94 YAŞINDA…
Cumhuriyet, 94 yaşında…
Dün…
Ki geçtiğimiz hafta itibariyle…
Gururla…
Yüreklilikle…
Ter-ü taze, ilk günkü gibi; "kutladık, kutluyoruz!"
Yaşasın cumhuriyet…
Yaşasın, faziletli olabilmek…
Onu…
Ve onun değerlerini "bize" armağan eden…
Miras bırakan…
Tüm; atalarımızı saygıyla, rahmetle anıyoruz…
Cumhuriyet…
Hep yaşayacak…
Sonsuza kadar; "payidar" kalacak!
***
Ancak…
Ne yazık ki, "Cumhuriyeti" anlama ve anlatabilme…
Yaşatmak…
Yaşatabilenler olmak adına; "arıza-i duruma" sahibiz…
Çünkü…
Yıllar yılı…
Cumhur'un arkasında olmadığı bir "Cumhuriyet" dayatıldı…
Ne demokrasi…
Ne halka dayalı yönetim…
Ne de faziletin üstünlüğü…
Millete rağmen, "milleti" yönetebilme, diktası yaşandı..
***
Darbelerin…
Muhtıraların…
Altı oklu, inkar ve asimilasyonu dayatan laiklik anlayışı!
Dilden…
Dinden…
İnancından…
Değerlerinden uzaklaştıran…
Binyıllık kültürünü yok eden...
Milleti, millete kıydırma, operasyonlarıyla yüz yüze gelindi…
Ki en sonuncusu; 15 Temmuz oldu…
Ama o anlayış çöktü…
Türkiye bugün yeni bir "değişimin ve sürecin" maratonunda!
***
Özetle…
Cumhuriyet 'faziletine" kavuşuyor…
Hele ki…
Dört bir tarafı ateş çemberi iken…
Ortadoğu "alev" topu gibi yakıcı bulunurken…
Cadı kazanı gibi…
Ülkeler üzerine kurgulu senaryolar üretilirken; "istikrarlı" olabilmek…
Ya da; "kalabilmek!"
Hiç kuşkusuz ki; "bütünlüğün" başarısızıdır…
***
ÜÇ MESAJ…
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan iki uyarı mesajı var…
Erken seçim.
Ve başkanların istifaları…
Belediyelerin işlevine dair mesaj ise, Soylu'dan!
Bakalım; muhtevalarına…
***
BİR…
Erdoğan…
Kesin bir dille ifade ediyor…
"Erken seçim kesinlikle yok…
Ana muhalefetin "bu tartışması" lüzumsuz…
Siyaseti ve gündemi okuyamıyorlar…
Böyle bir konjonktür yok…
Gayeleri "gündemi" değiştirmek…
Boş laf bunlar"…
***
İKİ…
İstifacıları dışlamayın…
Erdoğan, "hassasiyet" çağrısında bulunuyor…
Ve dikkat çekerek;
"İstifa eden Belediye Başkanlarıyla ilgili kimse olumsuz konuşmasın.
Kırıcı sözler sarf edilmemeli…
Gönül alarak…
Partinin ilk kurulduğu günkü mantık ve heyecanla hareket edeceğiz.
Adam kaybetmeyelim…"
Erdoğan "İl ve ilçe teşkilatlarını da" bu minvalde uyarıyor…
“Görevden alınan…
Veya istifa eden arkadaşları dışlamadan çalışın!”
***
ÜÇ…
Belediyelerin işlevine yakın markaj…
İstifa etmek istemeyen için; "gereği" yapılır…
İşte, üçüncü mesajın söz sahibi, Süleyman Soylu…
İçişleri Bakanı…
Belediye Başkanlarına…
Belediyelere yönelik başlatılacak çalışmayı şu mesajla veriyor…
"İktidar-muhalefet ayırımı yapmayacağız…
Belediyelere "mülkiye müfettişleri" göndereceğiz…
Denetlenecek…
Nerde eksik, nerde kusur varsa; gereği yapılacak!
***
İT'LERİ SALMIŞLAR!
Hakikatin ifadesi…
"Taşları bağlamışlar, it'leri salmışlar!"
Evet…
Hepimizin bildiği bir hikâye…
Nasreddin Hoca'ya ait…
Ama "zamana" atfedilebilinecek bir gerçeğin beyanıdır…
Zaten…
Önem arz eden; "vaka da kimin it" olduğu değil…
Mühim olan hikâyedeki "remizlerin!" günümüzdeki yaşamışlık hali...
***
Hoca bir köye gitmiş..
Köyün girişinde bütün "köpekler" bir araya gelip başlamışlar havlamaya…
Hoca bakmış ki köylü köpeklere sahip çıkmıyor…
Ki muzdariptirler…
Ama kimse; "hoşt" demiyor...
"İş başa" düştü deyip, bir taş alıp ta "köpeklere" atmak için eğilmiş…
Ama ne mümkün!
Hangi taşa "el attıysa" hiçbiri yerinden kımıldamıyor…
Hoca…
Allah Allah demiş…
"Bu nasıl memleket?
Taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar!"
***
Ne yazık ki!
Günümüzün hal-i vaziyeti de işte böyle!
Arsızlar…
Zalimler…
İkiyüzlü, hak, hukuk tanımazlar cirit atıyor!
Kan emici vampirler gibi…
Halka eziyet,
Memlekete ihanette "baş olmuşlar!"
Hani bir söz…
Ayaklar baş, başlar ayak olunca; "it'ler" çok olurmuş!
Maalesef…
Bu it'lere atılması gereken taşlar da bağlımı ne?…
Dur diyen yok…
***
Hikâyenin, "remzine" gelince…
Geçen gün, bizde buradan "bazı oluşumlara" dikkat çektik…
Kent için…
Ahali için…
Hak adına,
Hakkını arama adına, "rant çarkının" varlığına parmak bastık..
Özellikle, AK Parti için…
Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan için…
Yürütülen davaya; yapılan ihanetlerin varlığına dair...
Gaye;
Dava hainlerinden,
Hırsızdan,
Üçkâğıtçıdan,
Yolsuzluk ve rüşvet çarkından arınmak…
Bazı itlerin de havlamalarından kurtulmak için!
Kenti "kendi rant" mekanizmasına dönüştürmek isteyenlere "dur" demek için...
İyi de yaptık…
Meğerki "ne büyük bir ağmış?"
Çünkü o hamle; "ruhunda iğrençlikler dolu" birçok müsveddenin de maskesini düşürdü…
Kimler yok ki…
Hele ki, "kuyruk" acısı olanlar...
Hele ki devşirme olanlar…
Hele ki "rant devşirme" karakterine sahip, "sazanların da" zevatlaşması…
Daldılar; "sanki kendilerini" tarif etmişiz!
Denir ya, "bir taş" çok çakalı sıvıştırır diye!
***
Neyse!
Vaziyetin ikmali hakikatten; "mide" bulandırıcı…
Ki midemi çok bulandırıyor…
Özellikle de; "kendilerini dava adamı" olarak lanse etmeleri.
Dün nerdeydiniz diye sormayacağım?
Çünkü biliyorum ki; "hangi mezbahada" fare oldukları..
Velhasıl…
İğrençlik…
Çirkeflik…
Salya akıtma hallerine bakınca…
Hele ki, klavye ucubeleri…
Genel itibariyle diyecek tek sözüm var…
O da şudur…
40 yıldır; "bu meslekteyim!?"
Nice it'lerle, ne çakallarla, ne sülüklerle mücadele ettim!
Ayak iken baş olanlar "bizi davadan alıkoyamaz?!"
Geçmişe baksınlar...
Kimler geldi, kimler geçti…
Nokta…
***
VEKİL ACENTESİ Mİ?
Önceki yazımda…
"Vekil acentesi olur mu?” diye sormuştum…
Gelen tepkiler…
Olumlu-olumsuz eleştiriler?
Şunu söyletti…
Meğerki "ne acenteler" Diyarbakır'da kurulmuş?
Tabi soran da var; "Kimler bunlar?" diye.
Artık ben de diyorum ki…
Bilenler biliyor..
Bilmeyenler de; "tabelalara baksın!"
Çünkü saysam, köşe yetmez!
Yani o kadar ki!...
***
GÖKÇEK NE YAPACAK?
Bu soru…
Genel itibariyle; günün değil..
Haftanın..
Ayın..
Hatta bu yılın bile; değil…
2019'a dair gidişatın zaman dilimine dair, bir sorusu!..
Okkalı soru...
Melih Gökçek…
İstifa sonrasındaki hayatında;"ne yapacak, nasıl bir kotta sürdürecek?"
Bakacağııızzz…
***
Okurlardan biri mesaj atmış..
Diyor ki…
Reis Gökçek'i sildi..
Arınç'ı yanına, aldı…
Ve tesadüf mü diye de soruyor?
Gökçek'in istifasından bir gün önce, Arınç Reis'in yanındaydı..
Cami açılışı yapıldı..
Ki Reis, "caminin isim babasının" Arınç olduğunu söyleyip "övdü"…
***
Eee…
Arınç bu davanın kurucularından…
Gökçek…
Yerel yönetimlerde dahil olan..
İkisi de, "kendini" davanın adamı olarak görüyor..
Geçmişte "bir polemik" yaşadılar diye…
Şimdi; "tesadüfler" sorusuna ma bağlamak gerekir..
Yanlış…
Reis "davanın seyrinde" yerine ve zamanına göre hamle geliştirir..
Onun içindir ki; dördüncü dönemin iktidarına "rakipsiz" hazırlanıyor..?
***
SAATİN GERİ Mİ?
Öyle ya…
Dün sabah uyananların ekseriyeti..
Şu soruyla; kalktı..
"Saat kaç..
Saatler geri alındı mı ki?"
Malum; "yaz saati" uygulaması!
Dünya genelinde; "uygulama" devam ettiği için saatler geri alındı..
Tabi doğal olarak da, "elektronik dünyası da" dünya çarkına uydu..
Cep telefonları…
Bilgisayarlar; "otomatik" saatleri geri aldı.
Öyle olunca da; "kafalar karıştı?"
Sonra anlaşıldı ki; "Türkiye'de saatler geri alınmıyor"…
Kafa karışık…
Saati gerileyen varsa; "en doğru" mekanizma manuelden düzeltme!
Tabi yaz saatinin gerekliliğine de inananlardanım…
Çünkü "okula giden bebeler…"
Sabahın karanlığında gidiyor…
Gecenin bir vaktinde, dönüyor!
Yani, vaziyetin ikmalinde "zihni" net etmek lazım…
***
FUTBOL'DA SITMAYA DÖNDÜK…
Her hafta, ayrı bir dert…
Amed Sportif Faaliyetler..
Diyarbekirspor…
Oyunları…
Sahadaki varlıkları…
90 dakika sonrasındaki skor tabelasındaki sonuç..
Velhasıl!
Lig, başladığı günden beridir; "sıtma" yaşıyoruz!
Bir iyi, bir kötü…
Nedenler,
Gerekçeler çok sıralanıp duruyor…
Anlamadığım…
Bir hafta Amed üzüyor..
Diğer hafta Diyarbekirspor…
İşte bu hafta…
Amedspor kendi evinde, rakibine yeniliyor…
Diyarbekirspor ise deplasmanda, rakibine fark atıyor…
İşte sıtma hali…
Şuan ki gidişat; "hiç de" hayra alamet bir durum değil..
Korkarım ki, "sıtmayı, zatüreye" çevirsinler..
Maazallah!
Tez elden tedavi şart…
Yönetim mi?
Teknik heyet mi?
Futbolcu mu?
Her ne ise; "neşter" gecikirse, durum mevtaya döner!..
Bizden söylemesi…