmet hiç, lafe-i bi medluh.

Yalan rayiç…

Hıyanet mültezim, her yerde hak meçhul…

Ne tüyler ürperir ya rab…

Ne korkunç inkılâp olmuş…

Ne din kalmış, ne iman…

Din harap, iman türab olmuş…

***

İşte, ülkemizin hal-i pür melali…

Başka söze gerek var mı?

Çünkü…

Edep, ilmin başı olduğu gibi…

Hem ortası…

Hem de sonudur…

Bilebilirsen!

***

KİME ADALET, KİME İYİLİK?

Öyle; ne diyoruz?…

İki yanlış bir doğru etmez…

Ki hiç etmez!

CHP'nin "Adalet" yürüyüşü…

İlk gün ifade ettik…

Halis "niyet" taşımıyor…

Yanlış bir durum…

"Provokasyon" kokuyor…

Ülkenin hal-i durumu…

Ortadoğu'daki denge…

Küresel, "hesapların" organizasyonu…

Ve 15 Temmuz'a dair; "sürecin" ikmali…

Bunlar yaşanırken…

Yer ve zaman açısından; "yürüyüş sakıncalı…"

Tehlikeli…

Ve karanlık güçlerin "ekmeğine" yağ sürüyor..

Onların nam-ı hesabına yapılan bir uğraş gibi...

Yine şunu da ifade ettik…

Dün niye yoktunuz?…

Zülfüyâra dokununca mı?

CHP'nin "adalet" değil, "adaletsiz" ortamı yaratmaya yönelik çabasına…

Birilerinin nam-ı hesabına; "ülkeyi" karıştırma gayretine…

Ülkenin idaresini elinde tutanları kumpas vari; "uluslararası mahkemelerde" yargılama gayretine.

Suçlu konuma getirme düşüncesine…

Postalları göreve davet etme, jurnalleme "akılsızlığına" aman ha aman uyanık olunmalı…

Neyse!

***

Gelelim…

Yanlışa, yanlış tavır sergilemeye…

Gerçi iktidar, "siyasi" söylemle yetiniyor…

Olup-biteni…

O.Hal'e rağmen aktif "bir müdahalesizlikle" takip ediyor…

Olağanüstü koruma altında.

Ama kaygılı…

Çünkü…

Her türlü illegal yapı, "pişmiş aşa" katılmış, karıştırıyor…

Kemal Bey'le birlikte yürüyor…

Fırsat bu…

En küçük provokasyonla, "işi alev" topuna döndürüverebilmek…

Neyse ki!

Şuana kadar, "avuç ovanlar" eli boş dönüyor…

Ama ateş çıkmaz, denilemez!

***

Lakin…

Yürüyüş sırasında, "takınılan" bazı tavırlar var.

Ortaya konulan "fiziki" tepkiler!

Tıpkı, yanlış yürüyüş gibi yanlış bir anlayış içermektedir…

Ki ifade ettim…

Yanlışı yanlışla "kontrol" etmeniz mümkün değil…

Bilakis, "zıt kutuplarla" işi zivanadan çıkar…

Yapılanlara bakıyorum…

Konaklanacak yere hayvan gübresi dökülmesi…

Kalınan otelin elektriğinin kesilmesi…

Yolda geçenlere laf atılması…

El kol-hareketleri…

Önceki gün de, "mermi" atılması!

Anlamak zor…

***

Kim ne der bilmem…

Vaziyet yekûnuyla provokatif...

Çünkü her haliyle; "saldırıya" açık…

Onların da istediği bu…

Birileri saldırsın, ortalık toz duman olsun…

Böylesi düşünce ve eylemler yarar yerine hep zarar verir?

Ne Ak Partiye…

Ne Cumhurbaşkanına…

Ne Başbakan'a…

Ne de "yürüyüşün zaman açısından" doğru olmadığını söyleyene…

Zerre-i miskal "bir destek" sağlamıyor…

İyilik etmiyor…

Bilakis kötülük ediyor…

Bilakis kötülük isteyenlerin elini güçlendiriyor…

Bilakis, CHP'nin "adaletsizlik" anlayışına adalet haklılığı kazandırıyor…

Aman ha!

İstanbul'a az bir mesafe kaldı…

***

Asıl sıkıntımız!

Ehil olamayışımızdır…

Ya da uygulayamayışımızdır…

Haksızlık kimden gelirse gelsin…

Ki kime yönelik olursa olsun…

Yapılması gereken; mazlumdan yana olmaktır…

Zalime karşı direnmektir…

Ama maalesef; "bizde" aksi bir durum söz konusu…

Bendensin, ondansın?

Tarihi bir ifadedir…

Der ki;

Zalim babamız da olsa…

Mazlum düşmanımız da olsa…

Hiç ama hiç zerre-i miskal; "adaletten" sapılmayacaktır…

Ne yazık ki!

Zulme "adalet" libası giydirilmiş…

Bizdeki tersine…

Benim teröristim,

Senin teröristin,

Benim adaletim,

Senin adaletin,

Benim hukukum…

Değilse; "tu kaka" deyip, ötekileştiriyoruz!

CHP'nin hal-i hazırdaki sergilediği "kışkırtma" bu!

***

 

CHP'ye soran var mı?

Hakkı da,

Hukuku da,

Adaleti de, "temsiliyet" aldığın Parlamento'da isteme hakkın var iken…

Neden, sokakta adalet arıyorsun…

Sokakta aranan adalet; "adalet" değil.

Ne diyor şair.

Olsa olsa; "sokak adaletini" aramak olur…

O da, "illegal" adalet olur…

Şuan istenen de, aranan de uygulamaya sokulmak istenen de bu!

Sorum…

Adalet, kime adalet, iyilik kime iyilik?

Mazluma mı, Zalime mi?

Hayırlı Cumalar…