ALLAH'IMIZA HAMD OLSUN!…

Öyle ya…

Demokrasi adına..

Eşitlik adına..

Laiklik adına..

Batılılaşma adına…

Cumhuriyet adına..

Hak, hukuk ve adalet adına...

Ve sözde; "medeniyet adına!"

Bir çağı..

Bir milleti..

Bin yıllık bir kültürü..

Dini..

İnancı..

Dili..

Yani bir ümmeti "yok" saydılar…

***

Düşün ki..

Türk'ü..

Kürt'ü..

Arap'ı..

Çerkez'i..

Laz'ı..

Boşnak'ı "yekvücut" bir şekilde...

Âlimi..

Uleması..

Dindarı..

Dindar olmayanı..

Sünni'si..

Alevi'si..

Bir ümmet olmanın, şuuruyla "yedi düvele" çatıştı..

Göğüs göğüse vuruştu…

Dişe diş mücadele etti…

Ve; "kurtuluşu savaşını" kazanarak, "bağımsızlığını" elde etti...

Cumhuriyeti kurdu...

Parlamentosunu oluşturdu...

1924 Anayasasını oluşturdu…

Ama sonra…

Fikri hür...

Vicdanı hür...

İrfanı hür nesilleri yetiştirmenin aksine; "hasım" bir nesil yetiştirilmeye geçildi…

***

Yedi düvele değil..

Kendi milletine..

Kendi halkına..

Kendi kültürüne ve inancına "diş biledi!"

Laiklik denildi; "densizlik" dayatıldı...

Camileri…

Medreseleri...

Alimleri...

Ulemaları "sakıncalı" gördü..

Şeriat denildi..

Cihat denildi..

Öcü gibi bakılarak; "İslam'a!"

Kur'an-ı Kerim'e..

Ki yeryüzünün yaratıcısı Allah'a; "şirk" koşuldu..

Sürgünler..

Katliamlar..

İdamlar yapıldı…

Öyle ki; "inanan ve inanmayan" kampları oluşturuldu..

***

İnkilap denildi..

En acımasız şekilde; "inkar ve asimilasyon" inşa edildi..

Hak, hukuk ve adaletten dem vuruldu..

Amma velakin; "batının ve batılın" libası giydirildi..

Eğitim denildi..

Müfredat denildi..

Tek tipli "bir nesil" yetiştirildi..

Kültürüne..

İnancına..

Değerlerine; "hasım" kesildi..

Unutuldu..

Nihayetinde..

Geldiğimiz aşama; hal-i hazırdaki durum!…

***

Bugün…

Bir İslam ülkesi olan...

Ve Batının böyle gördüğü Türkiye'de!

O günden bugüne geçen zaman diliminin yarattığı "tahribatlar!"

İnşaa edilen "tabular!"

Değişmez...

Teklif edilemez..

Dokunulamaz denilen "yasaların" inşaasıyla devlet; "milleti" kendine tehlike gördü..

İçine almadı..

Onu sürekli; "öcü" görerek, "uzak" tuttu!…

***

İşte hal-i vaziyetin ikmaliyle yıl; 2017….

Düşünün bugün!

"Başörtü" serbestiyetini..

Öğrencilerin okula alınmalarını..

Askeriye'de, "giyebilineceği.."

Orduevlerine..

Resepsiyonlara..

Balolara..

Başörtülü-tesettürlü bayanların rahatlıkla katılım göstermesini..

Engelsiz..

Müdahalesiz…

Protestosuz; "kabul" görülmesi; "bir milat-bir devrim" olarak görüyoruz..

***

Bakınız!

Ordumuz...

Mehmetçiğimiz..

Ki Peygamber ocağı olarak; görülen!

Milletin; "bağrından" çıkan...

Evlatlarıyla "oluşan" Türk Silahlı Kuvvetlerinde; "Allah" adı zikredilemezdi..

İfade edilmezdi...

Hiçbir yeminde…

Hiçbir resmi yazışmada..

Hiçbir beyan ve ifade de; "kullanılmazdı?"

Ne kullanılırdı; "Tanrı!?"

Ama bugün!

Ki dün itibariyle; "Tanrı" kelimesi, kaldırıldı…

Artık; "Allah" denilecek..

***

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin…

Birliklere emir yazısı gönderdi..

Bundan böyle…

Yemek duasında;

"Tanrımıza hamd olsun, milletimiz var olsun!" denilmeyecek..

Şöyle denilecek...

"Allah'ımıza hamd olsun, milletimiz var olsun…"

Nerden nereye?!

Diyeceğim odur ki..

Dün; birileri "İslam" birliğini bozma gayretindeydi...

Bugün; birileri "İslam" birliğini tesis etme gayretinde...

Allah'a "hamd" olsun…

***

ZANA'NIN VEKİLLİĞİ!

Leyla Zana…

HDP'li…

Ağrı'nın seçilmiş milletvekili..

Malum..

Mevcut yemin metnine "itiraz" etti…

Yemin etmedi..

Yıllar geçti..

Gelinen aşama itibariyle; "milletvekilliğinin" düşürülmesi, gündemde..

Alt komisyon "kabul etti?"

Şimdi; Meclis'te oylanacak!…

Sonuç…

Öyle görünüyor ki; değişmeyecek?"

Düşürülecek.

***

Diyorum ki!

Zana...

Kürtler açısından..

Siyasi tarihin nokta-i nazarında; "sembol" bir isim!

Kendi değerleriyle...

Kendi inancıyla; "hep varlık" gösterdi!

Neysem o!

Hırsızlığa..

Yolsuzluğa..

Usulsüzlüğe…

Daha açık ifadeyle; "akçeli ranta" meyil vermedi…

***

Yalana..

Hileye..

Sinsiliğe…

Şuradan buradan; "deyip", farklı hesapların içerisine girmedi…

Birçok milletvekili; "istemeye istemeye" o yemini etti…

Ki içine sindiremeden...

Nitekim birçok milletvekili de…

O yemine "sadık kalmadı.."

Enva-i olumsuzluğu "bünyesinde" barındırdı…

Tenezül etti…

Yalanı da, hileyi de, kumpası da reva gördü..

Vatanına..

Milletine..

Devletine "ihanet" edip; emperyalistlerle saf tutan oldu…

***

İşte 15 Temmuz!

İşte sonrasındaki durum...

Ve işte ana muhalefettekilerin siyasi tutumları…

Hepsini yan yana koyduğumuzda!

Zana…

En hafif deyimle; "en masumu!?"

Bence...

Meclis "tarihsel" kimliğini konuşturmalı..

Zana'nın "vekilliğini" düşürmemeli…

Kal denilmeli...

Ki, "yemin ederken" ayaklarını kaldıranlara örnek olsun..