Ahaliden Baydemir'e sorular

Dünden,

Sizi haberdar etmiştik!

Bugün;

Diyarbakır mevzularına dâhil olup hasb-i halimizi bu seyirde yapacağız diye.

İşte bu peşin ifadeyle;

Sözü Uzay ve Söz Tv'nin ortak yayınıyla ekranlara gelen "Pazar Sohbeti" programına getirmek istiyorum.

İzleyenler bilirler.

Programın "mutfak ve izleyicilere servis" işi şahsımıza ait.

Yani, hazırlayan ve sunan anlamında.

Program,

Yaklaşık 1,5 aydan buyana yayında.

Hayli de rağbet görüyor.

Her pazar günü saat 12.00'de ekranlara canlı olarak geliyor.

***

Kısa,

Tanıtım faslını noktaladıktan sonra sohbetimize geçelim.

Bu haftaki konuklarım;

Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir,

Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Alican Ebedinoğlu,

Mimarlar Odası Başkanı Necati Pirinççioğlu,

Sarmaşık Derneği Başkanı Dr. Selçuk Mızraklı,

Güneydoğu Demokrasi Derneği Başkanı Mustafa Ş. Canoruç.

Konuklar,

Diyarbakır kamuoyunun yakından takip edip-bildiği kişiler.

Doğal olarak da;

Tartışma mevzusu da, "Diyarbakır" oldu.

***

Kısacası;

Programda "Diyarbakır'ı yerel bazda" masaya yatırdık.

Sosyo-ekonomik.

Kültürel.

Ve siyasal anlamda olduğu gibi; "kent yaşamını da" kapsamlı irdeledik.

Tabi,

Yerel bazda icranın başında kişi Baydemir olduğu için, "pozitif-negatif" tepkilerin odağı oldu.

Konuklar da,

Mesleki ve üstlendikleri "misyon" ikmalinde, "liyakatli" kişiler olunca.

Program,

Doğal olarak "tartışmalı-çekişmeli" ve tabi ki, "sorgulayıcı" geçti.

Öyle ki,

Bize ayrılan süreyi hayli aştık. 2.5 saatlik program, 3,5 saate çıktı.

***

Eee.

Konu Peygamberlerin, Sahabelerin şehri olunca.

Gül şehri.

Medeniyetlerin "beşiği", Mezopotamyanın, ana karargâhı.

Yıllara,

Meydan okuyan, yılların da komplike tahribatlarına maruz kalan.

Diyar-ı Bekir'i,

Değil 3,5 saat tartışmak, 3,5 yıl dahi yetmez.

Zenginlikleri,

Fakirlikleri ve uğradığı haksızlıkları, konuşup-tartışmaya zaman yetmez!

***

Dedik ya;

Pozitif ve negatif anlamda "eleştirilerin" muhatabı Baydemir'di.

Doğrusunu isterseniz;

Baydemir her ne kadar sorularıma ve gelen sorulara "net cevap" vermediyse de.

Genel anlamda; "birçok" mevzuuya değindi.

Genel,

İfadeyle Baydemir "savunma" pozisyonunda kaldı diyebilirim.

Derseniz ki;

Cevaplar tatmin edici oldu mu, doğrusunu söylemek gerekirse "genelde" iyi idiyse de tam anlamıyla "tatmin ve ikna" olmadım.

Çünkü

Ekran başındaki bir hayli "izleyicilerimiz de" aynı fikri beyanda idi.

***

Neyse.

Zaten düşüncem, "program" içerisindeki performans üstünlüğüyle alakalı değil.

Burda,

İfade etmek istediğim, "Diyarbakır ahalisinden" gelen mesajlar.

Ve bu mesajların;

Diyarbakır kamuoyu tarafından bilinmesi ve sorma zamanı bulup, ancak cevap alamadığımız için, Baydemir'e buradan bir kez daha sorabilmek.

Çünkü,

Gerek program esnasında,

Gerek program sonrasında,

Gerekse de dün bu konuda hayli "telefon ve mesajlar" aldım.

Sorumuza cevap verilmedi.

Sorumuzu neden söylemediniz.

Ya da, keşke bu soruyu da soraydınız noktasında.

***

Ülkenin,

Dört bir yanında yaşayan Diyarbakırlı vatandaşlardan.

Gelen mesaj ve e-mailler;

Çoğunlukla sorunlara karşı gösterilen sorunlardan dem vurdu.

İsterseniz;

O mesajlardan bir kaçına bakalım.

Muhtemel bir esnafın geçtiği mesajda;

”Oto galericiler sitesinin site içi asfalt çalışmaları için esnaf belediyeye 450 bin TL asfalt parası ödemesine rağmen taahhüt edilen tarihte hiçbir çalışma başlatılmamıştır.” deniliyor.

Küçük esnafa kat ittifakından dolayı gayri sıhhi müessese ruhsatı verilmediğinden yakınan vatandaştan,

”Dicle Üniversitesi’nde ikinci öğretimde okuyan gençlerin akşam saatlerinde dersleri olduğu için ulaşım sorunu yaşadıklarını” ve bunun için Büyükşehir Belediyesi’nden çözüm beklediklerini ifade eden öğrenci kardeşimize kadar.

***

Yığınla mesaj!

Sitem dolu mesajlar dedik ya!

İşte bunlardan biri de Peyaslılardan geldi.

Aynen şöyle deniliyor;

”Peyas halkı olarak sorunumuz ne olacak?

Tapuları almak için başvurduğumuz Kayapınar Belediyesi’nden hiç bir sonuç alamadık.”

***

Doğrusu,

Mesaj geçenlerin ve beni arayan vatandaşların.

Kentin,

Sorunlarıyla bu kadar "yakinen" vakıf olup, bilgi içermeleri, beni şahsen sevindirdi.

Örneğin;

Her seçim döneminde "propaganda" aracı olarak kullanılan.

Ki 2009'deki seçim'de;

Tüm siyasi partilerin adayları "çılgın" proje olarak, bu alana odaklanmıştı.

Dicle Vadi Projesi.

Vatandaş soruyor?

‘Dicle Vadisi Projesi kapsamında evini ve arazisini vermeyen ne olacak?

Bir de Gölet ne zaman yapılacak?

***

Ki program içerisinde,

Bilahare şahsen en çok tepki gösteren Ticari taksiciler oldu.

Yani, 21 TT plakası.

Bu da şunu gösterdi;

Belediyenin taksilerle ilgili çalışması daha yolun başında tepki seline dönüşecek gibi.

Birçok taksici esnafı belediyenin uygulamasına güvenerek kredi ile aldıkları araçların kredisini ödeyemediklerini dile getirdi.

Belediye Yönetimini,

Ayırımcılıkla suçlayan Ticari Taksiciler.

Ve Durak sahipleri şu iddialarda bulundular mesajlarında;

Başkan beyden 201'den beri randevu almaya çalışan esnaflardan biriyim.

Kapatılan durak sahiplerinden biriyim. Mahkeme kapatmanın hukuka aykırı olduğuna karar vermesine rağmen başkan bey bizleri mağdur etmeye kararlı.

Belediye sadece bir kesimin belediyesidir.

Vatandaşını ve esnafını mağdur etmemesi gerekir.

Ama maalesef yapıyor.’!

***

Bir de;

Kentin arazi rantıyla alakalı tepkiler de oldu.

Mesela bir vatandaş;

Ergani ve Siverek yollarına gösterilen ilgi neden Mardin yoluna gösterilmiyor.

Buraya ne zaman el atılıp, değerlendirilecek?

Yağmur gibi talep ve soru geldi.

Keşmekeşliği andıran şehir içindeki trafik de vatandaşın gündemindeydi.

Mesela Ofis ve Dağkapı’daki yığılmayı soran izleyici sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı.

Esnafın kaldırım işgali kadar dolmuş ve halk otobüslerinden de şikâyetler gelen mesajlara yansıdı.

Bazı vatandaşlar da gecekondulaşmanın önüne geçilmemesini eleştirdi.

Bir başka mesajda da

Bağlar gibi yapı katliamının yoğun olduğu bir yerde kaç tane kentsel dönüşüm projeleri var?

Diyarbakır’ı Ortadoğu Ticaret merkezi yapmak için hiçbir şey yok.

Avrupa şehirleri nehirlerle şenlenirken.

Biz hala Dicle’yi seyrediyoruz.

Adı ve tarihi büyük olan bir kent maalesef köy haline dönüşmüş.’

Turizm'de,

Marka olmayı, "Sur dibindeki" çöplüklerden mi?

Harabelerden mi alacağız?

***

Bir de,

Belediye'den ciddi manada talepler vardı.

Mesela;

Kamyoncular için,

Nakliyeciler sitesi ve Kamyoncu Garajı yapılacak mı?

Mobilyacılar sitesi?

Gıda İmalatçıları

Direkçiler,

Kunduracılar sitesi. İmar ve inşaat ruhsatı, "çilesi" yaşanıyor.

Ve minik kardeşlerimden gelen bir mesaj var.

O da;

Başkan sokak aralarına çocukların oynayabileceği,

Basketbol ve Futbol sahaları "ne zaman" yapacaksınız,

***

Evet.

Not aldığım, yüzlerce mesajdan bir kaçı böyle!

Meğer

Diyarbakır ahalisi "kent hayatı" noktasında.

Bir dokun bin ah işit misali; "hayli ama hayli" muzdarip ve tepkili!

Eee.

Ne demişler;

30 yıldır süre gelen bir "deprem" var.

Kan, gözyaşı, şiddet, hukuk dışılık ve keyfiyet.

Seçilen de,

Atanan da, yaşayan etkili ve yetkili de, "bu hal-i atmosferin" bahanesinin arkasına sığınmış.

Sorunları çözme yerine.

Yerinde sayma gayretkeşliğiyle, "sorumluluk" almamış!

***

Baydemir'in,

Program içerisinde "altı çizili" bir ifadesi oldu.

Dedi ki;

Diyarbakır'ın bu hale gelmesinde; "geçmişin aktörleri" sorumludur.

Ve pek tabi ki;

Diyarbakır halkı, çünkü "halk hak edeni seçmemiştir" de ondan.

Doğru.

Zaten, Diyarbakır'ın sorunlarının topyekûn çözümsüzlüğü "politize" oluşundan kaynaklandığı gibi.

Üreten ve elbise biçenler de,

Diyarbakır'dan söz edince, "üstünü örtecekleri şal", Kürt sorunu diye "işten" sıyrılmalarıdır!

***

Elbette ki,

Kürt sorunu göz ardı edilemez, edilmemeli.

Ama günlük, hayat akışı ve yaşam alanı var.

Velhasıl;

Diyarbakır bir türlü "Kentli olma noktasındaki vatandaşlık duyarlılığını" yaşamıyor, korumuyor, geliştirmiyor.

Sorgulamıyor da.

Bakalım,

Programla "kent duyarlılığını" körükledik mi?

Onu zaman içerisinde göreceğiz.

Tabi;

Programda izleyicilerden gelen soruları farklı gerekçelerle yanıtlayamayan Başkan Baydemir.

Nasıl bir fikri beyanla;

Soruları yanıtlayıp, muhatapları haberdar edecek onu bilemiyorum?

Bekleyip göreceğiz!